• Sonuç bulunamadı

3. İLETİŞİM VE YÖNETİM OLGUSUNUN SİNEMATOGRAFİK DÜZLEMDE OKUNMASI: 2001 A SPACE ODYSSEY ÖRNEĞİ

3.1. Göstergebilim’in Kısa Tarihçesi ve Sinema Gösterge Bilim

3.1.2. Charles Sanders Peirce (Göstergebilimsel Üçlükler)

Amerikalı, mantıkbilimci bir filozoftur. Üçlüklere dayalı göstergeler dizelgesi oluşturmuştur. Peirce (1839-1914) “semiotic” adlı bilim dalının kurucusudur, kuramını dilbilimle değil mantıkla özdeşleştirmiştir. Peirce, göstergeyi incelerken kuramını mantıkla özdeşleştirerek; ikili değil üçlü karşıtlıklara dayandırmıştır: Nesne - Gösterge - Yorumlayan; İkon - Belirti – Simge.

Peirce, göstergeyi tanımı: “Gösterge oluşturduğu ya da değiştirdiği bir düşünceyle bir şeyin yerine geçer.”160 Biçiminde tanımlar. Bu tanımda üç öğe vardır: Nesne, gösterge , yorumlayan. Gösterge bir nesnenin yerini alırken aynı zamanda yorumcuda bir etki yaratır. Yorumlayan; bir göstergenin yorumcuda yarattığı etkidir, ya da yorumcuda oluşturduğu göstergedir. Aslında bu açıklamalardan bir dördüncü öğe çıkmaktadır, nesne ile gösterge arasındaki bağıntı. Gösterge, tüm yönleri ve özellikleriyle değil, belli bir yönüyle ya da bir özelliğiyle nesnesinin yerini tutar. Yorumlayanın ya da anlamın ortaya çıkması için, yorumcunun gösterge ile nesne arasında bir bağıntı kurması gereklidir. Anlamın oluşması için nesne ile gösterge arasında bağıntı olmalı. Yorumlayan; bir gösterge ile nesne arasında bağıntı kurarak anlamı oluşturur.

Peirce; gösterge ile nesne arasındaki bağıntıya dayanarak, göstergeleri üçe ayırır: Göstergeler: İkon - Belirti - Simge (nesne- gösterge bağıntısından hareketle)

İkon: Nesnesi ile arasında nedensellik ilişkisi olan gösterge ikondur. İkon ile nesnesi arasında benzerlik ilişkisi vardır. İkon, bu benzerlik özelliğinden dolayı nesnesini temsil eder.

İkon, nesneyi benzerlik ilişkisi nedeniyle temsil eden göstergedir.Nesne ile ikon arasındaki bağıntı benzerliktir. İkon ile nesne arasındaki benzerliği yorumcu yaratmaz, yorumcu varolan benzerlik ilişkisini kullanır. Katıksız ikon örnekleri bulmak zordur. İkon ile doğadaki nesne arasında varlıksal bir bağ vardır. Örneğin bir tablo, doğadaki bir nesneyi temsil eder, ona benzer, bu nedenle ikondur. Ancak yine tablo örneği ile hareket edersek; tablo doğada varolan bir nesneyi temsil ettiği için, tablo ile gerçek nesne arasında varlıksal bir ilişki olduğu için, belirtisel yönü de vardır, yine resim sanatının kuralları ve uzlaşımları olduğu için tablonun simgesel yanı da vardır. Ancak tablonun ikonik yönü güçlüdür.

Nesne- Tablo (ikon gösterge) –Yorumlama.

Belirti: Nesnesi ile arasında fiziksel bir bağ olan gösterge belirtidir. Peirce, fotoğrafın belirtisel yönünün güçlü olduğunu söyler. Fotoğraf temsil ettiği nesneye, belli bakımlardan tümüyle benzer, bu açıdan öğreticidir. Çekilme koşulları, fotoğrafı temsil ettiği nesneye tıpatıp uymaya zorlar. Nesne- Fotoğraf (belirtisel yönü güçlü gösterge)-Yorumlama.

