• Sonuç bulunamadı

IV. LİTERATÜR

3.1. BURHAN VE HİTABET

Burhan kısaca “kesin delil” anlamına gelen mantık sanatıdır. Arapçada berraklaştırmak, açıklığa kavuşturmak, delil getirmek anlamındaki b-r-h kökünden türediği kabul edilir. Kur’an-ı Kerim’de hak ile batılı birbirinden ayıran kesin delil karşılığında kullanılır.239 Yani burhan, insanın bilgi sahibi olmak istediği şey hakkında bütün şüpheleri ortadan kaldıran ve herhangi bir itiraza mahal vermeyecek kesinlikte delile işaret eder.

Bir mantık terimi olarak burhan, “öncülleri yakiniyyattan oluşan kıyas”240 şeklinde tanımlanmaktadır. Yakiniyyat ise insanın şüphe ve tereddüde düşmesine ihtimal vermeyecek seviyede açık olan ve doğruluğu kesin olarak bilinen öncüllere verilen isimdir.

Kesin bilgi ifade eden öncüller kullanılmadan doğruluğu ispat edilmeyen bilgi, burhan olarak ifade edilmez. Müslümanlar tarafından burhanın bir kıyas metodu olarak kullanılması Aristoteles’in Organon adlı mantık külliyatının Analytica Posteriora (İkinci Analitikler) başlıklı dördüncü kitabının X. yüzyılda Ebu Bişr Metta b. Yunus tarafından Arapçaya çevrilmesiyle yaygınlaşmıştır.241

Burhan sanatında esas olan şey bilginin kesin ve doğru olmasıdır. Fârâbî’ye göre burhan kesin bilgiyi veren tek sanat olmakla beraber Organon’un da en önemli kısmıdır.

Fârâbî’ye göre mantıkta Burhan’dan önce ve Burhan’dan sonra diye iki kısım vardır.

Burhan’dan önce okunan üç kitap (Kategoriler, Önermeler, Birinci Analitikler) ona hazırlık mahiyetinde, Burhan’dan sonra ele alınan diğer dört mantık sanatı (cedel, safsata, hitabet, şiir) ise doğru ve yanlış burhanın nasıl olduğunu göstermek için

239 Yusuf Şevki Yavuz, “Burhan Maddesi”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (DİA), İstanbul:

TDV Yayınları, 1992, s. 429.

240 Yavuz, a.g.m. s. 430.

241 Yavuz, a.g.m. s. 429.

93

okunurlar. Müslüman mantıkçıların hepsi bu sanatlar üzerinde kıyas türlerinin uygulandığını ve sonuç olarak bu sanatlar arasından kesin bilgiyi verenin sadece burhan olduğunu ifade etmişlerdir.

3.1.1. Burhanî Kıyasın Öncülleri

Kıyasın öncülleri dikkate alındığında öncüllerin içerik değerleri bakımından kıyaslar ikiye ayrılır. Birincisi zorunlu öncüllerden kurulan kıyastır ki bu kıyas türü burhanı ifade eder. İkincisi ise mümkün, yani zorunlu olmayan öncüllerden kurulan kıyaslardır. Bu kıyas türleri ise cedel, mugalâta, hitabet ve şiirdir.

Fârâbî, burhanı şöyle açıklamaktadır:

“Burhanî olanlar, bilgisini aradığımız/amaçladığımız matlub hakkında kesin bilgi verme özelliğine sahip olan sözlerdir: İnsanın onları (bu sözleri) ister söz konusu matlubu ortaya çıkarmada/istinbat kendisi ile nefsi arasında kullansın, isterse söz konusu matlubu tashih etmede onları kullanarak başkasına anlatımda bulunsun veya başkası onları kullanarak kendisine anlatımda bulunsun, bütün bu durumların tamamında onların (bu sözlerin) özelliği kesin bilgi vermeleridir. Kesin bilgi öyle bir bilgidir ki (a) olduğundan farklı olması kesinlikle imkânsızdır; (b) insanın ondan vazgeçmesi mümkün değildir (c) ve vazgeçilebilir olduğunu düşünmesi de mümkün değildir; (d) insanda hiçbir açıdan ve sebeple onun hakkında ne kendisini hataya sevk edecek bir şüphe ve onu ondan uzaklaştıracak bir mugalâta, ne de bir kuşku ve doğruluğu konusunda bir tereddüt oluşur.”242

Yukarıdan da anlaşılacağı üzere Fârâbî, burhanî kıyasta kullanılan öncüllerin ve elde edilen bilgilerin mahiyetini ortaya koymaktadır. Burhanî kıyasta kullanılan öncüllerin belli özellikleri taşıması gerekir. Birincisi, diğer mantık sanatlarının öncülleri yanlış olabilir, fakat burhan sanatında kullanılan öncüller yanlış olamazlar. Yani bu mantık sanatında kullanılan öncüller kesinlikle doğru bilgi içermelidirler. İkincisi, burhanın öncülleri ispata ihtiyaç duymazlar. Çünkü yüzde yüz gerçeğe uygundurlar.

Üçüncüsü, bu sanatın öncülleri sonucun sebebidirler. Dördüncüsü ise burhan sanatında öncüllerde yer almayan bir bilgi sonuçta ortaya konamaz.

