• Sonuç bulunamadı

0. ÂŞIKLIK GELENEĞİ VE MALATYALI ÂŞIKLAR

2.5. Şiirlerde İşlenen Konular

2.5.1. Aşk (Sevgi) Konulu Şiirleri

Edebiyatımızda en fazla işlenen konuların başında beşerî aşk konusu yer alır. Divan şiirinde, halk şiirinde ve yeni dönem şiirimizde aşk konusuna geniş yer verildiği görülür. Edebiyatımıza yön veren büyük isimlerin çoğu şiirlerinde ittifakla aşk konusuna yer vermişlerdir. Halk kültüründe de aşk geniş yer tutmuş, “aşk ateşi, aşka tutulmak, aşk olsun, aşka gelmek” gibi derin anlamlı sözler kullanılmıştır. Ayrıca “Aşk ağlatır dert söyletir, aşk başa gelirse akıl baştan çıkar” vb. gibi atasözlerimizde de aşk çeşitli şekillerde tarif edilmeye çalışılmıştır.

Birfâni’nin gençlik yıllarında söylediği şiirlerin hemen hemen tamamında beşerî aşk vardır. Âşığımız bu dönemdeki şiirlerine “ilkbahar şiirleri” der ve bu dönemde söylediği 300 şiirini evlenmeden önce yaktığını dile getirir. Birfâni 17 yaşındayken ağabeyi Yılmaz Özer, nikâhlı eşiyle acı bir olay yaşar. Bu olayın etkisiyle yabancıdan hayır gelmez düşüncesine kapılan Birfâni, yakın akrabası olan bir kızı sevmeye başlar. Bugün elinde olmayan – dört yıl içerisinde yazdığı – şiirler de o kıza söyledikleridir.

Ancak bu ilişkide beklemediği bir durumla karşılaşan âşığımız, sevdiğini terk eder ve ona söylediği şiirleri yakar. Bu olay âşığımızı derinden etkiler ve ailesinden kendisini hemen evlendirmelerini ister. Kısa bir süre sonra şimdiki eşiyle evlenir. Âşığımızın evliliğinden sonra söylediği aşk şiirlerinde eşine sitem ve gönlünü kaptırdığı ya da kaynak olarak aldığı birileri vardır. Daha sonra iç güzelliklere yönelen aşığımız “Bütün Güzellere Dağıttım Seni” şiiriyle beşerî aşktan ilahi aşka yönelir.

Aşkı tarif etmeye çalışan bir program izleyen Birfâni, programa katılan sanatçıların düşüncelerini kendi duygularıyla yoğurarak “Aşk” adlı şiirini söyler. Şiirin son bölümünde aşkın tarif edilemeyeceği kanaatine varır:

BİRFÂNİ’de en büyük, taşıdığı kutsal yük;

Tarifine imkân yok, tarifi olmayandır. (292 / 12)

Birfâni, aşkı “sev ateşi”, “sev bahçesi” ve “sev yurdu” gibi kendisine mahsus tamlamalarla dile getirir:

Sev ateşi düştü dile,

Tanış olduk sevgi ile (42 / 3: 1, 2)

Gençlik yıllarında söylediği yaklaşık 300 şiiri elinde bulunmamakla birlikte âşığımızın kendi deyimiyle, “ilkbahar şiirleri” dediği bu şiirlerde oldukça fırtınalı ve acı bir ruh hali vardır:

BİRFÂNİ’yim gayri giydim karalar Söndü aşk evimde yanan çıralar Bu dert beni iflah etmez yaralar

Kısacık ömrümü çürüttü gitti (165 / 4)

Âşık Birfâni’nin bazı şiirlerinde gençlik yıllarında yaşadığı; ama unutmak istediği bir aşkın alevleri hissedilir:

Ötme bülbül ötme gayrı dinlemem Bağrıma bastığım gül diken oldu Olmaz olayıdı aşkı sevdası

Âşığımız gençlik döneminde söylediği aşağıdaki şiirinde “ateşten gömlek” tabirini kullanır. Ateşten gömlek son nefesine kadar âşığı çırpındıracaktır. Aşkın cefa ve vefa yüzü olan bu belanın, aynı zamanda bu armağanın değerini ancak çeken bilir:

