• Sonuç bulunamadı

Devletin Yeniden Yapılandırılması ve Özelleştirmelere Yapılan

2.6. ELEKTRİK ENERJİSİ PİYASASINDA ÖZELLEŞTİRME, REKABET,

2.6.4. Devletin Yeniden Yapılandırılması ve Özelleştirmelere Yapılan

Türkiye’de 1980’li yıllarda neo-liberal politikalarla birlikte devletin yeniden yapılandırılması gündeme gelmiş ve özelleştirmeler başlamıştır.127 Aynı zamanda teknolojik gelişmelerle birlikte doğal tekel nitelindeki kamu hizmetleri biçim değiştirmiş ve bu hizmetlerin özelleştirilmesiyle kamu tekeli ortadan kaldırılarak, rekabetçi piyasa yapısı oluşturulmuş, kaynakların daha verimli, kaliteli ve ucuz şekilde sağlanmasına çalışılmıştır.128 Altyapı hizmetleri kamu tekelinden çıkarılarak, özel şirketlerin bağımsız düzenleyici kurumların denetiminde olduğu bir sektör

127 Faruk Ataay, Elektrik Enerjisi Hizmetinin Tarihsel Gelişimi ve Özelleştirme Politikaları, Tes-İş Sendikası Yayını, Ankara, 2003.

128 Faruk Ataay, Enerji Özelleştirmelerinde Özel Hukuk Sözleşmesi Kullanılması Sorunu, EMO

Dergisi, Sayı 2, Haziran, (Erişim)

2007http://www.emo.org.tr/ekler/20a4a78c0a273d6_ek.pdf?dergi=463, 07.09.2014, s. 100-105.

77 yapısı oluşturulmuştur.129 Ekonomide yaşanan değişimler enerji sektörüne de yansımış, IMF ve WB ile yapılan anlaşmalar çerçevesinde enerji sektöründe de yeniden yapılandırmalar, özelleştirmeler söz konusu olmuştur. Neo-liberal politikaların özelleştirme ve yeniden düzenleme çabalarının en önemli örneği elektrik enerjisi piyasasının yeniden yapılanma sürecidir.130 Sonuç olarak enerji sektöründe, Neoliberal yaklaşım kaynaklı olarak sektörün rekabete açıldığı, ulusal kamu tekelinin yerine rekabetçi piyasa yapısının oluşturulduğu görülmektedir. Bu aşamada üzerinde durulan konu kamu sektöründeki verimlilik problemleridir.131

KİT’ler örgütsel işleyişleri ve istihdam politikaları açısından ciddi sorunlarla boğuştuğundan sürekli zarar etmiş ve kamuya ağır bir yük haline gelmiştir. Bu durum hizmet kalitesinin düşmesine, fiyatların yükselmesine ve bunların sonucunda toplumun aleyhine sorunların ortaya çıkmasına neden olduğundan özelleştirme yapılması gerekliliği doğmuştur.132 Özelleştirme politikalarını savunan görüşe göre, kamunun girdiği borç krizi özelleştirmeler yoluyla sağlanacak gelirlerle aşılabilecektir.133

Yapılan özelleştirmeler, işletmelerin gerçek değerlerinin çok altında bedellerle, özel sektöre sermaye transferi şeklinde gerçekleştirildiği, hatta bu bedellerin işletmelerin ortalama iki yıllık gelirine denk geldiği yönünde eleştirilere konu olmaktadır. Hükümetlerin vergi yükünü sermaye kesimi yerine tüketim

129 Faruk Ataay, Enerji Sektöründe Özelleştirme: Rekabetçi Bir Piyasada Yönetişim mi?, Praksis Dergisi, Düzenlemeden Yeniden Düzenlemeye: Türkiye’de Kapitalizmin Yeniden Yapılanması ve Devletin Değişen Rolü Kış-Bahar 2009, 9. Sayı, (Erişim) http://www.praksis.org/wp-content/uploads/2011/07/009-08.pdf, 07.09.2014, s. 221-246.

130 Faruk Ataay, Elektrik Enerjisi Hizmetinin Tarihsel Gelişimi ve Özelleştirme Politikaları, Tes-İş Sendikası Yayını, Ankara, 2003.

131 Faruk Ataay, Enerji Sektöründe Özelleştirme: Rekabetçi Bir Piyasada Yönetişim mi?, Praksis Dergisi, Düzenlemeden Yeniden Düzenlemeye: Türkiye’de Kapitalizmin Yeniden Yapılanması ve Devletin Değişen Rolü Kış-Bahar 2009, 9. Sayı, (Erişim) http://www.praksis.org/wp-content/uploads/2011/07/009-08.pdf, 07.09.2014, s. 221-246.

132 Faruk Ataay, Enerji Sektöründe Özelleştirme: Rekabetçi Bir Piyasada Yönetişim mi?, Praksis Dergisi, Düzenlemeden Yeniden Düzenlemeye: Türkiye’de Kapitalizmin Yeniden Yapılanması ve Devletin Değişen Rolü Kış-Bahar 2009, 9. Sayı, (Erişim) http://www.praksis.org/wp-content/uploads/2011/07/009-08.pdf, 07.09.2014, s. 221-246.

