• Sonuç bulunamadı

2. SINIRSIZLAŞMA, DEVRİMSELLİK VE SOSYAL MEDYA

2.1. Yenilikleri Açısından Yeni Medya

2.1.1. Özellikleri Açısından Yeni Medya

2.1.1.1. Dijital (Sayısal) Teknoloj

Yeni Medya kavramı 1970 yıllarında bilgi ve iletişim tabanlı araştırmalarda ortaya atılmaya başlanmış bir kavramdır. Bu yıllarda yeni medyaya yüklenen anlam, 1990 yıllarında bilgisayar ve internet sayısal teknolojisiyle birlikte genişlemiştir (Thompson, 1995: 23-25). Sayısallaşma bir yandan bilginin hızlı üretimi, yayılımı ve tüketimi yönünde önünü açarken diğer bir yandan da, teknolojinin ucuzlaması ve yaygınlaşmasını da beraberinde getirmiştir. 20. yüzyılın sonlarından itibaren

teknolojik evrim, bireyleri bilgisayar teknolojisi sayesinde enformasyona yaklaştırmıştır. Bu durum da, sayısal aletler sayesinde görsel sanatlar ve özellikle de fotoğraf ve görüntü teknolojilerinin sokağa inmesini sağlamıştır (Dilmen, 2007: 214). Günümüzde bireyler küresel ölçekte dünyanın her yerinde çekilmiş olan sayısal görüntüleri kurgulayarak kendi bakış açılarını sanal ortamlarda diğer insanların beğenisine sunabilme özgürlüğüne sahiptirler (Binark, 2007: 6).

Teknoloji ve iletişim alanındaki gelişmeler, kişisel bilgisayarların yaygınlaşması, internetle bütünleşen iletişim teknolojilerindeki gelişmeler, bu teknolojilerin giderek sayısallaşması ve bu sayısallaşma sonucunda görülen “bilgi çağı”, “sayısal/dijital çağ”, “bilgi toplumu” olarak adlandırılan sürecin temelini oluşturmaktadır (Akıncı ve Vural, 2006: 1). Yeni medya çok sayıda platforma sahiptir. Yeni medya platformları arasında; bilgisayar oyunları, sanal gerçeklik ortamları, çoklu medya, yazılım, web siteleri, web günlükleri, wiki’ler, e-posta, elektronik wiosklar, etkileşimli televizyon, mobil medya ve pedcostlar bulunmaktadır. Yeni medya, yeni çıkan teknolojiler ve bunların kullanımı ve de aynı zamanda geleneksel teknolojiler için geliştirilen yeni yöntemlerdir. Bu yeni yöntemlere örnek olarak; e-book, internet gazeteleri, dijital olarak üretilen animasyon ve 3D filmler verilebilir.

Yeni iletişim teknolojilerinin teknolojik bağlamda gelişimi bir takım özelliklere sahiptir. Bu teknolojik gelişim özellikleri şu şekildedir: Dijitalleşme (Sayısallaşma), Bilgisayarlaşma, Paket Anahtarlamalı Teknolojiler, İnternet Protokolü (IP), Yeni Nesil Şebekeler (NGN) ve Yakınsama (Yöndeşme).

Teknolojik dönüşümün ilk basamağında dijitalleşme (sayısallaşma) bulunmaktadır. Yeni medyada tüm teknolojik gelişmelerin temelinde sayısallaşma yatmaktadır. Sayısallaşma, kaynakların teknik ve mali açıdan çok daha etkin bir biçimde kullanılmasını sağlamaktadır (Bezzina & Terrab, 2005). Sayısallaşma, geniş yer tutan hacimli verilerin depolanmasını, dönüştürülmesini ve görüntülenmesini kolaylaştırmaktadır. Bu kolaylığı sağlarken de herhangi bir veri kaybına sebebiyet vermeden verilerin çok hızlı ve karşılıklı bir biçimde iletilmesine imkân tanımaktadır (Garnham, 1994: 10). Sayısal veri iletiminin kamu televizyonlarının, kişiselleştirilmiş özel televizyonlar tarafından ikame edilebildiği ileri sürülmektedir. Bir başka açısına göre ise, sayısallaşma küresel ekonominin temelidir. Endüstrilere refah yaratmanın yolunu sağlayan iletişim, bilgisayar, eğlence sanayilerinin birleşmesiyle ortaya çıkan yeni medya endüstrisi olarak kabul edilmektedir (Tapscott 1996: 58,59). Sayısal bireyi sayısal olmayan diğer bireylerden ayıran iki özelliği bulunmaktadır: Birincisi, sayısal gelişimi insan varlığının yaşamsal bir gerçeği olarak kabul etmesi ikincisi ise, sayısal araçları bilişsel kapasitesini geliştirmede ve sorun çözmede destekleyici olarak kullanmasıdır (Prensky, 2009: 2). Sayısal toplum hıza önem vermektedir çünkü değişimde gözlenen ivme, bir değişime uygun düzenlemenin aynı hızla gerçekleştirilmesini öngörmektedir. Bu durum da sayısal yapıyı zorunlu bir hale getirmektedir.

