• Sonuç bulunamadı

5. SİVİL-ASKER İLİŞKİLERİNDE TEORİ

5.3. Çağdaş Sivil-Asker İlişkileri Teorilerin Ana Hatları

5.3.2. Douglas Bland: Paylaşılan Sorumluluk Teorisi

55 askerliğin olduğu uluslarda, bu uyumun sıklılıkla olmadığı görülmektedir. Fakat askere yazılma hususunu yurttaşların vicdanına bırakarak, onların inançları doğrultusunda, bu hususta gönüllü olmalarını sağlayacak bir sistem daha uyumlu bir ilişki ortaya çıkarmaktadır.169

Askerin tarzı/stili: Askerin tarzı aslında onun nasıl görüldüğüdür. Çünkü içsel ve zihinsel düşüncelerin bir göstergesi olarak tarz, o tabakanın fikirlerini ortaya koymaktadır.170 Askerin tarzı, silahlı kuvvetler içindeki beşerî ve kültürel unsurları ifade etmektedir. Bu da çoğunlukla askerî gelenek ve sembollerle ilişkili tarihsel gelişimin bir parçasıdır.171Askerin tarzı onun sosyal sınırlarını da gösteren bir etkendir.

Toplumdan kendisini soyutluyor mu, toplumla iç içe mi, yoksa diğer elitlerle arasına keskin çizgiler mi çiziyor, bunlar askerin tarzının bir ürünüdür. Aynı zamanda üniformalar, geçit törenleri, yürüyüşler ve diğer semboller de askerin tarzını yansıtan etmenlerdir. Askerin tarzını yansıtan bu etmenler ile asker ve diğer aktörler arasındaki uyumu gözlemleyebiliriz.

Batılı ülkelerin sivil demokrasi tarihini yaşamayan uluslar veya kendi kültürleri ile batılı değerleri harmanlayarak politik bir sistem geliştiren uluslar, Amerikan tarzı sivil-asker alanların ayrımını savunan bir çerçevede sivil-sivil-asker ilişkileri modeliyle büyük bir olasılıkla başarı sağlayamayacaktırlar.172 Uyum teorisi, bir modeli diğer ulustan ihraç etmeyi savunmanın ötesinde, her ulusun kendi kültür ve tarihiyle özdeşleşmiş asker, politik elit ve toplumun üzerinde mutabakata vardığı bir modelin, askerin politik sisteme müdahalesini en aza indireceğini savunmaktadır.

56 varsayımı ise sivil-asker ilişkiler; mevcut fikirlerin, değerlerin, şartların, sorunların ve kişiliklerin değişmesi; hatta barış, kriz ve savaş şartlarına bağlı olarak farklılıklar gösteren hassas bir alandır. Bu hususların değişmesi sonucu dinamik olarak sorumluluk paylaşımı da değişmekte ve sivil-asker ilişkileri şekillenmeye devam etmektedir.174 Yani sivil-asker ilişkileri alanı statik, durağan bir alan olmaktan ziyade, dinamik ve sürekli değişen bir alandır.

Sivil-asker ilişkisinin yönetilmesinde ve demokratik olarak sürdürülmesinde önemli olan anahtar kavram paylaşılan sorumluluktur. Bu teoriye göre sivil kontrolün sağlanmasında, sivil otoritenin sahip olduğu sorumluluklar ile askerî elitlerin sahip olduğu sorumluluklar belirlenir. Bazen bu sorumluluklar çakışabileceği gibi, kesin hatlarla da ayrılabilir. Sorumlulukların ilişkisi ve düzenlenmesinde, o rejimin sahip olduğu prensipler, normlar, kurallar ve politik karar verme süreci belirleyicidir.

Sivil kontrol, sadece sivil otorite tarafından kabul edilebilecek bir olgu olmayıp, üst düzey askerî elitler tarafından da sivil kontrolün mevcudiyetinin kabul edilip, uygulanması hususunda ortak bir algı paylaşımı olmalıdır. Çünkü ordular, toplumları tehditlere karşı koruduğu gibi, seçilmiş iktidarları ise anti-demokratik yollarla iktidarı ele geçirmeye çalışan unsurlara karşı da korumaktadır.175 Yani demokratik değerlerin devamlılığı ve ordunun politikaya etkisini azaltmak için sivil kontrolün sağlanmasında orduya düşen sorumluluklar da vardır.

