• Sonuç bulunamadı

Cevdet Paşa’nın Suriye Valiliği (1878)

1.2. BİLAD-I ŞAM

1.2.1. Cevdet Paşa’nın Suriye Valiliği (1878)

Ahmet Vefik Paşa’nın 1878 yılı Şubat ayında sadrazamlığa getirilmesi, o esnada evkâf nazırlığı yapmakta olan Cevdet Paşa’nın İstanbul’dan uzaklaştırılmak maksadıyla Suriye vilayetine vali olarak atanmasına neden olmuştur. Çünkü Ahmet Vefik Paşa ve Cevdet Paşa arasındaki ikili ilişkilerin sağlıklı olmadığı bilinmektedir. Nitekim alınan bu karara karşı itirazda bulunmayan Cevdet Paşa ise, bir an evvel yola koyulmuştur. Akabinde 20 Şubat 1878 tarihinde ailesi ve aile öğretmeni ile yaptığı vapur yolculuğunun ardından Beyrut’a ulaşmıştır. Bir süre Beyrut’ta kaldıktan sonra vilayet merkezi Şam’a hareket etmiş ve 1 Mart 1878 tarihinde 5. Ordu komutanı Müşir İzzet Paşa’dan görevi devralmıştır.81 Yaklaşık 9 ay gibi bir süreden beri vekaletle idare

edilen bir vilayete atanmış olan Cevdet Paşa’nın ilk işi, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın da tesiriyle ortaya çıkan idarî sorunlar üzerinde durmak olmuştur. Paşa’nın göreve gelişi ile idarî sistemde yaşanan iyileşme gözle görülür düzeye ulaşmıştır. Hatta idaredeki işleyiş Şam’daki İngiliz konsolos vekili Jago tarafından da fark edilmiştir. Cevdet Paşa’nın ilk aşamada gerçekleştirmiş olduğu faaliyetlere bakacak olursak bu dönemde genel anlamda görevini kötüye kullanan bürokratların değiştirildiği, devlete bağlılıkla görevini yerine getirenlerin nişanlar ve hediyeler yoluyla ödüllendirildiği söylenebilir. Kısa süren valilik döneminde ilgilendiği önemli problemlerin başında ise Havran olayları gelmektedir. Havran olayları, Cevdet Paşa’nın valilik döneminin öncesine dayanan bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır.82

80 Şeyma Öztürk, Suriye’de Arap Milliyetçiliğinin Doğuşu ve II. Abdülhamid Suriye Politikası,

İstanbul Üniversitesi Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2015, s. 23.

81 Tufan Buzpınar, Hilafet ve Saltanat, İstanbul 2016, s. 257-258.

82 Tufan Buzpınar, “Cevdet Paşa ve Araplar”, Ahmet Cevdet Paşa (1823-1895) Sempozyumu 9-11

23 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi’nin başlaması, bölgede uygulanması amaçlanan bazı ıslahatların ertelenmesine yol açmıştır. Bu nedenle ilk aşamada askeri kuvvet kullanmayı gerektirmeyecek ıslahatlar üzerinde durmak ve bölgede yaşamakta olan Dürzîlerin başkaldırmasını engellemek amaçlanmıştır. Dürzî şeyhlerine maaş bağlamak, hatta onları İstanbul’a davet etmek ve ağırlamak da şeyhleri elde tutmanın bir yolu olarak uygulanmıştır. Fakat Osmanlı idarecileri tarafından her ne kadar ılımlı politikalar yürütülmüş olsa da Dürzîlerin, bölgenin düzenini ve asayişini bozan faaliyetlerinden taviz vermediklerini görülmektedir. Yol kesme, talan ve yağma bu geleneksel faaliyetlerden bazılarıdır.83 Cevdet Paşa’nın valilik dönemine damga vuran

hadiseye gelecek olursak bu hadise, stratejik açıdan önemli olan Ezra köyünün Dürzîler tarafından ele geçirilmesidir. Cevdet Paşa ise Ezra köyünün Dürzîlerin eline geçmesinin Havran bölgesi üzerinde daha etkin bir konuma gelmelerine neden olacağını düşünmektedir. Bu nedenle de Ezra köyünün geri alınmasına karar vermiştir. Fakat 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi nedeniyle bölgede yeteri kadar askeri güç bulunmadığını ancak sert mizacı ile ön plana çıkan Vilayet İdare Meclisi üyesi Osman Bey ve beraberindeki bir miktar askerin bölgeye gönderilerek Dürzîlerin kontrol altına alınmaya çalışıldığını söylemek mümkündür.84 Kısa süren valiliği sırasında patlak

veren Kozanoğlu Ahmet Paşa isyanını bastırmakla meşgulken Cevdet Paşa’nın valilik görevinden alındığı haberi kendisine ulaşmıştır.85

