• Sonuç bulunamadı

(89) Diyarbakır bir Asur şehridir Üç dönem Asur hâkimiyeti yaşadı Peygam-

Belgede Bediüzzaman ve Diyarbakır (sayfa 58-61)

berlerin bu toplulukla ilişkisi olmakla beraber, Diyarbakır Sümer ve Sami (Filistin), Babil idaresinde de bulunmuştur. Bu peygamberlerin bu topluluklarla da ilişkisi olabilir.

Resmi devlet belgesi olan tarihi Diyarbakır salnamelerinde'şehrin Asur ve babil hâkimiyetlerinde olduğu ifade edilir. Sümerler, Mezopotamya'ya geldikleri vakit, ırmakların taşmalarından korunmak için, şehirlerini taş olmadığından tuğladan ve kerpiçten yaptıkları evler, saraylar, mabetleri suni, tepeler üzerine kurmuşlardır.” diyen Seyfi Alpan, Sümerlerin yerleşik hayata ilk geçen kavimlerden biri olduğunu belirtir.

Sümerlerin Sami boylarının Akad ülkesine sokularak Elamlılarla kaynaşıp “Kalde” adını aldığını belirten Konyar'dan önce Bedri Günkut, Sümerlerin egemenliğinin Sargon'la el değiştirdiğini ifade eder.

101

101. Diyarbakır Salnameleri, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Acar matb.,1999, C. 5, s.195.,c.4/208,2/210,5/93

Sargon'dan sonra gelen hükümdarların Mısır Firavunları gibi ilahlık taslayarak israfı sefalete düşmeleri sonucu Kalde'yi Sargonlardan alan Sümerlerin Diyarbekir'e de bu yolla tekrar sahip çıktıklarını belirten Konyar'a karşılık, Günkut, “Elamlıların müdafaa halindeyken Sümerlere karşı koyup bütün Mezopotamya'yı aldıklarını, zaman içinde Kalde Hükümdarlığının Fırat kıyısında Palastinli (Filistinli) hanedanın eline geçtiğine değinerek Diyarbekir ülkesinin de Sami Egemenliğine dâhil edildiğini söyler.

Mezopotamya'nın aşağı ve yukarı bölümlerinde olduğu, daha sonra Diyarbekir çevresinde yerleşerek Sami boylarıyla karışıp kaynaşmalarıyla egemenliklerinin ortadan kalktığı kaynaklarda yer alır. Diyarbakır'daki peygamberlerin Asurlular dönemiyle ilişkili olduğu anlaşılmaktadır. Asurlular Yönetiminde Amed (Diyarbakır) Amed ve çevresi Asur hükümdarı 1.Salmanasar zamanında ve M.Ö.1260 yıllarında tamamıyla Asur hâkimiyetine girdi. Bu ilk Asur egemenliği yetmiş yıl kadar sürdü. MÖ.1200'lerde Sami soyundan Aramiler'in Bit - Zaman kabilesi Diyarbakır içlerine dek sokulmuştur.

Amed'de Bit -Zamanı Krallığı (900-825):

Asurların zayıflamasıyla Bölgeye Arami göçü olmuş, Aramilerden Bit-Zamani kabilesi

Diyarbakır'a yerleşmiştir. M.Ö.9.yüzyılda Diyarbakır Aramilerden Bit- Zamani kabilesinin başkentidir. Amidi'yi kendilerine merkez edinen Bit-Zamanı Krallığı şehrin Hurrilerden kalma tahkimatını kuvvetlendirdiler. Bu kuvvetli tahkimat sayesinde Asur saldırılarına uzun bir süre karşı koyabildiler. 76 yıl süren Bit Zamanı Krallığı döneminde Diyarbakır çok gelişmiş, bayındır, zengin bir belde durumuna gelmiştir.

