• Sonuç bulunamadı

CerrAHİSİ/PerküTAn GİrİşİMler Periferik Arter Hastalıkları - 10

Belgede DOKTOR SÖZLÜ BİLDİRİLER (sayfa 74-77)

[S-232]

kalp ve damar cerrahisi kliniğinin periferik anjiyografi uygulamaları

Erdinç Eroğlu, Alptekin Yasım, Bülent Meşe, Orhan Bozoğlan, Serdal Elveren, Halil İbrahim Yıldırımdemir

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı, Kahramanmaraş

Giriş ve Amaç: Son yıllarda kalp ve damar cerrahları da yaygın

ola-rak periferik anjiyografi yapmakta ve gerekirse girişimsel yöntemleri uygulamaktadır. Biz de kliniğimizde son iki yılda yaptığımız periferik anjiyografileri sunmayı amaçladık.

Yöntem: Haziran 2012-Haziran 2014 tarihleri arasında kliniğimize

vasküler hastalıklara bağlı şikayetler sebebiyle başvuran ve klinik mua-yene veya noninvazif görüntüleme yöntemleri sonucunda anjiyografi yapılmasına karar verilen 60 hasta retrospektif olarak incelendi.

Bulgular: Hastaların 43’ü erkek, 17’si kadındı. Yaşları 20-89

içicisi olup 32 tanesinde diyabet vardı. Alt ekstremite problemi olan-ların Fontaine sınıflamaları 2-4 arasında değişiyordu (ortalama 2.9). Olguların 50’sine alt ekstremite anjiyografisi, 5’ine üst ekstremite anji-yografisi, 4’üne karotis anjiyografisi ve 1’ine renal anjiyografi yapıldı. İşlem sonucuna göre 29 hastaya ek işlem yapıldı. Bunların 13’ünde alt ekstremiteye stent implantasyonu uygulanırken 5 hastaya subintimal balon anjiyoplasti, 3 hastaya stent implantasyonu + subintimal balon anjiyoplasti, 2 hastaya subintimal balon anjiyoplasti + kök hücre uygu-laması, birer hastaya da trombektomi + subintimal balon anjiyoplasti, subintimal balon anjiyoplasti + kök hücre uygulaması, subklavyan artere stent, abdominal aortaya çok katmanlı stent, iliyak artere EVAR ve abdominal aortaya EVAR yapıldı.

Tartışma ve Sonuç: Periferik arterlerin anjiyografi ile görüntülenmesi

ve sonrasında perkütan işlemlerle tedavisi kalp ve damar klinikleri tarafından da başarıyla yapılmaktadır

[S-233]

Semptomatik popliteal arter anevrizmalarında medial veya posterior yaklaşımın, postoperatif morbidite ve mortaliteye etkileri

Ünsal Vural, Mehmet Kızılay, Mutlu Şenocak, Ahmet Yavuz Balcı, İbrahim Yekeler, Zeynep Aslan

Dr. Siyami Ersek Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Merkezi, İstanbul

Giriş ve Amaç: Bu çalışma, popliteal anevrizmalarda kullanılan

cer-rahi prosedür, gelişen komplikasyonlar ve yerleştirilen greft materyali açıklığının 1 yıllık takipteki sonuçları açısından, 10 yıllık deneyimle-rimizi paylaşmak amacıyla yapıldı.

Yöntem: Kliniğimize müracaat eden 41 popliteal arter anevrizmalı

olgunun mudahale yapılan 32’si değerlendirmeye alındı. Olgularda, öncelikli posterior yaklaşım tekniği tercih edildi. Anevrizma prok-simali, hunter kanalı ve proksimalinde olan anevrizmalara da medial yaklaşım tekniği kullanıldı. Posterior ve medial yaklaşım yapılan hastaların bir yıllık takiplerinde ve erken dönemde oluşan kompli-kasyonlar ve greft açıklık oranları istatistiksel değerlendirmeye tabi tutuldular.

