• Sonuç bulunamadı

Dağıtılan Toprak Miktarları (1934-1944)

1930 sonrasında dağıtılan topraklar konusunda bir fikir edinmek için 1934 yılı sonu itibariyle yapılan toprak dağıtım işlemlerini gösteren Tablo 5.1'i incelemek faydalı olacaktır. Tabloda görüldüğü gibi, 1934 yılına kadar çeşitli kanunlara göre, çiftçi ve göçmenlere toplam olarak 6.787.234 dönüm toprak dağıtılmıştır. Dağıtılan bu toprakların büyük bir çoğunluğu ise (4.482.567 dönüm) yerleri değiştirilenlere verilmiştir.

Tablo 5.1 : Mülteci ve Çiftçilere Dağıtılan Topraklar (1934) (Barkan 1946)

Dağıtılan Kesimler Arazi (Dönüm)

Bağ

(Dönüm)

Bahçe (Dönüm)

Şark Mültecilerine 122.937 ---- ---- Mübadil (99.709 hane olmak üzere

308.243 kişi)

4.482.567 98.606 160.300

Muhacir ve Mülteci (58.027 hane olmak üzere 247.295 kişi)

1.450.280 58.814 8.359

Toprağa muhtaç yerli çiftçiler 731.450 ---- ---

2510 Sayılı İskân Kanunu hükümlerine göre dağıtılan toprak miktarları ise aşağıdaki Tablo 5.2'de gösterilmiştir.

Tablodan da görüldüğü gibi, 1934-1938 yılları arasında 88.695 çiftçi ailesine toplam 2.999.825 dekar toprak dağıtılmış ve bunlardan 1.101.305 dekar arazinin tapu işlemleri tamamlanmıştır.

Tablo 5.2 : 2510 Sayılı İskân Kanunu Hükümlerine Göre Dağıtılan Toprak Miktarları (1934- 1938) (Barkan 1946)

Aile Adeti Dekar

Muhacir ve Mülteciler 28.536 1.151.690

Naklolunan Şahıslar 2.426 149.021

Topraksız ve az topraklı yerli çiftçiler 48.411 1.517.235

Göçebeler 7.886 129.388

Su taşması ve yer kayması gibi felaketlere uğrayanlar 1.436 52.491

Toplam 88.695 2.999.825

Ancak hükümet toplumsal nedenlerden dolayı bu yasayı uygulama gücünü bulamamış 1934-1938 yılları arasında 41.000 göçmen ve 48.000 yerli topraksız aileye dağıtılan toplam 2.900.000 dönüm toprağın tamamına yakınını boş hazine arazilerinden karşılamıştır. Ayrıca dağıtılan bu toprakların yeni sahiplerinde kalmasında büyük güçlükler oluşmuştur. Bu başarısızlığa rağmen, kırsal kesimde yarı feodal üretim ve toplum ilişkilerinde tavsiye etmeyi amaçlayan bir program uygulama düşüncesinden Türkiye bütününde uygulanacak bir toprak reformu politikasına geçilmiştir.

1937 yılında Mustafa Kemal Atatürk TBMM açış konuşmasında:

“Sayın milletvekilleri,

Milli ekonominin temeli tarımdır. İşte bu nedenle tarımda kalkınmaya önem vermekteyiz. Köylere kadar yayılacak programlı ve pratik çalışmalar bu amaca erişmeyi kolaylaştıracaktır.

Fakat bu önemli isteği uygun bir biçimde amacına ulaştırabilmek için ilk önce ciddi çalışmalara dayalı bir tarım politikası belirlemek ve onun için de, her köylünün ve bütün vatandaşların kolayca kavrayabileceği ve severek uygulayabileceği bir tarım rejimi kurmak gereklidir. Bu politika ve rejimde, önemle yer alabilecek noktaların başlıcaları şunlar olabilir.

Bir kez, ülkede topraksız çiftçi bırakılmamalıdır. Bundan daha önemli olan ise, bir çiftçi ailesini geçindirebilen toprağın, hiçbir nedenle ve hiçbir şekilde bölünemez bir nitelik almasıdır. Büyük çiftçi ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri arazi genişliğinin, arazinin bulunduğu bölgelerin nüfus yoğunluğuna ve toprak verim derecesine göre sınırlanması gereklidir. Küçük büyük bütün çiftçilerin iş araçları artırılmalı, yenileştirilmeli ve bakım önlemleri zaman geçirilmeden alınmalıdır. Herhalde, en küçük bir çiftçi ailesi, bir çift hayvan sahibi olmalıdır, bunda ideal olan öküz değil, at olmalıdır. Öküz, ancak bazı şartların henüz sağlanamadığı bölgelerde hoş görülebilir. Köylüler için, genellikle pulluğu pratik ve faydalı bulurum. Traktörü büyük çiftçilere öneririm. Köyde ve yakın köylerde, ortaklaşa harman makineleri kullanmak köylülerin vazgeçemeyeceği bir gelenek haline getirilmelidir.

