• Sonuç bulunamadı

1.2. Kaynak Özetleri

2.4.13. Ekoturizm etkinliklerinin sınıflandırılması

2.4.13.1. Öğrenmeye dayalı ekoturizm etkinlikleri

Bilim turizmi: Katılımcıların bilimsel meraklarını giderme ve tecrübe kazanma

amacıyla gerçekleştirdikleri bir etkinlik şeklidir. Bilim turizmi kapsamında aşağıdaki etkinlikler verilebilir.

Botanik turizmi: Botanik turizmi bitki izlemek için gruplar halinde bir tur liderinin öncülüğünde yapılan bir turizm etkinliğidir. Dünyada bitki meraklıları çok fazladır öyle ki uluslararası organize olup dernekler bile kurulmaktadır. Bu etkinlik türünde en önemli nokta turları gerçekleştirirken botanik konusunda bilgili bitki türlerinin Latince isimlerini ve özelliklerini bilen aynı zamanda yabancı dili olan tur rehberleri eşliğinde yapılmasıdır. Ayrıca ulaşım ve konaklama imkânları da yeterli olmalıdır. Botanik turizminin olumlu etkilerinin yanında bitki kaçakçılığı yapan, cip kiralayarak safari denen turları gerçekleştiren turistler tarafından negatif etkileri de ortaya çıkar. Bunun önlenmesi için denetimin iyi uygulanması gerekmektedir (TÜRSAB 2002).

Doğa fotoğrafçılığı: Doğa, onu oluşturan öğelerin gösterdiği çeşitlilik ve estetik çekiciliğiyle fotoğrafçılara konu olmayı sürdüre gelmiştir. Fotoğrafçıların doğaya olan bu ilgisi doğa fotoğrafının özel bir alan olmasını ve sınırlarını çizmesini de beraberinde getirmiştir (Anonymous 2005e).

Doğada fotoğraf fırsatları yakalandığında hazırlıklı olmak, koşulları en iyi şekilde değerlendirebilme imkânı sağlar. Diğer fotoğrafçılık türlerinde fotoğraflanan konunun içinde etkin bir rol oynamadan makine ile gözlemcilik görevi yapılmaktadır. Ancak doğada yapılan fotoğrafçılıkta fotoğrafçı, fotoğraflanan konunun bir katılımcısı olmaktadır (Gardner ve Wolfe 1998).

Jeomorfolojik oluşumları izleme: Ülkelerin doğal ve kültürel değerleri büyük önem taşımakta, özel ilgi alanları ve yörelerinde turizm ağırlık kazanmaktadır. Bu özel ilgi alanlarından biri, doğal çevrenin coğrafi karakteri üzerine odaklanan jeoturizm (geotourism) eğilimidir. Jeoturizmde; jeolojik, jeomorfolojik yapı ve unsurlar, kıyılar, göller, kanyonlar, jeotermal kaynaklar, endemik bitkiler ve diğer doğal anıtlar özel ilgi odaklarını oluşturmaktadır (Koçaman ve Koçman 2005).

Jeolojik ve jeomorfolojik oluşumları izleme etkinliği içinde son zamanlarda mağaralara yapılan geziler artmış ve mağaracılık olarak gündemde yer bulmuştur. Bu sebeple mağaracılık etkinliği üzerinde durmakta fayda görülmüştür.

Doğal süreçler sonucunda oluşmuş yeraltı oyuğuna “mağara” adı verilmektedir. Genel olarak yeraltı boşluğu ya da birbirlerine bağlantılı boşluklar sistemini içeren mağaralar işlevlerine ve yapılarına göre “obruk” olarak da tanımlanmaktadırlar (Kozak ve ark. 2001).

