• Sonuç bulunamadı

Mahkeme davayı usulden veya esastan reddedebilir. Kanunda davanın reddi halinde davacı aleyhine bazı müeyyediler öngörülmüĢtür. Bu sebeple, davanın reddi halini usulden ve esastan redde göre ayrı ayrı incelemek gerekir.

1- Esastan Reddi Halinde

Davanın reddi halinde doğacak sonuçlar 576. maddenin 2. fıkrasında düzenlenmiĢtir. Ancak bu hükümde usulden veya esastan reddine iliĢkin bir düzenleme bulunmamaktadır.

Bu düzenlemeye göre; dava sabit olmaz ise, iddia sahibinden kendisinden tazminat istenen hakimin uğradığı maddi ve manevi zarar ve ziyan için takdir olunacak uygun bir tazminata hükmedildiği gibi, ayrıca mahkemece davacıya beĢyüz liradan beĢbin liraya kadar idari para cezası verilir. Buna göre, dava reddolursa iki sonuç doğmaktadır:

- Hakim lehine (hakim talep etmese de) tazminata hükmolunur.

- Davacıya mahkeme tarafından beĢyüz liradan beĢbin liraya kadar idari para cezası verilir.

HerĢeyden önce hakim lehine böyle bir tazminata hükmetmek için hakimin bu hususta bir talepte bulunmasına gerek yoktur. Hakimin ayrıca bir karĢılık dava açmasına da ihtiyaç duyulmamaktadır323. Yargıtay da hakim lehine re'sen maddi ve manevi tazminata hükmedileceği görüĢündedir324. Yargıtay HGK tarafından mahkemece kendiliğinden ve istek olmaksızın ve de karĢı davaya gerek bulunmadan tazminata karar verileceğine hükmedilmiĢ ve bu kararlar istikrar kazanmıĢtır325. Ancak hakim, aleyhine açılmıĢ olan davada açıkça lehine tazminata hükmedilmesini istemediğini belirtirse, bu durumda davalı hakim lehine resen tazminata hükmedilmez326. Fakat dava dilekçesinin usulden reddedilmesi halinde mahkeme davacıyı para cezasına ve tazminata mahkum edemez327. Bunun yanında Aydınalpe göre, davadan feragat halinde de feragat geçerli olmayıp, davacıya para cezası ve davalı hakim lehine tazminata hükmedilir. Çünkü aksi takdirde davayı kaybedeceğini anlayan davacı davadan feragat eder ve bu durum objektif iyiniyet koĢullarıyla bağdaĢmaz328. Bu düĢünceye Ģunu da eklemek gerekir ki; kötüniyetli davacı sırf dava açmakla hakimi sıkıntıya sokmuĢ, yıpratmıĢ ve hatta bertaraf etmiĢ olur, davanın sonu gelmeden feragatla hem kendisi cezadan ve tazminattan kurtulmuĢ hem de esas amacına ulaĢmıĢ olur. Ancak, bu yorumun kanunda düzenlenen “feragat kesin hükmün sonuçlarını doğurur” kuralıyla bağdaĢtığını söylemekte güçtür.

Davanın reddi durumunda,6110 sayılı kanunun 49.md.si uyarınca, davacı beĢyüz Türk Lirasından beĢbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına mahkum edilir.6110 sayılı kanunda HUMK‟dakinin aksine hakim lehine resen tazminata hükmedileceği kuralına yer verilmemiĢtir.Bunun sebebini 6100 sayılı kanunda , davalının hakim değil devlet olduğu Ģeklinde açıklamak mümkündür.Ancak bu davaya hakimin müdahil olmasına engel yoktur.Dolayısıyla,talep halinde mahkemece müdahil hakim lehine tazminata hükmedilebileceğini söylemek gerekir.

323 KILIÇOĞLU, agm, s.260. DEMĠR, agm, s.854.

324 AYDINALP, age, s.227.

325 HGK, 09/07/2008, E.2008/9-947 K.2008/481. YayınlanmamıĢtır.

326 KILIÇOĞLU, agm, s.260.

327 KURU, age, s.5858.

328 AYDINALP, age, s.227.

2- Usulden Reddi Halinde

Davanın esasına girmeden ön Ģartların yokluğu sebebiyle reddi de mümkündür. Çünkü kanun hakimlerin hukuki sorumluluğunu katı Ģekil koĢullarına bağlamıĢtır. 575. maddede dava ve dilekçe koĢulları sayıldıktan sonra son cümle olarak “belirlenen koĢullara tabi olmayan dilekçe esasa girilmeden reddolunur.”