Bulgular: Posterior yaklaşım ile 19(56,4%) olguya greft interpozisyonu

yapılırken, Medial yaklaşım ile proksimal ucu addüktör hiatusu geçen 13 (44,6%) olguya greft interpozisyonu uygulandı. Tüm anevrizmalar semptomatikti. Posterior yaklaşımda greft primer açıklık oranlarımız 1. ayda %89.5 iken, 12. ayda %84.3 olarak bulundu. Medial yakla-şımda ise 1. ayda %77.8 iken 12. ayda %46 düzeylerinde bulundu. İstatistiksel olarak, 1. ayda greft trombozları arasındaki fark anlamlı değilken (p≥0.132), 12ay sonra greft trombozları arasındaki fark anlamlı bulundu(p≤0.05). Olguların 2’sinde (%6, p≥1,00) ampütasyon uygulandı. Mortalite olmadı. Ampütasyon ve mortalite oranları medial ve posterior yaklaşım arasında anlamlı değildi. N. peroneus communis hasarı, posterior yaklaşım yapılan 4 (2%1, p≥0.128) olguda oluştu. Pseudoanevrizma, 2 (%6, p≥1.00) olguda ve kanama nedeniyle eksplo-rasyon 32 olgunun 7’sinde (%21, p≥1.00) oluştu.

Tartışma ve Sonuç: Biz semptomatik ve hunter kanalının

proksimalin-de kalan popliteal anevrizmalarda, posterior yaklaşımın gold-standart olduğuna inanıyoruz. Tüm olgularımız arasında posterior yaklaşım, %56.4 olguda kullanıldı. Medial yaklaşımla, anevrizma kesesi içi kollateral akımlarına bağlı yeniden ekspansiyonunun gözlendiği bildi-rilmiştir. Posterior yaklaşımla, deneğimi az olan cerrahlar tarafından yapıldığı taktirde peroneal sinir hasarının daha sık oluştuğu (%21, p≥0.128) hem literatür verilerinde hemde bizim çalışmamızda gözlendi. Posterior yaklaşımla venöz materyaller kullanıldığı taktirde başarılı sonuçların alınacağı aşıkardır.

[S-234]

karotis endarterektomisin de patch mi, eversiyon-primer kapama mı?

Raif Umut Ayoğlu1, Ali Sait Kavaklı2, Kadir Sağdıç1, Ömer Haldun Tekinalp1, Muzaffer Yılmaz1, Tuğra Gençpınar1,

Mustafa Emmiler1

1Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kalp ve Damar Cerrahi Kliniği, Antalya

2Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Anesteziyoloji Kliniği, Antalya

Giriş ve Amaç: Karotis arter stenozlarının altın standart tedavisi halen

endartektomidir. Karotis endarterektomi sonrası arteriotominin patch ile veya eversiyon – primer onarım ile kapatılması arasındaki farklılık-ları incelemek istedik.

Yöntem: Kliniğimiz de Nisan 2011 – Nisan 2014 arasında local

anes-tezi ile CEA uygulanan hastaların patch ile arteriotomi kapatılan 40 hasta ve primer olarak kapatılan 20 hasta çalışmaya alındı. Hastaların yaş ortalaması sırasıyla 66 ve 69 idi. Cinsiyet dağılımı ise %70 ve %75 erkek idi. Ortalama kross süreleri arasında anlamlı farklılık saptan-madı; patch kullanılan 4 (10) hastada shunt ihtiyacı olmuştur. Her iki gruptaki hastalarda da local anestezi tercih edilmiştir.

Bulgular: Bu hastaların postop takiplerinde 1. ayda yapılan Doppler USG

ve BT anjiyo sonucunda yama kullanılan 3 (%7,5) hastada akım hızında artış ve asemptomatik stenoz saptanmış olup; primer kapatılan hiç bir has-tada akım hızı artışı görülmemiştir. Endarterektomi sonrası doku direnci daha zayıfladığı için yama- doku arasında oluşan direnç uyumsuzluğundan dolayı; primer onarımlarda daha fizyolojik bir akım sağlanmaktadır.

Tartışma ve Sonuç: Karotis endarterektomi yapılan olgularda, shunt

gereksinimi olmayan tüm vakalarda eversiyon endarterektominin tercih edilmesini önermekteyiz.

[S-235]

Genel anestezi altında intraoperatif hipertansiyon sağlanarak karotis endarterektomi uygun bir seçenek midir?

