• Sonuç bulunamadı

Eğitim 2030’a Doğru

Belgede TÜRKİYE CUMHURİYETİ (sayfa 124-136)

2. KÜRESEL EĞİTİM REFORMUNUN PLANLANMASI

2.1. Küresel Eğitim Reformunun Yönü: Sürdürülebilir Kalkınmanın Anahtarı Olarak (Herkes İçin) Eğitim 40Olarak (Herkes İçin) Eğitim40

2.1.3. Eğitim 2030’a Doğru

1990’lı yıllardan bu yana küresel sorunların çözülemediği ve eğitimin amacı olarak belirtilen kalitenin artırılması hedefine ulaşılamadığı görülmektedir. Bu sorunların çözümü için sürdürülebilir kalkınma doğrultusunda geliştirilen yaşam boyu öğrenme yaklaşımının geliştirilmesi için küresel toplantılar ve Eğitim 2030 gündemlerinin görüşüleceği 2015 Dünya Eğitim Forumu için hazırlık yapılmıştır.

DESD girişiminin sonuna yaklaşılırken, 20-22 Haziran 2012 tarihlerinde Brezilya’da İstediğimiz Gelecek temasıyla Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı (Rio+20) toplanmıştır. Konferansta sürdürülebilir kalkınmaya yönelik daha önceki taahhütlerin tekrar edildiği dile getirilmiştir. Küresel ekonomik sistemin üzerinde daha fazla yük olmaması için yoksulluğun ortadan kaldırılması amacıyla sürdürülebilir kalkınmanın tüm boyutlarıyla başarılması gerektiği; bunun için ekonomi, toplum ve çevre yönleriyle kapsamlı bir değerlendirmeye ihtiyaç duyulduğuna dair bir savunu geliştirilmiştir (İstediğimiz Gelecek, 2012, s. 1).

İnsanların ne istediğinden bağımsız olarak onlar adına tasarlanan, ‘küresel olarak istenen geleceğe’ ve küresel hedeflere ulaşabilmek için tüm seviyelerde etkin, şeffaf, hesap verebilir ve demokratik kurumlara gerek duyulduğu; yerel, alt-ulusal, ulusal, bölgesel düzeyde ve dünya genelinde herkesi temsil eden bir “yönetişim mekanizmasının” sürdürülebilir kalkınmaya ulaşmak için bir araç olarak tasarlanması gerektiği iddia edilmiştir (İstediğimiz Gelecek, 2012, s. 2,21).

108

Rio+20, kendinden önceki toplantılara atıf yaparak, sürdürülebilir kalkınma için eğitimin teşvik edilmesini, sürdürülebilir kalkınmanın eğitime dahil edilmesini ve

“Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma İçin On Yıllık Eğitim” yaklaşımının ilerletilmesini amaçladığını açıklamıştır (İstediğimiz Gelecek, 2012, s. 70). Eğitimin bir hak olduğuna dair taahhütlerini yinelediğini belirten Rio+20 Konferansı katılımcıları, ilköğretime evrensel erişimi ve bu konudaki uluslararası işbirliğini pekiştirmeyi amaçladıklarını iddia ederek,

“sürdürülebilir kalkınmaya ulaşılması, yoksulluğun ortadan kaldırılması, toplumsal cinsiyet eşitliğinin ve kadınların güçlendirilmesinin sağlanması, insani gelişmişlik seviyesine ulaşılabilmesi Binyıl Kalkınma Hedefleri de dâhil olmak üzere uluslararası kalkınma hedeflerine ulaşılabilmesi, hem kadınların hem de erkeklerin, özellikle de gençlerin tam katılımının sağlanabilmesi için her düzeyde kaliteli eğitime tam erişimin vazgeçilmez bir koşul olduğunu” (İstediğimiz Gelecek, 2012, s. 69) onaylamıştır.

