• Sonuç bulunamadı

Devletin Dini-Halkın Dini Noktasında ġeriat-Tarikat Ġkilemi

III. BÖLÜM

4.4. CAHĠT TANYOL’DA ĠSLAMĠYET VE ALEVĠLĠK

4.4.5. Devletin Dini-Halkın Dini Noktasında ġeriat-Tarikat Ġkilemi

Tanyol Sünnilik ve Alevilik ayrımı yapar. Devletin dini olan ve yanında Ģeriat düzenini getiren mezhep Sünniliğe karĢılık gelirken, halkın dini olan ve tarikata karĢılık gelen mezhep ise Aleviliğe karĢılık gelmektedir.

3 Kerbela olayı, Irak sınırları içindeki Kerbela Ģehrinde, Ġslam Peygamberi Muhammet‟in torunu Ali‟den olma Hüseyin ile Emevi halifesi Muaviyenin oğlu 1.Yezid arasında yaĢanan iktidar kavgasıdır. Bu savaĢ ġii ve Alevi inanıĢının belkemiğini oluĢturan en önemli olaylardan biridir. Hz. Hüseyin‟in savaĢta ölümü üzerine Aleviler AĢure ayında Hz. Hüseyin için matem orucu tutarlar.

Tanyol Ġslam dininin Türkler arasında yayılmaya baĢlaması ile dinin iki farklı boyutunun oluĢtuğunu belirtir(Tanyol, 1994e: 5):

1.Halkın dini olan Ġslamiyet 2.Devletin bini olan Ġslamiyet.

Devletin dini olan Ġslamiyet(Medrese Müslümanlığı) Ģeriata, yani hukuka önem vermiĢ, halkın anladığı Müslümanlık ise tarikata yönelmiĢtir. ġeriatın Müslümanlığı resmi, biçimsel bir Müslümanlıktır. Tarikatın anladığı Müslümanlık ise, tam tersine içe dönük, kapalı, ahlak kurallarının ağır bastığı bir Müslümanlıktır(Tanyol, 1994e: 5).

ġeriat ile Tarikat, devlet ile halk arasında süren bir diyalektik çatıĢma vardır. ġeriat devleti kurmuĢ, tarikat ise milli birliği, milli kültürü kurmakta ve devam ettirmekte önemli bir rol oynamıĢtır. Tarikatın devlet kurma çabaları ve teĢebbüsleri baĢarı sağlayamamıĢtır. Çünkü tarikat için ancak sosyalist bir hukuk kurmaktan baĢka çıkar yol yoktur. Tarikat Ģeriat gibi dıĢa yönelmemiĢtir(Tanyol, 1994e: 5).

Tanyol görüldüğü gibi Aleviliği tarikata, tarikatı halka, ahlaka, tekkeye, sosyalist bir hukuk düzenine ve Türk Müslümanlığına bağlamıĢtır. Devletin dini olan Sünniliği de Ģeriata ve medrese Müslümanlığına bağlamıĢtır.

ġeriat kabuk, tarikat öz ve iç olmuĢ. Biri Ġslamiyet‟i millileĢtirmek istemiĢ, diğeri Türk milliyetini çözmüĢ, dağıtmıĢ, kendisini kendisi olmayan bir yerde aramıĢtır. ġeriat Türklüğü, Müslümanlık içinde yitirmeye çalıĢmıĢ, ya Türk dilini tamamıyla bırakmıĢ ve yabancı bir dili resmi dil olarak almıĢ ya da Türkçeyi çözmüĢ, dağıtmıĢ, onunla köksüz bir devlet dili kurmuĢtur(Tanyol, 1994e: 6). ġeriat denince, ister Alevi ister Sünni görüĢ olsun, bunda çeĢitli ağırlıkta Ģu iki öğenin bulunduğunu görürüz: Ahlak ve hukuk. Ahlak kiĢiye, hukuk topluma yöneliktir. Biri adil bir düzeni, diğeri kâmil bir insan örneğini gerçekleĢtirmek ister. Birisi kanunla, diğeri bir tür ahlak okulu olan tarikatlarla bu amaca ulaĢmaya çalıĢır. Sünni Ģeriatında hukuk, Alevi Ģeriatında ahlak öncelik taĢır. Sünni Ģeriatında hukuk, ödül ve sevap kavramları ile karĢılanırken, Alevi Ģeriatında ahlak koĢulsuz, ne ceza korkusu, ne ödül umudu olmaksızın geçerlidir. Sünni Ģeriatı laik bir ahlak ve hukuka kapalıdır. Alevilik ise açıktır(Tanyol, 1995c: 6).

Tanyol Aleviliği Laiklik kavramı ile iliĢkilendirir. Sünnilikte laikliğin mümkün olmadığını söyler. Ġslamiyet‟te ise laikliğin mümkün olduğunu düĢünmektedir. Fakat din ne zaman kanun koyan, devlet kurucu özelliği ile,

toplumsal yaĢama ve devlet düzenine müdahale ederse; o zaman laiklik mümkün olamamaktadır.