mealindedir. Aydınalp'e göre, dava dilekçesinin m.575, Ic.3 hükmüne aykırı olması nedeniyle usulden reddi durumunda, davalı hakim yararına tazminata hükmedilemeyeceği gibi para cezasına mahkumiyet kararı da verilemez329. Günay'a göre de; dava dilekçesindeki eksikler nedeniyle davanın özüne girilmeyerek dava dilekçesinin reddine karar verildikten sonra eksikler giderilerek yeni bir dava açılabilir330. Nitekim 576 Sayılı Kanunun 2. fıkrası uyarınca hakim lehine tazminata hükmedilmesi ve davacıya para cezası verilmesi “dava sabit olmadığı takdirde”

olanaklıdır. Bu da davanın esasına girilmesi ve davanın esasta sübuta ermemesi anlamına gelir. Usulden reddedilen davada kanunun aradığı maddi Ģart gerçekleĢmemiĢ olacaktır. Ancak Aydınalp'e göre “öyle dilekçeler olabilir ki içeriği itibariyle davalı hakim salt o dilekçenin hakime ve mahkeme kalemine kayıt için verilmesi ile dilekçede ileri sürülen bazı isnatlarla itibarı aĢırı surette zedelenmiĢ, maddi manevi zarara uğramıĢ olabilir. O halde dilekçenin sırf usulden reddedilmiĢ olması (örneğin md.575, I'deki bazı belgelerin eksikliği) davadaki hakimin Ģayet vakıa gelen bir zararı varsa bu zararın tazminine engel olmamalıdır.” Bu görüĢ özünde doğru olmakla birlikte yukarıda da belirttiğimiz gibi 576/2. maddenin “dava sabit olmadığı takdirde...” ön koĢulu ile bağdaĢmamaktadır.

Buraya kadar ki açıklamalar HUMK için geçerli olup 6100 Sayılı Kanunla müessese esaslı değiĢikliğe uğramıĢtır. Öncelikle 46/1. madde uyarınca artık dava devlet aleyhine açılacağından davalı lehine tazminata gerek kalmamıĢtır. Sadece 46/3. madde gereği, davanın kazanılması halinde, devlet ödediği tazminat nedeniyle, sorumlu hakime ödeme tarihinden itibaren bir yıl içinde rücu eder. Yine 48/2. madde uyarınca da; mahkeme açılan tazminat davasını, ilgili hakime re'sen ihbar eder.

Böylelikle genel hükümler uyarınca hakimin davaya müdahil olma olanağı

329 AYDINALP, age, s.226.

330 GÜNAY, Hakim-Savcı..., s.71.

doğacağını düĢünmekteyiz. 6100 Sayılı Kanunun 49. maddesinde davanın reddi halinde verilecek ceza düzenlenmiĢtir. Buna göre, dava esastan reddedilirse, davacı beĢyüz Türk lirasından beĢbin Türk lirasına kadar disiplin para cezasına mahkum edilir. Bu düzenlemenin HUMK'da düzenlenen para cezasından farkı ise; öncelikle

“davanın esastan reddi” koĢuluna bağlanması ve HUMK'da “para cezası” iken 6100 Sayılı Kanunda “disiplin” para cezası olmasıdır. Yeni düzenleme uyarınca artık davanın usulden reddinde para cezası verilmeyeceği tartıĢmasızdır. Yine para cezasının hem HUMK hem de 6100 Sayılı Kanundaki haliyle davalı lehine hükmedilemeyeceğidir. BaĢka bir ifade ile para cezası davacıdan alınıp davalıya verilecek bir meblağ değildir. Nitekim Yargıtay 4HD bir kararında: “HUMK'nun 576. maddesi gereğince takdiren 500,00 TL idari para cezasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine” hükmetmiĢtir331. Yargıtay HGK tarafından “... Kanunun 576.

maddesi hükmü karĢısında, bu maddede geçen idari para cezasının davalı lehine hükmedilmeyip, hazineye gelir kaydedilmesi gerektiğinden kararın hüküm fıkrasının 2. bendinde yer alan ....500,00 TL idari para cezasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine Ģeklindeki ibare usul ve yasaya uygun bulunmamıĢ...” ve bu kısım düzeltilerek karar onanmıĢtır332. Aslında her tür para cezasının taraflar lehine hükmedilmeyip hazineye gelir kaydedildiği bilinen çok genel bir kural olması sebebiyle Yargıtay 4HD'nin bu kararının münferit ve kaçak bir karar olduğunu düĢünmekteyiz.