Rio+20, diğer toplantılar gibi küresel ekonomik sisteme yük oluşturabilecek sorun alanlarının küresel planlamaya tabi tutulup, eğitim aracılığıyla reform uygulanmasını ve kadın-erkek herkesin küresel hedefler doğrultusunda ekonomik işgücü ihtiyacına cevap vermesini beklemektedir. Bunun için her düzeyde kaliteli eğitime tam erişimin sağlanması gerekçesiyle eğitim yönetiminin yeni odakları/ortakları olarak görülen okullar, topluluklar ve yetkililer arasında baskın yerelleşme doğrultusunda bir işbirliğinin (küresel olanın ulusal olana uyarlanması) gerçekleştirilmesi çağrısında bulunulmaktadır. Rio+20, öğretmen eğitimi, sürdürülebilirlik müfredatının oluşturulması, bilgi ve iletişim teknolojilerinin daha etkin kullanılması ve sürdürülebilirlik eğitim programları yoluyla eğitim sistemleri kapasitelerinin geliştirilmesini amaçladığını iddia etmiştir (İstediğimiz Gelecek, 2012, s. 70). Eğitime erişimi kolaylaştırmak ve eğitim kalitesini artırmak için altyapının oluşturulması ve güçlendirilmesi amacıyla uluslararası işbirliklerinin ve küresel eğitim hedeflerinin gerçekleştirilmesinin önemli olduğu savunulmuştur.

21-23 Kasım 2012 tarihlerinde Herkes İçin Küresel Eğitim Toplantısı (2012 GEM) için ‘küresel yönetişim mekanizması’nın lideri olarak görülen UNESCO öncülüğünde

109

Paris’te bir araya gelen heyet başkanları, ikili ve çok taraflı kurumların58 önde gelen yetkilileri ve sivil toplum ve özel sektör kuruluşlarının üst düzey temsilcileri, reforma uğrayan küresel EFA yapısının tüm paydaşların etkin katılımını artıracağını iddia etmişlerdir (UNESCO, 2012). UNESCO öncülüğündeki küresel eğitim girişimi kapsamında, her çocuğun okula gitmesini sağlamak, öğrenme kalitesini artırmak, sürdürülebilir kalkınmayı ve ulus(allık) olgusunu aşan küresel vatandaşlığı teşvik etmek savunulmuştur. Devletlerin küresel olana uyum sağlama gerekçesiyle katıldığı ve ulus devlet temelinde aşınmaya neden olan yaklaşımlara sessiz kaldığı toplantıda Jomtien ve Dakar’daki kolektif taahhütlerin 2015 yılından önce yerine getirilmesini sağlamanın, EFA hedeflerine ve Binyıl Kalkınma Hedeflerine doğru ilerlemeye katkıda bulunacağı iddia edilmiştir.

Küresel ekonomik sistemin daha işler hale gelmesi ve küresel sorunların aşılması gerekçesiyle hızlı bir eğitim reformu süreci öngörülmüştür. Eğitimde yavaş ilerlemenin kalkınma hedeflerine ulaşılması ve barışın ve sosyal uyum sağlanması için bir engel oluşturduğunu belirten katılımcılar, dezavantajlı durumdaki çocukların okula zamanında başlamaları ve ilerlemelerini engelleyen zorluklarla başa çıkmaları için sistem genelinde reformlara ihtiyaç olduğunu savunmuşlardır. Bu reformların, politika, yenilik, müfredat, mesleki gelişim, araştırma, ölçme ve değerlendirme ile bilgi ve iletişim teknolojilerinin pedagojik olarak etkili kullanımını içerdiğini açıklamışlardır.

2015 yılına kadar EFA amaçlarına ulaşmak için hızlandırılmış bir sürecin gerekliliği (Kuvvetli Hamle - Big Push) savunulmuştur. Küresel ekonomik sistemin üzerinde yük olarak görülen sorunların çözümünün acil eylem gerektirdiği iddia edilmiştir. Tüm eğitim paydaşlarını 2015 yılına kadar EFA hedeflerine ulaşmaya katkıda bulunacak açık

58 Çok taraflı (multilateral) kurumlar, birlikte hareket eden birkaç ülkeyi içeren uluslararası kurumları;

ikili (bilateral) kurumlar, gelişmekte olan bir ülkeye, kullanılmak üzere kendi ülkesinin hükümetinden fon sağlayan bir devlet kuruluşunu veya kar amacı gütmeyen bir kuruluşu ifade etmektedir. Brandi Gomez (2017), What is a Bilateral Organization?, https://borgenproject.org/bilateral-organization/ (E.T.

07.03.2020).

110

hedeflerle öncelikli eylemler seçmeye çağırdıklarını, erken çocukluk bakımı ve eğitimi, eğitime eşit erişim ve okuryazarlık ve finansman eksikliği konularında acil ve artan önlemler alınması gerektiğini savunmuşlardır. Küresel eğitim reformu için yapılacak

‘yatırımın’ etkisinin küresel sorunların oluşturacağı olumsuzluklardan sonra alınacak önlemlerden daha işlevsel olacağı düşüncesiyle, devletler, Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın en az % 6'sını veya kamu harcamalarının %20'sini eğitime tahsis etmeye ve etkinliği, verimliliği ve eğitimde fon tahsisi eşitliğini sağlamaya davet edilmişlerdir.

