• Sonuç bulunamadı

2.1. KURAMSAL AÇIKLAMALAR

2.1.10. BİR ÖĞRETİM YÖNTEMİNİN OLUŞTURULMASI VE

GELİŞTİRİLMESİNE KAYNAKLIK ETMESİ BAKIMINDAN SORU

Bir öğretim programında belirlenen hedeflere ulaşmada, öğretim yöntemleri büyük bir önem taşımaktadır. Bu yüzden öğretme-öğrenme sürecinde, öğrenmeye rehberlik eden öğretmenin en uygun yöntemleri seçmesi, öğretim etkinliklerini düzenlerken de bu yöntemleri, en etkili olacak şekilde kullanması gerekmektedir. Bu, öğrenmenin etkili, kalıcı ve amacına uygun olabilmesi için kaçınılmaz bir durumdur.

Hangi davranışların öğrencilere nasıl kazandırılacağı konusu, yöntem konusunu beraberinde getirmiştir. Dersin plânlayıcısı, yürütücüsü ve yönlendiricisi durumunda olan öğretmenin öğretim etkinliklerini yürütürken öğretme yaklaşımlarını ve öğrencilerin özelliklerini iyi bilmesi; bunun yanında, öğretim etkinlikleri düzenlenirken, dersin hedefleri belirlenip bu hedeflerin göstergesi olan davranışlar tanımlandıktan sonra, bu davranışların öğrencilere kazandırılmasını sağlayacak eğitim durumlarının plânlanması ve bunların hangi yöntemlerle verileceğinin belirlenmesi gerekmektedir.

Öğrencilerin pasif durumda oldukları anlatma yönteminde, sözel iletişim basit bir şekilde sağlanırken, karşılıklı soru ve cevaba dayanan öğretim etkinliklerinde, öğrenciler daha aktif bir durumdadırlar. Doğrudan bilgi aktarımına dayalı öğretim etkinliklerinden farklı olarak, öğrencilerin kendi çabaları sonucu elde ettikleri bilgilerle daha kalıcı öğrenmeler gerçekleştiğinden, burada, öğrencileri bilgiye, düşünceye yönlendiren ve derste aktif kılan soru-cevap yönteminin önemi açıkça ortaya çıkmaktadır.

Anlatma yönteminden sonra en çok kullanılan öğretim yöntemlerinden biri olan soru-cevap yöntemi;

“ilk olarak Batı’da “katehetik metot” ismiyle Hıristiyanlık öğretisini yaymak amacıyla “katehet” adlı öğrenciler tarafından kullanılmıştır. Fakat o zamanki soru cevap yöntemi şimdiki soru cevap yönteminden farklıydı. Klâsik soru cevap yöntemi olarak isimlendirilen bu yöntem,“…öğrencilerin belli soruların karşılığı olan kalıplaşmış cevapları ezberlemeleri ve o sorular sorulduğunda cevaplarını olduğu gibi söylemeleri esasına dayanmaktaydı. Klâsik soru cevap yönteminin en belirgin özelliği, ezbere dayanan bir ‘tekrarlama’ işleminin aracı olmasıdır. Bu yöntemin uygulandığı öğretim durumlarında öğrencilerin başlıca görevi, kendilerine sorulacak sorulara karşılık olarak bir ders önce anlatılanları yeniden anlatmaya veya ders kitaplarındaki bilgileri değiştirmeden aktarmaya çalışmaktır. Yirminci yüzyılın sonlarına doğru, soru cevap yönteminin

55

uygulanmasında yeni anlayışlar oluşmaya başlamıştır. Bu yeni anlayış, soruların eğitimdeki amacını, ezberlenmesi istenen bilgilerin tekrar edilmesi yerine, yorumlama, eleştirel düşünme, tamamlama olarak değiştirmiştir. Artık bu yöntemde soru amaç değil, öğrencilerin anlama, öğrenme ve düşüncelerini açıklamanın bir aracı olarak görülmekteydi. Önemli olan soru değil, öğrencinin vereceği cevaptı” (Oğuzkan, 1989: 66-67).

Yüzyıllardır değişerek gelişen öğretim yöntemlerinin değişmesinde ve yeni yöntemlerin doğmasındaki etkenleri Gates tarafından;

1- Öğrenmenin niteliğiyle ilgili yeni anlayışlar meydana gelmesi, 2- Çocuğun ve gencin öğrenmesiyle ilgili yeni düşüncelerin oluşması, 3- Bireysel farklılıkların daha açık olarak ortaya çıkması,

4- Öğretmenin öğretimdeki rolüyle ilgili yeni görüşlerin ortaya konması,

5- Toplumsal ortamın öğrenme üzerindeki etkisiyle ilgili yeni düşüncelerin ortaya konması (Aktaran: Oğuzkan, 1989: 56) şeklinde sıralanmaktadır.

Klâsik öğretme yöntemlerinde, bütün etkinlikler öğretmenin merkezde olduğu görüşüne göre şekillendirildiği için öğrenciler pasif, öğretmen ise aktif durumdadır. Öğretme ortamında sözel etkileşim hakimdir. Modern öğretme sistemlerinde ise, öğretmenin rolü daha değişiktir. Öğretmen, öğrencilerin öğrenmelerini kolaylaştırma, öğrencilere rehberlik etme, öğrenme sürecine öğrencilerin derse katılımını ve katkısını sağlama ve öğrencileri sürekli güdüleme ile yükümlüdür. Bu nedenle, öğretme ortamında öğretmenin kullanacağı yöntemler yukarıda sayılan etkinlikleri gerçekleştirecek nitelikte olmalıdır. Bugün, öğretme yöntemleri, öğrencilerin kendi kendilerine öğrenmelerini, zamanlarını kendilerine göre ayarlamalarını, öğrenme kaynağı ile doğrudan doğruya etkileşimde bulunmalarını sağlayacak şekilde geliştirilmekte (Ensar, 2002:86; Özer, 1997:56; Bilen, 1999:51), böylelikle öğretim etkinliklerinde başarıya ulaşılmaya çalışılmaktadır.

