• Sonuç bulunamadı

7. TARTIŞMA VE ÖNERİLER

7.13 Devlet Politikaları ve Destekleme Kaynaklı Sorunlar

Türkiye ekonomisinde önemli bir yere sahip hayvancılık sektörü gerek üretim açısından gerekse tüketim açısından yeterli düzeye gelememiştir. Türkiye’de kişi başına yıllık et, süt ve yumurta tüketimi, halen gelişmiş ülkelerin oldukça gerisindedir. Son dönemlerde hayvansal ürün arzındaki büyüme talepteki büyümenin gerisinde kalmıştır. Hayvansal üretimin çoğunluğu küçük ölçekli olarak nitelenen ve bir bölümü pazardan ziyade kendi ihtiyacı için üretim yapan ya da üretim yapmak zorunda kalan kişilerce yapılmaktadır.

173

Türkiye’de büyükbaş hayvan sayısı son 10 yıllık dönemde artış eğiliminde olmasına karşılık istikrarlı bir görünüm sergilemekten uzaktır. Sektörde sorunların belirginleştiği 2012 ve 2017 yıllarında ithalata ağırlık verilerek iç piyasadaki sıkışıklığın aşılması amaçlanmıştır. Büyükbaş hayvan sayısı 2017 yılında 16,1 milyon adet seviyesinde gerçekleşmiştir. 2002 yılında 4.300 olan 20 baş ve üzeri büyükbaş işletme sayısı günümüzde 8 kat artarak 38.281 adet olmuştur. Büyükbaş hayvan varlığı 16,1 milyon başa, küçükbaş hayvan varlığı 44,3 milyon başa çıkmıştır. Kırmızı et üretimi 1,1 milyon tona, süt üretimi ise 20,7 milyon tona ulaşmıştır. Gerek yeni ve modern işletmelerin kurulması gerekse var olan işletmelerin kapasitelerinin artması ve modernleşmesi ile işletmelerin girdilerinde azalma, gelirlerinde ve verimliliklerinde de önemli artışlar sağlanmıştır. Canlı hayvan ithalatının hız kazanması, küpe affı nedeniyle kayıt dışı hayvan sayısının azalması ve hayvancılık veri tabanında yapılan güncellemeler hayvan sayısında kaydedilen artışta etkili olmuştur. Ülke genelinde kültür ırk varlığının artırılmasıyla verimlilik artmış olup, toplumun süt ve süt ürünleri tüketimini artırmaya yönelik tüketici politikalarının uygulanması gerekmektedir.

Türkiye’de kırmızı et arz artışı dikkate alındığında önümüzdeki yıllarda yeni politikaların gerekli olduğunu ortaya koymaktadır. Mevcut politikalar sürdürülürse Türkiye kırmızı et ithalatına çok yüksek miktarda döviz ödeyecektir.

Hayvancılık tamamen stratejik ve evrensel bir iş koludur ve sürdürülebilir olmalıdır. Bu noktada ivedi olarak hayvancılık politikaları (kısa, orta ve uzun) ile belirlenmeli, kademeli olarak ithalatın önüne geçilmeli bu politikalarla ithalatın sadece büyükbaş hayvancılığı değil, küçükbaş hayvancılığı da geliştirecek nitelikte olmalıdır.

Tarımsal üretime yön vermede önemli rolü olan desteklemelerinin içerisinde hayvancılık desteklemelerinin payı 2002 yılında %4,4’lerden, %30’lara kadar çıkmıştır.

Üreticilerin, Tarım ve Orman Bakanlığı'nın hayvancılık sektörüne yönelik verdiği desteklerin artırılması, sadeleştirilmesi ve evrak işlerinin azaltılması bunun yanında yılda en aza iki defada ödemenin yapılması istemişlerdir. Hayvancılık desteklemelerinin artırılmasını hayvan başına, süt desteği ve yem desteğinin yanı sıra buzağı desteğinin ayrıca kesif yeme destekleme beklentilerini de dile getirmişlerdir. Üreticilerin büyük bir

174

kısmı aldıkları hayvancılık desteklemeleri ile yem aldığını, bir kısmı da ailesinin ihtiyaçlarına harcadığını bildirmişlerdir.