Mağaralar çeşitli etkilerle meydana gelirken insanların ilgisi çeken oluşumları da beraberinde getirebilmiştir. Çoğunlukla kalkerli arazide, çatlak ve oyukların çeşitli doğal unsurlarla büyümesi bu arada, içlerinde barındırdıkları asit karbonikli suların zamanla oluşturduğu sarkıt, dikit ve travertenler ilginç oluşumlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca mağaraların içlerindeki yeraltı suları, nehirleri ve gölleri bir başka güzellik olarak karşımıza çıkmaktadır. Mağaralarda meydana gelen damlama, akma, buharlaşma gibi etkenlerle oluşan şekillerin biçimleri, renkleri, yoğunluk ve boyutları görsel açıdan oldukça önemlidir. Sarkıt, dikit ve sütunlardaki halkalarda genel olarak beyaz renkler soğuk, koyu renkler ise sıcak dönemleri karakterize etmektedir (Tokmak 2003).

Mağara ve insan ilişkisinin geçmişi, insanoğlunun yeryüzünde görülmeye başladığı zamandan günümüze kadar uzanmaktadır. Tarih öncesi devirlerde insanlar tarafından doğal bir sığınak olarak kullanılan mağaralar, antik dönemde de ölü gömme ve dinsel nedenli bazı amaçlarla kullanılmıştır. Bu nedenle insanoğlunun gerek fizyolojik, gerekse kültürel evriminin izlerine en yoğun olarak mağaralarda rastlanmaktadır (İşçen 1993).

Macera ya da sportif amaç dışında girilmesi pek düşünülmeyen mağaralar alternatif turizm amaçlarıyla gündeme gelmiş ve günümüzde aktif turizm anlayışının önde gelen türlerinden biri olma yolunda hızla ilerlemiştir (Bal 2004).

Doğa turizminde mağaralar, görsel amaçlı ve sportif amaçlı olmak üzere iki şekilde kullanılırlar. Görsel amaçlı kullanımlar için speleotem şekiller bakımından zengin, dolaşımın kolay olması bakımından yatay yönde gelişmiş, ulaşım olanağı sağlanabilen mağaralar seçilirler. Mağara girişi düzenlenerek, mağara içinde özel donanıma ihtiyaç duyulmadan turistlerin dolaşması sağlanıp, aydınlatılarak turizme

açılırlar ve müze şeklinde ücret karşılığı gezilirler. Sportif amaçlı kullanımlar için derinlik ve uzunluk daha çok önem kazanmaktadır. İçinde düzenleme yapılmayan bu mağaraları, özel donanımlı mağaracılar gezebilirler (Doğaner 2001)

Yaban Hayatı Gözlemciliği: “Yaban Hayatı” deyimi doğayı oluşturan canlı ve cansız tüm nesneleri kapsar. Küçük veya büyük, insanlar için yararlı veya zararlı olan tüm bireyler yaban hayatını zenginleştiren önemli varlıklardır (Mol ve Küçükosmanoğlu 2005).

Yaban hayatı gözlemciliğinde en önemli konulardan biride kuş gözlemciliğidir. Kuş gözlemciliği etkinliği dünyada yaban hayatı gözleme çeşitleri içinde ön plana çıkmış ve yoğun talep görmektedir.

Kuş gözlemcisi, kuşları gözlemeyi kendine merak edinmiş kişilere denir. Kuş Gözlemciliği profesyonel bir uzmanlık alanı olabileceği gibi, boş zamanları değerlendirmek için yapılan bir hobi olarak da sürdürülebilir. Dünyanın pek çok yerinde kuş gözlemciliğine merak sarmış milyonlarca insan yaşar. Kuş gözlemcisi yanında bir de dürbün bulundurur. Dürbün, kuş gözlemcisinin en temel aracıdır. Kuş gözlerken kullanılan diğer önemli araç ise içinde kuşların resimlerinin bulunduğu kılavuz kitaptır. Kılavuz kitaptaki resimleri, kuş türlerini, onların dişileri, erkekleri ya da gençleri arasındaki farkları, uçarken ya da bir yere konmuşken nasıl göründüklerini gösterir. Gerekli üçüncü araç bir not defteridir (Anonymous 2005d).

Kuşlar oldukça hassas canlı türler olduğu için kuş gözlemcilerinin bu alanlarda çok dikkatli olmaları gerekmektedir. Özellikle de kuşların yumurtlama ve kuluçka dönemlerinde daha hassas olunmalıdır. Kuş gözlemcileri açısından dikkat edilmesi gereken noktalar aşağıda maddeler halinde verilmiştir (Erdoğan 2003).

