• Sonuç bulunamadı

A. Tenkis Davasının Tarafları

2. Davalılar

Tenkis davasının davalıları, miras bırakanın lehine tasarruf nisabını aşan ve saklı payları ihlal eden kazandırmalarda bulunduğu kişilerdir. Bu kişiler, mirasçı(yasal/atanmış) ya da üçüncü kişiler olabilir. Keza kazandırma lehtarı gerçek kişi veya tüzel kişi de olabilir. Burada davalı tarafın belirlenmesi bakımından önemli olan husus, kişinin lehine tenkise tabi bir kazandırma yapılmış olmasıdır. Belirtelim ki, lehine kazandırma yapılan kişi ölmüşse, bu kişinin mirasçıları davalı konumunda olup kendilerine karşı tenkis davası açılabilir. Daha önce de belirttiğimiz üzere, tenkis davası açma hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğundan vasiyeti yerine getirme görevlisi ise tereke temsilcisinin dava açma hakkı olmadığı gibi, aleyhlerine dava da açılamaz.295

Saklı payları ihlal eden birden çok kazandırma var ve bu kazandırmalar farklı kişilere yapılmışsa, saklı paylı mirasçı bu kişilere ayrı ayrı dava açabileceği gibi, tek bir dava da açabilir. Ancak saklı paylı mirasçı kazandırma lehtarlarının tamamına değil de birine veya birkaçına dava açmışsa, mahkemenin vermiş olduğu kararın sonuçlarına da kendisi katlanmak durumunda kalacaktır. Zira böyle bir durumda yalnızca aleyhine dava açılan kişilere yapılmış kazandırmalar tenkiste sıra hükümlerine göre tenkis edilecek ve tenkis edilen miktar mirasçının saklı payının tamamını elde etmesine

294 Öztan, s.116; İnan/Ertaş/Albaş, s.381; Dural/Öz, s.282; İşgüzar, s.74; Gençcan, s.656;

Günay, Tenkis, s.85.

295 Gençcan, s.659; İnan/Ertaş/Albaş, s.381; Dural/Öz, s.282; Tekdoğan, Tenkis, s.458;

Turan Başara, s.398; Serozan/Engin, s.262; Günay, Tenkis, s.87.

yetmeyebilecektir.296 Örnek vermek gerekirse; miras bırakan (M), ölüme bağlı tasarrufla (A)’ya 100.000 TL, (B)’ye ise 200.000 TL değerinde kazandırmada bulunmuştur. Saklı paylı mirasçının saklı payı ise 60.000 TL olsun. Ölüme bağlı tasarruflarda orantılı tenkis söz konusu olduğundan, burada tenkis oranı 60.000/300.000 TL’den 1/5 olarak bulunur.

Bu durumda (A)’dan tenkis edilmesi gereken miktar 20.000 TL, (B)’den tenkis edilmesi gereken miktar ise 40.000 TL’dir. Görüldüğü üzere, böyle bir örnekte mirasçı, lehtarlardan yalnızca birine dava açarsa saklı payını tamamen elde edemez. Bu nedenle mirasçının açmış olduğu davada her iki lehtarı da davalı olarak göstermeli veya her ikisine karşı ayrı ayrı dava açmalıdır.297

Tenkis davası kural olarak miras bırakanın lehine tenkise tabi bir kazandırmada bulunduğu kişilere karşı açılmakla birlikte, kazandırma lehtarının kazandırma konusu malı üçüncü bir kişiye devretmiş olması durumunda davanın üçüncü kişiye karşı açılıp açılmayacağı tartışmalıdır. Tenkis talebi şahsi nitelikli olduğundan, davanın da yalnızca miras bırakanın lehine kazandırmada bulunduğu kişiye karşı açılması gerekir. Yani kazandırmayı devralan üçüncü kişiye karşı bu davanın açılması mümkün değildir.298 Ancak Yargıtay’ın 13.01.1975 tarih, 1975/7 Esas ve 1975/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, tenkis davasının istisna olarak kazandırma konusunu devralan üçüncü kişiye karşı açılmasının mümkün olduğuna hükmedilmiştir. Anılan karara göre;

“Miras bırakanın saklı pay kurallarını gidermek amacı ile yaptığı temliki tasarruftan sonra, bundan yararlanan kişinin, miras bırakanın bilgi ve talimatı dışında sırf saklı pay sahibi mirasçıları bu haklarından yoksun kılmak için, durumu bilen üçüncü kişilere

296 Dural/Öz, s.282; Özuğur, s.108; Oğuzman, s.249; Nar, s.121; Günay, Tenkis Davaları, s.87; İmre/Erman, s.265.

297 benzer örnekler için bkz. Nar, s.121-122; Dural/Öz, s.282, dn.786; Yazar, s.37.