Küreselleşme doğrultusunda genel olarak finansal odaklı reformlar -kamu harcamalarının azaltılması- tavsiye edilmekteyken küresel sorunların aşılması düşüncesiyle bütçe artışı ihtimaline rağmen öğretmenlerin ‘nitelik artışını’ sağlayacak adımlar atılması öngörülmüştür. Bu kapsamda tüm EFA hedeflerine ulaşmada öğretmenlere temel bir rol biçilmiştir ve küresel çapta nitelikli öğretmen sorununun ele alınmasının zorunlu olduğu iddia edilmiştir. Ana akım yerelleşme yaklaşımı doğrultusunda ulusal öğretmen politikalarının yerel topluluklar ve öğretmen örgütleri gibi kesimlerle işbirliği içinde tüm üye devletler tarafından geliştirilmesi ve düzenli olarak değerlendirilmesi gerektiği savunulmuştur. Küresel ekonomik sistemin gereksinmesi olan esnek işgücünün yetiştirilmesi çerçevesinde tasarlanan bu politikaların işe alım, başlangıç eğitimi ve sürekli mesleki gelişim, çalışma koşullarının ve öğretmenlik mesleğinin statüsünün iyileştirilmesi gibi rekabete dayalı reform stratejilerini içermesi gerektiği iddia edilmiştir.

2013 yılında Birleşmiş Milletler Genel Konferansı’nın 37. Oturumunda (37/C Resolution 12) Sürdürülebilir Kalkınma İçin Eğitim Küresel Eylem Programı (GAP), kabul edilmiştir. Programın, DESD’in sona ermesinden sonra WCESD 2014 konferansında59 başlatılması planlanmış ve 2015 sonrası kalkınma ve eğitim gündemlerine somut bir katkı olduğu açıklanmıştır. Kararda, GAP’in başarılı bir şekilde

59 UNESCO Dünya Sürdürülebilir Eğitim İçin Kalkınma Konferansı 2014.

111

uygulanması için güçlü bir siyasi desteğin gerekli olduğu iddia edilmiştir (UNESCO, 2014b, s. 38).60

GAP, daha önce konferans ya da belgelerde dile getirilen “dünyanın ve küresel toplumun içinde bulunduğu zorlukları ve çözüm yollarını” yineleyerek bu sorunların çözümü amacıyla herkes için eğitimi savunmuştur. Finansal odaklı reformların küreselleşmenin getirdiği sorunları çözmede yeterli olmadığı görülerek eşitliği öne çıkaran ve eğitimi araçsallaştıran bir yaklaşımı benimsemiştir.

Hızlı, kapsamlı ve uzun süreli değişim gezegenimizin ortamını daha önce benzeri görülmemiş bir şekilde değiştirirken, toplumlar demografik yapılarında, sosyal ve ekonomik dokularında derin değişimler geçiriyor. Sadece siyasi anlaşmalar, finansal teşvikler veya teknolojik çözümler sürdürülebilir kalkınmanın zorluklarıyla boğuşmak için yeterli değildir. Düşünme şeklimizde ve davranış şeklimizde toptan bir değişiklik gerektirecektir -birbirimizle ilişkimiz ve hayatlarımızı destekleyen ekosistemlerle nasıl etkileşime girdiğimiz üzerine bir yeniden düşünme-. Daha adil, huzurlu ve sürdürülebilir bir dünya yaratmak için, tüm bireyler ve toplumlar bilgi, beceri ve değerlerle donatılmalı ve güçlendirilmeli, aynı zamanda bu değişikliği yönlendirmek için yüksek bir farkındalık aşılanmalıdır. Burası eğitimin kritik rol oynadığı yerdir. Sürdürülebilir Kalkınma için Eğitim (ESD) herkes için daha iyi bir yarını şekillendirmekle ilgilidir ve bugün başlamalıdır61(UNESCO, 2014b, s. 8).

