• Sonuç bulunamadı

Cedel ve Hitabetin Benzer ve Farklı Yönleri

IV. LİTERATÜR

3.2. CEDEL VE HİTABET

3.2.2. Cedel ve Hitabetin Benzer ve Farklı Yönleri

Hitabet ile cedel sanatlarını, hem Platon hem Aristoteles hem de Fârâbî, birbirine çok yakın muhtevalarda kullanmışlardır. Aristoteles,Retorik isimli eserinde özellikle bu konu üzerine açıklamalar yapmakta ve iki sanat arasındaki sınırları belirlemektedir.

Platon, insanların ilk olarak politik toplantılarda ve mahkemelerde kullandıkları hitabetin cedelîn bir dalı olduğunu savunur.254 Aristoteles hitabet sanatının halk meclislerinde ve mahkemelerde kullanılmasından ötürü cedel sanatıyla eşdeğer olduğunu belirtir. Fakat o, hitabeti cedelîn kullandığı bir araç olarak görmekten ziyade, her iki sanatı da belli bir çerçeveye oturtmaktadır. Ona göre ne hitabet ne de cedel bir konunun bilimsel incelemesi değildir. Her iki sanat da karşısındakileri inandırmak için kanıtlar sağlama yetisidir.255

Cedel ve hitabet tasdiki kullanmaları bakımından benzerlik göstermektedir.

Fakat bu iki sanatın kullandığı tasdik türü tamamen tanıklıklara dayalı bir tasdik türüdür. Cedelîn kullandığı öncüller, herkesin ya da toplumun büyük çoğunluğunun tanıklık ettiği şeylerdir. Hitabetin kullandığı öncüller ise tek bir kişinin ya da insanlar nazarında itibar edilen küçük bir topluluk tarafından tanıklık edilen şeylerdir. Bu sebeple cedel sanatının ulaştığı bilgi burhanî bilgiye daha yakındır. Hitabet sanatının ulaştığı bilgi de cedel sanatının elde ettiği bilgiye yakındır. Çünkü herkesin ya da çoğunluğun tanıklığının üzerinde uzlaştığı şeye duyulan güven, bir kişinin ya da küçük bir topluluğun tanıklık ettiği şeye duyulan güvenden daha güçlü bilgi değerine sahiptir.256

Hitabet ve cedel arasındaki fark her iki sanatında kullandığı akıl yürütme yöntemlerinden kaynaklanmaktadır. Hitabet ilk bakışta kabul edilen zanniyat, makbulat ve bazen de meşhurat ifade eden öncüllerden oluşan örtük tasım ve örneği birer akıl

253 Emiroğlu, a.g.e., s. 218.

254 Tepebaşılı, a.g.e., s. 124.

255 Aristoteles, Retorik, çev. Mehmet H. Doğan, s. 39.

256 Fârâbî, Kitâbu’l-Burhan, s. 2.

99

yürütme olarak kullanırken, cedel ise meşhurat ve müsellemat ifade eden öncüllerden oluşan akıl yürütmeleri kullanmaktadır.

Cedelîn amacı bir tartışma esnasında karşıdaki muhatabı mağlup etmektir.

Bunun için cedelî kullanan bir hatip, tartışma metoduyla karşısındaki muhatabının delilini çürütmeyi amaçlar. Hitabet sanatını kullanan hatip ise muhatabını belli bir yargıdan başka bir yargıya ulaştırmak suretiyle ikna etmeyi amaçlamaktadır. Bu sebepten hitabette tartışma metodu terk edilerek ikna edilmek istenen kitlenin gönlüne girmek hedeflenir.257

Bir hatibin cedelî sözleri kullandığı yer ile hatabî sözleri kullandığı yerler farklıdır. Cedelî sözler iki durumda kullanılır: Bunlardan birincisi, bir tartışma esnasında soru soran veya cevap verenin savundukları görüşleri herkes tarafından bilinen ve toplumda meşhur olmuş öncüllerle destekleyerek karşısındakine üstün gelmek istediğinde. İkincisi, insanın ya kendi nefsinde ya da başkası nezdinde tashihini amaçladığı bir görüş hakkında kesin olmadığı hâlde kesin olduğunu vehmettirmek üzere güçlü kanaat oluşturmayı istediğinde.258

Hatip, hatabî sözleri ise ister zayıf ister güçlü olsun, bir görüş hakkında insanları ikna etmek istediğinde onların kendisine güven duymaları için kullanır. Fârâbî, iknaya dayalı tasdiklerin güçlü zannın bile aşağısında olduğunu belirtir. Hatibin kullandığı ikna edici sözlerin bazıları bazılarından daha üstün olabilir. Fârâbî bu duruma şahitlikleri örnek vermektedir:

“Şöyle ki onlar (şahitlik türünden destek mahiyetinde getirilen örnekler) ne kadar çok olursa, onlar da (ikna edici sözler) ikna ve verilen haberin tasdikin gerçekleşmesi hususunda daha etkili ve daha yeterli olur ve böylece ruhun anlatılana duyduğu güven de daha güçlü olur.”259

Hatabî sözler her ne kadar üstünlük açısından farklı derecelere sahip olsalar da, bu sözlerin cedel sanatının oluşturduğu kesinliğe yakın zannı oluşturması mümkün değildir. Bu açıdan cedel ile hitabet birbirinden ayrılmaktadır.

257 Coşkun, a.g.e., s.184.

258 Fârâbî,“İlimlerin Sayımı, İkinci Bölüm: Mantık İlmi Hakkında” , Mantığa Giriş Risâleleri, s. 112.

259 Fârâbî, Mantığa Giriş Risâleleri, s.116.

100

Cedel ve hitabet ayrımını daha iyi anlayabilmek için şu örneklere bakmak gerekir. İlk olarak cedel örneğini ele alalım:

Bir belediye meclisinde şehre yapılacak olan yeni hastanenin yerinin belirlenmesinde karşıt tarafları oluşturan encümenlerin ortaya koydukları önermeler;

matematik ilmindeki gibi zorunlu doğrulara dayanarak değil de hastanenin yapılacağı yerin tespiti noktasında zorunlu olmayan, birçok kimse tarafından bilinen (meşhurat) veya halkın büyük bir kısmı tarafından doğru kabul edilen (müsellemat) öncüllere dayandırılır. Hastanenin nereye inşa edilmesi gerektiği noktasındaki görüşler birbirinden farklı olabilir. Mesela bir grup encümen, hastanenin ulaşımın çok kolay sağlanabileceği şehrin merkezi bir bölgesine inşa edilmesi gerektiği görüşünü savunurken, başka bir grup encümen ise hastanenin oksijen açısından bol olması hasebiyle hastaların daha çabuk şifa bulabilecekleri şehrin ormanlık bir bölgesine yapılmasını savunabilirler. Bu görüşler dinleyenlerde farklı kanaatler oluşturmaktadır.

Bu durumun bir neticesi olarak belediye meclisinde ortaya atılan bütün görüşlerin enine boyuna tartışılması ve meclisteki encümenler tarafından en ikna edici görüşün benimsenmesi mümkündür. Burada meclis üyeleri tarafından benimsenen görüş, hiç şüphesiz bir matematik dersi sırasında öğretmen tarafından yapılan trigonometri teorisinin ispatından çok daha farklı kıstaslara dayanmaktadır.

Hitabet sanatına dair şu örnek verilebilir:

Bir belediye başkanının yaklaşan seçimlerde iktidarını korumak adına halkın karşısında yaptığı konuşmasında geleceğe dair vaatlerde bulunması esnasında ortaya koyduğu hakikatler, geometri ilminde pisagor teorisinin ispat edilmesindeki gibi zorunlu hakikatlere dayanmaz. Başkan adayı kullandığı hitabet sanatı sayesinde karşısındaki muhataplarının hayal dünyasına hitap eder ve toplulukta kendi düşüncelerinin doğru olduğuna dair bir kanaat oluşturur. Başkan adayı kullandığı örtük tasımla ve verdiği örneklerle muhataplarının coşkularını harekete geçirir. Nihayet topluluk başkan adayının söylediği sözlerin doğruluğuna inanır, tartışmadan ve sorgulamadan bu görüşleri kabul eder. Bu görüşlerin aksi bir durum ortaya çıkıncaya kadar toplum nezdinde başkan adayının söyledikleri bilgi değeri taşır.

101

Bu noktada Aristoteles hitabet sanatını cedel sanatından ayırmakta ve hitabete ait bir tanım yapmaktadır.

“Retorik, belli durumlarda, elde var olan inandırma yollarını kullanma yetisidir.”260

Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere Aristoteles hitabeti herhangi bir alanda mevcut inandırma yollarını kullanma sanatı olarak nitelendirmiştir. Diğer sanatların böyle bir işlevi yoktur. Diğer sanatlar sadece kendi alanlarında inandırma ve öğretimde bulanabilirler. Cedel sanatı tartışma konuları üzerinde, burhan sanatı kesin bilgi alanında öğretim yaparken, hitabet ise hemen hemen her konu üzerinde inandırma yollarını kullanmaktadır.