• Sonuç bulunamadı

2. ĠBN ÂġÛR’UN TEFSĠR ANLAYIġI

2.2. Ġbn ÂĢûr’un Tefsir Metodu

2.2.2. Dirâyet Yönü

Dirâyet tefsirleri re‟y ve ma‟kûl tefsir olarak da bilinmektedir. Dirâyet tefsirlerinde yalnızca Rivâyetlere bağlı kalınmayarak dil, edebiyat ve çeĢitli ilim dallarına dayanılarak tefsirler yapılmaktadır. 90

Ġbn ÂĢûr tefsiri de her ne kadar Rivâyet yöntemini kullanmıĢ olsa da Dirâyet yönü ağır basan tefsirlerdendir. Ġbn ÂĢûr‟un eserinin Dirâyet tefsirler arasında yer alması tefsirinin dikkat çeken en önemli özelliği olmuĢtur.

Ġbn ÂĢûr, dil yönünün gayet iyi olması ve dil kurallarını yerinde kullanmasıyla birlikte tefsirinde ayeti açıklama esnasında Ģiirlerine yer vermiĢtir. Ġbn ÂĢûr‟un Arap Ģiirleri yanı sıra diğer kelam, fıkıh gibi ilimlerden faydalandığı da gözden kaçmamaktadır.

Arap Dili Belagat ve Şiiri

Kur‟ân-ı Kerîm‟in dili Arapça olmasıyla birlikte kendisini Kur‟ân‟ı açıklamak üzere gönderilen Peygamberin dili de Arapçadır. Hatta Kur‟ân‟ın nâzil olduğu coğrafyanın dahi dili Arapçadır. Dolayısıyla ayetleri düzgün ve doğru bir Ģekilde anlamak ancak bu dile hâkim olmak ve bu dili iyi bir Ģekilde bilmekle gerçekleĢecektir.

Ġbn ÂĢûr, ġûrâ suresinin 6. ayetinde Allah‟tan baĢka dost edinen kimseleri sürekli gözetlediğinden bahsedilirken ayette kullanılan “hafîz” lafzını bu çerçeveyi göz önünde bulundurarak Ģu Ģekilde açıklamıĢtır: Müfessir, ayette geçen “hafîz” kelimesinin faîl vezninde olup ism-i fâil “hâfız” anlamında olduğunu açıklamıĢtır. ÇeĢitli manalarının olmasıyla birlikte asıl manası bir Ģeyi gözetmektir. Müteaddi olma durumuna gelecek olursak bu da iki yolla gerçekleĢmektedir. Birincisi; doğrudan olması, ikincisi ise bir harf-i cer yardımı ile olmasıdır. Buna örnek olarak “vekil”

89Ġbn ÂĢûr, et-Tahrîr ve‟t-tenvîr, 4/114-116.

44

kelimesi verilmektedir. Kendisine vekâlet edilen iĢi yerine getirme ya da kontrol etme gibi kinayeli olarak da kullanıldığı bilinmektedir.91

Ġbn ÂĢûr, yukarıda zikredilen örnekte olduğu gibi Arap dilinin inceliklerinin bilinmesinin ayetin açıklanması esnasında büyük önem arz ettiğini belirtmiĢtir. Arap dilinin bir diğer özelliği az söz ile çok Ģey ifade etmesidir. Kur‟ân‟da bu özelliğin pek çok örneklerine rastlanmaktadır. Ġbn ÂĢûr, bu özelliğin bilinmemesinin ayetin anlaĢılması sırasında yanlıĢ anlamalara sebep olduğunu da zikretmiĢtir.92

Ġbn ÂĢûr, bir diğer özellik olarak Kur‟ân‟ın îcâzdan sonra müĢterek lafızları zikretmiĢtir. Ayet içerisinde geçen bu müĢterek lafızların bazen bir, iki veya daha da fazla anlamlara geldiğini belirtmiĢtir. Ġbn ÂĢûr, bazı müfessirlerin Arap dili özellikleri arasında zikredilen bu özelliği bilmediklerini dile getirmiĢtir. Yine Ġbn ÂĢûr, Kur‟ân‟da bir kelimenin hem hakikî hem de mecâzî manalarda kullanıldığını ifade etmiĢtir.93

Arap dilinin özelliklerinden biri de bir kelimenin farklı kıraatlerde okunmasıdır. Bunun sonucunda farklı Ģekillerde okunan lafız, anlam açısından bir zenginlik kazanmıĢtır. Ġbn ÂĢûr‟a göre Kur‟ân‟da kıraat farklılığı sonucunda ortaya çıkan anlam çeĢitliliğine dair örnekler mevcuttur.94

Kelâmî Meselelere Bakışı

Ġman ve itikat konusunda yapılan tefsirler, ayetlerin anlamlarının çeĢitlilik kazanması üzerine yapılan yorumlardır. Bu yöntem ile müfessirler, bir terimi pek çok anlama yormuĢlar ve terimin farklı yönlerini ortaya çıkartmıĢlardır. Ġbn ÂĢûr da tefsirinde bu metoda oldukça fazla yer vermiĢtir. Çünkü kendisi fıkıhta Mâlikî, itikatta ise EĢari mezhebine mensuptur. Tefsirinin farklı yerlerinde mezhebine mensubiyetinden yeri geldikçe bahsetmiĢtir.