133 Faruk Ataay, Elektrik Enerjisi Hizmetinin Tarihsel Gelişimi ve Özelleştirme Politikaları, Tes-İş Sendikası Yayını, Ankara, 2003.

78 üzerinden alınan dolaylı vergi ve fonlara kaydırdığı, KİT’leri zararda gösterdiği ve bu yolla KİT’lerin özelleştirilmesinin meşrulaştırıldığı ifade edilmektedir.

Özelleştirmeye yapılan eleştirilerden bir diğeri de kamu finansmanının önemli bir kalemi olan yüksek elektrik fiyatlarının artık özelleştirilen işletmeleri alan şirketlerin yüksek kar elde etmesini sağladığı ve bunun da kamu açıklarını arttıran bir durum oluşturduğu şeklindedir. Özelleştirme uygulamalarının, özelleştirme taraftarlarının savunduğu gibi verimlilik artışı ve maliyetlerin düşmesinin elektrik fiyatlarını düşürmeyeceği, aksine fiyatları yükselteceği karşıt görüş olarak öne sürülmektedir.

Üretimin yetersiz olduğu, yatırımlar gerçekleştirilmezse elektrik kesintilerinin yapılacağı, kaynak yetersizliği nedeniyle özel yatırımların gerektiği gibi konularla kamuoyu oluşturulduğu ve suni bir gündem yaratıldığı ifade edilmektedir. Elektrik enerjisi üretiminin ithal girdiye dayalı sanayi nedeniyle dışa bağımlı hale geldiği, dış borçların had safhaya ulaştığı ve bu durumda kamu yararı doğrultusunda bağımsız enerji politikaları izlemenin mümkün olmadığı, dış borç kaynaklı enerji sorunlarıyla karşı karşıya kalınabileceği belirtilmektedir.134

Elektrik enerjisi ile ilgili politikalar tartışılırken elektriğin doğal tekel niteliğinde bir hizmet olduğunun unutulmaması gerektiğini, bu alanda yapılacak özelleştirmelerin sektörün verimliliğini sağlamayacağını öne süren karşıt düşünceler de vardır. Elektriğin özellikle iletim ve dağıtım aşamalarında, birden fazla şirketin faaliyet yürütmesinin mümkün olmadığını, doğal tekel niteliğindeki sektörde özelleştirmelerle verimlilik, kalite ve ucuzluk kriterlerinin sağlanamayacağını, yalnızca ulusal kamu tekellerinin bölgesel özel tekellere dönüşeceğini savunan özelleştirme karşıtı görüşler vardır. Doğal tekel niteliğindeki elektrik enerjisinin devlet tarafından üstlenilmesi gerektiği, sürekli ve düzenli bir şekilde vatandaşlara eşitlik içinde, kar amacı güdülmeden sunulmasının son derece önemli olduğu, bu nedenle bu hizmetin özel tekellerin eline geçmesinin tüketiciler açısından bir yıkım olacağı ifade edilmektedir. Doğal tekel niteliğindeki hizmetlerin özel kişilere

134 Faruk Ataay, Elektrik Enerjisi Hizmetinin Tarihsel Gelişimi ve Özelleştirme Politikaları, Tes-İş Sendikası Yayını, Ankara, 2003.

79 gördürülmesinde sektöre giriş çıkışların denetim altına alındığı, girişim özgürlüğünün kısıtlandığı, özel mülkiyet hakkının kısıtlandığı söylenmektedir. Doğal tekel niteliğindeki hizmetlerin nitelikleri gereği kamu hizmeti olduğu bu hizmetlerin özel kişilere, özel hukuka tabi sözleşmelerle gördürmesinin olanaklı olmadığı da eleştirilere eklenmektedir. Anayasanın devlete piyasalarda tekelleşmenin önlenmesi ve rekabetin korunmasını, tüketicilerin korunmasını yükleyen maddelerine dayanılarak, doğal tekel niteliğindeki hizmetlerin kamu tekelinden çıkarılıp piyasa faaliyeti statüsüne kavuşturulmasının, sektöre giriş çıkışların denetim altına alınmasının, fiyat ve kalite kontrolü yaptırımlarının yapılmasının dayatılamayacağı söylenmektedir. Doğal tekel niteliğindeki hizmetlerin özel kişilere gördürülmesi durumunda devletin hizmeti yerine getiren özel şirkete uygulayacağı düzenleme, denetleme faaliyetlerinin devletin piyasaları düzenlemeye ilişkin yetkileri (kolluk) çerçevesinde değil, kamu hizmetlerinin özel kişilere gördürülmesi (kamu hizmeti) çerçevesinde yaptırılması gerektiği belirtilmektedir. 135

Elektrik sektöründe rekabetten söz edilebilecek tek alanın üretim olduğu ifade edilmekte ancak bu alanda da rekabetçi piyasaların özellikleri arasında yer alan piyasaya giriş çıkış serbestisi, özel hukuka tabilik, alıcı ve satıcıların fiyatları belirleyememesi koşullarının bulunmadığı yönünde eleştiriler yapılmaktadır.

