• Sonuç bulunamadı

1.2. Kaynak Özetleri

2.4.12. Ekoturizm örnekleri

2.4.12.2. Dünyada ekoturizm

Ceballos-Lascurain’e (1993) göre WTO doğa turizminin tüm seyahat harcamaları içinde % 7’lik bir pay içerdiğini hesaplamıştır. Dünya Kaynaklar Enstitüsü (WRI) turizm tüm dünyada %4’lük bir büyüme gösterirken doğa seyahatleri %10–30 arasında bir büyüme göstermektedir. Bu bilgi Asya-Pasifik bölgesinde tur operatörleri üzerine yapılan bir anketin %10–25 arası büyüme sonuçları ile de desteklenmiştir. Çizelge 2.7.’de Amerika’da doğa turizm operatörlerine yapılan bir anketin sonuçlarını göstermektedir. Operatörler Kuzey Amerika’da 271 varış yeri arasından öneride bulunmuşlar, 66 operatörden 37’si Kosta Rika’yı en önemli varış yeri olarak önermiştir (Drumm ve Moore 2002).

Biyolojik çeşitlilik açısından dünyanın en önemli merkezlerinden sayılabilecek bazı alanlarda, ekoturizmin başladığı 80'lerin başından 1990 yılına kadar geçen süre içinde önemli gelişmeler kaydedilmiştir (Çizelge 2.8.) (Yağcı 2000).

Çizelge 2.7. Latin Amerika’da ki en popüler varış yerleri (Drumm ve Moore 2002)

Ülke Operatör Sayısı %

Kosta Rika 37 56 Galapagos Adaları 32 48 Peru 29 44 Meksika 27 41 Belize 26 39 Şili 18 27 Arjantin 16 24 Ekvator 16 24 Brezilya 14 21 Bolivya 11 17 Karayip Adaları 11 17 Guatemala 10 15 Venezuella 10 15 Panama 9 14 Diğerleri 5 8 Toplam 66 100

Çizelge 2.8. Seçilmiş bazı merkezlere ait turizm büyüklükleri (Yağcı 2000)

Gelen Turist Sayısı (Bin Kişi) Turizm Gelirleri (Milyon $) Merkezler 1981 1990 1981 1990 Belize 93 222 8 91 Kosta Rika 333 435 94 275 Ekvador 245 332 131 193 Dominik 16 45 2 25 Kenya 373 801 175 443 Botswana 227 844 22 65 Madagaskar 12 53 5 43 Maldiv Adaları 60 195 15 85

Gelişmiş ülkelerde koruma çalışmalarında rol almak isteyen gönüllüler için bir şans olan organizasyonların sayısı da hızla artmaktadır. Koruma organizasyonlarının sayısının artması çevre koruma ile birleştirilen ekoturizm pazarının büyümesinde rol oynamaktadır. Gönüllü koruma organizasyonlarının kurulması ile ilgili Earthwach Foundation, International ve son zamanlarda kurulan Operation Wallacea, Greenforce, Frontiers ve Coral Cay Conservation gibi organizasyonlar ticari turizm ve yerel toplum organizasyonları arasında bir arabirim olarak yerleşmiştir (Rosaleen 2000).

Uluslararası turizm pazarında, turistlerin eğilimlerini ölçmek amacıyla yapılmış olan çeşitli araştırmalar dünyada hızla gelişen çevre bilinci paralelinde en rağbet gören turizm türlerinin doğaya yönelik olduğunu ortaya koymaktadır. Bunun sonucunda çevrenin bir pazarlama öğesine dönüştürülmesi ile büyük bir pazar ortaya çıkmıştır (Baştanlar 2001). Dünya ekoturizm pazarı içinde rol alan bazı ülkeler ve bölgelere yönelik bilgiler aşağıda sırasıyla verilmiştir.

Amerika Birleşik Devletleri: turizme açık doğal alanlar daha çok kanyonlar ve ulusal parklar şekliyle kullanıma açılmıştır. Kaliforniya eyaleti, Sierra Nevada kanyonları, volkanik alanları ve ulusal parkları ile ekolojik turizm açısından cazibe merkezleridir. 1872'de açılan Yellowstone Milli Parkı ile Büyük Kanyon tümüyle doğal güzellik alanlarından oluşmakta, fauna ve flora açısından zengin bir yapıya sahiptir. Ayrıca ülkenin dağlar ve çöllerden oluşan iç batı kesimi macera turizmi açısından uygun bir ortam oluşturmaktadır. Amerika’da ekoturizm yapan aile

çiftlikleri de ilgi çeken turistik etkinlikler arasında yer almaktadır. Çiftlik yaşamını tanıtmak, onlarla deneyim yaşamak, çalışmak, farklı yaşam biçimlerini öğrenmek için tercih edilen çiftlik turizmi ekonomik ve eğitici bir ekoturizm türüdür ve çevresel kaynakların değerlendirilmesine yönelik katkılar sağlamaktadır. Montana, Wyoming ve İdaho'da 1985 yılından bu yana gelişerek süren çiftlik ekoturizm örnekleri çoğalmaktadır (Baştanlar, 2001).

