• Sonuç bulunamadı

2. DESCARTES’DA HAYAL GÜCÜ

2.1. Descartes’da “Düşünme”in İki Tarzı

Descartes’ın, düşünenin düşünen/kendi üzerine düşünmesini ifade eden meşhur ‘Düşünüyorum, o hâlde varım’ önermesinin, insanın tüm bilme faaliyetinin zeminini teşkil eden temel bir işlevi bulunmaktadır. Zira insanın tanımaya yönelik her türlü faaliyeti, “düşünme(k)”den başka bir şey değildir. Bu nedenle, sadece idrak etmek, istemek, hayal etmek değil, fakat hissetmek de düşünmek demektir.133 Bu bağlamda, Descartes düşünmenin ürünü olan düşünceleri üç türe ayırır: Bir adam, khrimaira, melek, gökyüzü, Tanrı tasavvurları gibi ideler; istekler ve duygulanımlar;

yargılar/hükümler.

Düşünme ürünlerim arasında bazıları nesnelerin imgeleri gibidir ve ide adı asıl ve sadece bunlara yakışır: Bir adam veya bir khimaira veya bir melek ya da göğü hatta Tanrı’yı kafamda tasarladığım zaman olduğu gibi. Kimi başka düşünceler de başka biçimlerdedir: istediğim, korktuğum, olumladığım veya yadsıdığım zaman olduğu gibi; bu durumda bir şeyi zihnimin bir eyleminin konusu olarak kavrıyor, fakat ona ayrıca adı geçen eylemle o şeye başka bir şey

133 Descartes, Felsefenin İlkeleri, a.g.e., s. 31.

60

ekliyorumdur ki, bu tür düşünme ürünlerimden bazılarına istem (istek) veya duygulanım, bazılarına da yargı adı verilir.134

Birinci türdeki ideler, kendiliklerinde ve başka bir şey ile ilişkilendirilmeden ele alındıklarında, yani yalnızca düşünmenin bir modu/tarzı olmaları göz önünde bulundurulduğunda, herhangi bir yanlışlık ihtiva etmezler. Zira zihindeki her bir ide, yalnızca düşünmenin bir tarzı olmak bakımından aynı “formel gerçekliğe” sahiptir. İstek ve duygulanımlar da yanlışlık ihtiva etmez, zira kötü ya da olmayan şeyler istemek bile, bunları istemekte olmayı değiştirmeyeceğinden doğruluğundan bir şey kaybetmez.135

Bununla birlikte, Descartes’a göre kendimizde gördüğümüz bütün düşünme biçimleri yalnızca iki genel tarzda icra edilebilir. Bunlardan biri anlama yetisi ile kavramak, diğeri ise irade ile kendi kendini belirlemektir.136 Düşünenin kendisinde bulunan ideleri idrak edilmesini sağlayan yetenek, Descartes’ın metinlerinde

‘intellectus’ olarak bahsettiği, insanın bilme ya da tanıma yetisidir. Bu bağlamda, hissetme, hayal etme, en genel manada düşünmenin tarzları/modlarından başka bir şey değildir.137 Yani, Descartes’ın düşünme ayrımları dikkate alındığında, hayal gücü düşünmenin bir modu ya da tarzı, daha özelde ise düşünmenin temel edimi olan anlama yetisinin bir modu ya da tarzı olarak karşımıza çıkmaktadır. İrade ise anlama yetisiyle idrak edilenleri olumlamayı ya da yadsımayı, onlara doğruluk da yanlışlık atfetmeyi sağlayan, insanın tercih etme yetisidir. Bu bakımdan da arzulamak, nefret etmek, iddia etmek, reddetmek ve şüphe etmek, iradenin tarzlarıdır.138

Descartes’a göre, bir şey iddia etmek ya da reddetmeksizin, yani herhangi bir konuda yargı verilmeksizin, yalnızca bir şey idrak etmede herhangi bir yanlışlık bulunmadığı gibi, açık ve seçik idrak edilen bir şey hakkında verilen yargılarda da herhangi bir yanlışlık bulunmaz.

134 Descartes, Tanrı’nın Varlığının ve İnsanın Ruhuyla Bedeni Arasındaki Gerçek Ayrımın Açık Biçimde Kanıtlandığı İlk Felsefe Hakkında Meditasyonlar: Pierre Gassandi’nin Meditasyonlar’a İtirazı ve Descartes’ın Bu İtirazlara Yanıtı, a.g.e., ss. 33-4.

135 Descartes, a.g.e., s. 34.

136 Descartes, Felsefenin İlkeleri, a.g.e., s. 48.

137 Descartes, a.g.e., s. 48.

138 Descartes, a.g.e., s. 48.

61

Tek başına anlama yetisiyle hiçbir şeyi ne olumlayabilir ne de yadsıyabilirim;

sadece olumlayabileceğim ya da yadsıyabileceğim şeylerin idelerini zihnimde tasarlarım. İmdi, anlama yetisini tam böyle düşünürsek, onda asla hiçbir yanılgı bulunmadığını söyleyebiliriz.139

(...) çok açık ve çok seçik olara kavrayabildiğimiz şeylerin hepsi doğrudur.140

Bu nedenle, idrak edilenler hakkında yargı verebilmek için irade de gereklidir.

Zira herhangi bir şekilde idrak edilmeyen bir şey hakkında yargı vermek söz konusu olamayacağından, yargı verebilmek için anlama yetisiyle idrak edilenlere ihtiyaç vardır.