Bir diğer gelişme olan bilgisayarlaşmada altyapı gelişimleri sayesinde bilgisayarlar ağdaki noktaları akıllı birer nokta haline getirmektedir. Verilerin sayısal ifadesinde işletilip depolanma sürecinde ve karşı tarafa iletilmesinde yarı iletken teknoloji önem taşımaktadır. Yarı iletken teknolojilerinin gelişimi günümüz bilgi teknolojilerinin oluşumuna geniş bir zemin hazırlamıştır. Bilgisayar teknolojileri;

güvenilirliği, işlem hızı, hafıza kapasitesi bağlamında genel performansı yarı iletkenlerin kullanılmaya başlamasından itibaren güçlenen bir gelişim göstermiştir (Basket & Hennessy, 1993: 864).

Paket anahtarlamalı teknolojiler ise, farklı iletişim altyapılarında kaynakların etkin biçimde kullanımını kolaylaştırmakta ve aynı ağda yüksek kapasiteli çoklu hizmet sunabilmelerini sağlamaktadır (Bezzina ve Terrab, 2005). Paket anahtarlama; iletilen verilerin içerik, tip ve yapısından bağımsız paket olarak adlandırılan bloklar halinde gruplandığı sayısal bir şebeke iletişimi yöntemidir. Bu yöntem, bilgisayar ağları gibi sayısal telekomünikasyon şebekelerinin kanal kapasitesini en verimli, hızlı ve sağlam biçimde kullanmaya yönelik olarak geliştirilmiş bir teknolojidir. Bu iletim yöntemine verilebilecek örnekler arasında internet ve yerel ağlar bulunmaktadır. Paket anahtarlamalı veri şebekeleri teknolojiyi çok aktif ve çeşitli olarak kullanmaktadır. (Tekin, 2009: 21).

İnternet Protokolü (IP) teknolojisinde, yollanan veriler katmanlara göre paketlenerek yollanmakta ve bu paketler alıcı tarafından teker teker açılarak veri iletimi sağlanmaktadır. Bu yöntem iletilen veri, iletme şekli ve iletme biçimini birbirinden ayırarak iletişim sürecini kolaylaştırmaktadır. Söz konusu verilerin katmaları; donanım katmanı, veri bağlantısı katmanı, ağ katmanı, ulaşım katmanı, oturum katmanı, sunum katmanı ve uygulama katmanı olarak sıralanmaktadır. Örneğin, “www” (world wide web) ortamında birbirine bağlı bilgisayarların iletişimini sağlayan “http” (Hyper Text Transfer Protocol) uygulama katmanına ait bir protokoldür. Günümüzde pek çok modern şebeke IP tabanlıdır. IP tabanının

sunduğu teknolojik hız ve güvenlik nedeniyle IP’ler geleneksel devre anahtarlamalı şebekelerin yerini almaya başlamıştır (ITU, 2008: 3).

Yeni nesil şebekeler (NGN), paket anahtarlama teknolojisine bağlı olarak ses, görüntü ve veri gibi hizmetlerin birleşimini sağlayan geniş bant teknolojileri olarak tanımlanabilir.

Diğer bir önemli bir teknolojik yönelim olan yakınsama (yöndeşme)nın ise, farklı sektörler arası bir etkisi vardır. Sayısallaşma, diğer gelişmiş iletişim teknolojilerini bir araya getirmektedir. Yakınsama ise, farklı ağ platformlarının benzer türdeki hizmetleri taşıyabilmesi ve telefon, televizyon ve bilgisayar gibi kullanıcı aygıtlarının bir araya gelmesidir (Jenkins, 2006: 10). Bilgisayar ağları ve kişisel bilgisayarlar gibi çevrimiçi (online) ve çevrimdışı (offline) özelliklerin birleşimi yeni medyada görülmektedir. Yeni medya, iletimi sağlayan linkler ve yapay hafızaların (yazı, veri, fotoğraf ve seslerden oluşan) bir araya gelmesinden oluşan ve farklı aygıtların yüklenebildiği bir özelliğe sahiptir. Telekomünikasyonda, veri iletişimi ve kitle iletişimi tek bir araçta bir araya gelebilmektedir. Teknolojik yakınsama, bilgisayar teknolojisi yardımıyla çoğaltıldığı, depolandığı, analoktan sayısala çevrilmiş sinyallerin taşındığı, sanal iletişim ağlarının birbirine dönüşümünden kaynaklanan bir yapılanmadır. Bir yakınsama modeli olan kurumsal yakınsamada, farklı teknoloji platformları üzerinde medya içeriğini sunmayı kolaylaştırmak adına çapraz mülkiyet ilişkilerini de içeren medya organizasyon yapısı ortaya çıkmaktadır. Kullanımın yakınsaması ise, tüketicilerin farklı medya araçlarını birlikte kullanmasından oluşmaktadır. Tüketiciler medya yakınsamasında en ön sıradadırlar. Tüketiciler bu bağlamda aynı anda birden çok medyadan aynı