Belize: günümüzde uluslararası ekoturizm organizasyonlarında adı en önde geçen turizm merkezlerinden birisi konumundadır (Yağcı 2000). Belize küçük nüfusuna rağmen çok çeşitli etnik kültürlere ev sahipliği yapar. Ülkede ana etnik gruplar Fransız, İspanyol, Meksikalı, Maya ve İngilizlerdir. Ülkenin doğal çekicilikleri arasında verimli ve çeşitli ekosistemleri, dünyanın en uzun mercan kayalıkları ve tropikal ormanları yer almaktadır. Nüfusun çoğunluğu kent merkezlerinde yaşadığından dolayı ülkenin büyük bir kısmı ıssızdır. Bu yüzden ormanlar jaguarlar, maymunlar ve 500’den fazla kuş türü için sığınak görevi yapar. Çeşitli tropikal florası 4000 çiçekli bitki türünü ve 700 ağaç türünü barındırır. Belize’de tarihi maya harabeleri ve çeşitli toplumları görülebileceği zengin bir tarih ve kültür vardır (Redmond 2001).

Brezilya: çok geniş olan toprakları yarı kurak savan, kıyı orman zonlarını da kapsar ve buralarda 34 Ulusal Park tasarlanmıştır. Bununla birlikte ekoturizm esas olarak Pantanal sulak alanları ve Amazon yağmur ormanlarında odaklanmıştır. Pantanal 210.000 km2’lik geniş bir alandır; nemli mevsimde sularla kaplanır ve burada yaşayan canlılar leopar, karıncayiyenler, yılanlar, timsahlar geri kalan daha yüksek alanlara çekilirler. Kurak mevsimde sular çekilir ve su kuşları yuva yapmak üzere toplanmaya başlarlar. 600’den fazla farklı kuş türü bulunmaktadır (Özgüç 1998).

Ekvator: Kuzey Amerika’nın kuzey kıyıları üzerinde yerleşmiş bir ülkedir. Pasifik Okyanusu’nda yer alan Galapagos Adaları Ekvatorun bir kısmını kapsar. Ülke Galapagos bölgesi, Pasifik kıyıları, Andean dağlık alanı ve Amazon havzasından oluşan 4 bölgeyi içerir. Ekoturistler Amazon havzasını yaban hayatı ve yerli kültürler için ziyaret etmektedirler. Amazon yağmur ormanları da bitki, hayvan, kuş ve böcekler açısından son derece zengindir. Özellikle Peru ve Kolombiya

sınırlarına doğru henüz beyaz insanla teması olmamış en az 40 yerli grubu olduğu da sanılmaktadır. Eski “Kauçuk Başkenti” Manaus’dan nehir gezileri yapılabilmektedir (Özgüç 1998). Ekvator 20.000 bitki türüne Kuzey Amerika’da ki 32.000 kuş türünün bir buçuk katı kuş türüne sahiptir. Amazon boyunca orman turları elverişlidir. Ekoturistler için doğal yerli kabilelerle bulunmak için olanaklar sunar. Galapagos Adaları Ekvatorda en yaygın ekoturist varış alanları arasında yer alır. Galapagos Adaları 13 büyük, 6 küçük ve 42 adacığı içerir. Bu adalar 1835’de Charles Darwin tarafından endemik türleri gözlem için ziyaret edilmiştir. Adalar yaban hayatı gözlemciliği için turistler arasında ünlenmiştir. Denizaslanları ve penguenler insanlardan korkmamaktadır (Newsome 1997).

Dominik Cumhuriyeti: Boo (1990) ve Weaver (1991) Karayip adalarını yüksek kalitede bir ekoturizm varış yeri olarak göstermişlerdir. Dominik Cumhuriyeti Karayip Denizi’nde Windward ada grubunda yerleşmiş kitle turizmine alternatif alan sağlayan bir ülkedir. Dominik doğal ada, volkanik dağlar, yağmur ormanları ve engebeli büyük dağlar gibi düzenlenmiş doğal değerlerinden faydalanarak pazar oluşturmaktadır. Benimsenen “doğal ada” sloganı ile geniş bir piyasa segmenti oluşturulmuştur (Chesworth 1999).

