• Sonuç bulunamadı

5. TARTIŞMA VE ÖNERİLER 99

5.1 Tartışma 99

5.1.3 Duygu düzenleme ölçeği sonuçları 108

Öğrencilerinin cinsiyetlerine göre duygu düzenleme ölçeği sonuçları verilmiştir. Bu sonuçlara göre gruplar arasında cinsiyetlerine göre anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Bu araştırma ile parallelik göstermeyen ayrıca birbirinden farklı bulguları ortaya koyan araştırmalar vardır. Örneğin kızlara göre erkek çocukların daha tepkisel olduğu (Morris ve ark., 2007) ve daha fazla duygu düzenleme güçlüğü çektikleri belirtilmektedir (Chang ve ark., 2003). Bunuınla birlikte tersi sonuçlarda görülmektedir. 8-12 yaşlarında ki çocuklar üzerinde yapılan bir araştırmada, genel olarak kız çocuklarının erkek çocuklara oranla duyguları ile baş etmede yetersizlikler saptanmıştır (Suveg ve Zeman, 2004).

Cinsiyetlere göre farklılığın görülmemesinin sebepleri arasında okul ortamında cinsiyetler arası akran ilişkilerinin kızların eğitime katılımlarını amaçlayan politikalarla daha heterojen bir yapıya kavuşması ve benzer çevrede yaşayan ailelerin çocuklarını benzer şartlar altında sosyalleştirme pratiklerine sahip olması gösterilebilir.

Öğrencilerinin not ortalamalarına göre gruplar arasında Dışsal İşlevsel Olmayan alt boyutunda anlamlı bir farklılık görülürken Genel Duygu Düzenleme Ölçeği ve diğer alt boyutlarda anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Öğrencilerin not durumlarına göre Dışsal İşlevsel Olmayan Duygu Düzenleme alt boyutunda 54 ve altı not ortalamasına sahip olanlar ile 85-100 not ortalamaya sahip olanlar arasında anlamlı bir farklılık olduğu, 54 ve altı not ortalamasına sahip olanların Dışsal İşlevsel Olmayan Duygu Düzenleme puanlarının daha yüksek olduğu görülmüştür.

Araştırmalar anne babaların çocuklarına karşı sergiledikleri duygusal tepkilerin, çocuklarının gelecekteki süreçlerinde farkındalıklarına etki edeceği ve duygusal deneyimlerine yön vereceğini vurgulamaktadır (Eisenberg ve ark. 1998). Ergenlerin özellikle 15-16 yaş civarı içselleştirme ve dışsallaştırma sorunlarının zirvede olduğu ve güvensiz bağlanmanın bu sorunlara eğilimli olmaya neden olduğunu gösteren çalışmalar bulunmaktadır (Madigan ve ark. 2016). Ergenlik dönemi dışsallaştırma problemleri olan bireylerde akademik başarıda düşüş ve

yetişkinlikte suça yatkınlıklarının arttığı gözlemlenmiştir (Kazdin, 1987; Masten ve ark., 2005). Bu araştırmanın bulgusu aile ile olan bağlanma tarzlarının etkisinden kaynaklanabilir

Öğrencilerinin disiplin cezası alma durumlarına göre duygu düzenleme ölçeği sonuçları verilmiştir. Bu sonuçlara göre gruplar arasında Genel Duygu Düzenleme Ölçeğinde anlamlı bir farklılık görülürken diğer alt boyutlarda anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Genel Duygu Düzenleme Ölçeğinde ceza alanların duygu düzenleme puanlarının daha yüksek olduğu görülmüştür.

Okullarda disiplini sağlamaktaki esas amaç ödül mekanizması ile öğrencileri teşvik ederek yaptırımlara minimum seviyede başvurmaktır. Arzu edilmeyen davranışların önlenmesi ölçülü kullanıldığında bu tarz davranışların engelenmesi hususunda etkili olabilmektedir. Disiplin cezaları bu anlamı ve de ölçülü biçimde kullanılması halinde olumlu düzenlemeler olarak görülebilmektedir (Demirkasımoğlu, 2012).

Bu açıdan bakıldığında ergenlerde disiplin cezaları bir anlamda etkili olup risk içeren davranışlardan bir korunma faktörü olarak görülebilir. Ancak bir yönü ile disiplin cezları istendik davranışlardan sapmalar yaşayan ergene getirilen bir düzenleyici cezadır. Ayrıca Koole (2009), bireylerin duygu düzenleme uğraşlarının acı duygusunu azaltmak ve de haz duyumunu artırmak amacını taşıdığını düşünmektedir. Duygu düzenlemede ki amaç gereksinimleri sağlayarak doyum elde etmek, belirlenen hedeflere ulaşmak ve kişiliğin rahat etmesini sağlayarak olumlu yönde etkilemektir. Ergen duygularını düzenleyerek belirtilen hedeflere ulaşması adına disiplin cezaları yaptırımına maruz kalabileceği davranışlar( kopya çekmek/vermek, yalan söylemek, özürsüz devamsızlık vb.) gerçekleştirebilir. Disiplin cezalarının birçoğu aynı zamanda akran ortamında otoriteye karşı gelme olarak algılanan ve olumlanan davranışlar olabilir.