Örnek: Duman ateşin göstergesidir. Aralarındaki bağıntı belirtiseldir, çünkü duman ile ateş arasında fiziksel bir bağ vardır. Duman ile ateş arasındaki fiziksel bağ yorumcudan bağımsız olarak vardır. Yani ikondaki nesneye benzerlik ve belirtideki nesneyle fiziksel bağ yorumcudan bağımsız olarak vardır. Benzerliği ya da fiziksel bağı yorumcu yaratmıyor zaten var. Yorumcu sadece varolan ilişkiyi kullanıyor. Yorumcu aralarındaki fiziksel bağdan ötürü dumanı ateşin göstergesi olarak yorumluyor.

Belirti nesnesini önsel olarak gerektiriyor: Örneğin ; bir gösterge olarak duman, ateşin varolması koşuluyla, onu temsil etmektedir. Fotoğraf da nesnesini önsel olarak gerektirmektedir. Oysa ikon, nesnesi olmasa da aralarındaki benzerlik ilişkisi nedeniyle nesnesini temsil eder. Şu halde ikon, nesnesini önsel olarak gerektirmiyor. İkon ve Belirti’de nesneleri ile aralarında nedensellik ilişkisi vardır.

Simge: Nesnesi ile arasında nedensizlik ilişkisi olan gösterge simgedir. Simge ile nesnesi arasındaki ilişki alışkanlık sonucu ortaya çıkar, simge bu alışkanlık ilişkisine dayanarak nesnesinin yerini tutar. Bir gösterge olarak, simge ile nesnesi arasındaki bağıntı, bu nedensizlik ve alışkanlıktır.

Simge ile nesne arasındaki bağıntı yorumcudan bağımsız olarak yoktur, yani bu ilişkiyi yorumcu oluşturur. Oysa, ikon ve belirtide nesne ile ilişki yorumcudan bağımsız olarak vardı. Simgede ise yorumcu bir nesnenin yerine geçecek olan göstergeyi anlıksal çağrışımla kendisi oluşturur. Ancak anlıksal çağrışımla oluşan bu ilişki daha sonra kural olur ve bu kuralı bilenler simge ile nesnesi arasında bir bağıntı kurarlar.

Simge, bir nesnenin yerine geçer. Yerine geçtiği nesne ile arasındaki ilişki nedensizdir. Çünkü anlıksal çağrışımla oluşur. Bu nedenle simge ile nesnesi arasındaki ilişki ancak yorumlayanla varolabilir ve bu ilişki bir kural haline gelmiştir, bu kuralı bilenler simge-nesne bağıntısını anlarlar.

Peirce’ye göre sözlü dil simgeye iyi bir örnektir. Çünkü sesler ve sözcükler, anlıksal çağrışımlarla ve alışkanlığa dayalı olarak nesnelerin yerini tutan soyut ve genel simgelerdir. Sözcük ile nesne arasında bir nedensellik ilişkisi yoktur, sözcük soyuttur. Sözcük ile nesne arasındaki alışkanlığa dayalı bu ilişkiyi toplumun tüm üyeleri bilir, iletişim gerçekleşir.

Peirce’e göre gerçek gösterge, simgedir. Çünkü yorumcudan bağımsız olarak yoktur. Anlıksal çağrışımla oluşur. İkonik ve belirtisel göstergeler, yorumcudan bağımsız oldukları için bozulmuştur.

Peirce’e göre, nesnesi ile aralarındaki bağıntı bakımından göstergeler özetle şöyle özellik gösteriyor:

İkon- Belirti(nedensellik-Yorumcudan Bağımsız) Simge (Nedensizlik – Yorumcudan bağımsız olarak yok)

Peirce’de göstergenin nesne ile bağıntısı çok önemlidir: İkonik göstergede nesne ile benzerlik bağıntısı.

Belirtisel göstergede, fiziksel bağıntı. Simgesel göstergede, alışkanlık bağıntısı.