242 Fârâbî, Mantığa Giriş Risâleleri, s. 110.

94

Burhanî kıyasın esasını orta terim oluşturur. Orta terim bir kıyasta sonucun ispat edilmesini sağlayan terimdir. Bir düşüncenin doğruluğunu ispat etmek için yapılan kıyasta küçük öncül ile sonuçtaki hüküm arasındaki bağı oluşturan orta terim, aynı zamanda delilin bizzat kendisi olarak kabul edilmiştir.

3.1.2. Burhan ve Hitabetin Benzer ve Farklı Yönleri

Hitabet sanatı zan ifade eden öncüller kullanarak muhatabını ikna eder. Burhan sanatı ise yakiniyyat (kesinlik) ifade eden öncüller kullanarak muhataplarını bilgilendirir. Buradan anlıyoruz ki hitabetin amacı insanları ikna etmek iken, burhanın amacı insanları kesin bilgiye ulaştırmaktır.

Burhan ve hitabet sanatları tasdiki kullanmaları bakımından ortaktırlar.

Fârâbî’ye göre tasdik, insanın bir hükümle yargıda bulunduğu şey hakkında, o şeyin kişinin kendisinin zihni dışındaki varlığının, zihninde inandığı şekilde olduğunda ikna olmasıdır.243

Tasdik üçe ayrılır: Bir kısmı kesinlik ifade eder. İkinci kısmı kesine yakındır.

Üçüncü kısım nefsin bir şeyde sükûn bulması olarak adlandırılır ki kesine en uzak olan tasdik çeşidi budur. Bu tasdik türünde kesinlik meydana gelmez.244Kesin tasdik, burhanî tasdiktir. Kesine yakın tasdik cedelî tasdiktir. Nefsin bir şeyde sükûn bulması ise hatabî tasdiktir. Bu açıdan bakıldığında hem burhan hem cedel hem de hitabet tasdiki kullanma konusunda ortaktırlar.

Hitabet ve burhan sanatının ayrıştıkları hususlar ise sırasıyla iki sanatın hedefleri, akıl yürütme yöntemleri, bilgi anlayışları ve kullandıkları öncüllerdir. Burhan sanatının ortaya koyduğu bilgiye itiraz etmek mümkün değilken, hitabet sanatının ortaya koyduğu bilgi, o konuya dair yapılacak bir araştırma neticesinde kolayca itiraz edilebilecek bir bilgi türüdür. Hitabet sanatını kullanan hatibin amacı insanları kesin bilgiye ulaştırmak değil, bir konu hakkında dinleyenlerde zan oluşturmaktır. Bu sebeple hitabet sanatı genel olarak toplumda kanaat oluşturmaya yarayan öncüller kullanmaktadır. Burhan sanatı ise kesinlik ifade eden yakini öncüller kullanır. Bu durumun bir neticesi olarak şunu diyebiliriz: Burhan sanatıyla elde edilen bilgi nesnenin

243 Fârâbî, Kitâbu’l-Burhân, çev. Ömer Türker, Ö. Mahir Alper, 4.b., İstanbul: Klasik Yayınları, 2017, s.1.

244 a.g.e., s. 2.

95

zatıyla ilgilidir. Nesneye dair bilgiyle nesnenin dış dünyadaki bilgisi birebir örtüşür.

Hitabet sanatının kullanılmasıyla elde edilen bilgi ise hatabî bilgidir. Yani nesnenin özüyle alakalı bir bilgi değil, onu anlatanların nesneye dair zihinlerindeki görüşleridir.245

Burhan sanatının ortaya koyduğu kesin bilgide belirleyici olan nesne iken, hitabet sanatında belirleyici olan şey hatibin ifade gücüdür. Eğer hatip, dinleyenler nezdinde bir konu hakkında kanaat oluşturabilmişse, onları kendisine inandırmış demektir. Kısacası hitabet insanları ikna eder, burhan insanlara bir şey öğretir. Fârâbî, hitabetteki iknayı burhandaki öğretim gibi görür. Bu durumu şöyle ifade etmektedir:

“Hitabetteki kanaat burhanda öğrencinin öğretimden elde etmiş olduğu bilgiye karşılık gelir. Hitabette dinleyenin konuşmacıya kulak kesilmesi, onu doğru bulup dediğini düşünmesi, burhandaki öğrenime karşılık gelir.”246

İnsanlar günlük hayatta bir araya gelip konuştukları şeyler hakkında birbirlerinin söylediklerini araştırmadan tasdik etmekle yetinirler. Özellikle bir konu hakkında bir hatibin insanlara söyledikleri, onlar nezdinde inanılması gereken bir bilgi mahiyetindedir. Fârâbî bu noktada zan ile kesin bilgiyi birer görüş olmaları bakımından ortak görür. Çünkü daha önce de belirtildiği gibi zan, bir şey hakkında “o şöyledir ya da şöyle değildir” şeklinde inanmaktadır.

Hitabet sanatı, bir hatip tarafından toplumda ahlaki değerleri tesis edebilmek amacıyla kullanıldığında burhana göre daha faydalı bir sanata dönüşmektedir. Çünkü burhan, toplumun havas dediğimiz seçkin kesimlerine hitap ederken, hitabet toplumun her kesimine ulaşabilme özelliğine sahiptir.