“Bir öğretim etkinliğinde başarıya ulaşmak için, öğretmenin etkinlik öncesinde sırasıyla şu soruları cevaplaması gerekmektedir. ‘Niçin öğreteceğim? Nasıl öğreteceğim? Ne kadar öğrenildiğini nasıl anlayacağım?’ Bu sorulara yerinde ve tutarlı cevaplar verilmeden düzenlenecek öğretim etkinliklerinden istenilen sonucu almak ancak tesadüflere bağlıdır. ‘Niçin öğreteceğim?’ sorusuna verilecek cevap, öğrencilere kazandırılmak istenen davranışları, yani öğretimin amaçlarını; ‘Nasıl öğreteceğim?’ sorusuna verilecek cevap, öğretim sürecinde amaçlara ulaşabilmek için kullanılan yöntem ve teknikleri; ‘Ne kadar öğrenildiğini nasıl anlayacağım?’ sorusuna verilecek cevap da öğrencilerde gerçekleştirilmesi düşünülen davranış değişikliklerinin oluşup oluşmadığını, yani ölçme ve değerlendirmenin nasıl yapılacağını belirlemeyi sağlayacaktır” (Aşılıoğlu, 1993:50).

56

Öğretme-öğrenme sürecinde hiçbir yöntem veya tekniğin en geçerli ve verimli yöntem ve teknik olduğunu söylenemez. Fakat, öğretilecek konu ve derslerle eşleştirilmek yerine öğrencilere kazandırılacak davranışlarla eşleştirilecek bir yöntem, hem öğrencilerin derse aktif katılımını hem de davranışın öğrenciler tarafından gerçekleştirilmesine fırsat verir. Soru-cevap yöntemi, bu sayılan hususların yerine getirilmesinde etkilidir. Bu özeliklerinden dolayı soru sorma eyleminden doğan soru- cevap yöntemi, bugün eğitimin bütün kademelerinde en çok kullanılan öğretim yöntemlerinden birisidir (Ensar, 2002:91-92).

Öğretmenin ders öncesinde ve ders sırasında hazırladığı soruların öğrenciler tarafından cevaplandırılması, açıklanması ve tartışılması esasına dayalı bir öğretim yöntemi olan soru-cevap yönteminde soru çok önemli bir yere sahiptir. Soru sorma bir beceri işidir. Soru-cevap yönteminin başarıyla uygulanması için soruların özenle seçilmiş olması ve bazı nitelikleri taşıması gerekir. Bu nitelikler şöyle sıralanabilir:

1- Öğrencilerin rahatlıkla anlayabilecekleri şekilde açık ve anlaşılır olmalı, 2- “Evet”, “hayır” gibi kısa cevaplı olmamalı,

3- Öncelikle öğrencilerin düşünme yeteneklerini geliştirici nitelikte olmalı, 4- Öğrencilerin seviyesinin ne çok altında ne de çok üstünde olmalı (çünkü her iki durumda da öğrencilerin derse ilgisi azabilir.),

5- Öğrencilerin düşüncelerini belli bir düzen içinde anlatabilmelerine olanak sağlayıcı nitelikte olmalı,

6- Anlatılan konunun temel noktalarını vurgulamalı; gereksiz bilgileri buldurmaya yönelik olmamalı,

7- Yeni bilgiler ve araştırmalar için yol gösterici olmalı, 8- Beklenen cevabı ima edici nitelikte olmamalı,

9- Üst düzeydeki bilişsel becerilerin gerçekleştirilmesine olanak sağlamalıdır (Küçükahmet, 2002:58-59).

Soru cevap yöntemi, anlatılan konunun önemli noktalarının vurgulanması, öğrencileri derste aktif hale getirerek derse ilgilerinin çekilmesi, öğretmenle öğrenciler arasında hızlı bir iletişim ve geri bildirim sağlanması, öğrenmede eksikliklerin tespit

57

edilmesi ve giderilmesinde son derece etkili bir yöntemdir. Fakat yanlış cevapların çok tekrarlanması durumunda zaman kaybına sebep olması, doğru cevap veremeyen öğrencilerde kendine güvensizlik ve dersten uzaklaşma durumu oluşturması, mutlaka diğer yöntemlerle birlikte kullanılmasının gerekmesi yönleriyle sınırlılıkları olan bir yöntemdir. Türkçe öğretiminde soru-cevap yöntemi metin çözümlemeleri, metinlerdeki ana fikir ve yardımcı fikirlerin buldurulması, ünite çalışmaları, küme çalışmaları ve rapor sunumlarında kullanılabilir (Kavcar, Oğuzkan ve Sever, 1995:19-20). Bu yöntem, özellikle, temel dil becerileri olan anlama ve anlatma becerileri ile öğrencilerin yaratıcı, eleştirel, analitik düşünme ve problem çözme becerilerinin geliştirilmesinde son derece etkilidir.

2.1.11. METİNLERE DAYALI OLARAK HAZIRLANAN SORULARIN