Funda Yıldırım1, Alper Özbakkaloğlu1, Taner Kurdal1, Tülün Öztürk2, Özlem Yüksel1, İhsan İşkesen1, Mustafa Cerrahoğlu1, Ömer Tetik1

1Celal Bayar Üniversitesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı, Manisa

2Celal Bayar Üniversitesi, Anestezi ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı, Manisa

Giriş ve Amaç: Karotis endarterektomi sık yapılan cerrahi bir

(North American Symptomatic Carotid Endarterectomy Trial and Asymptomatic Carotid Atherosclerosis Study) inmenin önlenmesinde etkili olduğu gösterilmiştir. Kliniğimizde unilateral ciddi karotis stenozu olan ve karotis endarterektomi operasyonu geçiren hastaların izlemlerini sunduk.

Yöntem: Son iki yılda polikliniğimize TİA ve vertigo şikayetleri ile

başvuran ve karotis arter doppler ultrasonografi sonuçlarına göre % 70’den fazla darlığı tespit edilen hastalarda elektif karotis anjiyografi planlandı. Anjiyografi sonuçlarına göre %95 üzerinde unilateral darlığı olan 25 hasta değerlendirmeye alındı. Diğer karotid sistemde %50’nin üzerinde lezyon olmadığı anjiyografik olarak da gösterildi. Bu hastalara genel anestezi altında serebral oksimetri monitörizasyonu altında karo-tid endarterektomi operasyonu yapıldı. Karotis arterler dönüldükten sonra sistemik arter basıncının 170 mmHg’nın üzerinde olması sağ-landı. Arterlere klemp konulduktan sonra serebral oksimetrik ölçüm değerlerinde düşme olup olmadığı izlendi. Hastalarda serebral

oksimet-rik ölçümlerde %20’den fazla düşüş görülmediği için shunt kullanılmadı (normal değerler %65-80 arası). Endarterektomi yapıldı. Lezyonlar ana karotid arter ve proksi-mal internal karotid arte-re lokalize idi. Damar çapı 5 mm’den küçük ise patch kullanılarak, küçük değil ise primer olarak arteriotomi kapa-tıldı. Hastaların hiçbirin-de shunt kullanılmadı.

Bulgular: Hastaların

postoperatif izlemlerinde bir hastada minor nörolo-jik olay oldu. Diğer hastalarda herhangi bir komplikasyon görülmedi. Postoperatif üçüncü günde taburcu oldular.

Tartışma ve Sonuç: İntraoperatif hipertansiyon sağlanarak yapılan

klasik endarterektomi güvenli bir cerrahi prosedürdür. Karotid endar-terektomi cerrahisinde serebral oksimetrik değerlendirme yapılarak klemp sonrası ölçümlerde belirgin düşüş olmadığı için shuntın gerekli olup olmayacağını belirledik. Bu hasta grubunda unilateral ciddi karo-tid stenozu ve diğer tarafta %50’den az darlık preoperative anjiyografik olarak gösterildi.

[S-236]

Effects of iloprost infusion on peripheral arterial oxygen saturation in patients with critical limb ischemia

Seyhan Yılmaz1, Salih Ozcobanoglu2, Serdar Gunaydin3

1Department of Cardiovascular Surgery, Corum Hitit University Training and Research Hospital, Corum, Turkey

2Department of Cardiovascular Surgery, Akdeniz University Training and Research Hospital, Antalya, Turkey

3Department of Cardiovascular Surgery, Medline Hospital, Eskisehir, Turkey

Introduction-Objective: Critical limb ischemia (CLI) has been

defined as the advanced stage of peripheral artery occlusive disease and characterized by severe walking disability, trophic skin changes

and tissue loss. Iloprost is the synthetic analogue of prostacyclin and its therapeutic benefit in treatment of PAOD has been demonstrated in earlier pharmacological studies. More recently iloprost treatment was shown to increase circulating endothelial progenitor cells in patients with CLI. In clinical side, iloprost treatment was shown to promote healing of skin ulcers in patients with advanced PAOD.

Method: A total of 42 patients (28 male, mean age 61.3±9.7 years) were

considered as unsuitable for revascularization based on angiographic study and received single-dose infusion of iloprost at 2.0 ng/kg/min for 8 hours daily. Ankle brachial index values and peripheral arterial oxygen saturation values using pulse oximetry were obtained before and after the treatment and patients were questioned whether or not they had pain relief and walking improvement.