Güney Afrika: en çok ziyaret edilen yer Kruger Ulusal Parkı’dır. Mozambik sınırına yakın yer alan park en yoğun kullanılan ulusal parktır. Umfolozi Av Rezerviyle birlikte çok büyük miktarda yabani hayvan ve kuşa sahip olan bu Ulusal Parkta hayvanlar doğal habitatları içinde izlenebilmektedir. Bu ülkede özellikle elmas madenleri de turistlere gezdirilmekte, Bantı köyleri de etnik turizm için birer çekicilik oluşturmaktadır (Özgüç 1998).

İspanya: Cantabria Dağları İspanya’nın kuzey kıyısına paralel olarak uzanır ve Atlas Okyanusu kıyısına dik ve kayalık bir kıyı yapısı kazandırmak üzere birdenbire alçalırlar. Kuzey kenarlarında akarsular derin vadiler kazmışlardır; bazı akarsularda (örneğin Mino) rafting ve kanoculuğa uygun düşmektedirler. Vadiler diktir, bölge Atlas Okyanusu’ndan esen nemli rüzgârların yolu üzerinde bulunduğundan, yamaçlar yeşil ve gür bitki örtüsüyle kaplıdır. Burası “Gren Spain” sloganıyla açık hava rekreasyon faaliyetleri (yürüyüş, ata binme, atıcılık, balık tutuma ve kışın kayak yapma) üzerinde yoğunlaşmıştır.

İzlanda: Kültür bakımından İskandinavya’nın bir parçası olan ve onunla aynı kuzey konumunu paylaşan İzlanda, fiziksel konum bakımından Grönland’a yakındır. İzolasyonu ve yapısı İzlanda’yı çok özel destinasyon yapmakta ve ziyaretçisi de bu nedenle çok az sayıda olmaktadır. Adada hala aktif olan volkanik dağlar, lav akıntıları, jeotermal kaynaklar, gayzerler ve kaynayan çamur deliklerinden oluşan bir coğrafi görünüm yaratmıştır. Eski volkanik formasyonlar buzullaşma ile değişime uğramış ve dağlar kar örtüsüyle kaplanmıştır. Kıyı, yer yer fiyort tipi bir görüntü taşımaktadır. Adanın çok büyük bir kısmı boştur; nüfusun da çok büyük kısmı başkent Reykjavik ve birkaç küçük kıyı yerleşmesinde toplanmıştır. Ada, büyük kısmının el değmemiş olması yüzünden ekoturizme çok uygundur. Turizm mevsimi, kültürel birliği olan Norveç, İsveç ve Finlandiya ile ortaktır; fakat bu ülkelerinkinden daha kısadır.

Kanada: Kanada’da yaygın peyzajlar, kurulan park ağları ve korunan alanlar ülkeyi özellikle ekoturistler açısından çekici bir hale getirmiştir. 1980’lerin sonlarına doğru Kanada’nın tatil özellikleri içeren kısımlarına doğa-tabanlı etkinlikler için talep başlamıştır. 1987’de yapılan bir ankete göre Kanadalıların %22’si yaban hayatı gözlemini içeren bir seyahati gerçekleştirmiştir. Dahası %45.5’i yaban hayatı merkezli tüketimsiz bir seyahat gerçekleştirmiştir. Kanada’da ekoturizm olanakları için büyüyen talebi birkaç faktör göstermektedir. Ülkede doğa-tabanlı seyahatleri tercih eden organizasyonlar ve operatörlerin dağılımı, tipi ve sayısı yükselmektedir. Bu sektördeki büyümenin kanıtı olarak doğu Kanada’da ki macera seyahatleri, Rocky Mountain Park alanındaki ekoturizm olanakları, Alberta ve British Columbia’da ki ekoturizm pazarı ve Nova Scota ilindeki doğa turizminin gelişimi örnek olarak verilebilir (Tompa 1996).

Karayip Adaları: Adalar üç çeşittir. Çok düz, kalker yapıdaki ya da mercan birikimlerinden meydana gelmiş adalar; volkanik adalar ve volkanik olmayan adalar. Düz adaların çöle benzeyen görüntülerinde çalılıklar ve kaktüsler egemendir. Turizm tamamen plaj ve sus sporları üzerine toplanmıştır. Volkanik adalar eski ya da faal volkanların yarattığı çekici görüntülere sahip dağlık adalardır. Dominik ve Guadalup gibi bazı adalarda ki sıcak su kaynakları, sülfür karakterleri ve faal gayzerler volkanik özellikleri canlı biçimde yansıtmaktadırlar (Özgüç 1998).

