• Sonuç bulunamadı

Dijital Oyun Geliştiriciler ve Öğrenim

3. BÖLÜM: TÜRKİYE’DE DİJİTAL OYUN EKOSİSTEMİ

3.1. Sermaye Türleri, Toplumsal Köken ve Kariyer

3.1.1. Dijital Oyun Geliştiriciler ve Öğrenim

Çalışmanın yöntem bölümünde belirtildiği gibi, araştırma kapsamında sahada yapılan gözlemler, kayıt dışı görüşmeler haricinde, toplam 20 oyun geliştirici ile derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın katılımcıları, üniversiteyi yarıda bırakan bir görüşmeci haricinde, üniversite mezunudur. Katılımcıların dokuzu, üniversitede, şu an yaptıkları işle doğrudan ilgili olmayan bir bölüme yerleşmişlerdir. İnşaat mühendisliği, fizik, matematik, işletme gibi bölümlerde okuyan geliştiricilerin çoğu, her ne kadar bölümden mezun olduklarında yapmaları beklenen işi yapmıyor olsalar da okudukları bu

bölümlerde öğrendiklerinden fayda sağladıklarını belirtilmişlerdir. Örneğin, fizik ya da matematik gibi bölümlerde edinilen bilgilerin, analitik düşünme becerisi kazanmak ya da çalışma motivasyonu sağlaması açısından oyun geliştirme sürecinde faydalı olduğu sık sık belirtilmiştir.

Geliştiricilerin okula ve öğrenim hayatına yönelik tutumları, önemli bir noktada ortaklaşmaktadır. Bu, üniversite öğreniminin hayatlarındaki bir amaca pratik anlamda hizmet etmesine yönelik beklentileridir. Türkiye’de üniversite diplomasının iş bulabilme şansını arttırmak amacıyla edinilmesi, çoğu zaman yalnızca bir etiket işlevi görmesi oldukça yaygın bir durumdur. Ancak oyun geliştiriciler açısından, lisans öğrenimleri döneminde Türkiye’de doğrudan bu mesleğe yönelik bir bölüm olmaması nedeniyle, üniversite öğrenimine yönelik bu araçsal yaklaşım derinleşmektedir. Başka bir deyişle, geliştiricilerin oyun geliştirmeyi, üniversitelerde öğrenemeyecekleri en baştan ortada olduğundan, üniversite öğrenimine yönelik yaklaşım ve beklentiler de bu yönde şekillenmektedir.

Özellikle lisans öğreniminde yazılım, bilgisayar mühendisliği, grafik tasarım gibi bölümlerin aksine, doğrudan oyun geliştirmek ile ilgili olmayan bölümlerde okuyan geliştiriciler açısından üniversite öğrenimi, mesleki anlamda bir kazanç sağlamayacaksa bile aradan çıkarılması gereken bir süreç olarak algılanmaktadır. Ancak, üniversite öğreniminin, kendilerine bazı katkılar sağladığını belirten katılımcılar da vardır. Söz konusu katkı, genellikle üniversite öğrenimi boyunca yapılan tek bir projenin ya da işlenen bir derste öğrenilen tek bir konu ya da bilginin çalışma hayatlarında fayda sağlaması şeklinde ortaya çıkarken, katılımcılardan biri için üniversiteye gitmek, aileden uzaklaşmak için fırsat yaratmıştır. Dijital oyun geliştiriciler lisans öğrenim süreçlerinin (belirli birkaç ders veya akademisyen haricinde) sıkıcı olduğu ve şu anki çalışmalarına fazla katkı sağlamadıkları görüşünü paylaşmaktadırlar. Yaptıkları ya da yapmak

istedikleri işe bir katkı sağlamayacağını düşünseler bile okulu bırakmayı tercih etmemeleri bunun bir göstergesi olarak da görülebilir:

Katılımcı 6: Benim “şirket işlerine odaklanmam, okulu bırakmam lazım ve okulu bırakıp bir buçuk sene sonra okula dönüp, tamam bir şeyler toparlandı, iki-üç tane dersim vardı, onları vereyim de diplomam olsun” dediğim bir süreç var.

Yüksek lisans söz konusu olduğunda ise bu durum biraz değişmektedir. Bunun en önemli sebebi, lisans öğrenimindeki “bir diploma edinme” gereksiniminin aksine, yüksek lisans öğreniminin daha çok bireysel tercihe veya önceliklere bağlı olmasıdır. Katılımcılar arasından mühendislik okuyanların, yine bilgisayar veya yazılım alanında yüksek lisans öğrenimini tercih ettikleri görülmektedir. Tasarımcılar açısından ise Hacettepe Üniversitesi’nde Bilgisayar Animasyonu ve Oyun Teknolojileri yüksek lisans programının açılmasının ayrı bir önemi olduğu söylenebilir. Üniversitelerin açmış olduğu bu programların tasarım alanında çalışan geliştiriciler açısından önemli olmasının, kendi uzmanlık alanlarında gelişmelerine ek bir nedeni de programlama vb. alanlarda da bilgi edinmelerine olanak sağlaması ve böylece oyun geliştirme sürecindeki hâkimiyet alanlarını genişletme fırsatı sunmasıdır.23

