0. ÂŞIKLIK GELENEĞİ VE MALATYALI ÂŞIKLAR
2.1. Şiirlerin Şekil Özellikleri
2.1.2. Kafiye Yapısı
2.1.2.2. Dörtlük İçi Mısraların Kafiyelenişi
Ayak dışında kendi aralarında kafiyelenen dörtlük içi mısralarda kafiyenin her çeşidine rastlamamız mümkündür. Bunları maddeler halinde şu şekilde sıralayabiliriz:
Çeyrek Kafiye: Çıkakları birbirine benzeyen seslerden oluşturulan kafiyeye denir. Aynı ses olmayan ama çıkakları birbirine yakın olan seslere bugüne kadar isim verilmemiştir. Çeyrek kafiyeyi oluşturan sesler: “ç-ş”, “n-l-r”, “z-s”, “ğ-v” gibi sesler olup, önceleri ya kafiye olarak görülmemiş ya da yarım kafiye olarak düşünülmüştür. Hâlbuki bu sesler, yarım kafiyeden daha zayıf bir kafiyedir ve “çeyrek kafiye” terimi ile karşılanabilir (Kaya, 2007: 394). Ancak bu kafiye çeşidi araştırıcılar tarafından henüz yaygın olarak kabul edilmemiştir.
Birfâni’nin şiirlerindeki kafiyeleri incelediğimizde çeyrek kafiyeye örnek olabilecek kullanımlara rastlarız:
Ancak bilen bilir birlik tadını, Erenler yurdunun tabiatını… BİRFÂNİ dünyada aşkın atını
Gerçeğe sürelim dost diye diye! (144 / 4)
Yukarıdaki dörtlükte “d” ve “t” sesleriyle çeyrek kafiye yapılmıştır.
Yaktın benim yüreğimi Yıktın gönül sarayımı Harab etme can evimi
İçinde üstadım kalsın (101 / 3)
Çeyrek kafiye yukarıdaki dörtlükte de karşımıza çıkmaktadır. İlk üç mısradaki “yüreğimi, sarayımı, evimi” kelimelerinde “ğ, y, v” sesleri ile çeyrek kafiye yapılmıştır.
Yarım Kafiye: Dörtlük içi kafiyelerde en çok yarım kafiyenin kullanıldığını görüyoruz. Yarım kafiyeyi oluşturan seslerden en fazla “l” sesi kullanılmıştır. L’den sonra r, n, ş, k, z, t, y, m, e, s, d, ğ vd. sesleri yoğunluğuna göre sıralamamız mümkündür.
Dörtlük içi yarım kafiyeye birkaç örnek verecek olursak:
Padişahlar kullar gördüm Yol içinde yollar gördüm Türlü türlü hâllar gördüm
Yoldan gelip geçenlerde (28 / 3)
Karıncayı nallar hana sürersin Yeri göğü sallar geri durursun Öğrencelik gözle nasıl görürsün
Gökteki yıldızı sayarsın gönül (171 / 4)
BİRFÂNİ, sanma ki bu dünya boştur, Gerçeğe varınca her varlık hoştur. Toprak olmadıkça taş yine taştır
Sevdasız bedende yâr bulamazsın (214 / 5)
Tam Kafiye: Dörtlük içi ahenk unsurlarını oluşturan kafiyelerden biri de tam kafiyedir. Birfâni’nin şiirlerinde dörtlük içi kafiyelerde yarım kafiyeden sonra tam kafiyeleri de kullandığını görüyoruz:
İki avucumda keçeşmiş başım Önümden kaçıyor ekmeğim aşım Daha da mı durulmayım gardaşım
Yaşım kırk beş iki bine beş kaldı (147 / 2)
BİRFÂNİ’yim haberin yok yurdumdan, Onun için anlamazsın derdimden. Ömür boyu koşsan bile ardımdan
Kazancın ne ola, kârın ne ola? (130 / 4)
Tam kafiye ile ilgili ahenk oluşturan bazı sesler şunlardır: ab, ad, ağ, ak, al, an,
ar, aş, at, ay, az, ba, ce, da, de, el, em, en, er, es, et, ev, ğa, hr, im, ir, iz, la, le, ma, na, ne, ni, ok, ol, ra, rd, re, rı, rl, rt, ul, ur, uş, uy, ül, ya, ye, yn, yr … vd.