Kosta Rika: turizminin önemli bir miktarı doğrudan ülkenin çevresi ve doğal kaynakları ile ilişkilidir. Yükselen çevresel ilgi ile ülkeye olan ziyaretler 1960 ve 1970’lerde yoğunlaşmıştır. Bu ziyaretlerin artması ile bazı yerlerin korunan alan ilan edilmesi önemli bir faktördür. 1980’nin ortaların da az planlama ve reklâma rağmen ekoturizm ortaya çıkmıştır. Özel organizasyonlar ülkeye binlerce doğa turistinin gelmesinde önemli rol oynamıştır. Sonrasında ülkede 22 milli park ve biyolojik rezerv alanı, yaklaşık 45 adet yaban yaşamı için korunan alan ve orman rezervleri kurulmuştur. Bu korunan alanlar yaklaşık ülke yüzölçümünün % 25’ini kapsar. Kosta Rika bu korunan alan sistemlerinde önemli derecede uluslararası dikkat ve destek kazanmıştır (Wildes 1998).

Malezya: büyüyen turizm endüstrisi ile birlikte doğal alanlara yerli ve yabancı turist ziyaretlerinin sayısı da hızla artmıştır. Malezya’nın tropikal ormanları, marina ve ıslak alan ekosistemleri gibi biyolojik zenginliklerinden dolayı bilimsel alanları, milli parkları, bölge parkları ve marina parkları çok cazibeli olduğu bilinmektedir. Malezya Kültür Sanat ve Turizm Bakanlığı (MOCAT) korunan alanlara yapılan ilk ziyaretlerle 1994–1995 yılları arasında ekoturizmin önemi hızla artmıştır (Abidin 1999).

Nepal: Tapınaklar şehri olarak adlandırılan Kathmandu Nepal’in başkentidir. Nepalin zengin kültürel mirası içinde 1600 yıldır sayısız tapınak ve manastır tarihe tanıklık eder. Turizmden kazanılan döviz girdisi Nepal için temel bir kaynaktır (Adhikari 1994). Nepal Himalaya Dağları’nda tamamen dağlarla kuşatılmış bir ülkedir. Dünyanın 8.000 m en yüksek noktasını içeren Everest Dağı ile övünmektedir. Teraslı tepelerde çalışan ve yaşayan 19 milyonluk bir nüfusa sahiptir. İki temel şehri Kathmandu ve Pokhara’dır. Bu alanlara dağcılık, doğa yürüyüşü ve rafting gibi özel amaçlı seferler gerçekleştirilmektedir. Himalaya bölgesi Asya’da doğa yürüyüşünün en önde giden bölgesi haline gelmiştir. Son yirmi yılda ziyaretçi sayısının çok artmasına rağmen doğa yürüyüşü amaçlı gelenlerin sayısı toplam ziyaretçi sayısının % 14 olarak sabit kalmıştır (Lane 1997).

Peru: 1970’de macera turistleri ve ekoturistler için umut verici bir ülkeydi. 1980 ve 1990 arasında ki ekonomik ve politik istikrarsızlık, terörist faaliyetler ve kolera hastalığı gibi nedenlerle ülkenin turizm endüstrisi yıkıma uğramıştır. Peru dünyanın

ekoturizm ve macera turizmi için en iyi varış noktalarından biridir. Peru ekoturizmin içerdiği doğa izleme, arkeoloji, doğa yürüyüşü ve kaya tırmanışı, nehir gezintileri ve diğer etkinlikler bakımından büyük fırsatlar taşır. Dünyanın biyolojik çeşitlilik bakımında ilk beş ülkesi içinde yer alır. 1600’ün üzerinde kuş çeşidini barındırır. Peru aynı zamanda İnca yıkıntıları, çeşitli mabetler gibi tarihi eserler bakımından da zengindir. Huascaran Milli Parkı’nda 50’nin üzerinde yüksek tepeler ile dağ- merkezli turizm etkinlikleri için bol fırsatlar sunar (Ross 1998).

Kuzey Tayland: en büyük şehri olan Chiang Mai’yi farklı toplum ve kültürleri incelemek amacıyla yıllık olarak yarım milyon turistin ziyaret ettiği belgelenmiştir. Hill-Tribe’ler Kuzey Tayland ziyaretçileri için çekici bir anahtardır. Hill-Tribe kabilelerini içeren iki tip turist etkinliği vardır. Bunlardan birincisi kabile köyleri turları bir diğeri de vahşi orman turlarıdır. Tribal köy turları toplumu gözlemek ve hatıra satın almayı içeren otobüs seyahatlerinden oluşur, konaklama süresi 5 saat civarıdır. Vahşi orman turları bir rehber ve 5–10 kişilik gruplardan oluşan trekking etkinliğidir. Etkinlik süresi 3 ile 10 gün arasında değişir. Bu turlar yerli halk ve turistler arsında güçlü bir etkileşim sağlamaktadır (Sheldon 1999).

Benzer Belgeler