Küresel Eylem Programı’nda küreselleşmenin ve ‘yeni ekonomik düşünce’nin etkisiyle toplumsal bölüşümdeki dengesizliklerin ve bu çerçevede toplumsal gerilimin arttığı kabul edilerek sosyo-ekonomik ilişkilerin yeniden üretildiği ifade edilmektedir. Bu kapsamda sorunların çözümü olarak işaret edilen ESD, öğrencilerin toplum için bilinçli kararlar almalarını ve sorumluluk sahibi olmalarını sağlayan bilgi, beceri, değer ve tutumları edinmelerine izin veren ve amacına toplumu dönüştürerek ulaşan bir yaklaşım olarak görülmektedir. Küresel eğitim reformu yaklaşımına göre çevresel, sosyal ve ekonomik boyutlara sahip bir yaklaşım geliştiren ESD, ‘teklik değil birlik’ anlayışıyla yerel ihtiyaçları dikkate alarak kültürel çeşitliliklere saygı duymakta ve erken

60 Üye devletlerin ve BM yetkili organlarının DESD girişiminin uygulamasını gözden geçirerek 2014 yılında Japonya’da düzenlenen UNESCO Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İçin Eğitim Konferansı’na katılmasının teşvik edildiği belirtilmiştir (UNESCO, 2014b, s. 38).

61 Türkçe çeviri tez yazarına aittir.

112

çocukluktan yaşlılığa kadar örgün, yaygın ve sargın62 eğitimi ve eşitlikçi reformların içinde yer alan yaşam boyu öğrenimi kapsamaktadır (UNESCO, 2014b, s. 33).

Geleneksel ve kamusal eğitim yaklaşımından ayrılan, hak temelli olma yönüyle değerlendirilen ESD, ortodoks eğitim reformu ve ‘yeni öğrenme paradigması’nın etkisiyle yaşam boyu öğrenmenin ve kaliteli eğitimin ayrılmaz bir parçası; öğrenme içeriği ve sonuçlarını, pedagojiyi ve öğrenme ortamını ele alan bütüncül ve dönüştürücü bir eğitim yaklaşımı olarak (UNESCO, 2014b, s. 12,33) küresel eğitim reformu kapsamında savunulmaktadır. Bu açıdan küresel ekonomik sistemin esnek işgücü ihtiyacı doğrultusunda eğitim sistemlerinin ve yapılarının yeniden yönlendirilmesi ve öğretme ve öğrenmenin yeniden biçimlendirilmesi gerektirdiği ifade edilmektedir.

ESD’nin, devletlerin vatandaşları tarafından da benimsenmesi gerekçesiyle, sürdürülebilir kalkınma konularının öğretme ve öğrenmeye dâhil edilmesini ve öğrencilerin sürdürülebilir kalkınma için harekete geçmelerini sağlayan ve teşvik eden yenilikçi, katılımcı öğretme ve öğrenme yöntemleri gerektirdiği iddia edilmektedir (UNESCO, 2014b, s. 33).

GAP, küresel, bölgesel ve ulusal katmanları harekete geçirecek -küresel yönetişim mekanizması oluşturacak- bir anlayış geliştirerek küresel olarak planlanan hedeflere yerel düzeyde insanların uyum sağlamasını istemiştir. Bu doğrultuda sürdürülebilir kalkınma yolunda ilerlemeyi hızlandırmak için eğitim ve öğrenimin her düzeyinde ve alanında eylem oluşturma ve ölçeklendirme şeklinde genel bir hedef belirlediği dile getirilmiştir (UNESCO, 2014b, s. 34). Bu hedefe ulaşmak için eğitim ve öğrenimi yeniden düzenlediğini belirterek, herkesin sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunmalarını sağlamayı ve sürdürülebilir kalkınmayı teşvik eden tüm gündem,

62 Sargın eğitim: Örgün ve yaygın eğitim dışında, bireyin hayat boyu süren bilgi, beceri ve yetkinlik kazanımı, informel eğitim. Tanım https://sozluk.gov.tr/ adresinden alınmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı ve Türk Dil Kurumu tarafından 2009 yılında geliştirilmiştir.

113

program ve faaliyetlerde eğitim ve öğrenmeyi güçlendirmeyi alt hedefler olarak belirlediğini iddia etmiştir (UNESCO, 2014b, s. 34).