Öğrencilerinin ailelerinin gelirlerine göre gruplar arasında İçsel İşlevsel duygu düzenleme İçsel İşlevsel Olmayan duygu düzenleme Genel Duygu Düzenleme Ölçeğinde anlamlı bir farklılık görülürken Dışsal İşlevsel duygu düzenleme Dışsal İşlevsel Olmayan duygu düzenleme alt boyutunda anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Öğrencilerin ailelerinin gelir durumlarına göre İçsel İşlevsel Duygu Düzenleme alt boyutunda üst gelire sahip olanlar ile alt gelire sahip

olanlar arasında anlamlı bir farklılık olduğu, üst gelire sahip olanların İçsel İşlevsel Duygu Düzenleme puanlarının daha yüksek olduğu görülmüştür. İçsel İşlevsel Olmayan Duygu Düzenleme alt boyutunda alt gelire sahip olanlar ile orta gelire sahip olanlar arasında anlamlı bir farklılık olduğu, alt gelire sahip olanların İçsel İşlevsel Olmayan Duygu Düzenleme puanlarının daha yüksek olduğu görülmüştür. Genel Duygu Düzenleme Ölçeği üst gelire sahip olanlar ile orta gelire sahip olanlar arasında anlamlı bir farklılık olduğu, üst gelire sahip olanların Genel Duygu Düzenleme Ölçeği puanlarının daha yüksek olduğu görülmüştür. Sosyo-ekonomik düzeyi yüksek olan ailelerde genelde demokratik tutum sergilenmektedir. Bu durum çocuğun duygu düzenleme becerileri konusunda olumlu etkiye sahiptir. Araştırma bulguları yukarıda açıklanan araştırmalar bağlamında paralelik gösterdiği söylenebilir.

Öğrencilerinin ailelerinin birlikteliğine Dışsal İşlevsel Olmayan duygu düzenleme Genel Duygu Düzenleme Ölçeğinde anlamlı bir farklılık görülürken İçsel İşlevsel duygu düzenleme İçsel İşlevsel Olmayan duygu düzenleme Dışsal İşlevsel duygu düzenleme alt boyutlarında anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Öğrencilerin ailelerinin birlikteliğine göre Dışsal İşlevsel Olmayan Duygu Düzenleme alt boyutunda ebeveyni vefat edenler ile aileleri birlikte ve ayrı olanlar arasında anlamlı bir farklılık olduğu, ebeveyni vefat edenlerin Dışsal İşlevsel Olmayan Duygu Düzenleme puanlarının daha yüksek olduğu görülmüştür. Genel Duygu Düzenleme Ölçeğinde ebeveyni vefat edenler ile aileleri ayrı olanlar arasında anlamlı bir farklılık olduğu, ebeveyni vefat edenlerin Genel Duygu Düzenleme Ölçeği puanlarının daha yüksek olduğu görülmüştür. Ebeveyn ölümü çocuklar için travmatiktir (Auman, 2007) Ve travmatik semptomlar (Nader, 1997) gösterebilirler. Ayrıca bu çocuklar duygusal ve sosyal uyum sorunları (Alıcı, 2010) yaşayabilmektedirler. Görüşme metodu (Ergen Ayrılma Anksiyetesi) kullanılarak güvenli ve kaygılı bağlanan ergenler arasında yapılan bir çalışmada, kaygılı bağlananların içselleştirme puanlarının daha yüksek olduğu rapor edilmiştir (Brown ve Wright, 2003).

Duygularımız ile olan ilişkimizin temelleri aile içinde atılır. Örneğin bebeklik döneminde bazı ihtiyaçlarımızı karşılamak için ağlama ifadesini ve sergilenme şartlarını öğreniriz. Bebeğin ihtiyacını hemen karşılayan annelerde güvenli

bağlanmanın gerçekleşme olasılığı elbette bu ihtiyaçları karşılamayı geciktiren anneye karşı gerçekleşme olasılığından fazladır. Dışsallaştırmanın işlevsiz kullanımı sosyal uyum problemlerinin habercisidir. Bakım verenin kaybına uğrayan ergenler dışsal işlevsel olmayan (başkalarına kötü hisettirmeye çalışma gibi) davranışlar sergileme olasılıkları bu çalışma bulgularında olduğu gibi daha yüksek olabilmektedir.