Araştırmada elde elden veriler ve üreticilerin yatırım yapmalarında etkisi olduğu belirlenen değişkenler herhangi bir müdahale ile değiştirilebilecek değişkenler değildir.

Bu nedenle bu değişkenlerin artırılması veya azaltılması yönünde bir öneri geliştirmek oldukça anlamsız olacaktır. Fakat üreticilerin hayvancılığa yatırım yapma konusunda sergilemiş oldukları tutumlar doğrultusunda, üreticilerin yatırım yapabilmek adına yatırım ortamının ekonomik açıdan müsait olmasını öncelik olarak öne sürdüğü söylenebilir. Bu nedenle üreticilerin ve işletmelerin öncelikle eğitilmeleri ve ekonomik açıdan desteklenmeleri ve hayvan sayılarını arttırmaları gerekmektedir. Ancak böylelikle verilen desteklemeler kaldırılsa dahi üreticilerin hayvancılığa yatırım yapma kararında süreklilik sağlanabilecektir. Bununla birlikte, araştırma alanı sınırlı bir alan olup araştırma bulgularını tüm üreticiler için genelleştirmek mümkün değildir. Ancak araştırmada Aksaray ili hayvancılığını geliştirme yerel ekonomiye katkılarını ortaya koymaya ilişkin bir analiz ve öneriler ortaya koyduğundan, elde edilen sonuçlar bu konuda politika geliştirilmesine ve yatırım programlarının oluşturulmasına ışık tutabilir niteliktedir.

Hayvancılık girdi fiyatları içerisinde en önemli maliyet kalemi yem olduğundan sürdürülebilir üretim açısından düzenli yem bitkisi ekimi önem arz etmektedir.

Araştırma alanı kaba yem üretiminde yüksek potansiyele sahiptir. Yem bitkileri özellikle de yonca üretimi ilin kaba yem ihtiyacı karşıladığı gibi Aksaray ilinden diğer illere de gönderilmektedir. Özellikle yem bitkileri içinde en çok ekimi yapılan çeşitler yonca, mısır, fiğ, korunga, arpa ve buğdaydır. Hayvancılık sektörünün temel girdisi ve en önemli maliyet unsurunu oluşturan yemin yeterli miktarda, ucuz ve kaliteli bir şekilde temin edilmesi hayvan popülasyonunda da ciddi artışların yaşanmasına ve akabinde verim artışlarına yerini bırakmıştır. Bu nedenle özellikle ekonomisi hayvancılığa dayalı ilde üreticiler yem bitkilerinin bitkisel üretime göre daha fazla desteklenmesinin yanı sıra bölgeye uygun verimi artıracak yem bitkileri çeşitlerinin geliştirilmesi ve kesif yem olarak bilinen çuval yeme destek verilmesini istemektedirler.

175

Aksaray’da hayvancılık işletmeleri daha çok küçük ölçekli işletmeler olduğundan altyapı koşulları iyi değildir. Üreticiler eski yapılarda artık hayvancılığın yapılmasının zor olduğunu, modern işletmelerin kurulması gerektiğini, bunun için özellikle işletmelerini modernize edecekleri ve büyütecekleri alana ihtiyaç duymaktadırlar.

Bunun yanında faizsiz krediye ihtiyaç duyduklarını da belirtmektedirler. Aksaray ilinde bulunan süt ve süt ürünleri, et ve et ürünleri işleyen işletmeler ile yem fabrikaları sadece ilin değil bölgenin ihtiyaçların karşılanmasında, kalkınmasında önemli yere sahiptir.

Aksaray’da et ve süt işleyen işletmelerin yeterli olması dolasıyla kapasite sorunu olmadığından, üreticiler üretmiş oldukları hayvansal ürünlerin pazarlanmasında sorun yaşamamaktadır Dolasıyla büyümek ve fazla üretmek gayreti içerisindelerdir.

