• Sonuç bulunamadı

1.2. İnsanın Yaratıcı ile Kurduğu İlişki

1.3.4. Din ve Eğitim

Cahit Zarifoğlu nesirlerinde çocuklara verilen dini eğitim konusuna özellikle vurgu yapmıştır

.

Bundan dolayıdır ki çalışmamızda, “Din ve Eğitim” başlığı açmayı ve bu konuyu ele almayı uygun görmekteyiz.

Hüseyin Peker, dinî duygu ve inancın doğuşu ve gelişmesi konusunda araştırma yapan birçok psikoloğun, çocuğun dışarıdan gelecek dinî etki ve tecrübelere ruhen doğuştan hazır olarak doğduğu sonucuna vardığını söylemektedir.329

“Çocukluk çağının iç deneyleri daha sonraki evrelerde inancı, tutum ve davranışları etkiler.”330

Bunun içindir ki kişiye dinî eğitim çocukluktan itibaren verilmeye başlanmalıdır. Cahit Zarifoğlu da bunun farkındadır ve insana çocukluğundan itibaren dinî eğitim ve terbiyenin gerekliliğini nesirlerinde işlemiştir. Bunun için de ilk adım olarak aileyi göstermiştir.

Bilindiği üzere her çocuk belli bir ortam içerisinde doğar ve doğduğu yerin kültürü ister istemez ona miras kalır. Bu kültür içerisinde belli bir dil, din ve gelenek özelliği, baskınlığını belli eder. Çocuk da doğduğu andan itibaren bu etki alanının içerisine girmiş olur. Bu etki alanının en önemli birimi ailedir.331

“Eğitim, geniş anlamıyla, planlı ve plansız olarak her etkiyi içine aldığına göre aile, insanın ilk dinsel eğitim gördüğü ve önemi ileriki yaşlarda büyük olan bir etki alanıdır.”332

Cahit Zarifoğlu da çocuğun ilk eğitimini aileden aldığının farkında olan ve insanları, evlatlarına çocukluktan itibaren dinî eğitim vermeleri konusunda uyaran bir yazardır. Hatta İslâmî eğitimin çocuk doğmadan önce başladığını ve kulağına ezan

329 Peker, Din Psikolojisi, s.166.

330 Armaner, Din Psikolojisine Giriş, C.I, s.148. 331 A.e., s.155-156.

332

72

okunarak ismi konulan çocuğun, bu şekilde eğitiminin başladığını belirtir.333

“İslâmî eğitim olarak çocuklara ilkin davranışlarımızla iyi bir örnek ortaya koymak zorundayız.”334

diyen yazar, eğer anne baba namaz kılıyorsa, çocuğun da onları taklit edeceğini ve böylece taklitle başlayacağını söyler.

İslâmî eğitime önem veren ve ailelerin bu konuda hassas olmasını isteyen Cahit Zarifoğlu, “Öğretmeden ve öğrenilmeden İslâm yoktur. Hiçbir şey öğretmeden ‘kalbiniz temiz olsun kafi’ derseniz, o kalpler pis olur, kararır.”335

diyerek dinî eğitimin gerekliliğine vurgu yapmıştır.

Cahit Zarifoğlu’nun nesirlerinde insanlar, bebeklikten itibaren çocuklarına dinî eğitim vermeye başlamaktadırlar. Anne adlı romanda, dinî hassasiyete sahip baba eşine şu cümleleri sarf eder:

“Hanım kulağını dolduracaksın yavrunun. Neyle, ezanla Hazret-i Muhammed adıyla. Ebu Bekir adıyla Kelime-i Tevhitle daha doğar doğmaz, durmadan hem de...”336

Daha bebeklikten itibaren çocuğa belli dinî hassasiyetlerin verilmesi, kulağının doldurulması gerekmektedir. Aynı baba uyuyan çocuğunu uykusundan kaldırıp ona İslâm’ın gereklerini anlatmaktadır.337

Eşine nasihatte bulunan baba, bebeklikten itibaren dinî eğitimi doğru almış bir kimsenin, o yoldan sapmayacağı sapsa dahi Allah tarafından toparlanacağı düşüncesine sahiptir:

“-Sen onun ruhunu besle, içini besmele ile doldur, aklını biçimle, bir de haram lokma yedirme, sonra da kapıp koyver, Allah korur onu. Az Biraz sağa sola sapar gibi olsa bile toparlar evvel Allah. Allah mutlaka bir sebebini halkeder. Bir kapı aralar.”338

İki yaşından itibaren çocuk çevresinde gördüğü davranışları taklit etmeye başlar. Taklit yalnız hareketlerle olmaz, duygular ve heyecanlar da taklit edilir. Bu süreçte anne ve baba ve çocuğun karşılıklı ilişkileri sonucunda çocuk bazı davranışlar edinir.339

Anne adlı romanda, daha iki yaşındayken namaz kılan

babasını taklit eden340

ve üç yaşına geldiğinde onun yanı sıra yürüyerek camiye

333 Zarifoğlu, Bir Değirmendir Bu Dünya, s.109. 334 Zarifoğlu, Konuşmalar, s.109.

335 Zarifoğlu, Bir Değirmendir Bu Dünya, s.110. 336

Zarifoğlu, “Anne”, Romanlar, s.352.

337 A.e. 338 A.e., s.353.

339 Armaner, Din Psikolojisine Giriş, C.I, s.82-83. 340

73

giden341 çocuk buna güzel bir örnek teşkil etmektedir. Buradaki baba çocuğunu sokağa salmamış, terbiyesini ona buna bırakmamıştır.342

Bizzat kendisi çocuğuyla ilgilenip, dinî eğitim konusunda alması gerekeni ona öğretmek için uğraşmıştır.

“Sosyal kalıtım denilen toplumsal inançlar, davranışlar çocuğu etkiledikçe çocukta yavaş yavaş taklitten ötede, zihinle anlaşılan bir dinin kavranması yolu açılır.”343

İlk çocukluktan, çocukluk devresine geçildiğinde ise artık günahın ve sevabın ne olduğu konusu kavranmaya başlar. Dinsel törenler yapılması ve özellikle bayramların kutlanması, aile ile bağların kuvvetlenmesini sağlar.344

Ağaçkakanlar adlı hikâyede çocuğuna yediği nimetleri şükürle yemesini ve

asla ziyan etmemesini öğütleyen bir babayla karşılaşırız. O babasından öğrenmiştir ve babasına da dedesi anlatmıştır: “Cevizleri fıstıkları ve bademleri hışımla kapıp kaçar gibi, hırsızlık yapar gibi değil, sevgiyle kopar, öp başına koy, merhametle del, şükürle ye, aç gözlü olma.”345

Aynı şekilde “Küçük Şehzade” adlı hikâyede de har vurup harman savurmanın zararlarından bahseden bir kısma rastlamaktayız.346

İslâm dininde saçıp savurmak kesin olarak yasaklanmıştır347

ve Cahit Zarifoğlu’nun nesirlerinde karşılaştığımız insanlar da çocuklarına dinî eğitim verirken, bu konuyu atlamamışlardır.

Cahit Zarifoğlu’nun nesirlerinde çocuklar dini ibadetleri konusunda da ilk eğitimi ana babalarından almaktadırlar. Bizim karşımıza çıkan çocuklar daha ziyade erkeklerdir, şöyle de diyebiliriz; biz daha çok erkeklerin yaşantısıyla muhatap oluruz. Kız çocukları annelerinin eteği altındadır ve mahremiyetten dolayı “hicapların

gerisinde”dirler.348 Tıpkı kız çocukları annelerinin etrafında olduğu gibi erkek çocukları da büyüdükçe babalarının etrafına toplanır ve dinî eğitimlerini de babalarından alırlar. Bu çerçevede babasından abdest almayı öğrenen Seyyid Amad ile karşılaşırız. En ince ayrıntısına kadar babası abdest almayı oğluna öğretir. Bu

341 A.e., s.250. 342 A.e., s.253.

343 Armaner, Din Psikolojisine Giriş, C.I, s.86. 344 Armaner, Din Psikolojisine Giriş, C.I, s.86-87-88. 345

Zarifoğlu, “Ağaçkakanlar”, Çocuklarımızla Atlara Biniyorduk, s.175.

