• Sonuç bulunamadı

2.1. KURAMSAL AÇIKLAMALAR

2.1.5. DERS KİTAPLARININ HAZIRLANMASINDA BELİRLEYİCİ BİR

Yeni doğan bir bebek bilişsel açıdan hangi özelliklere sahiptir? Bu bebeğin davranışları ne tür özellikler gösterir?

“İlköğretime yeni başlayan öğrenciler okumayı öğrenirken hangi zihinsel işlemleri kullanabilirler?”

“8. sınıf öğrencilerinin ortalama olarak gösterdikleri zihinsel davranışlar nelerdir?”

“İnsanlar neden savaşır? sorusuna 6 yaşındaki çocukla, 17 yaşındaki gencin vereceği cevaplar arasındaki farklılıklar neler olabilir?”

Yukarıdaki sorular ve buna benzer olarak sorulabilecek soruları cevaplandırabilmek için öncelikle, bilişsel gelişimin ne anlama geldiğine, bilişsel gelişim dönemlerinin özelliklerine ilişkin bilgi birikimine sahip olmak gerekmektedir (Erden ve Akman, 2001:60).

“Bilişsel gelişim; bebeklikten yetişkinliğe kadar, bireyin çevreyi, dünyayı anlama yollarının daha kompleks ve etkili hale gelmesi süreci” (Senemoğlu, 1997:39) olarak tanımlanabilir.

Jean Jacques Rousseau’nun ısrarla ve sürekli bir biçimde “deneyimler ışığında öğrenme düşüncesinin özünü oluşturan kendi bakış açımızla çocuğun bakış açısını bir kefeye koymak kadar yanlış bir şey olamaz. Çünkü, çocukların kendine özgü ve bizlerinkinden çok farklı görme ve düşünme biçimleri vardır” şeklinde ortaya koyduğu görüş, Piaget’in bireyin bilişsel gelişiminde evreler olduğu teziyle birleştirilerek eğitim alanında üzerinde oldukçe fazla çalışılan konulardan biri haline getirilmiştir (Dilek, 2000; Ensar, 2002:21)

33

Piaget, bilişsel gelişimi dört temel evreye ayırmıştır. Bunlar sırasıyla; duyusal motor dönemi, işlem öncesi dönem, somut işlemler dönemi ve soyut işlemler dönemidir. Piaget, çocukların bu gelişim dönemlerini sırasıyla geçirmeleri gerektiğini, bir gelişim dönemini atlayarak diğerine geçemeyeceklerini; bir dönemde kazanmaları gereken bilişsel becerileri kazandıklarında o dönemdeki gelişimlerini tamamladıklarını belirtmektedir (Senemoğlu, 1997:46).

Tablo 1’de dört temel gelişim dönemi ve bu dönemlere ait özellikler kısaca özetlenmiştir.

Tablo 1: Piaget’in Bilişsel Gelişim Dönemleri ve Özellikleri

Dönemler Tahmini Yaşlar Erişilen Temel Özellikler

Duyusal Motor Dönemi 0-2 yaş

-Kendini dış dünyadan ayırt etme

-Refleks davranışlarından amaçlı davranışlara geçme -Nesnenin sürekliliğini kazanma

-Bellek ve düşünceyi kullanmaya başlama

İşlem Öncesi Dönem 2-7 yaş

-Dil gelişiminin hızlanmasına bağlı olarak çevresindeki olay ve nesneleri çeşitli sembollerle ifade etme

-Tek yönlü sınıflandırmalar yapma

-Başlangıçtaki ben merkezlilikte giderek azalma

Somut İşlemler Dönemi 7-11 yaş

-Mantıksal düşünme yeteneğinde gelişme -Konumu kazanma

-Üst düzeyde sınıflama, sıralama yapma -Ben merkezlilikten uzaklaşma -Somut yollarla problem çözme

Soyut İşlemler Dönemi 11 yaş +

-Fikir dünyasıyla aktif olarak ilgilenme ve düşüncelerini etkinliklerinde yansıtma

-Değer ve inanç sistemini yapılandırma -Soyut problemler üzerinde fikir yürütme -Bilimsel yöntemlerle problem çözme

Kaynak: Senemoğlu, Nuray. (1998). Gelişim Öğrenme ve Öğretme. Ankara: Ertem Matbaacılık. Sayfa: 46.

Somuttan soyuta giden bir çizgide zihinsel işlemler ürününü açıklamaya çalışan Piaget’e göre; “bilişsel yetenek, genel olarak nesnel gerçekliğin bilişsel yapılara dönüştürülmesi ve yeniden işlenmesidir. Ona göre, bilişsel gelişim, bilinç ve çevrenin diyalektik etkileşimli ilişkisinden oluşur. Bu anlamıyla zeka, bir uyma davranışıdır. Uyma ise özümleme ve uyumsamanın gerçekleşmesine bağlıdır. Özümleme, nesnel gerçekliğin simgesel olarak bilinç yapılarına dönüştürülmesi, uyumsama ise, bilinçte önceden var olan şemaların yenileriyle etkileşimi şeklinde gerçekleşir. Bu yönüyle, bilişsel gelişim zeka, seçici algı, imgesel ve simgesel (kavramsal) düşünce süreciyle bilinç yapılarında gelişmesi ve yeni bir yapıya dönüştürülmesi şeklinde ortaya çıkıp