Hayvancılık en önemli ekonomik faaliyet olduğundan, sektörde yetişmiş bir işgücü potansiyeli vardır. Ancak işgücü bakımından bir potansiyel olsa da üretici bilinci açısından yeteri kadar geliştiğini söylemek mümkün değildir. Sektörün en fazla dezavantajlı olduğu konular ise finansman temini ve kullanılan teknolojidir. Özellikle süt sektöründe hijyenik ve kaliteli süt için süt sağım makineleri ve soğutma tankı ekipman kullanımı yaygınlaştırılmalı, bu konuda üreticiye gerekli destekler verilmeli, yetiştiricilik ve besleme konusunda eğitim desteği verilmelidir. Üreticinin teknik kapasitesinin ve niteliğinin artırılması, üreticiler arasında örgütlenmenin ve ortak iş yapma kültürünün geliştirilmesi ve tarımsal girişimciliğin ve girişim sayısının artırılması gerekmektedir. Son yıllarda işletme ölçeklerinin büyütülmesi, ahır/barınak koşullarının iyileştirilmesi kapsamında bakanlık ve sektörle ilgili diğer kurumlardan verilen desteklerde önemli ölücülerde artış olmuştur. Ancak özellikle bu destekler hayvancılık sektörün içerisinde yer almayanların da faydalandırıldığı, kefil koşulluğunun zorluğundan dolayı desteklerden yeterince faydalanılmadığını belirtmektedirler. Ayrıca desteklerden belirli kişilerin faydalandığın da belirten üreticiler vardır.

Hayvan sağlığının korunması yanında kaliteli ve sağlıklı süt üretilmesi sağlanması amacıyla hastalıktan ari işletme desteklemesinin artarak devamının sağlanması Türkiye’de yaygın olarak görülen sığır tüberkülozu, sığır, koyun, keçi brusellozu ile etkin mücadele edilebilmesi, sürdürülebilir hayvancılığın sağlanması ve hayvanlardan

176

insanlara bulaşabilen bu hastalıklardan korunmak amacıyla bu destek büyük önem arz etmektedir.

Aksaray ilinde görüşülen yetiştiricileri yarısından daha fazlasının ilkokul düzeyinde eğitime sahip olduğu görülmektedir. Yetiştiricilerin eğitim seviyelerinin düşük olması, onların yeniliklere açık olmasını engellemektedir. Bu hususta, Ziraat fakültelerinde eğitim gören öğrencilerin kendi yörelerinde ziraata devam etmeleri konusunda, onları teşvik edecek destekler verilirse, hem bölgeyi tanıyan ve bilen insanlar yerinde kalarak tarımda istihdam edilir, diğer illere göç önlenir hem de sektör bilinçli üreticilerle daha dinamik bir yapıya kavuşabilir. Böylece eğitimli gençlerin tarımda istihdam edilmesi sağlanabilir ve tarım sektörünün ekonomiye katkısı artırılabilir.

Yetiştiricilerin yaş ortalaması ise 52,4’dür. Üreticilerin yaş ortalamasının yüksek olması genç nüfusun kentlere göç etmesinin ve tarımsal faaliyetle uğraşmamasının sonucudur.

Kırsal alan ve tarım için azalan genç nüfus gelecek için bir tehdittir. Tarımdan elde edilen gelirin, küçük ölçekli üretici ve aile bireyleri için düşük kalması, kırsal alanların cezbedici yönleri olmamasının yanında sosyal, sağlık ve eğitim imkânlarının olmaması gençleri tarım dışı faaliyetlere yönelmektedir. Gençleri kırsalda tutmak için ekonomik olarak desteklenmesi, ayrıca kırsal alanların yaşanabilir hale getirilmesi gerekmektedir.

Tarımda ve kırsalda genç nüfusu tutmanın tek yolu kırsal kalkınma yani üreticilerin kalkınmasıdır.

Üreticiler, veterinerlik hizmetini daha çok özel veterinerlik kliniklerinden temin ederken, il ve ilçe tarım veterinerlik hizmetlerinin tam olarak ihtiyaçlarını karşılamadıklarını ve bu konuda daha çok personele gerek duyduklarını vurgulamaktadırlar.