Asur kralı 3. Salmanesar, Bit-Zamani Krallığına son verdikten sonra Amed tekrar Asur egemenliğine girdi. Urartu Yönetiminde Amed (M.Ö.775-736) 3.Salmanasar 'ın ölümüyle Asur devletinin zayıflamasından faydalanan Urartu Kralı İspuinis (MÖ.825-810) memleketinin sınırlarını batıya ve güneye doğru genişletti. Birçok yeri kendi topraklarına dâhil eden Urartular birçok krallığı da kendilerine bağladılar. Bunlar arasında Diyarbakır da vardı. MÖ..775'de üçüncü defa Asur hakimiyeti sona erdi ve Diyarbakır Urartu'ya bağlanmış oldu.

Amed'de Son Asur Hakimiyeti Urartuların bu parlak dönemi fazla uzun sürmedi, MÖ..743 tarihinde Asurlular tarafından büyük bir hezimete uğradılar. Bu savaştan sonra Urartular, Suriye ve Fırat bölgelerinden çekildiler böylece Amed tekrar Asur egemenliğine girmiş oldu. Asur egemenliğinde kalışı MÖ.653 yılına kadar sürmüştür. Bölge bir müddet Babil egemenliğine de girmiştir. Diyarbakır'da

102 103 104 105 106 107 108

102. Günkut, Bedri Diyarbakır Tarihi s.28-29.

103. http://www.diyarbekirim.com/ Konyar, Basri “ Diyarbakır Tarihi” /Öztuna Yılmaz Devletler ve Hanedanlar cilt 3 s.32 vd.

104. Balta M; Kültürler kavşağında Şırnak, İstanbul 2003, s.132.

105. Yrd. Doç.Dr. Canan Parla; Osmanlı öncesinde Diyarbakır. I.Uluslararası Oğuzlardan Osmanlıya Diyarbakır.2004.s.248

106. Müslüm Üzülmez; Çayönünden Erganiye, 2005 s.52. 107. Zehra korkmaz, Tarihi şehir amed.

hüküm süren ve M.Ö.1800-1500 yıllarında en önemli devlet olan Hurriler'in sınırları peygamberlerin yaşadığı interlandda yani doğuda Zağros dağları, güneyde Kerkük mıntıkası ve güneybatıda Kenan iline kadar genişlemişti.

Talmud'da yazılanlara göre Asur Kralı Salmeneser tarafından sürülen Yahudiler, ilk olarak bugünkü Kuzey Irak'ın bulunduğu bölgeye göç ettiler. Bugünkü Erbil şehri, M.Ö.1 yüzyılda Yahudiler tarafından başkent yapıldı, Yahudi devleti kuruldu, dil aramice idi. Mezopotamya olarak bilinen Fırat ve Dicle nehirlerinin buluştuğu bereketli topraklarda birçok peygamber mezarı bulunduğu bilinmektedir. Bu peygamberlerin birçoğu Yahudi kavimlerine gönderilmiştir. Türkiye'de bu kavime ait çok iz vardır. Hakkâri-Van arasındaki bölgede Başkale kasabasında 30 yıl öncesine kadar aramice konuşulurdu. MS.639'da İyaz bin ganem komutasındaki Sahabe ordusu Diyarbakır'ı fethedince, şehri temsilen karşısına Davut oğlu Süleyman neslinde Huneyn b.Maiş isimli bir kimsenin çıkması da olaya başka boyut kazandırmaktadır. Amid Yahudilerinin önde gelenlerinden biri olduğunu ve Hz. Davud peygamber'in (S)soyundan geldiğini ifade eden Huneyna oğlu Mişa adında bir Yahudi bir din adamı, İyaz'ın huzuruna çıkarah Hz.Davud (s), Hz İbrahim (s) ve Hz.Musa (S) peygamberler gönderilen bazı ayetleri okudu. Şehir sakinlerini bağışlamayı önceden düşünmüş olan İyaz, yahudi din adamını dinledikten sonra ona cevap olarak 'Allah affedicidir, bağışlamayı sever. Biz de şehirdeki herkesi affettik 'der. Bunun üzerine şehir halkı da:'Mademki bizi affettin biz de senin dinine giriyoruz'diyerek, çoğu İslam dinini kabul etti.