Aşk sevdanın çılgın hâli Bilen bilir bu ahvâli Ateşten gömlek misâli

Yakar adamı adamı (39 / 2)

Birfâni’nin evliliğinden sonra söylediği aşk konulu şiirlerinde genellikle ayrılık, çırpınış, çaresizlik, sitem, acılar ve ıstıraplar vardır. Aşağıdaki dörtlükte de yoğun olarak yaşanan aşk acısı dile getirilir:

Bir ok daha vur ki ey kaşı kalem Bir ah çekeyim de yıkılsın âlem Süründürme nolur kurbanın olam

Ya öldür sevdiğim ya güldür beni (157 / 2)

Âşığımız, dar gününde sevdiğinin yanında olmasını ve kendini desteklemesini ister:

Hatır yıkma inadına uyup da Âşığın bağrını kaya sayıp da Zor günümde beni darda koyup da

Çekilip kenara çıkma ne olur (238 / 2)

Âşığımızın aşk şiirleri arasında özel bir yeri olan “Gül Yüzlüm” adlı şiirinde sevgiliye sitem en üst noktaya ulaşır:

Ne diyecek isen söz ile söyle Gözlerime bakıp durma gül yüzlüm Beni can evimden vurup da öyle

Öldürüp kanıma girme gül yüzlüm (203 / 1)

Birfâni’nin bu dönemde söylediği şiirlerin çok az bir kısmında saç, kaş, göz, dudak, boy vb. ifadeler geçer. Bu ifadelerin geçtiği şiirlerde sevgilinin kaşı, gözü, boynu genellikle klasik benzetmelerle tasvir edilir:

Nazlısın canan nazlısın,

Gönül gözlü, gül yüzlüsün. (42 / 2: 1, 2) Hüzün gölgeledi kalem kaşları

Yine önümüze eğdik başları (173 / 3: 1, 2) Oynat gül dudakları, bana bir şarkı söyle

O güzel sesin ile âşığını mest eyle (259 / 2: 3, 4)

Birfâni’nin daha sonraki yıllarda söylediği aşk konulu şiirlerinde geçiş döneminin özellikleri görülür. Bu şiirlerde bir geçiş dönemini müjdeleyen ses, ahenk, renk ve iç güzellikler vardır. Onun sevdiğini göremeyen bütün âşıklar şanssızdır, Birfâni kadar nasipli değildir:

Aşk elinden yandım diye gezenler Yüreğini kalem edip yazanlar Boşa türkü yakmış bütün ozanlar

Senin gibi bir güzeli görmeden (211 / 2)

Aslında gerçek aşkın peşinde olan âşığımız, 45 yaşlarında söylediği “Bütün Güzellere Dağıttım Seni” şiiriyle beşerî aşktan ilahî aşka yönelir. O beşerî aşktan yola çıkarak gerçek aşk olan ilahî aşka ulaşır. Bundan sonra onun için asıl önemli olan Allah aşkıdır. Aslı yani Yaradan’ın peşinden koşmak gerektiğini şöyle dile getirir:

Kerem gibi olur âşık dediğin, Kuru sevdalara kafa yormamış. Aslı demiş bir gerçeğin adına,

Suretler peşinde koşup durmamış. (245 / 1)

Sevdasız bir ömür ne yazık ki yaratılmışlığın hazzına varamadan biter. Gerçekleri görebilmek için gönül gözünün açılması gerekir. Ancak farkına varırsak gül kokusunu alabiliriz. O kokuyu alan bülbül mutlu olacak, yanacak ve yüreğindeki yanma feryada dönüşecektir:

Sevdasız bir ömür beş kuruş etmez Gül koku salmazsa bülbül de ötmez Tatlı dil güler yüz nemize yetmez