Teorisyenler ve akademisyen, sivil kontrolün varlığını göstermek için genellikle sivil otoriteye odaklanırlar. Politik karar alma süreci sonucunda sivil otoritenin direktiflerinin yapılması ve uygulanmasının varlığını, sivil kontrolün varlığı olarak değerlendirirler. Fakat sivil kontrol, sadece sivil otorite dikkate alınarak ölçülemez.

Paylaşılan sorumluluk teorisine göre, askerî elitlere de sivil kontrol hususunda sorumluluk düşmektedir. Askerî elitler, davranışlarında ve uygulamalarında, bu hususta açık tavır sergilemesi önemlidir. Yani sivil kontrol karşılıklı bir işbirliği ve koordinasyon gerektirir.176

Eğer sivil-asker ilişkisi uzlaşmaz taraflar arasında bir güç mücadelesi olarak

174 A.g.e., s. 10.

175 A.g.e., s. 14-15.

176 A.g.e., s. 18-19.

57 düşünülürse; sivil kontrol kavramı, potansiyel olarak tehlikeli olan tarafın sınırlandırılması ve üzerinde baskı kurulması olarak tanımlanır. Fakat sivil-asker ilişkisini dostane taraflar arasında bir paylaşım olarak düşünürsek, o zaman sivil kontrolü toplumsal olarak kabul edilebilir amaçların, askerler tarafından yerine getirilmesi olarak tanımlarız. Bu durumda seçilmiş sivil otoritenin askeri toplumsal amaçlar doğrultusunda kontrol etmesini, sivil kontrol kavramı yerine askerin sivil yönetimi/yönlendirilmesi (civilian direction of military) kavramı olarak ifade etmemiz daha doğru olacaktır.177

Sivil otorite sivil-asker ilişkilerindeki önemli hususları, askerî elitler ile sorumluluk paylaşımı şeklinde bölüşmelidir. Ama bunu yaparken rejimin sahip olduğu prensipler, normlar, kurallar, karar alma süreci gibi hususları zamanın şartları içerisinde değerlendirmeli ve ona göre bir paylaşım yapmalıdır. Douglas'a göre sivil elitler ulusal hedefler, savunma kaynaklarının tahsisi ve kuvvet kullanımı sorumluluklarını almalı, askerî elitlere ise askerî doktrin, disiplin, operasyonel planlama, kurum içi organizasyon, general seviyesinin altındaki rütbelerin terfisi ve taktik birliklerin yönetilmesi gibi konularda kazanılmış bir özerklik tanınmalıdır.178 Paylaşılan sorumluluk teorisi, sivil kontrolün keskinliğine ve bunun ast-üst ilişkisi çerçevesinde oluşturulmasına karşı çıkarak, askerlere bazı konularda tanınacak olan özerkliğin kazanılmış, yasal bir özerklik olduğunu savunur. Bu özerklik ise kaynağını rejimden, yani geleneklerden ve tarihten alır.

Sorumlulukların ilişkisi ve düzenlenmesi, sivil ve askerî elitlerin beklentilerini kaynaştıran prensipler, normlar, kurallar ve karar verme prosedürlerinden, yani düzenin doğası tarafından belirlenir. 179 Hızlı politik karar verme ihtiyacı, askerî sorunlara karşı artan politik dikkat, sonuçların ve hareket tarzlarının belirsizliği gibi önemli hususlardan dolayı sivil-asker ilişkileri kriz ve savaş zamanlarında değişiklik gösterebilir. Bu yüzden düzen bazlı yaklaşım, bu tarz durumlarda askerin sivil yönetiminin nasıl olacağını belirlemelidir.180

177 A.g.e., s. 19.

178 A.g.e., s. 19.

179 Bland, Douglas L., "Patterns in Liberal Democratic Civil-Military Relations", Armed Forces &

Society, 2001/ Cilt:27 (4), s. 526.