Ülkeyi iklim, su ve toprak verimi bakımından tarım bölgelerine ayırmak gerekir. Bu bölgelerin her birinde, köylülerin gözleriyle görebilecekleri, çalışmaları için örnek tutacakları verimli, modern, pratik tarım merkezleri kurulması gereklidir.

Bugün devlet yönetiminde bulunan çiftliklerdeki ve bunların yönetimi içindeki diğer tarımsal sanayi kuruluşlarındaki bazı kişiler, tarımsal çalışmaların bütün alanlarında her türlü teknik ve modern deneylerini tamamlamış olarak bulunduğu bölgelerde en faydalı tarım usul ve sanatlarını yaymaya hazır bulunmaktadırlar. Bu, bakanlık için büyük kolaylıklar sağlayacaktır. Ancak, gerek var olan gerek bütün ulusal tarım bölgeleri için yeniden kurulacak olan tarım merkezlerinin kesintiye uğramadan tam verimli çalışmalarını; şimdiye kadar olduğu gibi, devlet bütçesine ağırlık vermeksizin, kendi gelirleriyle kendi varlıklarını yönetmek ve gelişmelerini sağlayabilmek için bütün bu kurumlar birleştirilerek geniş bir işletme kurmalarını öneririm.

Bir de, başta buğday olmak üzere, bütün gıda ihtiyaçlarımızla endüstrimizin dayandığı çeşitli ham maddeleri sağlamak ve dış ticaretimizin temelini oluşturan çeşitli ürünlerimizin ayrı ayrı her birinin üretimini artırmak, kalitesini yükseltmek, üretim masraflarını azaltmak, hastalık ve zararlı böcekler ile uğraşmak için gereken teknik ve kanuni bütün önlemler zaman geçirilmeden alınmalıdır.” Sözleriyle tarımda ve toprak yönetiminde gerekli olan tüm yapısal değişikliklerin o günün şartlarında çözümünü vermiştir.

Mustafa Kemal Atatürk 1938 yılı TBMM’ deki son açış konuşmasında şunları söylemiştir:

“Geçen yılki nutkumuzda:

Milli ekonomimizin temeli tarımdır. Bunun içindir ki, tarımda kalkınmamıza büyük önem vermekteyiz. Köylere kadar yapılacak programlı ve pratik çalışmalar bu amaca ermeyi kolaylaştıracaktır. Fakat bu önemli işi isteğe uygun bir biçimde amacına ulaştırmak için, ilk önce, ciddi etütlere dayalı, bir tarım politikası belirlemek ve bunun için de her köylünün ve bütün vatandaşların, kolayca kavrayabileceği ve severek uygulayabileceği bir tarım rejimi kurmak gereklidir öğüdünde bulunmuştuk. Bununla ilgili incelemeler bitirilmiştir. Cumhuriyetin on beşinci yılı planlı, sistemli tarım ve köy kalkınmasının başlangıcı olmalıdır.” Sözleriyle daha planlı ve halkın katılımcı olduğu bir tarım ve toprak politikası izlenmesi gerektiğini vurgulamıştır [url 3].

1940-1944 tarihleri arasında ise Maliye Bakanlığı'na bağlı gezici komisyonlar tarafından 619 köyde, 197.000 nüfuslu 53.000 aileye toplam 875.000 dekar toprak dağıtılmıştır. Yine İskân Kanunu hükümlerine göre, 1949-1952 tarihleri arasında toplam olarak 98.037 dönüm toprak 80.606 aileye dağıtılmıştır.

Bu dönemde dağıtılan arazilerin bir kısmı bazı kamu kurumlarına ait olan arazilerdir. Vakıflara ait arazilerin bir kısmı bu kuruluşlar tarafından halka satılmıştır. Bunun yanında Ziraat Bankası da kredi ile desteklemek suretiyle arazi satın alarak köylüye dağıtılmıştır.

Cumhuriyetin ilanından, devletçilik döneminin sonuna kadar 11-12 milyon dekar toprak dağıtım işleminin yapıldığı görülmektedir. Bu dönemde Türkiye'de toplam 14,5 milyon hektar dolayında toprağın işlendiği göz önüne alınırsa, dağıtılan toprakların, toplam işlenen araziye oranının %8 olduğu anlaşılır [url 4].