GAP kapsamında stratejik odaklanmayı ve farklı unsurların katılımını sağlaması için beş öncelikli eylem alanı seçildiği belirtilmiştir: Politika desteği, bütün kurum yaklaşımı63, eğitimciler, gençlik ve yerel topluluklar. DESD'in başarıları, zorlukları ve yarım kalan işleri üzerine inşa edildiği belirtilen bu eylem alanları, ESD gündemini ilerletmek için önemli kaldıraç noktaları olarak görülmüştür (UNESCO, 2014b, s. 34).

ESD doğrultusunda eğitimin ve öğrenmenin geliştirilmesi için eğitimi bir bütün olarak gören, ESD’yi müfredata ve ulusal politikalara dâhil eden ve öğrenme çıktıları için standartlar oluşturan etkin bir politika ortamının varlığı ve ikili ve çok taraflı kalkınma işbirliği çerçeveleri savunulmuştur (UNESCO, 2014b, s. 34).

Genel eğitim yönetiminden ziyade ‘yeni’ eğitim düşüncesi çerçevesinde örgüte ve çevresine odaklanan, toplumla etkileşim, yönetişim ve kapasite geliştirme yönüyle savunulan bütün kurum yaklaşımının sadece öğretim içeriği ve yönteminin yeniden yönlendirilmesini değil, aynı zamanda sürdürülebilir kalkınma ile uyumlu yerleşke ve tesis yönetimini, kurumun toplumdaki sürdürülebilir kalkınma unsurlarıyla işbirliğini de gerektirdiği iddia edilmiştir. Bu doğrultuda;64

(a) Kurum genelinde bir süreç, tüm paydaşların -liderlik, öğretmenler, öğrenciler, yönetim- ortaklaşa bir vizyon geliştirmesini ve ESD'nin tüm kurumda uygulanmasını ve planlamasını sağlayacak şekilde düzenlenir.

(b) Yeniden yönlendirmeyi desteklemek için kuruma teknik ve mümkünse uygun olduğunda finansal destek sağlanır. Bu, ilgili iyi uygulama örneklerinin sağlanmasını, liderlik ve idare eğitimini, kılavuzların geliştirilmesini ve ilişkili araştırmaları içerebilir.

(c) Mevcut kurumlar arası uygun ağlar, karşılıklı desteği kolaylaştırmak amacıyla harekete geçirilir ve geliştirilir (UNESCO, 2014b, s. 35).

Okul merkezli yönetim modeli ile uyumlu öncelikli eylem alanları kapsamında ESD hedeflerine ulaşmak için sürdürülebilir kalkınma ve uygun öğretme ve öğrenme

63 Whole-institution approach, sürdürülebilirliğin öğrenme ortamının tüm yönlerine yaygınlaştırılmasını kapsamaktadır. Bu durum sürdürülebilirliği müfredat ve öğrenme süreçlerine, tesislere ve faaliyetlere dahil etmeyi, toplumla etkileşimi, yönetişimi ve kapasite geliştirmeyi içermektedir (UNESCO, 2014a, s.

30).

64 Alıntı paragrafındaki Türkçe çeviri tez yazarına aittir.

114

yöntemleri ile ilgili konularda eğitimcilerin, eğitmenlerin ve diğer aktörlerin kapasitelerinin artırılması gerektiği savunulmaktadır (UNESCO, 2014b, s. 35).

Ana akım yerelleşme yaklaşımı doğrultusunda hareket ettiği görülen ESD devletin

‘yeni ortakları’ ile “çok paydaşlı öğrenmeyi ve topluluk katılımını destekleyen ve yerel olanı küresel ile ilişkilendiren” bir yaklaşımı benimsediğini belirtmektedir. Küyerel (glocal) olma düşüncesinin etkisiyle, ulus devletleri klasik/geleneksel rollerinin dışına iten ve dar bir alana sıkıştırmaya çalışan ESD, eğitim ve öğrenmenin tam olarak seferber edilmesi için yerel ağların işletilmesini ve geliştirilmesini, mevcut ağların çeşitlendirilmesini, genişletilmesini ve yerel yönetimlerin ESD konusundaki rollerinin artırılması gibi yerelleşme reformlarını savunmaktadır (UNESCO, 2014b, s. 36).