anda yararlanmaktadırlar. Çoklu medya üzerine yapılan araştırmalara göre, içerik tüketimine günde ortalama 10.5 saat harcayan tüketiciler bu zamanın dörtte birini aynı anda iki ya da daha fazla medyayı kullanarak harcamaktadır. Bunun anlamı, aynı anda birden fazla ortamı kullanmaya doğru artan bir eğilimin olmasıdır (Dijk, 2006: 4). Kullanım yakınsaması yaşamın pek çok alanında gözlemlenebilen olağan bir davranış biçimine dönüşmüştür. Evde bireylerin bir yandan televizyonu seyretmeleri, bir yandan önündeki bilgisayarla uğraşmaları, bir yandan da telefonla konuşmaları bu duruma örnek gösterilebilir. Bir başka örnek olarak bir kafede karşılıklı olarak oturan iki kişinin bir yandan sözlü iletişim kurmaları, bir yandan bilgisayarlarıyla uğraşmaları bir yandan da, cep telefonuyla mesaj göndermeleri sıklıkla görülen bir yakınsamalardır.

Jenkins, yakınsamayı çoklu ortam platformlarında içerik akışı ve çoklu ortam medya endüstrileri arasında işbirliği sağlayan bir süreç olarak algılamaktadır. Yakınsama, kimlerin konuştuğuna ve konuştukları hakkında ne düşündüklerine bağlı olarak teknolojik, endüstriyel, kültürel ve sosyal değişimleri tanımlayabilmek için kullanılan bir terimdir. Yakınsama, kullanıcıları yeni enformasyon aramak ve dağılmış medya içerikleri arasında bağlantı kurması yönünde öncülük etmektedir (Jenkins, 2006: 2,3). Sektörel yakınsama, teknolojik yakınsama ve ekonomik yakınsama biçiminde farklı yapılanmalar için kullanılabilecek olan yakınsama kavramı sayısallaşmanın kullanımıyla mümkün olmaktadır. Sayısallaşma sayesinde gazete, radyo ve televizyon alanlarındaki geleneksel yayıncılık, telekom ve veri işlem sektörleri yakınsamaları birbiri içine girerek farklı mecralara sahip olan yayıncılık sektörlerinin yeni iletişim teknolojileri sayesinde telekomünikasyon, eğlence, bilgisayar, internet ve GSM teknolojilerine ait sektörleri bir araya

getirmektedir. Yakınsamanın getirisi olarak tüm bu teknolojileri kullanan yeni medya ses, görüntü, metin ve diğer öğelerle işlenmiş verilerin üretimini ve dağıtımını sayısal ağların kullanımı nedeniyle çok yönlü bir biçimde yapabilmektedir. Yeni medyada medya ve eğlence endüstrisi telekom, internet, mobil hizmetler, gibi alanlarla yakınsama içerisinde farklı bir yapıya dönüşerek yakınsanmış endüstriler ortaya çıkmıştır. Bu yönde medyadaki ana eğilim “kitle medyası”ndan “moleküler medya”ya, yani kitlenin medyası yönünde yenileşmeye başlamıştır. Zaman içerisinde sayısal ekosistemin bir parçası haline gelen yeni medya, bu ekosistem içerisindeki etkileşimlerden yoğun bir biçimde etkilenerek kurumsal yapısını farklı kimliklerle, sahiplik ilişkileriyle ve stratejik ortaklıklarla gücünü daha etkin bir şekilde kullanmaya devam edecektir.

