• Sonuç bulunamadı

III. BÖLÜM

7. TARTIŞMA

7.7 Ailenin Sosyo-Ekonomik Düzeyi

Ailenin oturdukları evin aileye ait olması ya da kira olması, oturulan evin büyüklüğü, çocuğun kendisine ait oda durumu, oturulan evin ısıtma düzeni ve ailenin ortalama aylık geliri değişkenleri, ailenin sosyoekonomik düzeyi ile ilgili olarak analiz edilen değişkenlerdir. Çocukların oturdukları evin büyüklüğü ile çocukların kendisine ait odası olup olmadığı değişkenleri ve çocukların zorbalık davranışları göstermeleri arasında anlamlı bir ilişki olmadığı görülmüştür. Buna neden olarak oturulan evin büyüklüğünün her zaman sosyo-ekonomik düzeyi temsil etmeyeceği, ailenin tercihine ve yaşanılan yerin iklim şartları gibi koşullara göre değişebileceği düşünülebilir. Bunun yanında, örneklem grubunda kendisine ait odası olan çocuk sayısının sınırlı olması, çocuğun kendisine ait odası olup olmaması ile zorbalık arasındaki olası bir ilişkinin belirlenmesini etkilemiş olabilir. Ancak çalışmanın gerçekleştirildiği Kastamonu şehrinin hava koşullarının genelde soğuk ve evlerinde bu nedenle küçük olmasının, her çocuğun ayrı odası olmamasının nedeni olabileceği düşünülmektedir.

Çocukların oturdukları evin aileye ait olması ya da kira olması ile çocukların zorbalık davranışları göstermeleri arasında bir ilişki olup olmadığı incelendiğinde iki değişken arasında anlamlı bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Buna göre oturdukları ev kendilerine ait olan çocukların zorbalık davranışları gösterme olasılıkları, oturdukları ev kira olan çocuklara göre daha düşüktür. Çocukların oturdukları evin ısıtma düzeni ile zorbalık davranışları göstermeleri arasında bir ilişki olup olmadığı incelendiğinde iki değişken arasında anlamlı bir ilişkinin var olduğu görülmektedir. Buna göre kaloriferli evde oturan çocukların zorbalık davranışları gösterme olasılıklarının, sobalı evde oturan çocuklara göre daha düşüktür. Çocukların geldikleri ailelerin ortalama aylık gelirleri ile çocukların zorbalık davranışları göstermeleri arasında herhangi bir ilişki olup olmadığı incelendiğinde iki değişken arasında anlamlı bir ilişkinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Buna göre ailenin gelir düzeyi arttıkça çocuğun zorbalık davranışları gösterme olasılığı azalmaktadır. Genel olarak sosyo-ekonomik düzeyi temsil eden bütün değişkenlerden elde edilen genel sonuç; ailenin sosyo-ekonomik düzeyi arttıkça çocukların zorbalık davranışları gösterme olasılıklarının azaldığı yönündedir. Bu durumun öncelikli sebebi olarak Türkiye’nin gelir dağılımında eşitsizliğin çarpıcı olarak yaşandığı (Çalışkan,2010) bir ülke olması düşünülebilir.

