• Sonuç bulunamadı

“Osmanlı tarih yazıcılı ının ilk örnekleri 14ncü yüzyılın sonlarında ortaya çıkmı ve ilk ürününü Yah i Fakih’in “Menakıb-ı Al-i Osman” (Osmanlı Hanedanının Hikayeleri) adlı eseriyle vermi tir. 1300’lü yılların sonlarında yazıldı ı tahmin edilen bu yapıt, bugüne kadar bulunamamı tır ve sonraki yazarların bu eserden yaptıkları alıntılar sayesinde tanınmaktadır. Osmanlı tarih yazıcılı ının ilk örne ini bir air olan Ahmedi(1334-1413) verdi. Ahmedi’nin manzum bir mesnevi tarzında hazırladı ı “ skendername” adlı yapıtı tam

115 SAFRAN; a.g.e., s. 175-176. 116 SAFRAN; a.g.e., s. 176.

117 YILDIZ, Hakkı Dursun; “Ortaö retimde Türk Tarihi”, Türk Kültürü, 1966, s.40. 118 SAFRAN; a.g.e., s. 176.

manasıyla bir tarih yazıcılı ı ürünü sayılamaz”119 Gerçek anlamda olmasa da, Osmanlı tarih yazıcılı ının ilk ürünleri sayılabilecek olan tarihi nitelikteki eserler, II. Murat zamanında ortaya çıkmı tır.

II. Murat’ın saltanatı (1421-1451) zamanında, tarihi nitelikteki üç tür eser görülür. 1421 yılından itibaren, geçmi olayların günü gününe tarihleriyle birlikte kaydedildi i “Tevarih-i Al-i Osman” (Osmanlı Hanedanı’nın Tarihleri) ba lıklı anonim eserler ortaya çıkmaya ba ladı.120 Hepsi de Süleyman ah’ın Anadolu’ya geli iyle ba layan, fakat çe itli olaylarla son bulan bu kronikler (vaka kayıtları) içerik bakımından efsanevi hikayeler koleksiyonudur ve kısa ve özlü yazılar serisi eklinde kaleme alınmı tır. Dönemin bir ba ka tarihi eser türü, Saray müneccimleri tarafından hazırlanan “Saray Takvimleri”dir. “Saray Almanakları” da denilen bu takvimlerde, önce Adem’den itibaren peygamberlerin, Abbasi halifelerinin kronolojik listeleri ile Selçuklu, Karamanlı ve Osmanlı hanedanlarının önemli olayları anlatılır, sonra içinde bulunulan yıl hakkında kehanetler ve rüya tabirlerine ili kin prensipler ile benzeri konuları içeren astronomik ve astrolojik bölümlere de yer verilirdi. Bu dönemin di er tarih eseri türü, Arapça’dan ve Farsça’dan Türkçe’ye çevrilen tarih eserleridir.121

Osmanlı hakimiyeti müddetince tarihe katkıları olan dris- Bitlisi, Kemal Pa azade, Hoca Sadettin Efendi, Naima, Peçevi, Katip Çelebi, anizade Mehmet Efendi, Ahmet Pa azade Yusuf ve tercüme ve telif eserleriyle 19ncu asır edebi ve tarih yazınına damgasını vuran Ahmet Cevdet gibi isimlerin önemli çalı maları olmu tur.122

Ku kusuz, XIX. yüzyılın ikinci yarısında Batılı tarihçilerin eserlerinden yararlanan tek tarihçi Ahmet Cevdet de ildi. O sıralarda ba ka Osmanlı tarihçileri de Avrupalı tarihçilerin yapıtlarına ba vuruyorlar, hatta bazı Avrupa ülkelerinin tarihlerini yazıyorlardı. Avrupa literatüründen yapılan çevirilerin olumlu bir sonucu olarak, Batı eserlerinden uyarlama modern tarih eserleri

119 BAB NGER, Franz; Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri, Çev. Co kun ÜÇOK, Kültür

Bakanlı ı Yayınları, Ankara, 1992, s. 11-13.

