• Sonuç bulunamadı

2.6. Okul Yönetiminde Kayırmacılık

2.6.2. Kayırmacılığın Alt Boyutları

2.6.2.7. Cinsel Kayırmacılık

Tengilimoğlu ve Tahtasakal (2004), günümüz toplumlarının güç eşitsizliği üzerine kurulduklarına dikkat çekmiştir. Bir cinsin başka bir cins tarafından denetlenmesi, güç dağılımındaki eşitsizlik, kadınlara daha fazla şiddet gibi olgular ataerkil toplumlarda daha fazla görülmektedir. Cinsel taciz ve cinsel ayrımcılık; kadınların sanayi devriminden sonra iş yaşamına yoğun bir şekilde girmeleriyle birlikte ortaya çıkan, cinsiyet farkından kaynaklanan sorunlardır (Tengilimoğlu ve Tahtasakal, 2004).

Günümüzde insanlar işyerlerinde zamanlarının önemli bir kısmını geçirdiklerinden, sosyalleşme ihtiyaçlarını da işyerlerinde karşılamaktadırlar. Ayrıca romantik ilişkilerde işyerlerinde yaşanmaya başlamıştır (Karl ve Sutton, 2000, s.429). İşyerinde yaşanan romantik ilişkiler aynı statüde çalışanlar arasında, ast-üst arasında, bekar çalışanlar arasında yaşanabildiği gibi evli-bekar çalışanlar arasında da yaşanabilmektedir. Evli-bekar arasında yaşanan ilişkilerde ahlak normları devreye girmekte ve bu ilişki türü örgütte ve toplumda hoş görülmemektedir (Uzun, 2014). İşyerinde romantik ilişki yaşayan iki çalışanın işyerindeki statüsü de bu ilişkinin diğer çalışanlar tarafından olumlu veya

79

olumsuz olarak algılanmasına etki etmektedir. Örneğin, ilişkiyi oluşturan taraflardan birinin çalışan diğerinin de yönetici statüsünde olduğu ve çalışanın terfi ettiği bir romantik ilişki, iş arkadaşları tarafından olumsuz olarak değerlendirilecektir (Solmuş, 2004). İşyerinde romantik ilişkinin oluşmasını sağlayan güdüler üç başlıkta analiz edilebilir. Bunlar iş, ego ve aşk güdüleridir. İş güdüsü olanlar, daha çok; yükselme, iş garantisi, yetki artışı, mali ödüller ve diğer örgütsel ödemeler gibi şeylerle ilgilenmektedirler. Ego güdüsü olanlar, daha çok; zevk, ego tatmini, macera ve cinsel deneyim arayışında olanlardır. Samimi bir güdüyle hareket eden kişilerse, dürüst bir aşk ve eş arayışında olanlardır. İş güdüsü, daha çok erkeklere atfedilmektedir (Tol, 1991).

Cinsel kayırmacılık, bir çalışanın, bağlı bulunduğu müdüre/patronuna/yetkiliye cinsel fayda sağlaması nedeniyle, öncelikli muamele görmesidir (Tol, 1991). Cinsel kayırmacılık, bir yöneticinin, cinsel ve/veya romantik bir ilişki yaşadığı çalışana bir takım terfiler ve/veya primler sunarken, aynı faydaları diğer donanımlı üçüncü taraf çalışanlara sağlamadığı durumlarda oluşmaktadır (Sheridan, 2007). ABD Eşit İstihdam Fırsatı Komisyonu (EEOC) cinsel kayırmacılığı; patronuna/işverenine, cinsel fayda sağlayan veya onun cinsel isteklerine yanıt veren çalışanın, istihdam fırsatlarından ve ödüllerinden yararlanırken, donanımlı oldukları halde, işveren tarafından görmezden gelinen ve açıkça yasadışı cinsiyet ayrımcılığına maruz kalan kişilerin olduğu ilişkiler bütünü olarak tanımlamaktadır (Tol, 1991).

