• Sonuç bulunamadı

2.8. Sanat Eğitiminde Dede Korkut Destanı’nın Yeri

3.1.4. Eğitimde Drama Yöntemi

Eğitim literatürü, eğitimde drama kavramı yerine bir öğretim tekniği olarak rol içinde öğrenme ya da dramatizasyon gibi kavramları tercih etmiştir. Dramatizasyon da genellikler sınıf içi bir eğitim aracı olarak ele alınır. Eğitimde drama bir adım sonra ne ile karşılaşacağını bilmeden yaşama ait rolleri yerine gelince oynamak ve bu yolla yaşamı tanımak demektir (Gönen ve Dalkılıç,2000,s.60).

Yiğit, Alev, Altun, Özmen ve Akyıldız (2006,s.189), dramanın tanımını yaparken; istenildiğinde yaşanılamayacak olayların öğrenciler tarafından yaşanarak temsil edilmesiyle oluşturulan yaşantılardır. Bir grup çalışması içinde bireylerin, bir yaşantıyı, bir olayı, bir fikri, bir soyut kavramı, bilişsel örüntülerin yeniden düzenlenmesiyle ve gözlem, deneyim, duygu ve yaşantıların gözden geçirildiği oyunsu süreçlerde canlandırılma, iletişim becerisi ve dil yeteneği, yaratıcılık ve estetik, kişilik gelişimi, işbirliği yapma ve sosyal gelişim, analitik düşünme becerisi, çevreyi tanıma ve bireysel bilgilenim, ahlak ve ruhsal değerlerin gelişimi gibi duyuşsal, bilişsel ve devinişsel yeterliklerin geliştirilmesinde faydalı bir uygulama biçimi, olduğunu söylemektedirler.

Drama, hayali düşüncenin eyleme dönüştüğü bir süreçtir. Bu süreçte katılımcı, empati ( kendini başkasının yerine koyma) yoluyla kişileştirme/temsil etmeye yönelir. Eğitimde bu dramatik eylem çocuk oyunları, doğaçlama ve rol oynama biçiminde yer alır. “Oyun, yaratıcı eylemin hem bir parçası ve hem de nedenidir. Çünkü fiziksel ve tinsel varlığın, kendi kuralları adına, tümüyle salıverilmesini emreder. Bilim ve sanattaki yaratmalar, yeni ilişkiler (çağrışımlar, bileşimler, değişimler) peşindedir. Bunun da en iyi ortamı oyundur” (Buyurgan ve Buyurgan,2007,s.266). Oynama dürtüsünün eğitim sürecinde cesaretlendirilmesi, öğrencilere zevkle isteyerek öğrenme ortamı yaratır. Drama bir disiplin olarak eğitimde hem amaç hem de araç olarak bir arada kullanılabilir. Dolayısıyla hem bir sanat formu hem de bir eğitim aracı olarak drama, öğrencilerin sanat yoluyla kişilik gelişimine katkıda bulunduğu gibi başka konuların daha etkili öğrenilmesi konusunda da yararlı bir araçtır. Drama yönüyle sanatsal, kültürel eğitim verilerek öğrencide sanat eğitimi ve kültürel birikim sağlanır. Drama, öğrencinin yaratıcılığını geliştirir. Sosyalleşmeyi ve sosyal öğrenme sürecini destekler. Kişiliğini güçlendirir ve açık bir kimlik kazandırır. (M.E.B., 2006, s.63–64). Yaratıcı drama bir grup çalışması içerisinde öğrencilere bir yaşantıyı, kavramı, konu ya da temaları yaşayarak, oynayarak, canlandırarak öğrenmelerini sağlayan bir süreç ve eğitsel ortam sağlar. Bu süreç ve ortam içerisinde eski bilgiler yeniden gözden geçirilerek sorgulanır, bilişsel ve duyuşsal örüntüler içinde pekiştirilir. Drama sürecinde çocuk gözlem, deneyim, duygu ve bilgilerini canlandırarak yaşar. Buyurgan ve Buyurgan’a göre, (2007,s.266) “çocuklar ne dizaynır (designer), ne aktör, ne dansçı, ne ressam ne de müzisyendir. Onlar daha ziyade rengi dokuyu, formu, şekli (biçimi), vücut hareketlerini, konuşmayı ve sesi yansıtan bir dile başvururlar. Drama onlardaki bu ilgi alanlarını birleştiren bir kaynak, bir yaratıcı olandır.” Gönen ve Dalkılıç’a göre (2000,s.61–64) eğitimde drama insana;