12-14 Mayıs 2014 tarihlerinde UNESCO öncülüğünde Umman’ın başkenti Maskat’ta Herkes İçin Küresel Eğitim Toplantısı (2014 GEM) gerçekleştirilmiştir. Bir araya gelen heyet başkanları, çok taraflı ve ikili kurumların önde gelen yetkilileri ve sivil toplum ve özel sektör kuruluşlarının üst düzey temsilcileri Maskat Mutabakatını (UNESCO, 2014b)kabul ettiklerini açıklamışlardır. Mutabakatın 2015 sonrası kalkınma gündemine ilişkin küresel istişareler için ve Mayıs 2015'te Kore Cumhuriyeti'nin ev sahipliğinde düzenlenen Dünya Eğitim Forumu’nda, 2015 sonrası eğitim gündemiyle ilgili ulusal, bölgesel ve küresel istişareler için referans metin olarak kullanılması öngörülmüştür.

Her katılımcı devletin özgün sosyo-ekonomik ilişkileri, insanların gerçekten neler istediği ve gerçek ihtiyaçlarının ne olduğu göz ardı edilerek hazırlandığı görülen mutabakatta küresel eğitimin gidişatı konusunda planlanan hedeflere ulaşılamadığı, örgün eğitimdeki eksikliklerin, temel becerilerin kazanılmasında yetersizliğin ve eğitimin kalitesinin temel endişe kaynağı haline geldiği iddia edilmiştir. Küresel-teknik buyurgan bir dil geliştirilerek eğitimle ilgili kalkınma önceliklerinin EFA ve Binyıl Kalkınma Hedeflerinin kabul edilmesinden bu yana geçen süredeki sosyo-ekonomik ve

115

demografik dönüşümler ile bilgi, beceri ve yeterliliklerin bilgi temelli ekonomilerin ihtiyaçlarını karşılaması gerektiği savunulmuştur. İnsanların küresel bir vatandaş olmayıp isteyip istemedikleri sorgulanmadan veya devletlerin egemenlik kaygıları gözetilmeden eğitimin, küresel vatandaşlık için vazgeçilmez bir koşul olduğu ve küresel kalkınma gündeminin merkezine yerleştirilmesi gerektiği iddia edilmiştir.

Mutabakatın, kendinden önceki toplantılara benzer biçimde, ekonomik düşünceyi perdeleyerek toplumsal eşitlik ve adalet vurgularına yer verip demokrasiyi öne çıkarmaya çalıştığı görülmektedir. Mutabakat çerçevesinde, 2015 sonrası küresel eğitim gündeminin, yönetişim yapılarında çeşitliliğe imkân sağlayacak kadar esnek olması gerektiği; sürdürülebilir kalkınmayı ve etkili küresel ve yerel vatandaşlığı teşvik etmeye, demokrasi ve barışın güçlendirilmesine katkıda bulunmaya ve kültürel ve dilsel çeşitliliğe saygıyı artırmaya devam etmesi gerektiği açıkça desteklenmektedir. Eğitim araç olarak kullanılarak küresel tekdüze/tek tip bir perspektif yerine standartlaştırılmış çerçeve içinde toplumların ve devletlerin en küçük parçalarının öne çıkarıldığı ve ulusal bütünlük olgusuna alternatif söylemler geliştirildiği görülmektedir.

2015 sonrası eğitim gündeminin tam olarak gerçekleşmesinin hem devletler hem de mali destek sağlayanlar tarafından eğitime yeterli, eşitlikçi ve verimli finansman tahsis etme konusunda güçlü bir taahhüt gerektireceği savunulmaktadır. Küresel, ulusal ve yerel düzeylerde güçlendirilmiş katılımcı yönetişim, sivil toplum katılımı ve hesap verebilirlik mekanizmaları ile iyileştirilmiş planlama, izleme ve raporlama mekanizmaları ve süreçlerini benimseyen bir yerelleşme yaklaşımı öne çıkarılmaktadır.

Mutabakat çerçevesinde, 2015 sonrası küresel eğitim gündemi eşitlikçi reform temelinde oluşturularak 2030 yılına kadar herkes için eşitlikçi ve kapsayıcı kaliteli eğitim ve yaşam boyu öğrenmenin sağlanması benimsenmiştir. Kapsayıcı olduğu belirtilen bu hedefin, asgari küresel ölçütlerin ve ilgili göstergelerin belirleneceği/geliştirileceği küresel alt hedeflere çevrilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