Ortaokul yıllarında Türk halk hikâyelerini okuyan Birfâni, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, Tahir ile Zühre vb. gibi efsanevî bir kimliğe bürünen tarihî aşk kahramanlarından derinden etkilenmiş ve şiirlerinde bu kahramanlara yer vermiştir. Şiirlerinde onları öven âşığımız bazen onlardan biri olur. Aşağıdaki dörtlükte de kendini Kerem’in yerine koyar:

Bağrında alevler başında duman Yan Kerem’in yanabildiğin kadar Dermanın olamam ne diyem aman

Yan Kerem’in yanabildiğin kadar (220 / 1)

O, çektiği aşk acısı ile bazen Ferhat olup dağları deler, bazen Mecnun olup çöllerde dolaşır, bazen de Kerem olup ateşlere düşer:

Ferhat oldum dağlar deştim, Mecnun oldum sahralaştım, Kerem gibi oda düştüm

Yanarım bir aşk elinden… (97 / 2)

Birfâni’nin aşk anlayışı bazı yönleriyle Karacaoğlan’a benzer. O da Karacaoğlan gibi güzele, güzelliklere âşıktır. Nerde bir güzel görse ona tutulur:

BİRFÂNİ neyi ne bilir;

Kimi görse sevdalanır (55 / 4: 1, 2)

Birfâni aşk şerbetini içtiği günden beri sevdiğiyle beraber yaşamak istemektedir. Onsuz muhabbetin Birfâni için hiçbir anlamı yoktur:

İçmez olayıdım aşk şerbetini BİRFÂNİ eyleyip geçtim METİN’i İstemem éllerin muhabbetini

Olmuyor sevdiğim sensiz olmuyor (237 / 4)

Başka bir şiirinde onun bir güzel ile söyleştiğine ama güzelin ona yüz vermediğine şahit oluruz:

Dedim: Güzel, kirpik kaşa değecek Dedi: Belâ mısın gözün değecek Dedim: Ne var bunda yüzün eğecek

Dedi: Yüz mü verem ortada kalmış (246 / 2)

Güzeller güzeli sevgili bazen bakışlarıyla bazen işveleriyle âşığının ilgisini çekmek ister:

Bana doğru işmar edip el édip Pencereden niye baktın Deli Kız Kaşın ile gözün ile gel édip

Yüreğime çelme taktın Deli Kız (258 / 1)

Birfâni şiirlerinde sevgiliye ‘gül yüzlüm, deli kız, canan, nazlım’ diye hitap eder. ‘Sevgilim’ diyerek sevdiğine seslendiği tek şiiri “Şarkı” adlı şiiridir:

Niye sustun sevgilim, niye mahzunsun öyle,

Oynat gül dudakları, bana bir şarkı söyle (259 / 1: 1, 2)

Âşık Birfâni’nin aşk şiirlerinde gerçekten bir yanma ve yakma gücü vardır. Âşıklık geleneğinin zayıfladığı günümüzde Birfâni aşkı en anlamlı yaşayanlar arasındadır. Onun şiirlerinde bu yaşayışın kalıcı dumanlarını görmek mümkündür. Âşık Birfâni’nin aşk konulu şiirlerinde beşerî aşkla başlayıp ilahî aşka doğru akan bir yolculuk vardır. O, güzele hizmet etmeyi hak bilir ve aşkın ölümsüzlüğünü ustalıkla yorumlar. Dünyaya “sev yurdu”ndan bakan âşığımız, şiirlerini sevgiyle yoğurarak aşkı buram buram yaşar ve şiirlerine mükemmel bir şekilde aktarır.

Âşık Birfâni, incelediğimiz 300 şiirinden 56’sında aşk konusunu ele almıştır. Birfâni’nin aşk konulu şiirlerinin numaraları şöyledir: 6, 7, 18, 25, 39, 42, 43, 47, 48, 53, 55, 60, 61, 62, 63, 74, 78, 81, 97, 107, 129, 133, 154, 157, 158, 162, 170, 173, 175, 176, 178, 185, 192, 203, 211, 220, 221, 222, 226, 231, 237, 238, 243, 245, 246, 255, 258, 259, 267, 268, 272, 275, 282, 284, 292, 296.

Benzer Belgeler