Cinsel kayırmacılık; işe alım sürecinin, terfi kararının ve birtakım görevlerin verilmesinin birincil ölçütü olabilmektedir. Cinsel kayırmacılık ilişkisi genellikle çalışan ile bağlı olduğu müdür/yetkili arasındaki rızaya dayalı cinsel ve/veya romantik ilişki olarak gerçekleşmektedir. Bu kayırmacılık ilişkisi genellikle üst pozisyonu işgal eden erkek ile daha alt pozisyonda çalışan kadın arasında olmaktadır. İşyerinde ilişki yaşayan erkek ve kadın açısından sıkça bahsedilen davranış değişikliklerinden en çok göze çarpanı, bir kişinin diğerine ayrıcalıklı davranması veya kayırmacı muamele göstermesidir. Bu anlamda işyeri ilişkisi yaşayan erkekler genellikle beraber oldukları kadınlara kayırmacı tutum sergilemektedirler. Çok az sayıda kadın, işyerinde kendilerinden alt pozisyonda çalışan beraber oldukları erkeklere kayırmacı tutum göstermektedir. İşyerinde yaşanan ilişkilerin en sorunlusu, güç dengeleri eşit olmayan iki taraf arasında yaşananlardır. Çünkü, böylesi bir ilişkide kayırmacı tutumlar ortaya çıkmaktadır. Öncelikli muamele ve kayırmacılık, kaynağını, işte bu eşit olmayan işyeri ilişkisinden almaktadır (Tol, 1991).

80

ABD'de bir okulda yaşanılan cinsel kayırmacılık olayını Spaulding, (1997, s. 45) şu şekilde anlatmaktadır:

Müdürümüzün, bayan bir öğretmenle son derece dikkat çeken ve sorgulanabilir bir ilişkisi var. Müdür neredeyse, bu bayan öğretmen de orada. Artık ne olduysa, bu durum, öğrencilerin, öğretmenlerin ve velilerin tepkisini çekmeye başladı. Ebeveynler, bu öğretmenin, doğru dürüst derse girmediğini ve İngilizce derslerini öğrencilerin çok üstünde bir seviyede işlediğini söylemekteler. Öğrenciler de bu durumdan son derece rahatsızdırlar; çünkü bu dersi aldıktan sonra ileriki sınavlarda başarısız olacaklarını düşünmekteler. Diğer öğretmenlerin rahatsız olmaları ise, öğrenciler için uygun bir örnek olmadığını düşünmelerinden kaynaklanmaktadır. Öte yandan, böylesi bir konuyu müdür ile özel olarak konuşmanın da zor olduğunu düşünmekteler; çünkü bayan öğretmen, sabah 7’den akşamın geç saatlerine kadar müdürün odasında duruyor. Tüm bunlar, okulun imajı açısından hiç de iyi değil.

İşyerinde yaşanan cinsel kayırmacılık ilişkisi, tüm çalışanlar üzerindeki etkisini göstermektedir. Söz konusu etkiler olumlu ve olumsuz olabilmektedir. Cinsel kayırmacılığın olumsuz etkileri, olumlu etkilerine göre çok fazladır. Cinsel kayırmacılığın olumsuz etkileri (Tol, 1991); iş tatmininde azalma (Alan ve Erdoğan, 2014), dedikodu, şikayetler, sızlanmalar, düşmanlıklar, bozulan iletişim, işyerinin imajının ve saygınlığının zarar görmesidir. Olumlu etkileri ise, artan koordinasyon, düşen tansiyon, ileri takım çalışması (Tol, 1991), iş devrinin azalması ve örgütsel bağlılığın artmasıdır. Çünkü çiftler aynı işyerinde kalmaya gayret göstermektedirler (Alan ve Erdoğan, 2014). İşyeri otoritesinin, işyerinde yaşanan bu tip ilişkilere tepkisi hiçbir şey yapmama, olumlu tavır sergileme veya cezalandırıcı tutum gösterme şeklinde olmaktadır. İşyerlerinde cinsel kayırmacılığa en çok verilen tepki, genelde olayı görmemektir. En az verilen tepki ise, cezalandırıcı tutumdur. Cezalandırıcı tutum karşısında, kadın, erkeğe oranla genelde iki kat daha fazla cezalandırılmaktadır (Tol, 1991). Cinsel kayırmacılık adaletsiz bir tutum olarak kalmamakta, aynı zamanda diğer çalışanlara, yöneticinin ilişkide bulunduğu kişiye ve hatta alt seviye yöneticilere de zarar verebilmektedir (Sheridan, 2007). Cinsel kayırmacılık nedeniyle kadının öncelikli muamele görmesi, aslında en büyük olumsuz etkiyi diğer kadınlar üzerinde yapmaktadır. Bunun sebebi, çoğu işyerinin cinsiyete dayalı bir işbölümü içeriyor olmasıdır. Dolayısıyla da, işyerinde yaşanan herhangi bir duygusal ve/veya cinsel ilişki, bunun sonrasında ilişki içerisindeki kadının imtiyazlı bir konum elde etmesi, en çok, aynı fayda/yarar için yarışan diğer kadınları etkilemektedir (Tol, 1991). Böylesi vakaların, üçüncü taraf çalışanlar üzerinde yaratmış olduğu en olumsuz sonuç, çalışanların, yarattıkları ürüne veya işyerindeki performanslarına göre değil, cinsel tutumlarına göre değerlendirildikleri kanısına varmalarıdır. Kayırmacılık, çalışanlara, işyerinde bir takım