116

12-14 Kasım 2014 tarihlerinde Japonya’nın Aichi-Nagoya kentinde DESD’in sona erdiğini ilan etmek için ve küresel düzeyde ESD’nin yönünü belirlemek iddiasıyla UNESCO & Japonya işbirliğinde UNESCO Dünya Sürdürülebilir Eğitim İçin Kalkınma Konferansı (2014 WCESD) “Sürdürülebilir Bir Gelecek İçin Bugünü Öğrenmek”

temasıyla düzenlenmiştir (Lotz-Sisitka, 2014, s. 1). 2009 tarihli Bonn Bildirgesi’ne dayanan konferans sonrasında, Aichi-Nagoya Bildirgesi65 (UNESCO, 2014c) kabul edilmiş ve Küresel Eylem Programı başlatılmıştır. 1990’lı yıllarda başlayan toplantılardan bu yana geçen yirmi dört senede aynı sorunların devam ettiği ve aynı çözümlerin tekrar edildiği görülmektedir. Daha önce de ifade edildiği gibi küresel olarak tasarlanan ve sorun üreten sistemin bu sorunlara kalıcı çözümler üretemediği,

‘toplumsal eşitlik ve adaleti’ sağlayamadığı görülmektedir.

Sorunların çözümünü bireylere bırakan bildirge ve program kapsamında öğrencilerin kendilerini ve yaşadıkları toplumu dönüştürmek ve küresel vatandaşlığın ve yerel koşulların getirdiği zorlukları aşmak için gerekli bilgi, beceri, tutum, yetkinlik ve değerleri elde etme ve geliştirme konusunda ESD’nin bu alanları güçlendirme potansiyeline sahip olduğu savunulmaktadır. Yaşama uyum temelinde savunulan ‘bilgi, beceri, tutum, yetkinlik ve değerler’ aslında yeni ekonomik düşüncenin benimsenmesi ve yaygınlaştırılması kapsamında vurgulanmaktadır. Bu kapsamda hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde, eşit, sürdürülebilir ekonomi ve toplumlar oluşturma bakış açısıyla, yoksulluğun ortadan kaldırılması, eşitsizliklerin azaltılması, çevrenin korunması ve ekonomik büyüme konularında çabaları güçlendirmek için ESD’nin bir fırsat ve sorumluluk olduğu iddia edilmektedir. Küresel Eylem Programı’nın belirlemiş olduğu kaliteli eğitimin ve yaşam boyu öğrenimin sağlanmasını içeren beş öncelikli eylem alanının oluşturulması ve sürdürülmesi gerektiği savunulmaktadır.

65 Bildirgenin, 2015 sonrası kalkınma gündemine ESD’yi ekleyerek, insanların sürdürülebilir kalkınmanın merkezinde olduğunu kabul ettiği ve DESD girişiminin kazanımlara dayandığı ifade edilmiştir.

117

Bildirgenin yaklaşımına göre, küresel olarak planlanan ve sorun üreten sistemin yükü ve çözümü devletlerin ulusal eğitim sistemlerini ve öğrencileri dönüştürmekten geçmektedir. 2015 sonrası kalkınma gündemi için üye devletlerin şu konularda çaba göstermeleri ve reform yapmaları talep edilmiştir: a) Eğitimin temelini oluşturan amaçları ve değerleri gözden geçirmek, eğitim politikası ve müfredatın ESD hedeflerine ne ölçüde ulaştığını değerlendirmek, ESD'nin eğitim, öğretim ve sürdürülebilir kalkınma politikalarına uyumunu sağlamak b) Politikaları eyleme dönüştürmek için önemli kaynakları tahsis etmek ve harekete geçirmek c) 2015 sonrası dönem için ESD’yi öne çıkarmak ve güçlendirmek ve sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle uyumlu hale getirmek ve ayrıca 2015 yılında Kore’de toplanan Dünya Eğitim Forumu’nda bu konferansın sonuçlarının dikkate alınmasını sağlamak.

2014 WCESD konferansında kabul edilen İstediğimiz Geleceği Biçimlendirmek (UNESCO, 2014a) isimli değerlendirme raporunda Sürdürülebilir Kalkınma İçin Eğitimi (ESD) geleceğe yönlendirdiği belirtilen on temel bulgu ve eğilim ortaya çıktığı açıklanmıştır (UNESCO, 2014a, s. 9):

 Eğitim sistemleri sürdürülebilirlik konularını ele almaktadır.

 Sürdürülebilir kalkınma gündemleri ve eğitim gündemleri birbirine yakınlaşmaktadır.

 Siyasi liderliğin araçsal olduğu kanıtlanmıştır.

 Çok paydaşlı ortaklıklar özellikle etkilidir.

 Yerel taahhütler artmaktadır.