- Özgüven duygusunun gelişmesini,

- Bilişsel, dil, motor ve sosyal açıdan gelişmesini,

- Kendini başkasını yerine koyarak (empati) çok yönlü düşünebilmesini,

- İşbirliği, dayanışma ve paylaşma duygusunun gelişmesini, - Kendini ifade edebilmesini,

- Değişik yaşantıları tanımasını,

- Eğitim ve öğretimde aktif rol almasını,

- Rahatlamasını (oyun ve değişiklik ihtiyacını gidermesini), - Sorumluluk duygusunun gelişmesini,

- Kendini ve vücudunu tanımasını, nerede ve nasıl kullanılabileceğini öğrenmesini,

- Yaratıcı olmasını,

- Yaşamı çok yönlü algılamasını,

- Araştırma istek ve duygusunun gelişmesini,

- Farklı görüş açılarına sahip olmasını, eleştirmeyi, tartışmayı öğrenmesini sağlar. Gittikçe buyurgan, kısırlaştırıcı ve angarya haline dönüşen eğitim ve öğrenme isteğini artırıcı bir yöntemdir.

Mc Intyre’e göre (1974) drama programının yapısı şöyledir. Dramatik gelişmede beş adım vardır;

Birinci adım: Beş adımı içeren ve birbirleriyle ilgilerini belirten duygu bilincidir.

İkinci adım: Duyguların hareketlerle ilgisi hakkındadır.

Üçüncü adım: Karakter kazanmadır ve rol yapma becerisinin gelişmesidir.

Dördüncü adım: Hemen söyleme, o anda söyleme yani doğaçlamadır. Beşinci adım: Bu adım dramatizasyondur.

Bu beş adım programın iskeletini oluşturur. Bu adımlar, Piaget’in gelişim teorisine paraleldir. Örneğin, dil düşünceye muhtaç gibi görünür. Diğer yandan motor deneyim ve sosyal etkileşime de muhtaçtır. Drama, motor deneyim ve sosyal etkileşimi birleştirir, böylece genel dil yetenekleri çocuklarda tamamlanır. Çocuklar drama esnasında gelen tepkilere göre anlık düşünerek karar verebilir.

Buyurgan ve Buyurgan (2007,s.267–268) drama da tutumun ne olması gerektiği konusunda şöyle söylemektedirler.

1- Bütün öğrenciler çalışmaya katılmalıdır (girişim). 2- Hazırlanmadan oynamak öğrencileri (özgür kılar).

3- Başkasının yerine oynamak kavramı (sıkılganlığını giderir).

4- Öğrencinin oyun içinde ortaya koyduğu metin ve malzeme ile yaptığı çalışmalar onu yaratıcı yapar.

Çocuğun drama ortamlarında kazanacağı, geliştirebileceği bu özellikleri insanı insan yapan değerlerin hepsini içine alır. Resim derslerinde onların kendilerini ifade edebilecekleri bu tür oyun ortamları oluşturulmalıdır. Böylece eğitim tek düze, alışılmış, sıkıcı olmaktan çıkar, öğrenciler üzerinde daha olumlu izler bırakır.

İlköğretim Sanat Etkinlikleri dersi programında öğrencinin yalnız belli bir sanat alanına ağırlık vermesini değil, farklı sanatlarla etkileşimde bulunarak estetik ve kültürel yönden gelişimini amaçlar. Temalardan yola çıkan, yöntem olarak drama ve tiyatronun kullanıldığı programda resim, müzik, edebiyat, tiyatro, oyun, dans, drama vb. farklı sanat dallarından yararlanılır. Bu derste drama ve tiyatro yoluyla; yaratıcı düşünme, kendini ifade etme, problem çözme, eleştirel düşünme, iletişim, araştırma, kara verme, Türkçeyi doğru, güzel ve etkili kullanma, gözlem, mekanı, nesneyi kavrama, algılama, sosyal ve kültürel katılım, empati, katılım ve işbirliği, bedenini kullanma, sanat eserlerini eleştirme, demokratik düşünme becerilerinin geliştirilmesi hedeflenir. Öğrenme alanları ise sanatlar eğitimi, müze eğitimi ve proje eğitimidir. (M.E.B., 2006, s.16–19).

Bu bölümde araştırmanın yöntemi, evreni, örneklemi, veri toplama araçlarının geliştirilmesi, uygulanması, verilerin nicel istatistiksel yöntemlerle çözümlenmesi ve yorumlanması yer almaktadır.