• Sonuç bulunamadı

Bir Ġrtica Örneği Olarak Türkçe Ezan Meselesi

III. BÖLÜM

4.2. ġERĠAT-ĠRTĠCA KAVRAMLARI ÇERÇEVESĠNDE TÜRK TARĠHĠNDE

4.2.5. Bir Ġrtica Örneği Olarak Türkçe Ezan Meselesi

Bu konuda ezanın okunuĢ Ģekli tarihsel açıdan kısaca ele alınmıĢtır.

4.2.5.1.Türkçe Ezanın Okunması Dönemi

Ezanın Türkçe olarak okunduğu dönem Cumhuriyet Halk Partisi dönemine denk gelir.

“CHP döneminde 6 Mart 1933 tarihinde, Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı müftülüklere bir tamim gönderip, salât ve selam‟ın Türkçe okunmasının uygunluğunu bildirmiĢtir. Ancak ezan ve kamet‟in Türkçe okunmaması durumunda bir müeyyide ve hüküm belirtmemiĢtir”(ġeker, 2010: 10).

“2 Haziran 1941 yılında ise Türk Ceza Kanunu‟na ilave yapılarak „Türkçe ezan ve kamet‟in okuyanlara üç aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır‟ ibaresi eklenerek yaptırımın Ģekli belirlenmiĢtir(ġeker, 2010: 10).

Bu uygulama CHP iktidarı döneminde yürürlükte kalmıĢtır. Bu süreç içerisinde ezan Türkçe dilinde okunmuĢtur.

“1950 seçimlerinden sonra Demokrat Parti Arapça okunmasını istemiĢtir. Aslında Türkçe ezan tamamen kaldırılmamıĢtır, ancak 1950 tarihinden sonra Türkçe ezan okunmamıĢtır”(Kongar, 2004: 1).

Türkçe ezan okunması konusu MeĢrutiyet dönemindeki bazı aydınlar tarafından da dile getirilmiĢti. Bunu Ziya Gökalp Ģöyle ĢiirleĢtirmiĢ:

"Bir ülke ki, camiinde Türkçe ezan okunur. Köylü anlar manasını namazdaki duanın Bir ülke ki, mektebinde Türkçe Kuran okunur Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüda'nın

Ey Türkoğlu, iĢte senin orasıdır vatanın"(Kongar, 2004: 1).

“Atatürk döneminde, 1932'de, önce Türkçe ezan okunmasının dinen caiz olup olmadığını tartıĢılmıĢtır ve caiz olduğu belirlenmiĢtir”(Kongar, 2004: 1).

1931 yılının Aralık ayında, Mustafa Kemal Atatürk‟ün emriyle dokuz hafız, Dolmabahçe Sarayı‟nda ezanın ve hutbenin TürkçeleĢtirilmesi çalıĢmalarına baĢlamıĢtır.

Kuran‟ın Türkçe tercümesi ilk kez 22 Ocak 1932 tarihinde Ġstanbul‟da Yerebatan Camii‟nde Hafız YaĢar Okur tarafından okunmuĢtur(BaĢgöz, 1998: 45). Bundan 8 gün sonra, 30 Ocak 1932 tarihinde ise ilk Türkçe ezan, Hafız Rıfat Bey tarafından Fatih Camii‟nde okunmuĢtur. 3 ġubat 1932 tarihine denk gelen Kadir Gecesi‟nde de, Ayasofya Camii‟nde Türkçe Kuran, tekbir ve kamet okunmuĢtur. 18 Temmuz 1932 tarihinde Diyanet ĠĢleri Riyaseti, ezanın Türkçe okunmasına karar vermiĢtir. Takip eden günlerde, yurdun her yerindeki Evkaf Müdürlüklerine Türkçe ezan metni gönderilmiĢtir. 4 ġubat 1933 tarihinde, müftülüklere ezanı Türkçe okumalarını, buna uymayanların kesin ve Ģiddetli bir Ģekilde cezalandırılacaklarını bildiren bir tamim göndermiĢtir(1923: 1-3).

Eski dönem milletvekili Refet Ülgen, ezanın TürkçeleĢtirilmesi konusunu Atatürk‟ün yaptığı bir inkılap olduğunu Celal Bayar‟a yazmıĢ olduğu mektupta Ģöyle belirtmektedir(ġeker, 2010: 19-20):

“Türkçe ezan okutulmasının Atatürk‟ün yapmıĢ olduğu bir inkılâptır. Tekrar Arapçaya çevirmek bir gerileme, yeni bir irticadır.”

“Türkçe ezan uygulamasının ardından, Diyanet ĠĢleri BaĢkanı Rıfat Börekçi'nin 6 Mart 1933'te yayımladığı bir tebliğ ile Ġslam peygamberi Muhammed'e hürmet ve saygı ifade eden sözlerin yer aldığı salanın da Türkçe okunmasına karar verilmiĢtir”(1933: 17).

Daha sonra “1941 yılında çıkarılan 4055 sayılı kanunla Türk Ceza Kanunu'nun 526. maddesine bir fıkra eklenmiĢtir. DeğiĢikliğe göre, Arapça ezan okuyanlar ve kamet getirenler, üç aya kadar hapsedilecek ve 10 liradan 200 liraya kadar para cezası ödeyeceklerdir”(1926: 412).

