• Sonuç bulunamadı

Düşünce Dünyası ve Kaynakları

III- Firdevsî-i Rûmî Hakkındaki Kaynaklar ve Araştırmalar

3- Düşünce Dünyası ve Kaynakları

Firdevsî-i Rûmî klasik anlamda ne sadece tarihçi ve ne de bir edebiyatçıdır. Üretken bir yazar, usta bir mütercim, başarılı bir derleyici, mütevâzı bir muhaddis ve müfessir ve hatta biraz da filozoftur. Bu nedenle yazarımızın düşünce dünyası geniş, hayalleri engin ve ufku sonsuzdur.

Firdevsî-i Rûmî’nin eserlerini okurken dikkatlice bakılacak olursa hemen görülür ki, hangi bilgi ya da düşünceyi nereden alırsa alsın çok az ya kitabının girişinde kullandığı eserleri isim olarak vermiştir, ya olayların akışında zikretmiştir veya bir başka eserinde, kullandığı kaynakları dipnot şeklinde aktarmıştır. Genellikle de kullandığı eserlerden daha iyisini oluşturduğunu anlatmak ve kendisini övmek için mutlaka yararlandığı kişi ya da eserlerin ismini zikretmiştir. Bu yaklaşım onun bilimsel yönünü ortaya koyduğu kadar, düşünce dünyasının ipuçlarını da vermektedir. Yararlandığı eserlere bakılarak hangi ekole- meşrebe mensuptur, kimlerin etkisi altında kalmıştır, gezip gördüğü yerlerde çağdaşlarından kimlerle görüşmüştür, çağını nasıl anlamıştır, kendisinden öncekiler hakkında neler biliyordu? Bu soruların tamamının cevabını ancak kendi eserlerini tarayarak ortaya çıkarabiliriz.

Yazılarında kaynak olarak kullandığı eserleri genel olarak tasnif edersek, düşünce dünyasının sınırlarını çizebiliriz. Kütüphanesindeki eserlerin listesi çıkarılırsa, bir Osmanlı aydınının müracaat kitapları tesbit edilmiş ve bu sayede belki Türk kütüphanecilik tarihine bir nevi katkı sağlamış oluruz50.

Her millet ilim ve kültür hayatını devam ettirebilecek âlimlerini yetiştirir. Yetişen bu kadro, mevcut bilgilerin üzerine yenilerini koyarak ilmin Yükselmesine yardımcı olurken daha sonra gelecek kuşaklar için yeni kapılar açarlar. Bilgi kaynakları arasında zikredilen unsurlardan şüphesiz en önemlisi kitaptır. “İnsanımız, XV. ve XVI. yüzyıllarda bilgi ihtiyacını, mektep-medrese, mescid-cami, zaviye-tekkelerde karşılamıştır. Gündelik hayatında ise üç temel kaynaktan beslenmişlerdir. Kuran-ı Kerim, Hadis-i Şerifler ve insanın kitabı, ki bunlar özellikle âlimler, ârifler ve sanatçılardır”51. Firdevsî-i Rûmî bu anlamda

50 İsmail Erünsal, The catologue of Bayezid II.s Palaca Library, Kütüphanecilik Dergisi, İstanbul

1992, s. 56-57; Mustafa Kara, XIV-XV. yüzyılda Osmanlı Toplumunu Besleyen Türkçe Kitaplar,

Uludağ İlahiyat Fakültesi Dergisi, S. 8, Bursa 1999; S. 29-58. Ali İhsan Karataş, Osmanlı Toplumunda Kitap, (XIV-XVI. Yüzyıllar), Türkler, c. II, Ankara 2002, s. 898-901.

hem âlim hem de bir sanatçıdır. Kitapları ile kendi çağını aydınlatmaya çalışmıştır.

Yazarımızın kullandığı kaynakların (kitapların) incelenmesi o devrin fikir ve kültür hayatına dair önemli bir gösterge olarak da kabul edilmelidir. Yararlandığı eserler bir bütün olarak değerlendirildiği zaman hangi meşrebe mensup olduğu rahatlıkla görülebilir. Örneğin Fıkıhta İmam Câfer-i Sâdık, İmâm- ı Âzam Ebû Hanife ve İmâm-ı Şâfi’yi referans olarak kullandığı görülmektedir. Ehl-i Sünnet kaynaklara ve fıkha müracaat etmesi bizi yazarımızın sünnî geleneğe mensup olduğu kanaatine götürmektedir. Ancak onun yazılarında yer yer Hz Ali, Hz. Hasan ve Hüseyin’in medhiyelerine, Ebu Müslim Horasanî atıflarına, İslam kahramanlarından ve Abdalân-ı Rûm’un önderlerinden Seyyid Battal Gazi ve Hacı Bektaş-ı Veli hakkında övgü dolu sözlere de rastlanılmaktadır:

Haydar-i kerrâr hakdur pehlevan-ı ber-güzîn Müctebâ Murtazâ u Muktedâ u nâm-dâr Hel-etâ şanuna geldi bu hadis-i kudsidür La fetâ illa Ali illa la seyfe illa zu’l-fekâr

Kurretü’l-ayn-i Muhammed’dür Hüseyile Hasan Seyyideyn u bihterîn u envereyn ü ihtiyâr

Alü evladı hakkıçün

Hacı Bekdaş-i Veli hakkıçün Mir Seydi Seyyid Gazi hakkıçün Hacı Bekdaş’un niyazı hakkıçün52.

diyerek Ehl-i Beyt’e saygı ve tazimlerini sunmuştur. Ancak sünnî fıkıh imamları ve Ehl-i Beyt’e olan saygısına bakılacak olursa geleneksel anlamda bir Osmanlı sünnîsi olmadığı görülmektedir.

Firdevsî-i Rûmî, eserlerinde kullandığı kaynakların künyesini tam olarak vermemiştir ya sadece kitap ismini vermiş ya da müellifin yalnızca adını zikr etmiştir. Aldığı bilgiyi hangi eserinde ne şekilde kullandığını da bazen belirtmemiştir. Yazar yalnızca Hakikat-nâme adlı eserinde kütüphanesinde 52 Firdevsî-i Rûmî, a.g.e., s. XIII.

bulunan ve sıkça kullandığı eserlerden elli bir tanesinin adını zikretmiştir. Biz Firdevsî’nin eserlerinde geçen bütün kitap ve yazar isimlerini bir araya getirerek yazarın kaynakçasını, yazar isimlerine ve eserlerine göre belirlemeye çalıştık. Bu eserlerden ilgili bölümlerde kısaca söz edildiği için burada o esereler hakkında açıklama yapılmamıştır. Firdevsî-i Rûmi’nin kaynak olarak kullandığı eserleri ve yazarlarını alfabetik sıraya göre şu şekilde sıralayabiliriz.

Firdevsî-i Rûmî’nin Kitaplığı

Abdullah el İlâhi: Vahdet-nâme-i İlâhî, Necâtü’l-Ervâh, Dîvan, Zâdü’l Müstakiym, Risâle-i Tasavvuf, Tarikat-nâme, İlâhî-nâme, Esrar-nâme, Fütuhât-ı İlâhî, Keşfü’l-Vâridat, Kitabü’l Kâinat

Abdullah Bin Ömer el-Kâdı Beyzâvi: Nizamü’t-Tevârih; Abdulkerim Kuşeyrî: Risale-i Kuşeyrî, Ahd-i Atik (Tevrat). Abdürrezzak Kâşânî, Kitâb-ı Te’vilât-ı Kâşânî. Ahmedî: İskender-nâme, Dâsitân-ı Tevârîh-i Âl-i Osman, Işk- nâme, Esrar-nâme, Dîvan, Tervihü’l-Ervâh

Ahmed-i Dâî: Ferah-nâme, Ukûdu’l Cevâhir, Miftahü’l- Cenne. Ali el-Kureşî el-Bûnî : Şemsü’l-Maârif ve’l Letâifü’l-Avârif. Aziz b. Mahmud en Nesefî, Kitâb-ı Şerh-i Ehâdis-î Nebeviyye Barak Baba Risalesi Şerhi (Şerh-i Risâle -i Barak Baba)

Bedreddin Mahmud b. Sıbt el-Mâridî: Ed-Dakaik fi Ma’rifeti Hisabi ed- Derec ve’d Deka’ik; Beydebâ: Kelile ve Dimne; Davud-ı Kayseri: Kitab-ı Davud-ı Kayseri; Enverî: Düstur-nâme, Fahreddin er Râzî: Kitab-ı Esrarü’t Tenzil, Mefâtihü’l Gayb.

Ferîdüddin Attar: Mantık et Tayr, Esrar-nâme, Muhtar-nâme. Firdevsî-i Tûsi: Şeh-nâme

Gülşehrî: Kerâmât-ı Âhi Evran, Mantıkü’t Tayr (Tercüme) Felek-nâme. Hacı Bektâş-ı Velî: Velâyet-nâme-i Hacı Bektâş-ı Veli.

Hamzavî: Câmiü’l Meknûnat, Hamza-nâme.

Hüseyin Kâşifî: Kitab-ur Reşâhat (Reşahât’ü Ayn’ül hayat).