120 BAB NGER; a.g.e., s. 16-17.

121 ORAL,Mustafa; mparatorluktan Ulusal Devlete Türkiye’de Tarih Anlayı ı (1908-1937),

Basılmamı Doktora Tezi, Ankara, 2002, s. 27-28.

ortaya çıktı. Bu türden ilk yapıtı, Ahmet Hilmi (Ö.1878), Chambers’ın “Universal History” (Evrensel Tarih) adlı eserinden tercüme ve adapte ederek hazırladı ı altı ciltlik “Tarih-i Umumi” (Genel Tarih) (1866) adlı eseriyle verdi. Zamanın en çok okunan yazarlarından Ahmet Mithat Efendi (1841-1912), Avrupa’nın çe itli ülkeleriyle ilgili ondört kitap yazdı. Ahmet Vefik Pa a (1823-1891), “Fezleke-i Tarih-i Osmani” (Kısa Osmanlı Tarihi) (1863) adlı eseriyle ilk kez Fransız tarzında bir ders kitabı ortaya koydu. Süleyman Pa a (1838-1892), Arthur Lumely Davids’in “Grammer of the Turkish Language” (Türk Dilinin Grameri) (1832) eserine dayanarak “Tarih-i Alem”i (Dünya Tarihi) (1876) yazdı. Mustafa Celaleddin Pa a (1828-1875) “Les Turcs anciens et modernes” (Eski ve Ça da Türkler) (1869) adlı yapıtıyla Türklerin etnik bakımından Avrupa halklarıyla akraba olduklarını ileri sürdü. Necip Asım Yazıksız (1861-1935), Leon Cahun’un “Introduction a l’Historie de I’Asie” (Asya Tarihi’ne Giri ) (1896) adlı eserini temel alarak “Türk Tarihi” (1899)ni yazdı.123

Süleyman Pa a, 1876’da “Tarih-i Alem”in önsözünde söyledi i u sözüyle de milli tarih dü üncesini Osmanlı’da fiilen ders kitabı yoluyla ortaya koymu oluyordu: “Askeri Okullar Nazırlı ı’na geçince, bu okullara gerekli olan kitapların çevirisini uzmanlara bıraktım. Fakat sıra tarihe gelince, çeviri yoluyla yazdırılamayaca ını dü ündüm. Avrupa’da yazılan bütün tarih kitapları ya dinimize ya da Türklü ümüze kara çalmalarla doludur. Bu kitaplardan hiçbirisi çevirtilip de yurdumuzda okutturulamaz. Bu gerekçeye dayanarak okullarımızda okunacak tarih kitabının yazılması i ini ben üzerime aldım.”124

II. Me rutiyet Döneminde tarih dersleri, “milli ve vatani terbiye ” aracı olarak görüldü ü için ço unun ele tirel dü ünmesine , akıl yürütmesini geli tirmesine yönelik olarak düzenlenmemi tir. Öyle ki 1910 yılında bile Satı Bey, “Tarih Ö retiminin Temel Yöntemleri” (Tarih Tedrisatının Usul-ı Esasiyesi) adlı makalesinde, tarih dersinin Mutlakiyet Dönemi’nin (1876-1908) ne kadar kötülüklere neden oldu unu, me rutiyet idaresinin ne kadar iyi bir idare oldu unu göstermesi gerekti ini yazmaktadır. Satı Bey’e göre tarih dersi,

123 ARIKAN, Zeki; “Tanzimattan Cumhuriyet’e Tarihçilik”, Tanzimattan Me rutiyete Türkiye

Ansiklopedisi, 4. C., leti im Yayınları, stanbul, 1985, s. 1587-1588.

124 SÜLEYMAN PA A; Tarih-i Alem, stanbul, 1876’dan aktaran GÖKALP, Ziya; Türkçülü ün

“me rutiyet” özgürlü ünün ne kadar uzun yoksulluklar, ne kadar cansiperane u ra malar sonucunda elde edildi ini de anlatmalıdır.125

Bu ifadelerden unu anlıyoruz ki, Türkiye’deki “tarih ö retimi” Osmanlı’dan tevarüs edilmi bir gelenek halinde olu mu tur. Osmanlı imajı da bugünkü kolektif anlamıyla millet dü üncesinin yüceltilmesi gibi görülmeye çalı ılmı tır. Bu telkinlerin müfredatlarda da artık dillendirilmeye ba ladı ını görüyoruz: “1914 tarihli Darülmuallimin-i btidai Müfredat Programı’nda 1. sınıfa haftada iki ders lk Ça Tarihi, 2. sınıfa Orta Ça ve slam Tarihi, 3. sınıfa Tarih-i Osmani ve Avrupa Tarihi, 4. sınıfa da Avrupa Tarihi konmu tur. Osmanlı tarihi dersinde ö retmenden ö rencileri, olay ve sebebi arasındaki ili kiyi incelemeye yöneltmesi, özellikle, devletin duraklama ve gerilemesini meydana getiren sebeplere önem vermesi istenmektedir.”126 Açıklamaya öyle devam edilmektedir:

“Muallimler, tarihin, terbiye-i vataniye için en mühim bir vasıta oldu unu , vicdan meylinin te ekkülüne pek mühim bir vazife icra etmekte bulundu unu nazar-ı dikkatten dur(uzak) tutmayacaklardır.” 127

Benzer Belgeler