Zengin Kafiye: Dörtlük içi ahenk unsurlarını sağlayan kafiye türlerinden biri de zengin kafiyedir. Âşığımızın şiirlerinde zengin kafiyeye örnek olabilecek birçok bölüm vardır:
Haktır cefa her ozana, METİN olup da yazana… Girdin ki kaynar kazana
Yaraların söyüne mi? (40 / 3)
Ben de bu gönüle ömür sağladım, Yüzüme güldükçe gönül bağladım Ardı sıra ırmak oldum çağladım
Varıp bir cahile kanmasın diye… (145 / 2)
Zengin kafiye ile ahenk oluşturan ses unsurlarından bazıları şunlardır: acı, adem,
adım, afa, ağıl, ağır, ağla, aha, aka, akış, âl, ale, aman, ana, ancı, anı, anır, ara, aram, arı, arın, ark, ası, aşı, avan, ayı, ayıp, cak, daş, den, der, edin, ele, eme, emek, endi, erde, erek, erem, esi, etin, eyin, ile, ine, iri, ise, itab, iye, iyet, ken, kir, kli, lan, lime, man, meğ, nce, prağ, ram, rar, rca, rnek, rul, rün, şte, tın, urum, ver, vda, yan, yır, yon, zan, zel, zele… vd.
Tunç Kafiye: Âşığımızın şiirlerinde dörtlük içi ahenk unsurlarını sağlayan kafiyelerden bir diğeri de tunç kafiyedir.
Sev ateşi düştü dile,
Tanış olduk sevgi ile (42 / 3: 1, 2)
Ne ola ki BİRFÂNİ’den,
Ecel çağırır aniden… (126 / 4: 1, 2)
Gözümün önünde kobra engerek,
Bunu bilmen için ben olman gerek… (213 / 3: 1, 2)
Tunç kafiye ile ilgili bu örnekleri çoğaltmamız mümkündür: yana > ana, bazı > azı, dağladıkça > ağladıkça, sarayı > arayı, dola > ola, bağlarım > ağlarım, Tahir’i > ahiri, engerek > gerek, meziyet > eziyet, kayıp > ayıp, tarzımız > arzımız… vd.
Cinaslı Kafiye: Âşık Birfâni’nin şiirlerinde bütün kafiye çeşitlerine rastlamamız mümkündür. Âşığımızın şiirlerinde kullandığı dörtlük içi kafiye türlerinden biri de cinaslı kafiyedir:
Neler olmaz insan yola düşünce Kimi hayalince kimi düşünce Kuş misali aklı yoklar düşünce
Yakalamak da var salmak da vardır (233 / 2)
Yukarıdaki dörtlükte düşünce kelimesi ilk mısrada yola çıkmak, ikinci mısrada rüya, üçüncü mısrada ise düşünce anlamlarında kullanılarak cinaslı kafiye oluşturulmuştur.
Bu böğürtlen, bu dağın, İkisi de bu dağın. Ne sevdada ey doğa,
Senin dalın budağın… ( 281)
Bu dörtlükte ise “bu dağın” kelimeleriyle cinaslı kafiye yapılmıştır. Bu kelimeler ilk mısrada bir meyve çeşidini işaret etmek için, ikinci mısrada dağ kelimesini işaret etmek için, son mısrada ise ince ve küçük dal anlamında kullanılmıştır.
Şiirlerinde ses benzerliklerine dayalı problemlere çok az rastlanan Birfâni’nin, aşağıdaki şiirinde ı ve u sesleri birbirine yaklaştırılmıştır:
Var evimi doku doku, Tırmaladı hicran oku. Sanki bağrımdan bir çakı
Çizdi ruhumu bu gece. (24 / 3)
Aşağıdaki dörtlükte ise, e ve a sesleri arasında benzerlik kurulmasından kaynaklanan bir problem vardır:
Şahitlik yaparken yüzün dön söyle, Yetimi sızılat, yoksulu payla… Girdiğin bahçeyi tarumar eyle
Dörtlük içi mısralarda ağırlıklı olarak yarım kafiyeye yer veren âşığımız, diğer kafiye çeşitlerini de başarıyla kullanmıştır. Onun şiirlerinde ses benzerliklerine dayalı problemlere çok az rastlanır.