• Sonuç bulunamadı

1. GĠRĠġ

1.8. Kavramsal Çerçeve

1.8.1. Dil ve Anlatım

1.8.1.1. Dil ve Anadil Eğitimi

Dil, “insanın var olduğu dünyayı anlamayı ve anlatmayı sağlayan bir iletiĢim aracıdır” (Sever, 1998: 54). Türk Dil Kurumu dili “insanların düĢündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya iĢaretlerle yaptıkları anlaĢma” olarak tanımlamaktadır (www.tdk.gov.tr). Diğer bir açıdan dil “düĢünce, duygu ve isteklerin, bir toplumda ses ve anlam yönünden ortak olan öğeler ve kurallardan yararlanılarak

baĢkalarına aktarılmasını sağlayan, çok yönlü, çok geliĢmiĢ bir dizge” olarak da tanımlanabilmektedir (Aksan, 1995: 55).

Dil bireyin sosyalleĢme sürecinde kullandığı en önemli araçtır. Dil sayesinde sosyalleĢen birey, yine dili doğru kullanarak sağlıklı iletiĢim kuracaktır. Ancak dilin doğru kullanılması doğuĢtan kazanılan bir yetenek değil, eğitimle kazanılan bir beceridir. Dil eğitimiyle amaçlanan, bireylere okuma zevki ve alıĢkanlığının kazandırılmasıdır. Çünkü okuma, düĢünmenin bir yolu ve aracıdır (Semiz, 1999:169).

Ġçinde yer aldığı kültür ve toplumsal çevre ile etkileĢim içinde olan ve sürekli iletiĢimde bulunan insan, bu iletiĢim ve etkileĢim beraberinde öğrenme olarak tanımlanabilecek bir süreç yaĢamaktadır. Bu öğrenme sürecinde bir iletiĢim aracı olarak gündeme gelen dilin önemi oldukça büyüktür (TopbaĢ, 1998: 3).

En genel ve en yalın tanımınıyla “duygu, düĢünce, bilgi, haber ve becerilerin paylaĢılması” olarak ifade edilen iletiĢim, kiĢiler arasında ortak bir payda yaratılması anlamına gelmektedir (Sever, 1998: 51). Bu bağlamda bir iletiĢim aracı olarak dilin öneminden bahseden Sever‟e (1998: 51-54) göre dinleme, konuĢma, okuma ve yazma birer dilsel beceridir ve birbirlerini etkileyip, geliĢtirme gücüne sahiptirler.

Bir iletiĢim aracı olmasının yanı sıra dili önemli kılan bir etken de onu düĢünme aracı olma niteliğidir (Kavcar, 1987: 261). Sever (1998: 54-55), dil ile düĢünme arasındaki iliĢkiyi Ģu Ģekilde açıklamaktadır:

DüĢünme kavramlar ve kavramların yerini tutan sözcüklerle yapılır. Bu nedenle, dilden soyut ya da dile dayanmayan bir düĢünce olanaksızdır.

Dil ve düĢünce arasında birbirini tümleyen bir iliĢki vardır. Bu nedenle okuma, yazma, konuĢma ve dinleme gibi dilsel etkinliklerin baĢarısı;

ancak düĢünsel bir süreci içermesiyle olanaklıdır. Bu bağlam içinde, genel bir değerlendirmeyle, insanlaĢmanın, insan olmanın en etkili yollarından birinin doğru düĢünüp doğru anlatmak ve doğru anlamak olduğu söylenebilir.

Dil, iletiĢim kurmanın ve düĢünmenin koĢulu olmasının yanı sıra bireylerin eğitimleri sırasında öğrenmeyi gerçekleĢtirebilmeleri açısından oldukça önemlidir (Türkyılmaz, 2008: 2). KiĢilerin anlama ve anlatma gücünü geliĢtirmeye katkı sağlayacak dil eğitimi, diğer bütün derslerin de temelini oluĢturmaktadır (Kavcar, 1987:

262-264). Sever‟e (2006:11) göre de anadil eğitimi ilköğretim süreciyle baĢlayan akademik öğrenme boyunca tüm derslerin baĢarısı etkileyen bir süreçtir.