Bir başka ifadeyle, yargı verebilmek için irade de gereklidir; zira ilkin bir şey idrak edilir, daha sonra onunla ilgili yargı verilir. Bu nedenle Descartes iradeyi, “anlama yetisinin önerdiği şeyleri olumlamak veya yadsımak, aramak veya kaçınmak için hiçbir dış kuvvetin zorlayışını hissetmeden” tercih etme, karar verme yetisi olarak tanımlamaktadır.141

Descartes, gerek anlama yetisinin gerekse iradenin insana sahip olduğu her şey gibi Tanrı tarafından verildiğini, dolayısıyla yanlışın ya da yanılgıların tek başına bizzat bu yetilerden kaynaklanmadığını ifade eder:

Yanılgılarımın nedeni ne Tanrı’dan aldığım irade, ne de anlama yetisidir; zira biri kendi türünde çok geniş kapsamlı ve aynı zamanda kusursuzdur; diğerine gelince, her şeyi Tanrı’nın bana vermiş olduğu bu tasarlama gücüyle yaptığıma göre, her tasarladığımı gerektiği gibi tasarladığıma ve burada yanılmamın olanaksız olduğuna şüphe yoktur.142

Kendi deneyimlerimden biliyorum ki, bende belli bir yargıda bulunma ya da doğruyu yanlıştan ayırma yetisi vardır ve bunu, bende bulunan ve sahip olduğum diğer bütün şeylerle birlikte, her hâlde Tanrı’dan almışımdır; ayrıca mademki onun beni aldatmak istemesi olanaksızdır, öyleyse bu yetiyi bana, gerektiği gibi kullandığım takdirde, beni hiçbir zaman yanılgıya düşmeyecek bir nitelikte verdiği de kesindir.143

139 Descartes, Tanrı’nın Varlığının ve İnsanın Ruhuyla Bedeni Arasındaki Gerçek Ayrımın Açık Biçimde Kanıtlandığı İlk Felsefe Hakkında Meditasyonlar: Pierre Gassandi’nin Meditasyonlar’a İtirazı ve Descartes’ın Bu İtirazlara Yanıtı, a.g.e., s. 52.

140 Descartes, a.g.e., s. 32.

141 Descartes, a.g.e., s. 53.

142 Descartes, Tanrı’nın Varlığının ve İnsanın Ruhuyla Bedeni Arasındaki Gerçek Ayrımın Açık Biçimde Kanıtlandığı İlk Felsefe Hakkında Meditasyonlar: Pierre Gassandi’nin Meditasyonlar’a İtirazı ve Descartes’ın Bu İtirazlara Yanıtı, a.g.e., s. 54.

143 Descartes, a.g.e., s. 50.

62

Tanrı’nın hem anlama yetisi hem de iradesi sonsuzdur. İnsanın ise anlama yetisi yalnızca kendisindeki pek az şeye uzanır ve daima sonluyken, iradesi âdeta/neredeyse sonsuzdur.144 “Bende, daha büyük ve daha geniş olabileceğini aklımın alamayacağı kadar büyük ve geniş olduğunu tecrübelerimle bildiğim bir tek yeti vardır: İrade ya da özgür seçim yetisi; Tanrı’nın imge veya suretini taşıdığımı bana bildiren de işte bu yetidir.”145 Dolayısıyla insanın yanılgıya düşmesinin, hata yapmasının nedeni, anlama yetisi ve irade arasındaki bu dengesizlikten/uyumsuzluktan kaynaklanır.

Öyleyse, yanılgılarım nereden doğuyor? Sadece şundan ki, iradenin anlama yetisinden çok daha geniş ve kapsamlı olması yüzünden onu aynı sınırlar içinde tutamıyorum ve genişleterek, anlamadığım şeyleri de kapsamına sokuyorum;

oysa o doğası gereği bu şeylere kayıtsız ve ilgisiz olduğundan kolayca aldanabiliyor ve doğru yerine yanlışı, iyi yerine kötüyü seçebiliyor; böylece ben de yanılıyor ya da günah işliyorum.146

O hâlde, yanlış ve hatadan kaçınmak, anlama yetisi ile açık ve seçik idrak edilemeyen şeylere doğruluk ya da yanlışlık atfetmeyerek, yani onlar hakkında yargı vermeyerek mümkündür:

Şimdi, bir şeyi zihnimde açık seçiklikle idrak edemediğim için onun hakkında hükümde bulunmaktan kaçınırsam, doğru olanı yaptığım ve aldanmadığım açıkça bellidir ama onu olumlamaya veya yadsımaya karar verirsem, irademi gerektiği gibi kullanmıyorum demektir ve doğru olmayanı olumlamışsam yanıldığım açıktır; hatta vardığım hüküm rastlantı sonucu doğru çıksa bile, yine yanılmamış ve irademden gerektiği gibi yararlanmış sayılmam; zira doğa ışığı bize, anlama yetisinin idrakının her zaman iradenin karar vermesinden önce gelmesi gerektiğini öğretir. 147

Su hâlde, yukarıda yapılan belirlemeler üzerinden, hayal gücünün tüm bilgilerin kendisinden türetilebileceği ilkelerin idraki söz konusu olduğunda herhangi bir işlevi bulunup bulunmadığı hususunun ele alınması gerekmektedir. Descartes’ın düşünce sisteminde hayal gücünün yeri ve işlevi ancak bu sayede açığa çıkartılacaktır.

144 Descartes, Felsefenin İlkeleri, s. 50.

145 Descartes, Tanrı’nın Varlığının ve İnsanın Ruhuyla Bedeni Arasındaki Gerçek Ayrımın Açık Biçimde Kanıtlandığı İlk Felsefe Hakkında Meditasyonlar: Pierre Gassandi’nin Meditasyonlar’a İtirazı ve Descartes’ın Bu İtirazlara Yanıtı, a.g.e., s. 53.

146 Descartes, a.g.e., s. 54.

147 Descartes, a.g.e., s. 55.

63