Oyun geliştiricilerin yüksek lisans ya da doktora öğrenimi ile ilgilenmelerinin öncelikli sebebinin, üretme ve/veya kendilerini geliştirme motivasyonu arayışı olduğu görülmektedir. Yüksek lisans yapmakta olan bir katılımcı bunu şöyle ifade etmektedir:

Katılımcı 10: Yüksek lisansa sırf fazladan bir şeyler öğrenirim, üretmeye mecbur kalırım ve portfolyoma koyarım diye başladım (...) Okul öyle beklediğim gibi bir

23 Dijital oyun endüstrisini yazılım/programlama ve tasarım/görsel biçiminde iki temel alan olarak düşündüğümüzde, yazılım ve tasarımcıların endüstrideki çalışma koşulları ve konum itibariyle, yaptıkları iş ile farklı biçimlerde ya da şartlarda ilişkilendikleri görülmektedir (buna daha sonra değinilecektir).

Tasarımcıların uzmanlık alanlarını genişletme çabası da bunun bir sonucu olarak okunabilir. Benzer bir çaba yazılımcılar için nadiren söz konusudur.

şeyler katmıyor bana. Sadece bir şeyler üretmeme ön ayak oluyor. Mesela animasyon öğreten bir öğretmen var, benden daha kötü. Ben daha iyi öğretirim.

Ama mesela bana bir ödev veriyor; ben belki kendi kendime kalkıp bir karakter yapmayacağım ama bana diyor ki “üç hafta sonra şu karakteri getir”. Hani beni motive ediyor bir şeyler yapmak için. Motive etmenin ötesinde, zorunlu da kılıyor bir yerde. Yani üretmeye zorluyor beni. Mesela bir ders alıyoruz, o derste oyun yapıyoruz. Kendi kendime olsa belki de yapmayacağım, bir şeyler yapmaya teşvik ediyor. Yoksa açıkçası teorik olarak bana kattığı hiçbir şey yok.

Araştırmaya katılan geliştiriciler özellikle yüksek lisans öğrenimini kendi kendilerine öğrenmek, iş haricinde bir şeyler üretmek ve kendilerini geliştirmek için bir motivasyon kaynağı olarak görmektedirler. Lisans öğrenimi bu açıdan çoğunlukla, alınan seçmeli dersler ya da ekstra dersler ile geliştiricileri mesleki anlamda desteklemiştir. Yüksek lisans ve doktora ise, geliştiricileri bir bakıma daha fazla çalışmaya, güncel bilgiyi kovalamaya, mesai saatleri dışında da üretmeye teşvik etmesi amacıyla tercih edilmektedir. Geliştiricilerin açıkça belirttiği ve tutumlarından da anlaşıldığı üzere özellikle oyun teknolojilerine yönelik yeni açılan yüksek lisans programları geliştiriciler için ilgi çekici olsa da buradaki eğitimi verimli bulmamakta ve alandaki akademisyenlerin ya da eğiticilerin yetersiz olduğunu düşünmektedirler.24

Türkiye’de üniversite öğretimine yönelik beklentinin düşük olması, üniversite diplomasına yönelik sözü edilen araçsal yaklaşım ve çalışma yaşamına öğrencilik yıllarında atılmış olmak, oyun geliştiricilerin çoğu için öğrenim sürecine ilgisizliğin, öğrenim sürecinin uzamasının, not ortalamalarının düşük olmasının veya öğrenimi yarıda

24 Türkiye’de, eğitim ve öğretim sisteminin yaratıcı ve özgür düşünceyi, öğrencilerin özgün becerilerini geliştirmek, güncel bilgiyi kovalamak yerine geleneksel yapıda ve ezbere dayalı olmasının, bireylere çalışma yaşamında çok fayda sağlamayacağına yönelik genel bir kanı olduğu söylenebilir. Bu da geliştiricilerin, akademik bilgi ve deneyimi yeri doldurulamayacak önemde bulmamalarını kolaylaştırmaktadır. Bu, sadece oyun geliştiricilerin değil, Türkiye’de pek çok bireyin hemfikir olduğu bir konudur. Dolayısıyla çalışmada, ortaya çıkan bu tutumu geliştiriciler özelinde tanımlamamak gerekir.

bırakmalarının nedeni olarak görülmektedir. Bu noktada aslında söz konusu durumun yalnızca dijital oyun endüstrisine özgü olmadığını da vurgulamak gerekir. Türkiye’de üniversitelerin niteliğine ve diplomanın getirilerine duyulan güvensizlik, günümüzdeki sosyoekonomik konjonktürde, hemen hemen tüm meslek ve alanlar açısından oldukça yaygın ve anlaşılabilir bir tutum olarak değerlendirilebilir.