Tanyol‟a göre laiklik ancak soylu bir Türk inancı olan Aleviliğin kanatları altında güvenceye kavuĢabilir. Aleviliğin amentüsü bilindiği üzere “Eline, diline ve beline sağlam olmaktır.” Laikliğin bundan daha sağlam bir dayanağı olamaz. Türk milletinin hukukunda, ahlakı ve devlet düzeninde bu önerme gizlidir. Tanyol‟a göre Aleviliğin bu üstün ahlak görüĢüne dayanan bir hukuk ve devlet anlayıĢı, düĢüncemizin odak noktasını oluĢturmazsa, bu konuda çaba harcanmazsa, bir çöl kasırgasını andıran köktencilik akımı(ġeriat geliyor, irtica geliyor yaygarasıyla ülkeyi ayaklandıran ilkel, acımasız bir dinsel akımdır) katı bir Ģeriat kılığına bürünerek bir gün karĢımıza çıkacak ve laik düĢünce adına ne varsa silip süpürecektir. Türk halkı için yeni bir Alevi Ģeriatına gereksinim vardır(Tanyol, 1994a: 6).

Türkiye‟nin tarihinde dinsel fanatizmin arttığı her devirde düĢüncede bir durgunluk, toplumda bir kargaĢa ve devlette bir ĢaĢkınlık görülür. Tanyol‟a göre Türklerin Ġslam dinini kabul ettiği dönemden günümüze gelindiğinde Ġslamiyet‟in:

1.Bir inanç sistemi,

2.Bir egemenlik aracı olarak kullanıldığını görürüz. O bir inanç olduğu zaman müminler Allah‟a saygı, Resulüne saygı yollarını araĢtırmıĢlardır ve buradan da içe dönük bir din anlayıĢı doğmuĢtur. BaĢta Alevilik olmak üzere tarikatların çoğu bu yolu izlemiĢlerdir. Ġslamiyet dıĢa dönük bir amaca yönelince, katılaĢmıĢ hukuksal bir baskı haline gelmiĢtir. Tanyol‟a göre tarikat ve Ģeriat gibi iki yol ortaya çıkmıĢtır. Biri medresede, diğeri tekkede kurumlaĢmıĢtır(Tanyol, 1993b: 8).

Tanyol‟a göre “Osmanlı devletinin kuruluĢunda Ģeriat ve tarikat devleti omuzlayan iki ayrı uyumlu gücü temsil etmiĢtir. ġeriat diktatörlüğe, tarikat demokrasiye daha yakındır. KıĢla tarikata, medrese ise Ģeriata dayanmaktadır. Yeniçeri Ocağı Hacı BektaĢ-ı Veli‟ye bağlıdır”(Tanyol, 1993b: 8).

“ġeriatın din anlayıĢı karmaĢık, baskıcı ve dıĢa dönüktür. Tanyol laikliği Hacı BektaĢ-ı Veli‟nin türbesinde ya da Alevi Dedelerinin dergâhında aramamız gerektiğini belirtir”(Tanyol, 1993b: 9).

Tanyol tarihte ġeriatın Müslümanlığı ile tarikatın Müslümanlığının, Ģeriatın inancı ile tarikatın inancının, Ģeriatın dili ile tarikatın dilinin birbirine yabancı olarak yan yana yaĢadığını ve bunun devletle halkın arasında derin uçurumlar açılmasına sebep olduğunu belirtir. Halkın dili ayrı, devletin dili ayrı; halkın inancı baĢka, devletin inancı baĢka bir hale gelmiĢtir(Tanyol, 1992e: 8).

“Eğitim ve öğretimde de iki ayrı yön izlenmiĢ. ġeriatın eğitim dili Arapça, tarikatın eğitim dili Türkçe olmuĢtur. Ġki aydın tipi oluĢmuĢ, biri tekkede, diğeri medresede yetiĢmiĢ; biri halka yönelmiĢ, diğeri kendi milletini, kendi dilini sığıntı haline getiren devlete yönelmiĢtir”(Tanyol, 1992e: 8).

Tanyol‟a göre Türkçeye yönelmek halka yönelmektir. Dili yitirdiğimiz ölçüde halkı da yitirmiĢ oluruz. Atatürk devrimlerinin en bilinçli yanı, milli dil olmayınca ne milli bir kültür ve ne de milli bir devletin olamayacağı gerçeğine inanmıĢ olmasıdır. (Tanyol, 1992e: 8).

Tanyol Ģeriatın eğitim anlayıĢının merkezinde medrese olduğunu ve medrese eğitimi ile Türk dilinde eğitim yerine yabancı bir dille eğitim yoluyla eğitim alanların, kendi milletine yabancı bir hale geldiğini belirtmektedir.