Buradan hareketle oluşturulan yeni yapının ulusal, kamusal yarar lehine değil şirketlerin çıkarları lehine işlediği söylenmektedir. Özelleştirme savunucularına göre KİT’lerin mali yapılarının bozulması aşırı istihdama ve işgücü verimliliğinin düşüklüğüne bağlıdır ve özelleştirme yapılması bu sorunları çözecektir. Ancak özelleştirmeyi eleştiren görüşte bu çözüm yolu kabul edilmemekte, elektriğin özel sektörün kar amacıyla üretip sattığı ticari meta haline dönüştüğü, EPDK

135 Faruk Ataay, Enerji Özelleştirmelerinde Özel Hukuk Sözleşmesi Kullanılması Sorunu, EMO

Dergisi, Sayı 2, Haziran, (Erişim)

2007http://www.emo.org.tr/ekler/20a4a78c0a273d6_ek.pdf?dergi=463, 07.09.2014, s. 100-105.

80 düzenlemeleri çerçevesinde faaliyet gösteren bir sektör yapısı oluşturulduğu söylenmektedir.136

Türkiye’de elektrik üretiminde kullanılabilecek yeterli yerli kaynak bulunduğu, en temiz ve yenilenebilir kaynaklardan birinin hidrolik olduğu ancak potansiyelinin çok az bir kısmının kullanıldığı, mevcut santrallerin bile tam kapasite çalıştırılmadığı ifade edilmektedir. Aynı zamanda Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynakları konusunda önemli potansiyelinin olduğu ancak bu kaynaklardan yararlanma perspektifine sahip olunmadığı ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı santrallere öncelik verilmesi için atılması gereken adımların atılmadığı yönünde de eleştiriler yapılmaktadır. Bir diğer önemli kaynağın linyit olduğu ancak linyitin kalorisinin düşük olduğu ve çevreye zarar verdiği belirtilmekle birlikte bu zararın en aza indirilmesinin mümkün olduğu da ifade edilmektedir. Linyit potansiyelinin de çok azının kullanıldığı, mevcut santrallerin beş katına çıkarılabilecek linyit potansiyelinin olduğu söylenmektedir. Linyit ithal kömür ve doğalgazdan daha ucuz ve yerli bir kaynak olduğu için linyite yönelim doğru bulunmakta, doğalgaz ve ithal kömüre dayalı teknolojilerin seçiminin Türkiye için bir gereklilik olmadığı ifade edilmektedir. Ayrıca nükleer santrallerin Türkiye için gerekli olmadığı pahalı bir enerji kaynağı olmasının yanında yüksek riskler taşıdığı da eleştirel bir bakış olarak ifade edilmektedir.137 Yerli ve ucuz, yenilenebilir enerji kaynaklarımız varken Türkiye’nin riskli, pahalı nükleer enerjiye yönelmesini biz de doğru bulmamaktayız.

136 Faruk Ataay, Elektrik Enerjisi Hizmetinin Tarihsel Gelişimi ve Özelleştirme Politikaları, Tes-İş Sendikası Yayını, Ankara, 2003.

137 Faruk Ataay, Elektrik Enerjisi Hizmetinin Tarihsel Gelişimi ve Özelleştirme Politikaları, Tes-İş Sendikası Yayını, Ankara, 2003.

81 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

TÜRKİYE’DE ELEKTRİK ENERJİSİ PİYASASI VE DEVLETİN DÜZENLEYİCİ ROLÜ

Türkiye elektrik piyasasında dikey bütünleşik şekilde örgütlenildiğinden elektrik piyasası düzenlemeleri çok eski tarihlere dayanmamaktadır. Sektöre özel kesimin de katılması 1980’li yıllara, sektörün özelleştirilmesi ve rekabete açılması ise 2001 yılında Elektrik Piyasası Kanunu’nun (EPK) yürürlüğe girmesine rastlamaktadır.

Türkiye elektrik enerjisi piyasası ve devletin düzenleyici rolü adlı bu bölümün alt başlıklarında öncelikli olarak Türkiye elektrik enerjisi piyasası genel bir değerlendirmeye tabi tutulacak ardından OECD ülkeleri ve Türkiye karşılaştırması yapılacak ve Türkiye elektrik enerjisi piyasasının tarihsel değerlendirmesi yapılacaktır.

3.1. TÜRKİYE’DE ELEKTRİK ENERJİSİ PİYASASINA GENEL BAKIŞ

Türk elektrik piyasasına genel bakış başlığının alt başlıklarında tablolar ve grafikler aracılığıyla elektrik enerjisi piyasası yıllar itibariyle incelenecektir.