Diğer yandan özellikle içinde doğduğumuz ve yaĢadığımız toplumda kazanıp daha sonra çeĢitli süzgeçlerden geçirerek pekiĢtirip geliĢtirdiğimiz anadilimiz, düĢün ve duygu evrenimizi oluĢturan bir araç olmasıyla da, bu sürecin en önemli bir bileĢenini oluĢturmaktadır. Ġlköğretimden baĢlanarak anadil öğretimine önem verilmesi bu bağlamda üzerinde durulması gereken bir konudur (TopbaĢ, 1998: 3).

Anadil, “baĢlangıçta anneden ve yakın aile çevresinden, daha sonra da iliĢkili bulunulan çevrelerden öğrenilen, insanın bilinçaltına inen ve bireylerin toplumla en güçlü bağlarını oluĢturan dil” olarak tanımlanmaktadır (Aksan, 1995: 81).

Kavcar‟a (1987: 261) göre dil, milli kültürün temel öğelerinin baĢında gelmektedir ve insanları birbirine yakınlaĢtıran en önemli araçtır. YetiĢmekte olan nesillere anadilin nitelikli bir biçimde öğretilmesi bu nedenle oldukça önemlidir (Kavcar, 1987: 262).

Kavcar (1987: 261) anadilin önemine Ģu ifadelerle dikkat çekmektedir (s.262):

Dil, milli kültürün temel öğesi olma, milleti meydana getiren bireylerin ortak yanını oluĢturma, en önemli iletiĢim ve düĢünme aracı olma, milli değerleri gelecek nesillere aktarma aracı olma gibi temel özelliklere sahiptir. Sözün kısası insan kiĢiliğinin geliĢip zenginleĢmesinde, anadili hem önemli bir araçtır hem de amaç. Gerek bireysel gerekse sosyal bakımdan kiĢiliğin dengeli olarak geliĢmesinde dilin büyük payı vardır.

Toplumsal kültürün kuĢaktan kuĢağa aktarılması noktasında da önemli iĢlevleri barındıran bir olgu olarak ana dile verilen önem, dil eğitimini kültürel mirasın aktarımını sağlamada, kültürel zenginliğin arttırılmasında ve iletiĢim araçlarının etkin kullanımında gerekli kılmaktadır (Türkyılmaz, 2008: 2). Zira bireyler çevresiyle dilini kullanarak iletiĢime geçerken, “çevresini, toplumu ve toplumun geliĢtirdiği kültürel birikimi” anadiliyle anlamlandırmaktadır. Bireyin bu anlamlandırma sürecinde sağladığı yetkinlik bilgi ve kültür evrenini de geliĢtirmektedir (Sever, 1998: 54).

Türkyılmaz (2008: 2) ise dil eğitiminin önemini Ģu Ģekilde ifade etmektedir:

Ġnsan bir mesaj veren olabileceği gibi mesajı alan da olabilir. Ġnsan dinleyici olarak kendine sunulanlar arasından doğru olanı seçebilmeli;

konuĢmacı olarak kendi doğrularını dinleyene, onu ikna edecek derecede anlatabilmelidir. Bu iki durumda da birey, hem dinleyici (anlayan) hem de konuĢmacı (anlatan) olarak iyi bir dil eğitiminden geçirilmelidir.

Dilin anılan tüm özellikleri anadil eğitiminin önemini ortaya koymaktadır. Bu bağlamda dil eğitiminin temel amacı “kiĢilerin düĢünme ve iletiĢim becerilerini geliĢtirmek” olmalıdır. Anadil geliĢimi bireyin dilsel becerilerinin birbirleri ile etkileĢimli bir biçimde geliĢmelerini ifade ederken, anlama ve öğrenmeyi de kolaylaĢtırmaktadır. Bu, bireylerin yaĢamındaki “tüm öğrenmelerde dilsel becerilerin baĢat bir iĢlevi olduğu gerçeğini” açıklar niteliktedir (Sever, 1998: 54).