 Bütün kurum yaklaşımı ESD uygulamasına yardımcı olmaktadır.

 ESD, interaktif ve öğrenci odaklı pedagojileri kolaylaştırmaktadır.

 ESD, örgün eğitimle bütünleşmektedir.

 ESD kapsamında yaygın ve sargın eğitim artmaktadır.

 Teknik ve mesleki eğitim ve öğretim sürdürülebilir kalkınmayı geliştirmektedir.

Raporun bulgularına ve eğilimlerine bakıldığında ulusal eğitim sistemlerini dönüştürücü, eğitimi okul dışına taşıyan yaklaşım benimsenmektedir. Eğitim sistemlerini devletlerin tek başına düzenlemesinden ziyade ‘ortakların’ talep ve isteklerini dikkate alarak birlikte düzenlenmesi gerektiğine dair baskın anlayış

118

geçerliliğini korumaktadır. Raporda, birçok ülkede, eğitimi bugün ve gelecekte dünyanın karşılaştığı sosyal, çevresel ve ekonomik zorluklarla daha ilişkili hale getirmek için güçlü bir eğilim görüldüğü ve ESD’nin, eğitim politikasının oluşturulması ve uygulaması için yenilenmiş bir vizyon ve amaç sağladığı (UNESCO, 2014a, s. 28-31) iddia edilmektedir.

Küresel eğitim tasarımı ve reform yaklaşımının daha fazla ülkeyi kapsayıcı hale getirerek küresel standartların oluşturulmaya çalışıldığı dikkat çekmektedir. Eğitimin, sürdürülebilir kalkınma ile ilgili uluslararası tartışmalarda dikkat çektiği ve daha fazla devletin, eğitim stratejilerini, araçlarını ve hedeflerini ulusal sürdürülebilir kalkınma stratejileri ile ilişkilendirdiği savunulmaktadır. Merkezi yönetimler ve siyaset alanı küresel hedefler doğrultusunda araç olarak kullanılarak siyasi liderliğin, değişim için gerekli olan ortamın yaratılmasına yardımcı olduğu ve bu değişimi güvence altına almak için gerekli kaynakları sağladığı iddia edilmektedir. Ülkelerin, eğitim sistemlerinin yeniden biçimlenmesinde ulusal yasalara, politikalara ve standartlara ESD’yi yerleştirerek ve daha yerelleşmiş yaklaşımlarla birden fazla paydaşı sürece dahil ederek ESD için güçlü bir temel oluşturduğu da iddia edilmektedir.

Arka planda okul merkezli yönetim modelinin eğitim sistemlerini dönüştürücü niteliği olduğuna dair düşünceyi benimseyen raporda ESD konusunda politika yapıcılar için kapasite geliştirmenin; değişimi sağlamak için SBM’nin temel bileşenlerinden olan yöneticilerin, öğretmenlerin ve eğiticilerin eğitiminin güçlendirilmesinin gerekli olduğu bulgusuna ulaşıldığı açıklanmıştır. Rapora göre okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin desteği, ESD'nin başarılı bir şekilde benimsenmesinde ve uygulanmasında önemli bir yere sahip olmuştur. Yeni ve resmi ortodoks eğitim reformu çerçevesinde, ESD’nin, öğrenme yöntemlerini ve öğrencilerin soru sormasına, analiz etmesine, eleştirel düşünmesine ve başkalarıyla işbirliği içinde karar vermelerine yardımcı olan yenilikçi öğrenme yaklaşımlarını etkilediğine dair savunu geliştirilmiştir.

119

Dolaylı olarak, merkeziyetçi eğitim sistemlerinin ‘katı ve tek tip’ eğitim sunduğuna dair hakim yaklaşımı benimseyen raporun bulgularında, ilk ve orta dereceli okulların yerelin ihtiyaçlarını dikkate alan içerik sunmak için daha fazla esnekliğe ve özerkliğe sahip olduğu ve okul temelli projelere ebeveynlerin ilgisini ve topluluk katılımını yönlendirdiği durumlarda, ESD girişimlerinin ve projelerinin daha güçlü bir şekilde ele alınmasının gerektiği savunulmuştur (UNESCO, 2014a, s. 86).

2.1.4. Eğitim 2030: “Herkes İçin Kapsayıcı, Eşitlikçi, Kaliteli Eğitim ve Yaşam

Belgede TÜRKİYE CUMHURİYETİ (sayfa 124-136)