180 Bland, 1999, s. 21.

58 Sivil-asker ilişkileri alanını düzenleyen kanunlar oluşturmak, parlamenter komisyonlar kurmak, askerlerin sivil bakanlara bağlanması gibi konular sivil-asker ilişkilerinin donanımsal kısmını oluşturmaktadır ve demokratik bir sivil kontrol için yeterli değildir. Nasıl bilgisayar sadece monitör ve klâvye gibi donanımlardan oluşmuyor ve bu donanımların eşgüdüm içinde çalışmasını ve bilgisayardaki düzeninin mükemmel işlemesini sağlayacak yazılımlara ihtiyaç duyuyorsa, sivil-asker ilişkileri de donanım transferi ile demokratik zemine taşınamaz. Bu husus ise yukarıda değindiğimiz sivil-asker ilişkilerindeki ikinci nesil sorunsalları gündeme getirmektedir. Paylaşılan sorumluluk tüm sivil-asker ilişkileri modellerinde mevcuttur. Fakat bu paylaşımın genişliği ve doğası devletten devlete, hatta zamana göre değişiklik arz etmektedir.181

181 A.g.e., s. 15.

59 ÜÇÜNCÜ KESİM

TÜRKİYE'DE SİVİL-ASKER İLİŞKİLERİ

Bu kesim dört bölümden oluşmakta olup, kesimin amacı Türkiye'de silahlı kuvvetlerin demokratik kontrolüne tesir eden faktörleri belirlemek ve incelemektir. Bu manada ilk bölümde Türk devlet ve toplulukları ile birlikte Osmanlı İmparatorluğu'ndan, modern Türkiye'nin sivil-asker ilişkilerine miras kalan hususlar incelenmektedir. Müteakiben sırasıyla cumhuriyetin kurulduğu günden bu yana Türkiye'deki sivil-asker ilişkilerinin gelişimi tarihsel olarak incelenecek ve sivil-asker ilişkileri literatüründeki hâkim yaklaşımlar açıklanacaktır. Son bölümde ise Türkiye'deki sivil-asker ilişkilerine tesir eden toplum faktörü, seçilmişlerin yetersizliği, tehdit faktörü ve uluslararası sistemden kaynaklı faktörler incelenecektir.

6. OSMANLI İMPARATORLUĞU'NDAN ALINAN MİRAS

Osmanlı İmparatorluğu'nda merkezî devlet otoritesinin zayıflaması, buna paralel olarak Avrupa'da milliyetçi hareketlerin ortaya çıkması ve imparatorluk çapında yaşanan ekonomik sıkıntılar, dönemin aydınlarını ve devlet erkânını bu kötü gidişattan kurtulmanın çarelerini bulma konusunda harekete geçirmiştir. İmparatorluğu tekrar eski görkemli günlerine döndürme arzusu ile birlikte merkezî devlet otoritesini tekrar sağlama çabaları, Avrupa'ya ve dönemin devletler sistemine paralel bir Osmanlı ulusu yaratamamıştır. Fakat bu çabalar Türkiye Cumhuriyet'in tohumlarını atmaktan da geri kalmamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasal ve sosyal tarihine bakarken, Osmanlı İmparatorluğu'ndan alınan mirası önemsememek, tarihsel gerçekliğe aykırı bir yaklaşımdır. Bu manada günümüz Türkiye'sinin sivil-asker ilişkilerini anlamak ve değerlendirmek için, Osmanlı İmparatorluğu'ndan sivil-asker ilişkileri alanına miras kalan etkiyi iyi analiz etmek gerekir. Bu maksatla araştırmanın bu bölümü, Türkiye'deki sivil-asker ilişkilerini anlamamıza katkı sağlayacağını düşündüğümüz ve modern Türkiye'nin sivil-asker ilişkilerini şekillendirmede etkili olan Osmanlı mirasını tarihsel bir perspektiften incelemektedir.

60 Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte siyasal düzen değişikliğe uğramış, hatta cumhuriyet sonrası yapılan inkılâplarla birlikte toplumsal yapı ve sosyal düzen üzerinde de bazı değişiklikler yapılmaya çalışılmıştır. Peki, sivil-asker ilişkileri bu değişimden payına düşeni almış mıdır?

Bu bölümde ilk olarak eski Türk devlet ve topluluklarından Osmanlı İmparatorluğu'na miras kalan ve sivil-asker ilişkileri alanında günümüzde dahi etkili olduğunu değerlendirdiğimiz bazı kalıtsal özellikler incelenmiştir. Müteakiben Osmanlı İmparatorluğu devlet ve toplum yapısı irdelenmiş, Osmanlı İmparatorluğu modernleşme hareketleri tarihsel bir perspektifte ele alınarak, bu modernleşme hareketlerinin Türkiye'deki sivil-asker ilişkilerine olan etkisi analiz edilmiştir.

6.1. Osmanlı İmparatorluğu Öncesindeki Türk Devlet ve Topluluklarında İktidar,