2.1.1.2. İletişim

İletişim, nesneler, olaylar ve olgularla ilgili değişmeleri haberdar eden, bu değişimlerle ilgili bilgileri karşıdaki kişiye aktaran, aynı olgular, nesneler ve sorunlar karşısında benzer yaşam tecrübelerinden oluşan, benzer duygular taşıyıp bunları karşılıklı olarak ifade eden insanların oluşturduğu toplulukların karşılıklı aktarımıdır. Topluluklar tüm tutumlarını, yargılarını, düşüncelerini ve duygularını birbirlerine ileterek iletişim kurma gereksinimi içerisindedirler (Oskay, 2005: 9). “İletişim bilginin, fikirlerin, duyguların, becerilerin, vb.nin simgeler kullanılarak iletilmesidir” (Bernard, 1994: 98). Bu simgeler sözlü iletişimde ağızdan çıkan sözcükler, sözsüz iletişimde beden dili hareketleri, yazılı iletişimde kelimeleri oluşturan harflerin sembolsel gösterimleri, görsel-işitsel geleneksel medyada ve yeni

medyada hem ekrana yansıyan görüntü ve ses hem de sözcüklerin sembolsel gösterimleri olarak görülmektedir.

“İletişim, bilginin bir birey ya da gruptan ötekine aktarılmasıdır. İletişim, bütün toplumsal etkileşimlerin temelinde yatar. Yüz yüze bağlamlarda, iletişim dilin kullanımının yanında ötekilerin ne söylediklerini ve ne yaptıklarını anlamak için yorumladıkları pek çok bedensel işaret yoluyla da yürütülür. Yazının ve radyo, televizyon ya da bilgisayar aktarım sistemleri gibi elektronik araçların gelişmesi ile iletişim, yüz yüze ilişkilerin yakın bağlamından değişik derecelerde uzaklaşmıştır” (Giddens, 2008: 1062).

İletişim sürecinin iletim yönünü öne çıkaran ve iletişimin varlığı ve varlığını nasıl gerçekleştirdiği sorusu üzerinde yoğunlaşan mekanik çizgisel yaklaşımda dört temel unsurundan söz edilmektedir. Bu unsurlar: iletiyi gönderen ‘kaynak’, iletiyi alan ‘hedef’, bu iki unsur arasında iletilen ‘mesaj’ ve iletinin aktarıldığı ‘kanal’dır (Giddens, 2008: 1062).

Yeni medya, enformasyonun, farklı bakışlarının, düşüncelerin ve deneyimlerin web sitelerince paylaşımına olanak sağlamakta ve internet dünyasını hızla hayatın içine yerleştiren bir uygulama mecrası olmuştur. Yeni medya uygulamaları bireyler arasında doğal ve gerçek diyalog ortamları oluşmaktadır. Düşünceleri daha etkili hale getirmek için içerikler de karşılıklı paylaşılabilmektedir (Evans, 2008: 5). Günümüzde geleneksel medyadaki “aynı anda”lık gerekliliğini ortadan kaldırabilen yeni medya, iletişimde “eşzamansızlığı” da beraberinde getirmiştir. Geleneksel medya olarak nitelendirilen yazılı basın gazete ve görsel işitsel basında televizyon v.b. platformlarda iletişim tek yönlü bir akış halindedir. Kaynak – Mesaj – Kanal – Hedef şeklindeki iletişim geleneksel medyada (canlı yayına bağlantı haricinde) geri bildirim gerçekleştirilememekte ve alınan mesaja karşı bildirim yapılamamaktadır. Buna karşın yeni medyada hedef kitleyle karşılıklı etkileşim olabilmektedir. Örneğin, yeni medya platformlarından biri olan elektronik posta aracılığıyla

bilgisayar ağlarında kullanıcılar birbirleriyle yazılı olarak eşzamanlı ya da eşzamansız olarak haberleşebilmektedirler. Bu yönde oluşturulan bilgisayar ağları; kişilerin, bir yerden diğerine elektronik bir ortamda mektup gönderme ve haberleşme isteklerini hızlı ve güvenli bir şekilde karşılayabilmektedirler. Kitle yerine bireyi ve bireyin tercihlerini ön plana çıkaran yeni medyada kaynak ile hedef arasındaki tek yönlü iletişimin yerine kaynak ve hedefin bireyde toplanabildiği, “anında”lığın ön plana çıktığı çift yönlü bir iletişim süreci söz konusu olmaktadır.