81

terfi veya prim gibi faydalara erişmek için, sıkı çalışmak ya da yaratıcı olmak gibi ölçütlere değil de, cinsel duruşlarına bakıldığı mesajını iletebilmektedir. Böylesi bir durum sonucunda da, üçüncü taraf çalışanlar, kendilerini rahatsız ve hatta tehdit altında hissedebilmektedir (Sheridan, 2007). Dolayısıyla, cinsel kayırmacılık kurbanı olan bir çalışan, patronla/müdürle/yetkiliyle cinsel ilişki yaşayıp da, bunun sonucunda herhangi bir şekilde ödüllendirilen çalışana göre kaybeden durumundadır (Tol, 1991). Cinsel kayırmacılık, böylesi bir kayırmacı tutumdan fayda sağlayan (yönetici ile ilişki yaşayan) çalışana bile zarar verebilmektedir. Çalışan, söz konusu ilişkiye hayır diyememekte ancak, kendisini sindirilmiş hissedebilmektedir. Hayır demesi halinde, işyerinde, yönetici tarafından hedef haline getirilebileceğini ve tutumunun, olumsuz biçimde geri tepeceğini düşünebilmektedir. Bunun yanı sıra, yönetici ile ilişki yaşayan çalışan, diğer çalışanların da öfkeli bir hedefi haline gelebilmektedir. Ayrıca, çalışanlar, ne kadar sıkı ve sabırlı çalışırlarsa çalışsınlar, yöneticinin ilişki teklifini kabul etmedikleri sürece, herhangi bir terfi veya prim göremeyeceklerini de düşünebilirler (Sheridan, 2007).

Ömüriş ve Ehtiyar (2008) tarafından turizm sektörü çalışanlarının katılımı ile yaptıkları ve üçüncü kişilerin bakış açısıyla değerlendirdikleri bir araştırmada, işyerinde romantik ilişki yaşayan kadın ve erkeğin birbirine karşı kayırmacı davranış gösterdikleri bulgusuna ulaşılmıştır.

Cinsel kayırmacılık, işyerindeki yöneticilerin ve karar mercilerinin de işlerini zora sokabilmektedir. Örneğin; yöneticiler, bir taraftan cinsel tacizi önleme mercii bir taraftan da şikayetin ilk muhatabı oldukları için, yerine getirmeleri gereken görevler son derece karmaşıktır. Bu tip görevler, yöneticileri işle ilgili durumlardan uzaklaştırıp yoldan çıkarabilmekte ve onları bu sorunlardan kaçmak için, işyerindeki çalışanlarla ilişki yaşamaya itebilmektedir. Bununla birlikte, cinsel kayırmacılık, işyerindeki mesleki etiğe zarar da verebilmektedir. Öyle ki, çalışanlar, işyerinde özellikle cinselliklerini kullanarak bir takım faydalar sağlayan çalışanlara karşı kıskanç ve öfkeli bir tutuma bürünebilmektedirler. Tüm bu ve diğer sebeplerden ötürü, cinsel kayırmacılık, potansiyel anlamda, işyeri için ciddi sorunlar çıkarabilmektedir (Sheridan, 2007, s. 384).