• Çok duyarlı olunmalı ve neye bakıldığı bilinmeli, • Habitata göre gözleme yöntemi tercih edilmeli,

• Kuş gözlemleri kayıt edilmeli. Kayıt ederken habitatın yerini, tarihi, hava koşullarını, gözlem saatini, aynı zamandaki diğer türler ve onların yumurtlama faaliyetleri de kayıt edilmeli,

• Kuşları ve onların habitatlarını, yuvalarını, yuvalama alanlarını rahatsız etmemeye dikkat etmeli ve alanda çok yavaş yürümeli. Yumurtlama alanlarına girilmemeli,

• Belirlenen yürüyüş yollarında kalmalı ve motorlu araçları belirlenen yerlere veya park yerlerine park etmeli,

• Yumurtalarını ve yuva malzemelerini toplamamalı ve el değmemeli, sadece fotoğrafları çekilmeli,

• Kuşları çekmek için play-back teypleri veya kayıtlı baykuş çığlıkları çok fazla kullanılmamalı,

• Nesli tehlike altındaki türlere bakmak isteniyorsa o alana ait yönetim kurallarına ve yasalarına uyulmalı,

• Ağaç kovuklarında yaşayan kuşları uyarmak için ağaçlara vurulmamalı. Bu yersiz rahatsız etme kuşların yuvalarını ve yavruları terk etmelerine neden olur,

• Arkada ayak izinden başka bir şey, örneğin çöpler bırakılmamalı,

• Yukarıdaki kurallara uyulmalı, uymayanlar uyarılmalı ve uyma sağlanmalı, • Yerel veya ulusal kuş koruma ve gözleme organizasyonları desteklemelidir.

Kültür Turizmi: Kültürel turizm kavramı ile ülke-bölge toprakları

üzerinde/altında bulunan ve geçmiş dönemlerden beri süregelen birikimi içeren her türlü maddi kalıntı ile sözel geleneğin, bunlara zarar vermeden toplumun yararlanabileceği değere dönüştürülmesi anlatılmaya çalışılmaktadır (Emekli 2005).

Festival Turizmi:Çeşitli konularda ve büyüklüklerde yapılan festivaller gerek yurt içi gerek yurt dışı turist çekmektedirler. Bu şekilde bir festivale yönelik gerçekleştirilen seyahat etkinliğine festival turizmi denilmektedir.

Festivaller folklorların toplumsal ilgiyi çekecek biçimde ve nitelikte sahnelenmesidir. Bu festivallerin turistler tarafından ziyaret edilmesi etkinliğine de festival turizmi denilmektedir. Festivaller başlangıç ve bitişleri belli düzenlemelerdir. Yani belli bir süre çekiciliğe sahiptirler. Şenliklerin konusuna ve kapsamına göre sınıflandırılabilir. Konusuna göre örneğin Bursa Karagöz Şenliği gibi, bazıları ise

çok konulu olur. İstanbul Festivali buna örnek verilebilir. Festivaller kapsamlarına göre de yöresel, bölgesel, ulusal ve uluslararası olabilir (Eralp 1983).

Gelenek Görenek Turizmi: Herhangi bir topluluğun kendine özgü yaşam biçimine folklor denilmektedir. Folklor turizm ilişkisi, sanayi toplumunu simgeleyen büyük kent yaşamının bir çeşit ürünüdür. Bir başka deyişle, büyük kente özgü tüketim ve davranış normları, orada yaşamlarını sürdürenleri, folklordan uzaklaştırmıştır. Yaşamını dar kalıplar içinde sürdürmek zorunda bırakılan kent halkı bakımından folklor bu tekdüzelikten zaman zaman kurtulmanın çarelerinden biridir. Böyle bir çarenin, belirli bir düzenleme olarak hazırlanması ve çekim gücü içerir biçimde sunulması, folklor turizm ilişkisini ortaya çıkarır (Eralp 1983).