Yeni medyada, yeni olarak belirtilen kavram aslında mesaj değil, ortamdır. Tarih boyunca insanlar ve toplumlararası bir mesajlaşma olmuştur. En ilkel mağara duvarları yazılarından günümüz son sürat teknoloji iletilen bilgiye kadar, temel amaç hep mesajın taşınması olmuştur. Bu bağlamda bilginin taşınması günümüz itibarı ile yeni ortamlar/mecralar aracılığıyla taşınmaktadır. Yeni medya yeni olanaklar ve tercihlerle seyirci kitlesini bölerek onları küçük seyirci grupları haline getirmiştir. Gelişen yeni iletişim teknolojileri sayesinde insanlar pasif seyirci olmakla kalmayıp kendileri de mesaj gönderen kişiler haline gelmişlerdir. Kendilerini araç tarafından yönetilmeye bırakmak yerine, onlar aracı yönetmeye başlamışlardır (Toffler, 1981: 228). Yeni medya, bu yönde internet teknolojisiyle beraber gelen bilgiye erişimde sağladığı hız ve kolaylık, farklı iletişim araçlarının ve sosyal paylaşım ağlarının hayatımızda edindiği yer bakımından oldukça önem taşımaktadır.

1990’lı yılların ikinci yarısından itibaren bilişim, teknoloji ve medya alanları birbirine yaklaşmıştır. İletişimde teknolojik gelişimin basamaklarında, basılı- dağıtılabilir yayınlar, işitsel ve görsel-iletilebilir yayınlar sırasıyla birbirini takip etmiştir. Son gelişim basamağında ise yeni medya, kendinden önceki tüm medya unsurlarını içermeye başlamıştır. Bilgisayar ve telekomünikasyon ağları, dünyayı

çevreleyen yeni ve sanal bir iletişim ortamı oluşturmuştur. Radyo ve uydu bağlantılarından ve kablo şebekelerinden oluşan bu sanal ortam dünyayı sarmalayan bir doku gibi, bir yerden başka bir yere sürekli sesli, görüntülü ve yazılı bilgiyi kolay ve hızlı bir biçimde iletmektedir. İnternet, tüm yaşam alanlarında bilginin göndermesi ve eriştirmesi yönünde bir iletişim devrimi gerçekleştirmiştir (Neumann & Hogan, 2005: 472). Bu devrim, beraberinde veri değişimi ve veri analizini kolaylaştırarak küresel iş döngüsünün hız kazanmasını sağlamıştır (Mohamed, 2007: 103). Günümüzde sosyal medyadaki iletişim imkânları internetin her alanına hâkimdir. Bu duruma örnek olarak, birçok internet sitesinde sayfanın alt kısımda yer alan yorum alanları mevcut olması gösterilebilir. Bu şekilde tüm internet kullanıcıları her konuda görüşlerini ifade edebilmekte ve diğer yorumcularla iletişim kurabilmektedirler.

Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmeler ve yenililikler iletişimin küresel bir boyut kazanmasına yol açmıştır. Küresel iletişim düzeninde eğlence ve bilgi hizmetleri iç içe girmiştir. Kablolu televizyon ve uydu yayınlarıyla birlikte, bilgisayar temelli iletişim hizmetleri, elektronik bankacılık ve alışveriş, video ve etkileşimli hizmetler, bilgi ve iletişim teknolojileri aracılığıyla kitlesel medyanın ötesinde, kişiselleşmiş medya ve bireysel seçim çağını başlatmıştır. Küresel iletişim düzeni çerçevesinde iletişim özgürlüğü, fikirlerin ve enformasyonun serbest dolaşım çağını başlamıştır (Timisi, 2003: 114, 115). Günümüzde dünyanın herhangi bir yerindeki bir kişiyle kolaylıkla iletişim kurulabilmekte, dünyanın herhangi bir yerindeki alışveriş merkezinden alışveriş edilebilmekte, tüm dünyadaki haberler ve gelişmeler aynı anda takip edilebilmektedir. Tüm bunlar küresel internet ortamının sağladığı yenilikler olarak görülmektedir.

İnternet, bilginin hem bağımsız hem de etkileşimli biçimde aktarılmasına olanak sağlamaktadır. (www.rec.org.tr/dyn_files/20/4867-medya-surdurulebilirlik).

İnternetteki gerçek zamanlı ve etkileşimli iletişim biçimi yeni mesaj ve fikirlerin çok çabuk oluşmasına ve yayılmasına sebep olmaktadır. Böylesi bir süreçle, yeni konu ve bakış açılarının toplumun geneline hızlıca ulaşması sağlanmaktadır. Bu nedenle televizyon programları, gazeteler ve radyo yayınları, vermek istedikleri mesajın erişim alanını genişletmek amacıyla ek bir format olarak internet üzerinde de yayın yapmaktadırlar. İnternetin bilgiyi daha derin ve geniş bir şekilde aktarabilme potansiyeli, onu karmaşık sürdürülebilirlik konularının iletişimi için çok uygun bir zemin haline getirmektedir. Bu durum, etkileşimli yapısı dikkate alındığında, web 2.0 için daha geçerli olmaktadır