346 Zarifoğlu, “Küçük Şehzade”, Çocuklarımızla Atlara Biniyorduk, s.238.

347 Kur’an-ı Kerim, D.İ.B., Araf 7/31: “Ey Ademoğulları! Her mescitde ziynetinizi takının (güzel ve

temiz giyinin). Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü o, israf edenleri sevmez.”

348

74

öğrenme sırasında baba hep çocuğun yanındadır ve çocuğun tek başına yapamadığı kısımları, ellerini tutarak göstermek suretiyle yardımcı olarak ona yaptırır.349

İlk gösterdiği zamandan sonra; öğrenip öğrenmediğini kontrol etmek, eksik yaptığı kısımları göstermek ve tekrar ettirmek amacıyla abdest alma eyleminde yanında bulunur.350 Aynı baba ihtiyaç gideren oğluna, ihtiyacını giderdikten sonra temizlenmesi gerektiğini; eğer temizlenmezse, abdestinin de namazının da olmayacağını anlatır.351

Aile çocuğun dinî eğitimine başladığı yerdir. Cahit Zarifoğlu çocuk doğduğundan itibaren, onun bu konuda eğitilmesi gerektiğini söyler. Kulağının besmeleyle doldurulması, belli bir yaşa geldiğinde dinî ibadetlerin nasıl yapılacağının öğretilmesi gerekmektedir. Bunun yanında nimetlere şükretme, davranışlara dikkat etme gibi davranışsal özellikler de çocuğa öğretilmelidir.

Çocuklar ailelerinden ilk dinî eğitimi aldıktan sonra, genellikle camilerde bir hocanın etrafında bu eğitime Kur’an öğrenmek suretiyle devam ederler. Cahit Zarifoğlu’nun nesirlerinde, camiye Kur’an öğrenmeye giden çocuklara tesadüf ederiz. Bu çocukların camiye giderken çizilen portrelerinden anladığımız kadarıyla, çocuklar buraya varmak için birbirleriyle yarışmaktadırlar:

“Caminin etrafındaki evlerden hepsi bir anda kapıdan çıkmış gibi çocuklar fırlıyor. Ve küçük kızlar, beyaz başörtülerini çenelerinin altında tutturmaya çalışarak, oğlanlar küçücük beyaz takkeleri uçmasın diye tepelerine bastırarak camiye koşuyorlar.”352

Camide Kur’an öğrenimi sırasında, hocanın tavrı önemlidir. Savaş

Ritimleri’nde karşımıza çıkan İshak Dedemaruf, yanlış okuyan talebesini bir kez

düzeltir, yine okuyamayınca kızmak yerine gülümsemekle yetinir ve çalışmasını söyler.353

Bu tavır bir çocuk için önemlidir. Ömrü boyunca bu çocuğun hatıralarında cami ışıklar saçan bir mekân olarak kalacaktır ve dönüp dolaşıp yolu yine camiye varacaktır.

349

Zarifoğlu, “Savaş Ritimleri”, Romanlar, s.50-51-52.

350 A.e., s.69. 351 A.e., s.68.

352 Zarifoğlu, “Serçekuş”, Çocuklarımızla Atlara Biniyorduk, s.40 353

75

Camide eğitim alan çocuklardan bazıları erken bir “ağırbaşlılık sevdası”na kapılırlar ve onlar artık diğer çocukların yanında yaramazlık yaparken görünmezler. Camide saatler süren Kur’an eğitimleri sonunda, onlarda “koca bir çınar

gövdelendiği” anlaşılır. 354

Cahit Zarifoğlu’nun nesirlerinde çocuklar, ailelerinden aldıkları dinî eğitimin yanında, camideki hocalarından Kur’an eğitimi almaktadırlar. Çocuklar bu eğitime koşarak gitmekte, hocalar ise çocuklara karşı yumuşak tavırlarıyla dikkat çekmektedir.