Çünkü alanyazında sosyo-ekonomik eşitsizliğin zorbalık için büyük bir risk faktörü olduğu ifade edilmektedir. Bunun olası nedenlerinden bir başkası ise, ailenin sosyo- ekonomik düzeyinin artmasına bağlı olarak çocuğun temel fiziksel ve duygusal ihtiyaç ve isteklerini karşılama olasılığının da artması olabilir. Bu bağlamda temel fiziksel ve duygusal ihtiyaçları karşılanan çocuğun daha sağlıklı bir sosyal gelişim süreci yaşayacağı düşünüldüğünde akran ilişkilerinde de çok daha sağlıklı ilişkiler kurması çok olası gözükmektedir. Ek olarak alan yazında sosyo-ekonomik açıdan ele alındığında, sosyo-ekonomik düzeyi yüksek kesime göre işçi ve orta sınıfta aile içi şiddetin daha yaygın olduğu belirtilmektedir (Page ve İnce, 2008). Bu nedenle sosyo- ekonomik düzeyi düşük ailelerde yaşanabilecek aile içi şiddetin de bu duruma neden olabileceği düşünülebilir. Çünkü davranışçı yaklaşımında ifade ettiği gibi çocukların çevreleri tarafından şekillendirildiği düşünüldüğünde, çocuğun aile içerisinde gördüğü bu şiddet davranışlarını, akranlarıyla problem yaşadığı zamanlarda kullanması çok olasıdır. Garner ve Hinton (2010) tarafından 7-11 yaş grubu üzerinde yapılan çalışmada da benzer olarak zorbalık davranışları ve ailenin geliri arasında negatif yönlü bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Due ve diğerleri (2009) ergenlerde akran zorbalığının sosyo-ekonomik eşitsizlik açısından incelemeyi amaçladıkları 35 ülkeden 5998 okul ve 11-15 yaş grubundan 162305 öğrenci kapsayan çok geniş çaplı bir çalışma yürütmüşlerdir. Çalışmaya katılan çocukların yaş grupları, bu araştırmaya göre daha yüksek yaş grubu ve eğitim kademesinden oluşsa da çalışma sonucunda, araştırmanın sonuçlarını destekleyecek bulgulara ulaşılmıştır. Buna göre sosyo- ekonomik eşitsizliğin yüksek olduğu ülkeler, ergenlerde akran zorbalığına uğrama açısından çok büyük bir risk oluşturmaktadır. Bu durum sosyo-ekonomik eşitsizliğin yaşandığı yerlerde akran zorbalığının sıklıkla yaşandığının bir kanıtı olarak göze çarpmaktadır. Wonderlich (2007) de erken çocukluk dönemindeki çocukların oyun davranışlarında zorbalığı incelediği çalışmasında zorbalık ve sosyo-ekonomik statünün anlamlı bir şekilde ilişkili olduğunu ve fiziksel zorbalık ile sosyo-ekonomik statü arasında negatif yönlü bir korelasyon olduğunu belirtmiştir. Dodge, Pettit ve Bates, (1994), Kılıç (2010) ve Özkan ve Çiftçi (2010) da davranış problemleri ve zorbalık ile sosyo-ekonomik düzey ilişkisi üzerine benzer sonuçlara ulaşmıştır. Buna göre düşük sosyo-ekonomik düzeydeki ilköğretim öğrencileri arasında zorbalık ve davranış problemleri görülme olasılığı fazladır

Alan yazında yer alan çalışmaların genelinin, bu çalışmada elde edilen sonuçları destekler nitelikte olduğu görülse de alan yazından araştırma sonucu ile farklılık gösteren çalışmalar da mevcuttur. Erdinç (2009) ve Güven (2015) saldırganlık ve zorbalığı inceledikleri çalışmalarda, çocukların saldırganlık davranışları ile ailelerinin sosyo-ekonomik düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki olmadığı sonucuna ulaşmışlardır. Ancak araştırmaların gerçekleştirildiği çalışma gruplarında bakıldığında, örneklemin sosyo-ekonomik açıdan çeşitlilik içermeyen ailelerden oluştuğu görülmektedir. Bu durum çalışma sonuçları arasındaki farklılığın nedeni olabilir. Glew, Fan, Katan, Rivara ve Kernic, (2005) de farklı demografik özelliklere sahip ilkokul öğrencilerinde zorbalığı incelediği çalışmasında, sosyo-ekonomik düzeyin zorbalığın yordanmasında önemli bir değişken olmadığı, bununla birlikte bireye özgü kişisel özelliklerin yordayıcılıklarının yüksek olduğunu belirlemiştir. Buna göre psikolojik açıdan problem yaşayan çocuklar, daha fazla zorbalık yaparken, akademik olarak daha başarılı olan çocuklar ise daha fazla kurban olmaktadır. Shujja, Atta ve Shujjat (2014) ise ortaokula devam eden çocukların zorbalık davranışları üzerine yaptıkları çalışmada ortalama sosyo-ekonomik düzeydeki çocukların, düşük sosyo-ekonomik düzeydeki çocuklara göre daha fazla zorbalık yaptıkları sonucuna ulaşmışlardır. Araştırmada bu farklılığın sosyo-ekonomik düzeyden kaynaklanan güç dengesizliği, psikolojik huzursuzluk ve hâkimiyet düzeyi algısı gibi değişkenlerden kaynaklanabileceği belirtilmektedir.