298 İnan/Ertaş/Albaş, s.381; Dural/Öz, s.282-283; Serozan/Engin, s.262; Oğuzman, s.250;

Turanboy, s.57; Nar, s.122-123; Tuncer Kazancı/Öcal Apaydın, s.785.

taşınmazları temlik etmesi halinde, kötü niyetli bu kişilere karşı saklı pay sahibi mirasçılar tarafından tenkis davası açılabilir.”299 Karardan da anlaşıldığı üzere, tenkis davasının üçüncü kişiye yönetilmesi her durumda mümkün olmayıp, yalnızca kazandırma lehtarının mirasçıların saklı paylarının zedelenmesi nedeniyle tenkis talebinde bulunmalarından kurtulmak amacıyla kazandırma konusunu durumu bilen kötü niyetli üçüncü kişiye devretmesi halinde söz konusu olabilir.

Doktrinde Yargıtay’ın bu kararı çeşitli açılardan eleştirilmiştir. Bu eleştirilere göre; tenkis davasının yalnızca miras bırakanın lehine tenkise tabi kazandırmada bulunduğu kişilere karşı açılabileceği kanunda açıkça ifade edilmiştir. Bu nedenle bundan sonraki kazandırmalar bakımından tenkis davası açılabilmesi mümkün değildir.

Bundan başka, Yargıtay vermiş olduğu karara gerekçe olarak TMK m.1023-1024 hükümlerini göstermiştir. Ancak böyle bir durumda bu hükümler uygulama alanı bulmaz. Zira lehtar, miras bırakandan kazandırma yoluyla elde etmiş olduğu taşınmazı üçüncü bir kişiye devretmektedir. Burada devralanın taşınmaz üzerinde hak sahibi olabilmesi için iyi niyetli olması gerekmez. Ayrıca üçüncü kişinin kazandırma konusu malı lehtardan durumu bilerek devralması tek başına dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmeyeceği gibi, devralanın kendisinin taraf olmadığı nispi bir ilişkiden dolayı bu taşınmaza yönelik taleplere karşı mülkiyet hakkını ileri sürmesi hakkın kötüye kullanması olarak kabul edilemez.300 Eleştirilen diğer bir husus ise, kararın gerekçesinde kazandırma lehtarı ile üçüncü kişinin saklı paylı mirasçıya karşı müteselsilen sorumlu olduğunun ifade edilmesidir. Ancak, TBK m.162’ye göre, borçlular arasında teselsülün söz konusu olabilmesi için, tarafların bunu sözleşmede kararlaştırmaları veya o hususta

299 bkz. İBK, E.1975/7, K.1975/1, T.13.01.1975, Kazancı İçtihat Bilgi Bankası (E.T.02.12.2018).

300 Dural/Öz, s.283-283; Nar, s.124-125; Oğuzman, s.250; karara katılan görüşler için bkz.

Ayan, Miras, s.221; Tekdoğan, Tenkis, s.462.

teselsülün bulunduğu öngören bir kanun hükmünün olması gerekir. Bu nedenle, söz konusu karar bu yönüyle de isabetsizdir.301 Kanaatimizce, yukarıda belirtilen eleştiriler doğrultusunda bu karara katılmak yerinde değildir. Doktrinde böyle bir durumda saklı paylı mirasçının üçüncü kişiden ne gibi taleplerde bulunabileceği belirtilmiştir. Bize göre de saklı paylı mirasçı öncelikle ve kanun gereği tenkis talebini kazandırma lehtarına karşı ileri sürmelidir. Şayet lehtar kazandırma konusu malı tenkisten kurtulmak amacıyla elden çıkarmış ve devralan da kötü niyetliyse, mirasçı ancak bu durumda üçüncü kişiye karşı taleplerini iki farklı hukuki sebebe dayanarak ileri sürebilir. İlk olarak, üçüncü kişi özellikle mirasçının tenkis talebinde bulunmasını engelleme amacıyla malı devralmışsa, bu durum TBK m.49/II uyarınca ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar verme niteliğinde olduğundan, mirasçı haksız fiil hükümlerine göre uğradığı zararın tazminini isteyebilir. İkinci olarak, kazandırma lehtarı ile üçüncü kişinin bu devri yapmaktaki ortak amacı mirasçının tenkis talebinden kurtulmaksa, yapılan devir sözleşmesi TBK m.27 uyarınca ahlaka aykırı olarak kabul edilerek devir işlemi hükümsüz sayılabilir. Son olarak, lehtar ile üçüncü kişinin gerçekte yapmak istemedikleri halde, yalnızca tenkis davasının açılmasını engellemek amacıyla muvazaalı olarak devir işlemini yapmaları halinde, söz konusu devir muvazaa nedeniyle hükümsüz hale getirilebilir.302