• Sonuç bulunamadı

Dilin Yetkinleşme Sürecinde Mantık Sanatlarının Ortaya Çıkışı

IV. LİTERATÜR

1.2. DİLİN YETKİNLEŞME SÜRECİ

1.2.2. Dilin Yetkinleşme Sürecinde Mantık Sanatlarının Ortaya Çıkışı

birlikte toplumlar içerisinde kıyası kullanarak belli başlı akılsallar hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak isteyen kimseler ortaya çıkmıştır. Bu kimseler ilk olarak yerde, yerin yüzeyinde ve gökte olan duyulur şeyler ile alakalı bilgiye sahip olmak istemişler ve insanın elde ettiği bilginin sebeplerini araştırmaya koyulmuşlardır. Bu araştırmayı yaparken ilk olarak hatabî yoları kullanmışladır. Bu durum şu şekilde ifade edilmektedir:

“Bu kimseler söz konusu şeyleri araştırmada, bunlar arasında kendisi için doğruluğu ortaya çıkan görüşlerin doğruluğunu ortaya koymada, başkasına öğretmede ve kendisine başvurulduğunda doğruluğunu açıklamada ilk önce hatabî yolları (metotları) kullanır. Çünkü hatabî yollar, onların farkına vardığı ilk kıyas yollarıdır.”84

Daha sonra ise insanlar matematiksel şeyleri ve doğayı incelemeye koyulmuşladır. Bunun neticesinde de sahip oldukları görüşleri başkalarına karşı savunmak için kendi görüşünün dışındaki görüşleri reddetme yoluna gitmeye başlamışlar ve böylece cedel ve mugalâta sanatlarını keşfetmişlerdir. Bu gelişme şu şekilde ifade edilmektedir:

83 Mustafa Yıldız, “Fârâbî’de Dil-Mantık ve Kültür İlişkisi”, Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi, S. 14.

(2012), s. 102.

84 Fârâbî, Kitâbu’l-Hurûf, s.182.

30

“Onları (matematiksel şeyler ve doğa) inceleyenler, hatabî yolları kullanmaya devam ederler. Böylece aralarındaki görüşler ve mezhepler farklılaşır ve her birinin kendisi için temellendirdiği görüşler hakkında birbirleriyle konuşmaları ve her birinin diğerine başvurusu artar. Bu sebeple her biri, düşüncesi hakkında kendisine karşı çıkma amaçlı bir başvuru yapıldığında kullandığı yolları tevsik etmeye ve onlara karşı çıkılamayacak veya zor karşı çıkılabilecek bir duruma getirmeye çalışır. Çalışmaya ve en güvenli yolu denemeyle bulmaya devam ederler. Nihayet bir zaman sonra cedelî yolları öğrenirler.”85

Cedelî yolları öğrenen insanlar görüşlerini cedel sanatını kullanarak savunmaya başlarlar. Bu arada ilk başlarda cedel ve mugalâta sanatları birbirine benzediği için birlikte kullanılmıştır. Yani ilk başlarda cedel ve mugalâta arasında herhangi bir ayrım olmamıştır. Daha sonraları ise cedel ve mugalâta birbirinden ayrılarak insanlar sadece cedel sanatını kullanmaya başlamışlardır.

İnsanlar kesin bilgiye ulaşmada bir müddet cedel sanatını kullandıktan sonra cedelî yolların bilginin kesinliğini ispat etmede yetersiz kaldığını görmüşlerdir. Bu durumun neticesinde insanlar kesin bilgiyi elde edebilmek için farklı arayışlar içerisine girmişlerdir.

“Bu esnada insanlar matematiksel yollara eğilmiş olurlar ve bu yollarda neredeyse olgunlaşmış veya olgunluğa yaklaşmış olurlar. Dolayısıyla insanlara bununla birlikte cedelî yollar ile kesin yollar arasındaki fark görünür ve bunlar bir dereceye kadar ayrışır.”86 Böylece insanlar kesin bilgiye ulaşmada burhan sanatını keşfetmişlerdir. Fakat insanlar bu sanatlar arasında net ayrımlar yapamamışlardır.

Nihayet insanoğlunun kesin bilgiye ulaşmanın yollarını bulma noktasındaki yolculuğu Aristoteles’in bu sanatları birbirinden ayrıştırmasına kadar devam etmiştir. Aristoteles ile birlikte burhan, cedel, mugalâta, hitabet ve şiir sanatları birbirinden tamamen ayrılmıştır.

Mantık sanatları arasındaki ayrımın Aristoteles tarafından yapılmasıyla hitabet sanatının da mantık ilmi içerisindeki yeri net bir şekilde belirlenmiştir. Bu sanat ilk başlarda insanlar arasında sözlü olarak kullanılmıştır. Daha sonra ise sofistler tarafından

85 a.g.e., s. 182.