İmam-ı Gazâli: Kimya-i saâdet, İhyâ-ü Ulûm’id-Din, el Munkız Min ed’Dalal; İmâm-ı Şâfîi (Muhammed İbn İdris): Er-Risale; İmâm-ı Âzam Ebu

Hanife: Fıkhü’l Ekber, İmâm-ı Ebû Yusuf: Kitabü’l Haraç, İhvan-ı Safâ: Er Risale. İbn’ül-Kesir Ebu’l Fida İsmail: El Bidâye ven Nihâye, Kasım Envar: Enis- ül Ârifin, Enis ül Âşıkîn, Kur’an-ı Kerim ve Meâl-i Hakim, Mercimek Ahmed: Kâbus-nâme, Garâibü’l Mevcûdat, Mevlânâ Celâleddin-î Rûmî: Mesnevî

Mevlana Nureddin Abdurrahman b. Ahmed El-Câmi (Molla Cami):Silsilet üz zeheb, Kitab-ı Nefâhat’ül üns Min Hazarât’il Kuds, Muhammed İbn-î Cerir Et’Taberî: Tarih’ül Ümem ve’l Mülûk

Muhyiddin İbni Ârâbi: Fütühatü’l Mekkiye, Fususü’l Hikem, el Kudüs (Risalet’ü Ruhu’l Kuds); Risâle-i Envar, Molla Miskin: Kitabü’l Maâriç.

Nâsîrü’d-din Ömer El Beydâvi: Envâr u’t-Tenzil Esrâr ü’t-Te’vil.

Nasırü’d-din Âhi Evren: Kitab-ı Fegıyre’tül-Mübtedi ve Tezkiretü’l Muhtedî, Câmeşuy-nâme, Firâset–nâme; Nâsîrü’d-Din Tûsî: Ahlâk-ı Nâsıriyye.

Necmeddin-i Dâye: Zübdet’ül-Hakâyık, İrşâdü’l Mürid.

Nizâm-î Gencevî: Hüsrev-nâme, Sadreddin-î Şîrâzi:(Molla Sadra) Risale-i Mebde ve Meâd, Risale-i Dîniyye, Sadreddin-i Konevî: el-Fükuk, En-Nusûs fi- Tahkik et-Tavri’l-Mahsus, Tabsira’t-ül Mübtedi ve Tezkire’t-ül Müntehi, Kitâb-ı Hadikat’ül Maârif, Sâdi: Bostan ve Gülistan

Selman-ı Sâveci: Çemşid u Hurşid, Firak-nâme; Süleyman Çelebi: Vesilet- ün Necât (Mevlid), Şeyhî: Har-nâme, Hüsrev ü Şirin; Şeyhoğlu Mustafa: Hurşid- nâme, Marzuban-nâme, Kâbus-nâme; Serezli Sadî: Süleyman-nâme; Şihabeddin Hemedâni: Kitab-ı Zahiretü’l Mülûk, Kitâb-ı Kudsiyye fî Esrar-ı Nakd’ül Hâşiye; Yakup B. Mehmed: Hüsrev ü Şirin (Tercüme),Yazıcıoğlu Ahmed Bican: Acaib’ül Mahlûkat-ı Kebîr, Dürr-i Meknun, Kitabü’l- Münteha el-Müşteha ale’l Fûsus, Bostan-ül Hakâyık, Envârü’l Âşıkîn

Yazıcıoğlu Mehmet Bican: Muhammediye; Yunus Emre: Risâlet’ün Nushiyye.

Müellifin kullandığı eserlere dikkat edilirse; görülür ki, kendisine kadar ulaşan ama bir kısmı günümüzde mevcut olmayan her türlü eseri bir şekilde görmüş, yararlanmış ve kaynak olarak kullanmıştır.

Yazarın kullandığı eserler arasında en dikkati çeken nokta ise hem selefi hem de sûfî eserlerden aynı oranda yararlanmış olmasıdır. Bu anlamda Firdevsî; uzlaşmacı yapısıyla cemaatler üstü bir anlayışı temsil etmiştir.

Tarihçiliğine gelince, bir anlamda kendisinden önce yazılan ve kendisine ulaşan klasik İslam Tarihiyle ilgili hemen bütün kitapları temin etmiş ve kaynak olarak kullanmıştır. Osmanlı Tarihinin erken dönemlerinde yazılan, destanî tarih olarak niteleyebileceğimiz ancak bu gün kaybolduğuna inanılan nadide iki önemli eseri temin ederek, dip not kullanmadan kendi eserleri arasına almıştır. Bu eserler Serezli Sâdî’nin Süleyman-nâmesi ve Hamzavî’nin tarih kitabıdır.

Sanatçımız bir ansiklopedist unvanını hak etmek istercesine, bütün bilimlerle yakından ilgilenmiş ve birçok alandaki eserleri kitaplığında bulundurmuştur. Bu eserleri ise gelenek üzere gerektiğinde istihraç etmekten çekinmemiştir. Çok boyutlu bir yazar olan Firdevsî-i Rûmî, tarih, edebiyat, İlahiyat, mitoloji, askerlik, astroloji satranç ve tılsım dâhil, ilgisini çeken her alanla bizzat meşgul olmuştur.

Benzer Belgeler