Osmanlı dönemindeki Kuzey Irak'ı sosyal, tarihi, ekonomik yönleriyle inceleyen Dr. Sinan Marufoğlu, bölgedeki Yahudilerin M.Ö. 7. yüzyılın sonlarında Babil kralı Nabukadnezar tarafından Filistin topraklarında bulunan İsrail halkının esir alınması ve Irak topraklarına sürülmesiyle buraya geldiklerini belirtiyor. Musul, Kerkük, Erbil ve Süleymaniye gibi şehir merkezlerinde yaşayan Yahudiler ticaret ve tefecilik gibi işlerle uğraşırken, kırsal kesimdekiler tarımla uğraşmaktadırlar. 1881'deki nüfus sayımına göre, şimdi Kuzey Irak denilen o zamanki Musul ve Şehrizor vilayetlerinde toplam 4286 nüfuslu Yahudi cemaati yaşadığı bildirilmektedir.

1827'de bölgeyi gezen Haham David, 15 sinagoga sahip olan cemaatin 1875 aileden oluştuğunu not ederken, 1924'te Türkiye ile Irak arasında çıkan Musul sorununu halletmek için kurulan Milletler Cemiyeti heyeti raporunda Süleymaniye'de 1550, Erbil'de 2750, Musul'da 7550 Yahudi bulunduğu belirtiliyor.

16. yüzyılın başından 20. yüzyıl başına kadar geçen dört yüz yıllık süre içinde Diyarbakır şehrinin nüfus yapısı genel hatları ile şöyledir: Diyarbakır, üç semavî dine mensup insanların bulunduğu bir yerdir. Şehirde hem Müslüman hem Hıristiyan hem de Yahudiler bir arada yaşar. Ancak bunların şehirde yaşadıkları mekânlar yani mahalleler, genellikle birbirinden ayrıdır. Mahalle-i Gebran, Mahalle-i Eramine, Mahalle-i Şemsiyân, Mahalle-i Yahudiyân gibi adlarla anılan mahalleler bu-

109. Diyarbakır İl Yıllığı 1967.Diyarbakır valiliği, s.149.

110. Eşref Günaydın; Yahudi Kürtler, Karakutu yay.16.Baskı, İstanbul 2007, s.17,18.

111. El-Vakidi; Fütuhu'l Cezire,186-187; Abdurrahman Acar; Amid (Diyarbakır) Şehrinin Fethi, D.Ü. İlahiyat Fak Dergisi 1999. c.1 s.202. 112. http://ulkumuz.wordpress.com/ 109 110 111 112

lunmaktadır. 2 Nolu Salnamedeki (1282 / 1870-1871) kayıtlar açıkça göstermek- tedir:..

Diyarbakır'da Hz Yunus ve Cercis peygamberlerin kabri olduğuna dair belgeler

1936 baskılı Hasan Basri Konyar'a ait 'Diyarbakır Tarihi' s.203 'e bakalım Amid Timur ordusuna 5 gün dayanabildi.

Şehre giren Timur Yunus ve Cercis Peygamberlerin kabirlerini ziyaret etti.

Üzerlerine birer kubbe yapılması için bir çok para verdi .Diyarbekir fakirlerine ihsanını esirgemedi

18. yüzyıl büyük Osmanlı tarihçisi Avusturyalı Baron Joseph von Hammer Purgstall Timur tarihini anlatırken:

Diyarbekir'in idare merkezi Amid hücum ile zapt ve yağma edildi;Timur,Yunus ve Circis peygamberlerin kabirlerini ziyaret ile üzerlerine birer kubbe inşa olunmak üzere

yirmi bin kepik(lira) ita ve her geçtiği yerde fukaraya çok sadakalar

dağıttı der. Bu durum Cercis Nebinin kabrinin Diyarbakır'da olduğunu

gösterir.

Çile yumağı bir nebî: Cercis Aleyhisselâm

Belgede Bediüzzaman ve Diyarbakır (sayfa 58-61)