• Sonuç bulunamadı

CAHĠT TANYOL’UN TOPLUM TĠPOLOJĠSĠ

2.5.1.Toplumların GeçirmiĢ Olduğu AĢamalar

Cahit Tanyol‟un Sosyal Ahlak Laik Ahlaka GeçiĢ isimli kitabında toplumların geçirmiĢ olduğu aĢamaları; iptidai cemiyet, aĢiri cemiyet(YerleĢmiĢ kabileler ve göçebe kabileler olarak ikiye ayrılır) ve çağdaĢ cemiyetler1 olarak belirtir. Tüm cemiyet tiplerinde hürriyetin, sorumluluğun, ahlakın, adetlerin vb. nasıl değiĢim gösterdiğini anlatır.

Tanyol‟a göre iptidai toplumlarla çağdaĢ toplumlar arasındaki en önemli fark, “iptidai toplumlardan çağdaĢ toplumlara gidildikçe değer yaratmaları artarken, örf ve adetlerin yavaĢ yavaĢ çözülmesidir”(Tanyol, 1949a: 9).

Tanyol‟a göre toplumlarda örf ve adetlere bağlı olarak estetik anlayıĢ ve ahlak normları değiĢmektedir. “Örf ve adetlerin insanın hareketlerine mutlak Ģekilde hâkim olduğu toplumlarda sanat ve ahlak arasında tam bir uzlaĢma göze çarpmaktadır”(Tanyol, 1949a: 10).

Ġptidai toplumlarda bütün değerler örf ve adetlerin içine yerleĢtirilmiĢtir. Hukuk, din, ahlak, sanat hep onun içindedir. Ġptidai toplumlardan medeni toplumlara gidildikçe, örf ve adetlerin iptidai cemiyetlerde görülen tek ve mutlak hakimiyeti yerine bir nevi değerler prensliği hâkim olur(Tanyol, 1949a: 10-11). Ġptidai toplumlarda ferdin henüz Ģahsi hayatı yoktur. Örf ve adetler, iptidai toplumların hem hukuku, hem dini ve hem de ahlakıdır(Tanyol, 1949a: 19).

Tanyol aĢiri toplumlarda, iptidai toplumlara oranla örf ve adetlerin daha geniĢ ve daha zengin ahlaki ve estetik değerleri içine aldığını düĢünmektedir.

1 Tanyol toplum tipolojisinde kullanmıĢ olduğu baĢlıkları zaman zaman değiĢtirebilmektedir. Örneğin çağdaĢ cemiyet yerine yer yer Site ifadesini kullanmaktadır. Dolayısıyla tam bir kavram belirlemesi olmamakla beraber çeĢitli eserlerinde toplumları ele alırken bir sınıflama da dikkatimizi çekmiĢtir.

Tanyol AĢiri toplumları ikiye ayrılır(Tanyol, 1949a: 146): 1.Göçebe halinde siyasi ve içtimai oluĢumlar,

2.Coğrafi bir mekânda toprağa yerleĢmiĢ Ģehir kuranlar.

AĢiret, toprağa yerleĢtiği ve Ģehir kurduğu zaman site medeniyeti kadrosuna girer. AĢiri cemiyetlerde karĢımıza çıkan iki toplumsal manzara vardır. Bunlardan biri ekonomik sistemi çobanlığa dayanan ve bir nevi “çadır Ģehri” kuran cemiyetlerdir. Diğeri, toprağa yerleĢen, ziraat yapan, köyü kuran ve bir nevi koloni tesis eden aĢiri cemiyetlerdir(Tanyol, 1949a: 146).

YerleĢmiĢ aĢiretlerde(sitelerde) ahlaki kıymetler ve estetik değerler iç içedir ve göçebe sanatına benzemektedir(Tanyol, 1949a: 184). Sitede sanat ve ahlak örf ve adetlerin dıĢında, bağımsız kıymetler olarak karĢımıza çıkmaktadır. Sitede ahlak ve sanat arasında bir çatıĢma karĢımıza çıkmaktadır. Site toplumsal yapısında, ahlak normları gibi, sanat da artık örf ve adetlerin emrinden çıkarak, aklın kontrolüne tabi tutulmaktadır(Tanyol, 1949a: 206). Sitede bütün kıymetler gibi, ahlak ve estetik gibi kıymetlerde birer bağımsız disiplin haline gelmiĢtir(Tanyol, 1949a: 208).

Ġptidai cemiyetlerden, aĢiri cemiyetin son hududuna kadar ne sanat ve ne de ahlak, örf ve adetlerin dıĢında bir emir tanımamaktadır.

Tanyol aĢiri cemiyet tipini sitenin ve modern milletin temeli sayar.

2.5.2.Toplum AĢamalarına Göre Ahlak Sistemleri

Tanyol üç toplum aĢamasında da ahlakı ele alır.

“Ġptidai insan ahlaki hareket kaidelerini ihlal ettiği zaman kendisini, kendisinden baĢkalarına karĢı sorumlu görür. Onda vicdan kendisine karĢı bir sorumluluk duygusuna sahip bulunmaz”(Tanyol, 1960: 86).

“Ġnsanın kendi kendisini sorumlu kılması ahlaki Ģahsiyetin tamlığı demektir. Bu bakımdan, ahlaki Ģahsiyetin geliĢmesine sorumluluğun geliĢmesi gözü ile bakmak daha doğrudur”(Tanyol, 1960: 86).

“Modern ahlak, bir hürriyet ahlakıdır. Çünkü insanın kendi kendine karĢı sorumlu olması, ferdi iradenin hürlüğünün bizzat kendisi tarafından kabul ve tasdiki demektir”(Tanyol, 1960: 87).