Küreselleşme etkilerinin turizm yoluyla bilfiil taşındığı ve toplumların sosyo- kültürel yapılarını bozduğuna dair görüşler vardır. Nitekim etkiye açık ortamlarda, gelen turistlerin dünya görüşü ve yaşam tarzları yerel halk tarafından kolayca benimsenmektedir. Oysa gelen turistler bölgeye orijinal ya da diğer ifadeyle otantik değerleri tanımak için gelmektedir. Değişimlerin yaşandığı kaybolan otantizm nedeniyle bölge zamanla gözden düşmektedir (Demirtaş 2003).

Karayolu Turizmi (Overland tourism): Özellikle kâşif ruhlu olan ve sadece ülke içindeki gezilerden tatmin olmayan turistlerin gereksinimlerine cevap verebilmek amacıyla bazı tur operatörleri overland denilen tarih, geleneksel yaşam ve coğrafi açıdan dünyanın ilginç ülkelerine yapılan, uzun süreli karayolu gezilerini düzenlemeye başlamışlardır. Dünyanın en ilginç gezileri olan overland turlarında bazı güçlükler vardır. Bu güçlükleri bilip ona göre hazırlıklı olmak, gezileri sorunsuz ve zevkli duruma getirecektir. Bu uzun gezide alınacak yol yaklaşık 10 bin km gidiş,10 bin km dönüş olmak üzere toplam 20 bin km'dir. Bazı günler geceli gündüzlü yol alındığından overland turlar uzun yola dayanamayanlar için sorun olabilir (Erdoğan 2003).

Kültür Yürüyüşleri: Tarihte yoğun olarak kullanılmış bazı önemli yerleşim birimlerini birbirine bağlayan yollar üzerinde gerçekleştirilen yürüyüş programlarına kültür yürüyüşleri adı verilmektedir. Ülkemizde ekoturizm etkinlikleri adı altında Likya Yolu (Likya kentlerini birbirine bağlayan patikalar), St Paul Yolu ve İpek

Yolu gibi tarihi ve kültürel değerleri içeren güzergâhlar üzerinde yürüyüşler gerçekleştirilmektedir (Üstel 2002).

Tarihsel Alan Turizmi: Tarihsel Kültür Turizmi ise, yukarıda da belirttiğimiz gibi, ulusal sınırlar içinde kalan tarihi kültür mirasının belli bir turistik organizasyon yardımıyla gösterilmesi esasına dayanır. Bu da, toplum içinde oluşmuş “tarihi kültür mirasının sahiplenilmesi” olgusuyla çok yakından ilgilidir. Yabancıların bu mirasa olan ilgisi, toplumun bu mirası sahiplenmesi ölçüsünde artar veya azalır (Kocapınar 2003).

Tarım ve çiftlik turizmi: Çiftlik turizmi, kırsal alanlarda konaklama ve etkinlikler köy yerine çiftliklerde yapılıyorsa bu turizm türü çiftlik turizmi olarak adlandırılmaktadır. Herhangi bir kırsal yerleşmede ekonomik etkinlik tarım ise ve turistik uygulamalarda ağırlıklı olarak tarıma dayalı programlar yer alıyorsa, bu turizm türünün adı da tarım turizmi olmuştur. Tarım turizmi, bir etkinlik olarak sürerken, aynı zamanda doğal çevrenin, geleneksel kırsal coğrafi görünümün korunmasına yardım etmekte, çevre, tarım ve turizm arasındaki bağı sağlamaktadır (Erdoğan 2003).

İnsanların doğal ortamlarda bulunma istekleri alternatif turizm türlerinden biri olan çiftlik turizminin ortaya çıkmasını sağlamıştır. 1960’lı yıllardan sonra başlayan kırsal alanlara dönüş isteği, rekreasyon amaçlı olması nedeniyle, çiftlik turizmi tercih edilir bir boyut kazanmıştır (Tunç ve Saç 1998).

İnanç turizmi: Kutsal yerlere yönelik turizm etkinlikleri “inanç turizmi” olarak

tanımlanmaktadır. Değişen turist isteklerine bağlı olarak tüm dünyada gelişme gösteren inanç turizmi kapsamında mevcut kültür değerlerinin korunması, turizme kazandırılması ve tanıtılması hedeflenmektedir (Kozak ve ark. 2001).

Benzer Belgeler