4.2.5.2.Arapça Ezanın Yeniden Kabulü

Demokrat Parti hükümeti özgürlükler doğrultusunda seçim beyannamesinde olmamasına rağmen, 18 sene boyunca Türkçe ezan okunduğu halde Arapça ezan okunmasını sağlama ihtiyacı hissetmiĢtir.

1950 Türkiye Cumhuriyeti Milletvekili Genel Seçimleri sonrasında, Demokrat Parti Türkçe ezan ile ilgili olarak çalıĢmalara baĢlamıĢtır(Meydan, 2009: 685). 14 Haziran günü gazetelerde açıklanan çalıĢmalar 16 Haziran günü hızlanmıĢ, halk meclis önünde tepki vermeye -destek amacı ile- baĢlayınca çalıĢmalar hızlanmıĢ(Armağan, 2010: 2) ve kabul edilmiĢtir. Aynı gün sonuç Celal Bayar'a telsizle gönderilmiĢtir. Celal Bayar da kabul etmiĢtir. Aslında çıkarılan yasaya göre ezan dili serbest bırakılmıĢtır.

Demokratik Partinin kendini takip eden siyasal partilerin ve hatta Cumhuriyet Halk Partisi gibi partilerin seçim sürecinde ve seçim sonrasında oy toplamak için kullandıkları halkla iliĢkileri stratejisi, Anadolu insanının dini inanç ve duygularını istismarının temellerini atmak, politikada ve kamu yaĢamında dini yeniden merkeze getirmek olmuĢtur.

4.2.5.3.Kabulden Sonra YaĢanan Olaylar

“Aynı gün Ġkindi ezanında Arapça ezan yasağı resmen kalkmıĢtır. Bursa'da bir camisinde 7 defa Ġkindi ezanı okunmuĢtur. ġanlıurfa'da Hasan PadiĢah Camii

müezzini de kabulü dolayısıyla ağlamıĢtır”(Armağan, 2010: 2). Ayrıca, 6 Temmuz 1950 tarihinde de haftada üç gün Ankara Radyosu'nda Kuran okunacağı belirtilmiĢtir.

Türkçe ezan konusunda yaĢanan tarihsel olayları açıkladıktan sonra, sosyolojiye düĢen görev Türkçe ezan okumanın caiz olup olmadığı meselesi değildir. Bu konunun ele alınma nedeni, Tanyol‟un ezan meselesini neden bir irtica faaliyeti olarak gördüğüdür.

Türkiye tarihinde Türkçe ezan-Arapça ezan ikileminde yaĢanan olaylar göstermektedir ki, din politikaya alet edilmektedir.

Tanyol‟a göre “dini politikaya alet olmaktan, fertlerin ihtirasına bir vasıta yapmaktan kurtarmak için, onun ibadet ve muamelat kısmını, halka açık bir lisanla öğretmek gerekir. Böylece din sömürü aracı olmaktan kurtulabilir”(Tanyol, 1951b: 2).

Tanyol “ezan Türkçe mi okunmalı Arapça mı? sorununa din sosyolojisi açısından bakınca ne Türkçe ezanı savunanları ilerici ve ne de Arapça ezanı savunanları gerici sayılamayacağını belirtmektedir”(Tanyol, 1987c: 9).

Tanyol‟a göre ezan, emir ve yasakların egemen olduğu dinsel alanla ilgili bir olgudur. Müslümanlara ibadet vaktini bildirir. Bu nedenle Türkçe Kuran, Kuran mıdır değil midir? türünden bir tartıĢma ezan için geçerli değildir. Mezhebimizin kurucusu Ġmam Azam Ebu Hanefi, ezanın Arapçadan baĢka dillerde okunmasını caiz görmekle kalmamıĢ, Kuran‟ın baĢka dile çevirisinin de Kuran sayılacağını kabul etmiĢtir. Çünkü Ebu Hanefi‟ye göre Kuran anlamdır. Çöldeki bir Arap da Kuran‟ın bir ayetini konuĢmasında söyleyebilir(Tanyol, 1999a: 166).

Tanyol‟a göre “Atatürk devrimleri ezanı TürkçeleĢtirirken, akılcı bir yapıdan hareket etti. Bu Ġslamiyet‟in gerçeklerine uygundu. Fakat dinin doğasına, dinsel gerçeğine uygun değildi. Bütün dinler birtakım olağanüstü olaylara yanıt arar, mucizelerle oynar”(Tanyol, 1999a: 167).

Ġslamiyet ise akıl dinidir. Dolayısıyla bu durum Tanyol‟un fikri olan „dinin illaki irrasyonel bir tarafının olması gerekir‟ yargısı ile ters düĢer.

Tanyol Ġslam dininde ezanın Türkçe okunmasında bir sakınca olmadığını belirtmektedir. Ayrıca Arapça ezan yoluyla Ġslamiyet‟teki bu irrasyonel boĢluğun doldurulabileceğini düĢünmektedir.