Ahlaki Ģahsiyet, iptidai cemiyetten çağdaĢ cemiyete doğru bir geliĢme yaĢar. Bir ferdin, içinde yaĢamıĢ olduğu cemiyetin törelerini benimsemesi, sevmesi ve onu bozmaması kendi cemiyetinde ahlaki bir insan örneği olarak kabul edilmesi için yeter. Fakat bu demek değildir ki, kaidelere itaat eden bu insan tam bir ahlaki Ģahsiyete sahiptir. Ahlaki Ģahsiyete sahip olmak için ferdin, kendi kendisine karĢı sorumlu olması ve hür olması Ģarttır(Tanyol, 1960: 86).

“Ġptidai cemiyetlerde sorumluluk kolektiftir. Fert herhangi bir suç iĢlediğinde, bu suç sanki cemiyet tarafından iĢlenmiĢ gibi kabul edilir”(Tanyol, 1960: 86).

Ġptidai vicdanda kolektif vazife ve sorumluluk, önce bir korkuya dayanmakta ve nihayet aĢiret cemiyetlerinde bu korku yerini Ģeref ve namus duygusuna terk etmektedir. Fakat gerek korku ve gerekse adet ve törenin baskısı olsun, her ikisi de henüz ferdi vicdanda kendi kendisine karĢı sorumlu, kendi kendisini vazifeli kılan bir ahlak anlayıĢından bizi bir hayli uzakta tutmaktadır(Tanyol, 1960: 90).

AĢiret ahlakını ise korkudan saygıya geçiĢ olarak tanımlayan Tanyol, aĢiretlerde ahlak normlarının dini korkulardan temizlendiğini belirtmektedir. Ahlaki Ģahsiyet, ferdin cemiyette mevcut adet ve törelere uymasını yeter görmektedir.

Tanyol‟a göre aĢiret ahlaki, iptidai ahlakla laik ahlak arasında bir geçiĢ noktasıdır. “Bu ahlak, tanrısız bir ahlak olması bakımından, gerek iptidai ahlaktan ve gerekse büyük dinlerin teklif ettiği mükâfat ve cezalardan ayrılır”(Tanyol, 1960: 91).

YerleĢmiĢ kabilelerde tapınaklar ve onun çevresinde birçok töre ve adetler meydana gelmiĢtir. Dine bağlı seremoniler birçok adetleri de çevresinde toplamıĢtır. Dini ayinler ve onların icra edildiği tapınaklar sanat duygusunu, mimariyi, heykeli, musiki ve dansı teĢvik etmiĢtir. Böylece bir taraftan sanatlar zenginleĢmiĢ, diğer taraftan dinin otoritesi ve din adamları ahlak sahasında ön planda rol oynamaya baĢlamıĢtır(Tanyol, 1960: 93).

Göçebe cemiyet konargöçer olduğundan, onlarda tapınak geliĢememiĢ, ibadet ve ona balı seremoniler, çoğu zaman, mahiyetini kaybederek adet ve törelerle devam etmeye baĢlamıĢtır. Töre ve adetlerin ahlaki otoriteye egemen olduğu göçebe toplumlarda açıkça görülmektedir. Bu ahlakta sosyal bağlar, dini bağların önüne geçmiĢtir. Hatta dini bağlar ve inanıĢlar bir nevi sihri unsurlarla karıĢarak göçebe örf ve âdetinin bir parçası olmuĢtur. Tamamıyla sosyal törenlere dayanan bu ahlak, laik bir ahlaktır. Bu ahlak Tanrı otoritesinin yerine cemiyet otoritesini geçirmiĢtir. Dini ve sihri kaynaklara dayanan ve gerisinde korku müeyyidesi

bulunan iptidai inançlardan sıyrılarak, tamamıyla ferdin Ģahsiyetini yaratan bir değer haline gelmiĢtir(Tanyol, 1960: 92).

“Toplumda düzeni sağlamak için devletin otoritesi koĢulsuz olarak geçerlidir. Devlet emir ve yasaklarını kanunlarla buyurur. Devletin türüne göre kanunların kaynağı değiĢir”(Tanyol, 1994c: 9-10).

“Ġlkel toplumlara doğru gidildikçe kanunlardaki yaptırım gücünün gerisinde toplumun yaygın otoritesini buluruz. Bireylerin bütün hareketlerini o toplumun örf ve adetleri belirler. Bu tür toplumlarda bireyler örf ve adetlerin buyruğuna doğa kanunlarıymıĢ gibi itaat ederler. Ve bundan rahatsız olmazlar”(Tanyol, 1994c: 10).

Tanyol‟a göre insanın özgürlüğünün ortaya çıkması büyük bir toplumsal evrimin sonucudur. “Bu evrim aĢamasında insan kendisini, kendi hareketlerinden sorumlu hisseder”(Tanyol, 1994c: 10). Özgürlük çağdaĢ insanın vicdanına sinmiĢ olan “vazifeye itaat” demektir. Bu ise ancak çağdaĢ cemiyette mümkün olabilmiĢtir.

Görüldüğü gibi Tanyol toplum sınıflamasını, cemiyette geçerli olan ahlak, örf-adetler, sorumluluk ve vicdan noktasında yapmıĢtır. Ve tüm bunlar ahlak ile bağlantılı olarak iĢlenmiĢtir. Toplumdaki sorunların çözülmesi için bireylerde ahlaki Ģahsiyetin geliĢmesinin gerekli olduğunu düĢünmektedir. Bunun için de yapılması gereken toplumda ahlakın geliĢtirilmesi ve insanın kendi kendisine karĢı sorumlu kılınmasıdır.