Kozan’da Kozanoğlu Ahmet tarafından başlatılan isyanı bastırma görevinin Cevdet Paşa’ya verilmesi ile Suriye’den uzaklaştırılmıştır.86 Kozanoğlu, 1865 yılında

Kozan’da otoriteyi sağlamak amacıyla Kütahya kaymakamı olarak bölgeye gönderilmişti. Daha sonra Cevdet Paşa’nın isteği üzerine İstanbul’a gelmiş ve Divan- ı Zaptiye üyesi olmuştu. Fakat Kozanoğlu, içinde hiç bitmeyen bir arzu olan, memleketinde eski hakimiyetini tesis etmek amacını taşıyordu. 93 Harbi’nin yarattığı karışıklık ortamından da yararlanarak Konya’da ikamet etmeye başlamıştı. Zaman kaybetmeden etrafına topladığı adamlarla birlikte Sis’e hareket eden Kozanoğlu,

83 Sabahattin Samur, Suriye Vilâyeti’nin İdari ve Sosyal Yapısı (1840-1908), Ankara Üniversitesi

Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara 1985, s. 143.

84 Buzpınar, a.g.m., s. 174

85 Yusuf Halaçoğlu-M. Akif Aydın, “Cevdet Paşa”, TDVİA, c. 7, İstanbul 1993, s. 445. 86 Buzpınar, a.g.m., s. 175-176.

24 telgrafhane gibi devlet dairelerini ele geçirdi. Buna karşın bir isyancı olmadığını, eskiden olduğu gibi Kozan’ın idaresinin kendisine verilmesini talep etti. Gelişmeler karşısında alınan kararla İzzet Paşa, 6 tabur askerle Kozanoğlu’nun üzerine gönderildi ve nitekim gerçekleşen askeri müdahale sonrasında bir şey elde edemeyeceğini anlayan Kozanoğlu, Sis’te teslim oldu. Böylelikle isyan son buldu.87

Paşa’nın isyanı bastırmak üzere yola çıkmasından 1 gün sonra isyanın bastırıldığı haberi Bâbıâli’ye ulaşmıştır. Ancak durumdan haberdar edilemeyen Cevdet Paşa, Kozan’a ulaşmış ve ardından asayişi temin etmek amacıyla yaklaşık bir ay bölgede kalmıştır.88 Kozan’da kaldığı süre boyunca bazı düzenlemelerde

bulunmuştur. Kozan’a varınca Serasker İzzet Paşa’yla görüşmüştür. Osmanlı askerleri Kozanoğlu Ahmed’in taraftarlarını dağıtmıştır ancak bölge sarp kayalıklarla dolu olduğundan küçük gruplar için elverişlidir. Nihayetinde yapılan görüşmeler sonrasında Kozanoğlu Ahmed’in gelip teslim olmasıyla isyan bitmiştir.89 Ardından Şam’a doğru

yola koyulan Cevdet Paşa, söylentileri de sona erdirmek amacıyla, bir telgrafla İstanbul’a çağrılmış ve aynı telgrafta yerine Midhat Paşa’nın tayin edildiği belirtilmiştir. Görev tesliminin ardından İstanbul’a doğru yola çıkan Cevdet Paşa, dönüş yolunda ticaret nazırlığına atandığını öğrenmiştir.90

Suriye vilayeti diğer Osmanlı vilayetlerine nazaran toplumsal anlamda daha karmaşık bir yapıya sahiptir. Tamamı Arap ve Müslüman olamayan bu vilayette, Hristiyanlar ve az da olsa Yahudilerin bulunduğunu söyleyebiliriz. Bu farklılık nedeniyle inanç anlamında bir birliktelikten söz edemezken, dil anlamında bir birlikten bahsetmek ise mümkündür. Vilayetin Osmanlı Devleti açısından bir diğer önemi ise Tanzimat Fermanı’nın ilanından itibaren alınan yeni kararların, bir an evvel uygulamaya konulduğu tek Arap vilayeti olmasıdır. Tüm bu beşerî özelliklerinin yanında coğrafi açıdan da stratejik bir öneme sahip olduğunu söylemek gerekmektedir. Ordu merkezi olan Şam, Hicaz’ın korunması ve dolayısıyla hilafetin korunmasında kilit rol oynayan bir bölgedir. Tüm bu unsurlar göz önünde bulundurulduğunda 1877- 87 Kübra Fettahoğlu, Ahmed Cevdet Paşa’nın Hayatı ve Siyasî Faaliyetleri (1823-1895), İstanbul 29

Mayıs Üniversitesi Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul 2020, s. 224-225.

88 Buzpınar, “Cevdet”, s. 175-176.

89 Şevki Nezihi Aykut, Ahmet Cevdet Paşa Hayatı, Eserleri, Tarihçiliği, Hakkında Yapılan Araştırma

ve İncelemeler, Ankara 2018, s. 165.

25 1878 Osmanlı-Rus Savaşı ardından Suriye’nin önemi bir kez daha kendini göstermiştir.91