• Sonuç bulunamadı

2.4. LİTERATÜRDE KURUMSAL YÖNETİM VE KURUMSAL SOSYAL

2.4.1. Dünyada Gerçekleştirilen Çalışmalar

Dünyada Kurumsal Yönetimin işletmenin kurumsal sosyal sorumluluğuna olan etkisinin incelendiği birçok deneysel çalışma yapılmıştır. Genel olarak elde edilen sonuç iki kavramın aralarındaki korelasyonun pozitif olduğu yönündedir.

Katı kurumsal yönetim uygulamalarının işletmenin başarısız olma durumunu azaltması ile birlikte yatırımcıların ve pay sahiplerinin bu uygulamaları uygulayan işletmelere olan görüşleri daha olumlu bir hal almıştır. Agrawal vd.’nin (1996) yapmış olduğu çalışmasında ortaya koyduğu üzere, Amerika’daki yatırımcılar daha iyi yönetilen ve kurumsal yönetim mekanizmalarının güçlü olduğu işletmelerin hisselerine %11 ile %16 arasında daha fazla ödemeyi göze almaktadır.

Renneboog (2000), 1989-1994 yıllarını kapsayan çalışmada, Brüksel Borsası’nda yer alan işletmelerde kurumsal yönetimin nasıl uygulandığını araştırmıştır. Borçlanma politikası, parçalı kontrol ve yönetim kurulu yapıları gibi çeşitli kurumsal yönetim yapı mekanizmalarının düşük performans gösteren işletmeleri düzenli hale getirmek için kullanılabileceği belirtilmiştir (Gürbüz ve Yakupcan, 2004:111).

Black’in (2001) çalışmasında ortaya çıkan sonuçlar iki kavramı destekler niteliktedir. Birleşik Devletler ’de bulunan işletmelerin karşılaştırılması sonucunda kurumsal yönetim tutumlarının pazar değerine etkisinin çok düşük etkisinin olduğunu, bunun nedeninin ise işletmeler arasındaki kurumsal yönetim farklarının çok düşük olması olduğunu ortaya koymuştur (Black, 2001).

Gompers, Ishii ve Metrick (2003), tarafından 1500 işletme üzerinde yapılan çalışmada 24 kurumsal yönetim ölçütü üzerinden kurumsal yönetim endeksi meydana getirilmiştir. Yapılan bu uygulamanın sonucunda, kurumsal yönetim endeksi düşük olan işletmelerden, kurumsal yönetim kalitesi yüksek olan işletmelere yönelen yatırımcıların yılda %8,5 oranında daha fazla kazanç elde ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Bunun yanında yatırımcı ve pay sahipleri hakları güçlü işletmelerde yüksek satış, yüksek kar, yüksek işletme değeri ve düşük sermaye maliyeti elde ettiği sonuçlarına ulaşılmıştır (Gompers vd., 2003:145).

Klapper ve Love (2004), kurumsal yönetim ve pazar performansı arasındaki durumu araştırdığı çalışmada gelişmekte olan pazarlardaki kurumsal yönetim düzeyinde olan 14 işletmeye ait elde edilen verileri örnek olarak kullanmıştır. Sonuç olarak, bu

işletmelerin kurumsal yönetim uygulamalarında büyük farklılıklar olduğu sonucuna ulaşmıştır. Çalışmanın sonucunda hukuk sistemleri açısından zayıf olan ülkelerde kurumsallaşmanın düşük olduğunu ifade etmiştir. Bu sebeple de hukuk sistemi zayıf olan ülkelerde kurumsal yönetim kararlarının daha önemli olduğu sonucuna varılmıştır.