34

somut olan nesnel gerçekliğin, bilişsel anlamda soyut olarak kavranması, algılanması sonucunu doğurur. Kısaca, bilişsel gelişim, somut işlemlerden soyut işlem yeterliliklerine doğru gitgide gelişen bir ivme kazanarak, bireylerin çocukluk, ergenlik, gençlik ve yetişkinlik dönemlerinde belirli beceriler kazanmalarına katkı sağlar (Topses, 2001:6). Bu yüzden, bilişsel gelişimi, bireylerin zihinsel gelişimiyle ilgili yapı özelliklerinin tamamını bünyesinde bulunduran bir öğrenme sistemi olarak değerlendirmek gerekir.

Bireyin gelişiminde bilişsel evrelerin kabulü, bu evrelerin temel dil becerileriyle ilgili kavramların öğretiminde de kullanımını gündeme getirmiştir. Piaget’in ortaya koyduğu bilişsel gelişim evreleri teorisinin bireyin düşünce gelişimi, akademik başarısı ve öğrenmesi üzerindeki olumlu etkilerini incelemeye çalışan pek çok araştırmacı Piaget’in bilişsel gelişim evrelerini belirlerken temel dil becerilerini dikkate almadığını gözlemlemişlerdir. Bu yüzden gelişim psikologları tarafından “tekamülün sadece bireysel temellerle açıklanamayacağı, özellikle, öğrenme ve düşünme üzerinde önemli bir katkıya sahip olan kavram gelişiminin, içinde yaşanılan kültür ve bu kültürün taşıyıcı ögesi olan dille de ilişkili olduğu” anti teziyle Piaget eleştirilmiştir (Dilek, 2000).

Gelişim kuramı üzerinde çalışan gelişim psikologları, bireyin gelişimiyle ilgili olarak farklı yaklaşımlarda bulunmuşlardır. Bunlardan bazıları, iç süreçlere ve bu süreçlerdeki değişikliklere, bir kısmı ise, dış koşul etkilerine dayalı olarak gelişmeyi yorumlama yoluna gitmişlerdir. İç süreçler bütününe daha fazla pay biçenler gelişim kavramını, ‘dönem’ yaklaşımıyla, dış koşullar bütününe daha çok pay biçenler ise, ‘çevre’ yaklaşımıyla çözümlemeye çalışmışlardır (Küçük, 1998:47). Ancak burada belirtilmesi gereken husus, bilişsel gelişimi sağlayan etkenlerin kökenlerini organizmanın hem içinden -olgunlaşma- hem de dışından -geçirilen yaşantı ve deneyimler, sosyal etkileşim, öğrenme- aldığı gerçeğidir. Öğrencilerin üst düzeyde bilişsel beceriler gerçekleştirebilmeleri için, öncelikle öğrenci grubunun içinde bulunduğu bilişsel gelişim döneminin özellikleri bilinmelidir. O halde, düzenlenecek öğretme-öğrenme ortamıyla, çocuğun, fiziksel bilme olayından işlemsel bilmeye doğru ilerlemesi sağlanmalı, bu öğretme-öğrenme etkinlikleri çocukları bulundukları düzeyden alıp bir üst düzeye çıkarabilmeli, yapılacak değerlendirmelerde ise çocukların

35

zekâ bölümleri değil, içinde bulundukları gelişim dönemleri ve bilgi yapıları esas alınmalı, böylelikle, öğrenmenin en üst düzeyde gerçekleşebileceği bir ortam sağlanmalıdır (Erden ve Akman, 2001:79; Senemoğlu, 1997:59). Bilişsel gelişim ile ilgili olarak ortaya konan görüşler, Türkçe öğretimi açısından da dikkate alınmalıdır. Öğrencilerin bilişsel gelişim düzeyi dikkate alınarak yürütülecek ana dili dersleri, onların kavram, nesne, olay, olgu ve durumları algılama, analiz etme, çözümleme, yargılama, problem çözme, yaratıcı, eleştirel ve analitik düşünme gibi bilişsel becerilerini üst düzeyde gerçekleştirmelerine olanak sağlayacak şekilde yapılandırılmalıdır.

Türkçe ders kitaplarındaki metinler ve bu metinlere dayalı olarak hazırlanan soruların, öğrencilerin zeka, ilgi, tutum, ön koşul öğrenmeler vb. hazır bulunuşluk düzeylerine uygun bir şekilde, öğrencilerin psiko-sosyal, güdüsel, algısal ve ruhsal ihtiyaçlarını karşılayacak; öğrenme ilkeleri ve yaş-sınıf seviyesine bağlı olarak öğrencilerin zihinsel yönden en üst düzeyde beceriler gerçekleştirebilmelerine olanak sağlayacak bir yapıda hazırlanması, belirlenen hedefler ve bu hedeflere bağlı olarak gerçekleştirilmesi düşünülen davranışların meydana gelmesini mümkün kılabilecektir.

2.1.6. BİLİŞSEL ALAN HEDEFLERİ VE BU HEDEFLERİN TÜRKÇE