86 a.g.e., s. 184.

31

para karşılığında insanlara öğretilmiştir. Sofistlerin hitabet sanatını kullanış tarzlarına ilk eleştiri Platon tarafından yapılmıştır. Zira sofistler bu sanatı kendi çıkarları uğrunda kullanmışlardır. Aristoteles ise bu sanatı felsefi-bilimsel bir forma sokmuştur. Bu sayede hitabet, daha sonraki dönemlerde bilgi edinmenin bir yolu olarak kullanılmıştır.

Tezin ikinci bölümünde hitabet sanatının doğuşu, gelişimi ve Aristoteles ile Fârâbî’nin bu sanata dair özgün katkıları ele alınacaktır.

32

İKİNCİ BÖLÜM

2. ARİSTOTELES VE FÂRÂBÎ’DE HİTABET SANATI

Hitabet, sosyal hayatta oynadığı rol itibarıyla Antik Yunan’da “kelimelere hayat verme sanatı” ya da “güzel söz söyleme sanatı” gibi manaları ihtiva etmiştir. Mantık sanatları arasında yer alan ve pratik bir bilim/sanat olarak nitelendirilen hitabet, insanın bilme ihtiyacı neticesinde ortaya çıkan mantık sanatlarının ilkidir. Çünkü hitabet, herkes tarafından bilinen ve ilk bakışta insanları ikna eden öncülleri kullanır. Bu durumu Fârâbî şöyle açıklamaktadır:

“Hitabet, halkın meşgul olduğu şeylerde, onların sahip olduğu bilgiler ölçüsünde, halk nezdinde ilk bakışla tercih edilen öncüller ve halkın kullanma alışkanlığında olduğu şekliyle ilk koyuldukları durumdaki lafızlar vasıtasıyla halkı ikna etme mükemmelliğidir.”87

Kısacası insanlar gökte ve yerde bulunan duyulur şeylerin ve pratik sanatlar vasıtasıyla ortaya çıkan sayı, renk vb. şeylerin nedenlerine dair bilme isteklerini ilk olarak bu sanat vasıtasıyla gidermişlerdir.

Genel olarak mantık sanatları ve özel olarak da hitabet sanatı, insanların bilimsel kesinliğe ulaşmada faklı algılama kabiliyetlerine sahip olmalarının bir neticesi olarak doğmuştur. Bu sanatlar daha önce de belirttiğimiz gibi, burhan, cedel, mugalâta, hitabet ve şiir’dir. Mantık sanatları, her insan zihninin kendi çerçevesinde düşündüğü beş kıyas türüdür ve her biri farklı bir söylem ve onaylama şeklini içermektedir. Burhan sanatı, mutlak kesinliğe ulaştıran yegâne mantık sanatıdır. Diğer mantık sanatları ise ya insan zihnini kesin bilgiye ulaşma konusunda eğitmeye ya da başkalarının olduğu kadar kişinin kendi düşünce süreçlerinde de yüz yüze geleceği hatalara karşı onu koruyacak araçlar sağlamaya hizmet etmektedirler.88

Burhan sanatına atfedilen bu değer şu soruyu ortaya çıkarmıştır. Belli bir akli yetkinliğe sahip insanlar, burhan yoluyla kesin bilgiye ulaşma gücüne sahipken, kesin

87 Fârâbî, “Kitâbü’l-Hurûf ” , Kitâbü’l Mille, çev. Yaşar Aydınlı, 1. b., İstanbul: Litera Yay. 2019, s.188.

88 Adamson, Taylor, a.g.e., s. 76.

33

bilgiye ulaşmaya istidadı olmayan diğer insanların durumu ne olacaktır? Fârâbî, belli bir akli yetkinliğe sahip insanların, burhanî kıyasları kullanarak kesin bilgiye ulaştıklarını ve böylece insanın nihai amacı olan mutluluğu elde edebileceklerini belirtir. Burhanî hakikat, akli yetkinliğe sahip olmayan diğer insanlara ise hitabet sanatı vasıtasıyla onların anlayabileceği şekilde nakledilir.89 Böylece hitabet sanatının toplumsal işlev bakımından insanlar için en faydalı sanat olduğu da ortaya çıkmıştır.

Tezin bu bölümünde bir tasdik ve ikna sanatı olan hitabetin doğuşu, gelişimi ile Aristoteles ve Fârâbî’nin bu sanata yaptıkları özgün katkılar ele alınacaktır. Özellikle hitabet sanatını Antik Yunan’da ilk defa sözlü olarak kullanan sofistlere ve onları eleştiren Platon’un hitabet anlayışına değinilmesi, konunun daha iyi anlaşılması açısından isabetli olacaktır.