Results: Treatment was complete in 40 patients. Percentage changes

in ankle brachial index and peripheral arterial oxygen saturation values were not significantly correlated (r=0.229, p=0.15). Both ankle brachial index and peripheral arterial oxygen saturation values showed significant improvement after completion of the treatment. Percentage change in peripheral arterial oxygen saturation showed significant correlation with pain relief (r=0.447, p=0.004) whereas showed no correlation with improvement in walking (r=0.298, p=0.06).

Conclusion: Pulse oximetry may potentially be used as a surrogate

tool for assessment of clinical outcomes in patients receiving medical therapy for critical limb ischemia.

[S-237]

karotid arter stenozlu hastalarda asetilsalisilikasit+pentoksifil in ve silostazol tedavilerinin etkileri

Seyhan Yılmaz1, Ceyhan Yılmaz2, Serdar Gunaydin3

1Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi Çorum Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kalp Damar Cerrahisi Bölümü, Çorum

2Iğdır Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Bilgisayar Mühendisliği Bölümü, Iğdır

3Medline Hastanesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü, Eskişehir

Giriş ve Amaç: İnme Amerika Birleşik Devletlerinde en sık ölüm

nedenleri arasında üçüncü sırada olup %80’i iskemik tiptedir ve iske-mik inmelerin de yaklaşık %30’u karotid arter stenozuna sekonderdir. Kural olarak ekstrekranial karotid arter tıkanıkları intrakranial olan-lara göre daha az iskemik doku ölümüne neden olmaktadırlar ve tüm ekstrakranial karotid arter lezyonlarının %90’ı arterlerin nekrotik hücreler, lipid ve kolesterol kristalleri içeren plaklarla sonuçlanan deje-neratif bir hastalığı olan ateroskleroza bağlıdır. Bu çalışmanın amacı revaskülarizasyona uuygun olmayan karotid arter stenozlu hastaların medikal tedavisinde kullanılan güncel ilaçların 6 ay süreyle hastalığın prognozuna, karotis arter çapı, stenoz oranı, intimal kalınlık, akım hızı (Vmax), direnç artışı ve plak büyüklüğüne ve semptomatoloji üzerine etkilerinin ve etkilerinin farklılıklarının araştırılmasıdır.

Yöntem: Çalışmaya revaskülarizasyona uygun olmayan karotid arter

stenozlu hastalar alındı ve uygulanacak medikal tedaviye göre gruplan-dırıldılar [grup 1: silostazol 2x100 mg (po) kullanacak 60 hasta ve grup 2: asetilsalisilikasit 1x150 mg (po) + pentoksifilin 2x600 mg (po) kullana-cak 60 hasta]. Hastaların tedavi başlangıcındaki tetkiksel parametreleri

ve klinik durumları kayıt edildikten sonra önerilen medikal tedavinin 6. ayındaki kontrol parametreleri ve klinik durumları da kayıt edildi.

Bulgular: Her iki gruptaki hastaların başlangıç klinik özellikleri ve

takip parametreleri benzerdi. Medikal tedavinin 6. ayındaki kontrol-lerde internal karotid arter Vmax, stenoz yüzdesi, plak büyüklüğü ve intimal kalınlık parametrelerinde her iki grupta azalma saptanmış olup Silostazol grubundaki azalma miktarı aynı zamanda istatistiksel açı-dan anlamlı olarak değerlendirildi.Yine her iki grupta semptomatoloji üzerine etkiler benzer olarak saptanmakla birlikte silostazol grubunda semptomlarda daha fazla azalma saptandı.

Tartışma ve Sonuç: Bu çalışmanın sonuçları bice karotid arter stenozu

medikal tedavisinde risk faktörlerinin yanı sıra Silostazol tedavisinin etkin olduğu yönünde bulgular göstermiştir.

Perİferİk ArTer HASTAlIklArI Ve

CerrAHİSİ/PerküTAn GİrİşİMler

Belgede DOKTOR SÖZLÜ BİLDİRİLER (sayfa 74-77)