Jonga ve arkadaşları (2005), yapmış oldukları çalışmalarda kurumsal yönetim uygulamalarına katkı sağlamak için Hollanda’daki özel sektörler işletmelerinin öz denetim girişimlerini incelemişlerdir. Yapılan çalışma özel sektörlerin öz denetim girişiminden öncesi ve sonrasında kurumsal yönetim kararlarının özelliklerini ve önemini açıklamaktadır. Sonuç olarak Hollanda’daki ele alınan kurumsal yönetim uygulamalarında öz denetim ne kadar başarılı olduğu konusunda piyasaların kuşku duyduğuna ulaşılmıştır. Bunun nedeni olarak ise kurumsal yönetim kavramının yeterince uygulanmadığı ifade edilmiştir.

Black ve arkadaşları (2006), Kore örneği ile işletmelerin kurumsal yönetim seçimlerini incelediği çalışmada kurumsal yönetim uygulamalarını etkileyen faktörleri incelemişlerdir. Çalışmada Kore’de özel bir yönetim uygulamasına gereksinim duyan büyük ölçekli işletmelerde düzenleyici ve denetleyici faktörlerin son derece önemli olduğu sonucuna varılmıştır.

Cornett ve arkadaşlarının (2009), yapmış olduğu çalışmalarında ABD’de bulunan en büyük bankalarda kurumsal yönetim mekanizmalarının kazanç yönetimine olan etkisini incelemeye çalışmıştır. Sonuç olarak aralarında pozitif yönlü bir ilişki olduğuna ulaşılmıştır.

Koerniadi, Krishnamurti ve Tourani-Rad (2010), işletmelerin kurumsal yönetim uygulamalarının üzerinde olumlu etki bırakan nedenin hisse senedi getirilerinin riskliliği olduğunu ispat etmeye çalışmışlardır. Yaptıkları çalışmada, kendileri tarafından meydana getirdikleri kurumsal yönetim endeksini kullanarak, Yeni Zelanda’da faaliyette bulunan işletmelerin kurumsal yönetim uygulamalarının iyi olması, sistematik risklerin düzeyini alt seviyelere kadar indirdiği sonucuna ulaşmışlardır. Ele alınan risk seviyelerinin düşük çıkmasında etkili olan unsurların işletmelerin kurumsal yönetim yapıları, pay sahiplerinin hakları ve kamuyu aydınlatma ve şeffaflık olduğunu ifade etmişlerdir.

Gompel (2011), 1998-2002 yılları arasında ortaya çıkan finansal kriz dönemlerini ele alan çalışma yapmıştır. Yaptığı çalışma sonucunda, piyasalarda negatif yönlü hareketlerin olduğu dönemlerde, finansal krizlerin olduğu ve iyi kurumsal yönetim uygulamalarını önemseyen işletmelerin hisse senetlerine yatırım yapılması, kurumsal yönetim uygulamalarını tam anlamıyla gerçekleştirmeyen işletmelere yatırım yapılmaması sonucunda yatırımcıların ve pay sahiplerinin daha fazla getiri sağlayacakları konusunda herhangi bir veriye ulaşamamıştır. Bununla birlikte, finansal kriz yaşanan dönemlerde işletmelerin zayıf kurumsal yönetim uygulamaları gerçekleştirmesi, işletmelerin daha düşük firma performansı sergilediklerini ortaya koymuştur.

Son yıllarda meydana gelen ekonomik ve finansal sorunlara bağlı olarak denetim uygulamalarında, faaliyet raporlamalarında ve muhasebe anlayışlarında önemli değişiklikler ortaya çıkmıştır (Adeyemi & Fagbemi, 2010:171; Soliman & Elsalam, 2012:1293). Bu meydana gelen önemli değişimler finansal raporlamada işletmelerin şeffaflığını ve hesap verebilir olma durumunu ön plana çıkarmıştır. Bu durumdan dolayı özellikle 2001 yılında Amerika’da meydana gelen Enron skandalından sonra yayınlanan Sarbanes Oxley Yasası ile kurumsal yönetim ilkelerinin topluma açık olan işletmeler tarafından uygulanması zorunlu hale gelmiştir. Bir diğer açıdan 2003 yılında Türkiye’de de SPK tarafından kurumsal yönetimle ilgili tebliğ yayınlanmıştır.