• Sonuç bulunamadı

Aşağıda duygusal zekâyı etkileyen yaş, aile ortamı ve cinsiyet değişkenleri ile ilgili bilgiler verilmektedir. Bar-On, Mayer ve Salovey gibi kuramları ele alan araştırmacılar yaş ve cinsiyet değişkenlerinin duygusal zekâyı etkilediğini belirtmiştir (Bar-On, 2006; Mayer, Caruso ve Salovey, 1999). Ek olarak Goleman da bireyin anne babadan aldığı ilk duygusal derslerin ve anababalık tutumlarının da duygusal zekâyı etkilediğini belirtmektedir (Goleman, 2016).

2.7.1 Yaş

Yaş değişkeni duygusal zekâyı etkileyen önemli faktörlerden birisidir. Bar-On, EQ-i (Emotional Quotient Inventory) ölçeğini geliştirdiği çalışmasında, farklı yaş gruplarından binlerce insan ile çalışmış ve yaş arttıkça duygusal zekânın da geliştiğini saptamıştır. Ayrıca bilişsel zekânın gelişiminin belli bir yaştan sonra durduğu ancak duygusal zekânın ilerleyen yaşlarda da gelişmeye devam ettiğini belirmiştir. Alanyazın incelendiğinde duygusal zekânın yaşla birlikte arttığını gösteren başka çalışmalar da bulunmaktadır (Bar-On, 2006; Tuğrul, 1999). Karabulut (2012), 9-12 yaş grupları arasında 491 çocuk ile çalışmış ve yaş arttıkça duygusal zekânın da geliştiği sonucuna ulaşmıştır. Goleman duygusal zekanın ilerleyen yaşlarda geliştirilmesini olgunlaşma kavramı ile ifade etmiş, kişilerin kendi dürtü ve duyguları ile başa çıkma, motivasyon, empati ve sosyal beceriler gibi yeteneklerin deneyimlendikçe geliştiğini belirtmiştir. (Goleman, 2016a).

2.7.2 Cinsiyet

Bar-On (2006), EQ-i ölçeğini geliştirdiği binlerce kadın ve erkeği kapsayan çalışmasında, kadınların erkeklere göre duygularının daha çok farkında oldukları, daha çok empati gösterdikleri ve daha uygun sosyal tepkiler verdiklerini belirtmiştir. Ancak çalışmada erkeklerin de stresle daha iyi başa çıktıkları, daha esnek oldukları, daha iyimser oldukları ve kendilerine daha çok güvendikleri ortaya konmuştur. Tatar, Tok ve Saltukoğlu (2011), 1022 kadın ve 721 erkek ile yaptıkları çalışmada, kadınların duygusal zekâ puanlarının daha yüksek olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Erdoğdu (2008), 346’sı erkek ve 186’sı kız olmak üzere 532 üniversite öğrencisi ile yaptığı

araştırmada, kız öğrencilerin duygusal zekâ puanlarının erkek öğrencilere oranla anlamlı şekilde yüksek olduğu sonucuna ulaşmıştır. Genel olarak alanyazında cinsiyetler arasındaki farkı ortaya koyan çalışmalara bakıldığında kadınların duygusal zekâ düzeylerinin erkeklere göre daha yüksek olduğu görülmektedir.

2.7.3 Aile

Duygular, anne baba ve bebeklerin iletişim kurduğu ilk dildir. Bebek ağladığında ve güldüğünde verilen karşılıklı tepkiler ile bebek, duyguları anlama ve ifade etme gibi becerileri ailesinden öğrenmektedir. Aile, duygusal derslerin alındığı okuldur. Kişinin kendisini nasıl gördüğü, başkalarının onun hislerine nasıl tepki vereceği, bunlar karşısında nasıl düşünülmesi gerektiği, umut ve korkuların nasıl ifade edileceği gibi duygusal dersler bu okulda öğrenilmektedir. Ailede verilen duygusal dersler, sadece anne babanın doğrudan söylediklerinden oluşmaz. Ayrıca anababaların kendi duygularını yönetme biçimleri ve aralarında etkileşim de bu duygusal dersleri içerir. Öyle ki evliliklerinde duygusal açıdan daha yeterli çiftler, çocuklarının duygusal iniş ve çıkışlarına yardım etmede daha başarılıdırlar (Goleman, 2016; Santrock, 2015).

Anne babaların anababalık tutumları da duygusal zekânın gelişimini etkilemektedir. Duygusal açıdan yetersiz olan anababalık tutumları, bu gelişimi olumsuz yönde etkilemektedir. Özellikle çocuğunun hislerini tamamen göz ardı eden, çocuğunu fazlasıyla serbest bırakan ya da çocuğunu aşağılayıp hislerine saygı göstermeyen anne babaların bu tutumları bireylerin duygusal gelişimlerini olumsuz yönde etkilemektedir (Goleman, 2016).

Bazı duygusal yetkinlikler zaman içerisinde arkadaşlıklarla birlikte gelişse de, duygusal açıdan yeterli olan anababalar duyguların farkına varma ve idare edebilme, duyguları kontrol altında tutabilme, empati gösterme ve sosyal ilişkilerde ortaya çıkacak hislerle başa çıkabilme gibi becerileri çocuklarının tek tek öğrenmelerine yardımcı olurlar. Anababaların çocuklarına duygusal anlamda yardım edebilmesi için kendi duygusal zekâlarının da iyi bir düzeyde olması gereklidir. Yapılan araştırmalarda hisleriyle başa çıkamayan anababalara kıyasla, duygusal becerileri daha gelişmiş olan anababaların çocuklarının onlarla daha iyi geçindiği, daha fazla sevgi

gösterdiklerini ve anababalarının yakınındayken daha az gerginlik yaşadıkları görülmüştür (Akt. Goleman, 2016; Kandır ve Alpan, 2008; Seçer ve Karabulut, 2016).

Özabacı (2006), duygusal zekâ düzeyinin aile ortamı ile ilişkisini incelemiş ve çalışmanın sonuçlarına göre ailede birlik ve beraberlik ile duygusal zekâ arasında anlamlı bir ilişki olduğunu tespit etmiştir. Erdoğdu (2008) da demokratik tutuma sahip anababaların çocuklarının duygusal zekâ puanlarının, otoriter ve ilgisiz tutuma sahip anababaların çocuklarının duygusal zekâ puanlarına göre daha yüksek olduğunu bulgulamıştır. Harrod ve Scheer (2005) kadınlarda duygusal zekâ düzeyi ile anababaların eğitim seviyesi ve gelir düzeyi arasında olumlu bir ilişki olduğunu bulgulamışlardır. Aynı çalışmanın sonunda anababaların eğitim seviyeleri ile çocukların duygusal zekâları arasında anlamlı bir ilişki olduğu ortaya konulmuştur. Naghavi ve Redzuan (2012) da yaptıkları çalışmada, babaların eğitim düzeyleri ile çocuklarının duygusal zekâlarını karşılaştırmış ve çalışma sonucunda babaların eğitim düzeyi ile çocuklarının duygusal zekâ düzeyleri arasında olumlu yönde bir ilişki tespit edilmiştir.

Sonuç olarak anne babaların, sosyo-ekonomik düzeyleri, eğitim seviyeleri ve çocuk yetiştirme tutumları gibi birçok değişkenin duygusal zekâyı etkilediği görülmektedir. Ayrıca aile ortamı ve anne babaların duygusal zekâ düzeyleri ve duygusal tepkileri de duygusal zekâyı etkileyen diğer değişkenlerdir.