Ġbn ÂĢûr, Bakara suresi 255. ayeti tefsir ederken aynı suredeki 163. ayete iĢaret ederek ayette insanların Tanrılarının bir ve tek olduğunu ve O‟ndan baĢka ilahlarının

91Ġbn ÂĢûr, et-Tahrîr ve‟t-tenvîr, 15/103-104; Yüksel, İbn Âşûr Tefsirinde Siyaset Toplum ve Kadın

Konuları, 43.

92Ġbn ÂĢûr, et-Tahrîr ve‟t-tenvîr, 20/128. 93Ġbn ÂĢûr, et-Tahrîr ve‟t-tenvîr, 1/121. 94Ġbn ÂĢûr, et-Tahrîr ve‟t-tenvîr, 1/121.

45

olmayacağını zikretmiĢtir. Ayrıca inandıkları Tanrının bolca merhamet eden ve bağıĢlayan bir varlık olduğunu belirtmiĢtir.

Ġbn ÂĢûr, Allah‟ın bir ve tek olması ile ilgili mevzulardan bahseden En„âm suresinin 16. ayetini dile getirmiĢtir. Ayette peygambere hangi Ģahidin Ģahitliğinin daha güvenilir olduğu sorulduğu zaman kendisi ile onların arasında Allah‟ın Ģahit olduğunu, Kur‟ân‟ı ulaĢtığı herkese vahyetmekle emrolunduğunu söylemesi gerektiğinden bahsedilmiĢ ve sonra peygamberin onlara Allah ile birlikte baĢka Tanrılara inanıp inanmadıklarını sorduktan sonra kendisinin asla baĢka bir ilaha inanmayacağını zikretmiĢtir. Çünkü O Tanrının yüce, bir ve tek olduğunu söylemiĢtir.

Ġbn ÂĢûr, ayette zikredilen bir olması anlamına gelen ve kelâmi bir mevzu olan “vâhid” kelimesi üzerinde durmuĢtur. Ġbn ÂĢûr‟a göre, ayette geçen “vâhid” kelimesinin nekre olması tekliğe iĢaret etmektedir. Bu aynı zamanda Allah‟ın birliğinin delilidir. Çünkü nekre bir kelimenin kastettiği Ģey birliktir. Ayrıca Ġbn ÂĢûr, dili gayet iyi bilen ve beliğ bir Ģekilde kullanan bir müfessir de bunun diğer alternatiflerini tercih etmediğini söylemektedir.95

Fıkhî Yönü

Ġbn ÂĢûr, bu metodu özellikle ahkâm ayetlerinin tefsir edilmesinde kullanmıĢtır. Kendisinin de bir mezhep taassupluğu olması sebebiyle tefsir ederken öncelikle kendi mezhebi olan Mâlikî mezhebinin görüĢlerini açıklamıĢ ardından diğer mezheplerin görüĢlerine de yer vermiĢtir. Her ne kadar kendi mezhebinin görüĢlerini vermiĢ olsa da bazı durumlarda Mâlikî mezhebinin görüĢlerini reddettiği de görülmüĢtür.96

Ġbn ÂĢûr, besmelenin Kur‟ân‟dan bir ayet olup olmadığı konusunda tefsirinde açıklama yapmıĢtır. Ġslam âlimleri besmelenin Kur‟ân lafzı olduğunu kabul etmiĢlerdir. Bunun yanı sıra Berâe suresi dıĢında surelerin baĢlarına yazılması, herhangi bir iĢe baĢlarken besmele çekilmesi gibi durumlarda bir sorun olmadığı konusunda da bir ihtilaf söz konusu olmamıĢtır. Âlimlerin asıl ihtilafa düĢtüğü durum ise besmelenin baĢında yer aldığı sureden bir ayet olup olmamasıdır. Ġmam Malik ve

95Ġbn ÂĢûr, et-Tahrîr ve‟t-tenvîr, 2/74; Vural, Tâhir İbn Âşûr ve et-Tahrir ve‟t-Tenvir İsimli Tefsiri, 204;

Yüksel, İbn Âşûr Tefsirinde Siyaset Toplum ve Kadın Konuları, 59-64.

46

Evzâi gibi kimselerin baĢını çektiği gruplar o sureden bir ayet olmadığını kabul ederler. Hatta Übey b. Ka‟b97

ve Hz. Peygamber arasında geçen bir hadiseden dolayı da Fatiha‟nın besmelesiz okunabileceği görüĢünü ortaya çıkartmıĢlardır. Kur‟ân-ı Kerîm‟de sureler besmeleyle baĢlar ve son ayetle biter. Yine aynı Ģekilde yeni bir sure besmele ile baĢlar. Âlimler arasındaki çeĢitli tartıĢmalar sonucunda her surenin baĢında bulunan besmelenin o sureden bir ayet olduğu görüĢü ortaya çıkmıĢtır.98