• Sonuç bulunamadı

C. FURKÂN VE AHĠRET

3. Ebedi Huzur Cennet

ْ ُك

﴿ اًير ٖصَمَو ًءاَزَج ْمَُِل ْتَه َكَ َنوُلذخُمْلا َدِػُو ٖتّذلا ِ ْلُْخْلا ُةذٌَج ْمَا ٌ ْيرَخ َ ِلَىذَا

١٥

“De ki: “ Bu mu daha iyidir, yoksa takva sahibi kimselere bir mükâfat ve yerleĢme yurdu olarak söz verilen sonsuz cennet mi?”470

“Cennetü‟l- huld”, sonsuz cennet, nimetleri sona ermeyen cennettir, “huld” ile “hulûd” kelimeleri aynı anlamdadır, tıpkı “Ģükr” ve “Ģükür” kelimeleri gibi. Nitekim Cenâb-ı Hak Ģöyle buyurmuĢtur. “Biz sizden, ne bir karĢılık ne de bir teĢekkür

bekliyoruz.” 471 Buna göre, cennet, sonsuz mükafaat yurdunun adıdır.472

Kur‟ân‟da cehennem gibi cennet de farklı bölümleriyle çeĢitli adlarla isimlendirilmiĢtir. Furkân sûresinde “cennetü‟l-huld”, “De ki: “Bu mu daha hayırlıdır,

yoksa Allah‟a karĢı gelmekten sakınanlara va‟dedilen ebedîlik cenneti mi?” Orası onlar

465 Beydâvî, Envâru’t-tenzîl, II, 516. 466 Duman, Zeki, Beyânu’l-Hak, I, 414. 467 Taha 20/74. 468 Fatır 35/36. 469 Ala 87/13. 470 Furkan, 25/15. 471 Ġnsan 76/9. 472 Râzî, Mefâtîhu’l-Gayb, XXIV, 57-58.

için bir mükâfat ve varılacak bir yerdir.473

Necm sûresinde, “cennetü‟l-me‟va”, “Takva

sahiblerinin barınağı olan Me‟va Cenneti onun (Sidre‟nin) yanındadır.”474

. ġuara

sûresinde, “cennetü‟n-naim”, “Beni Naîm cennetinin varislerinden eyle.” 475

Kehf sûresinde “cennetü‟l-firdevs” , “ġüphesiz, inanıp yararlı iĢler yapanlara gelince, onlar

için içlerinde ebedî kalacakları Firdevs cennetleri bir konaktır. Oradan ayrılmak istemezler.” 476

Râzî, konu ile ilgili der ki: Ayetteki bu ifade, insanın bütün isteklerinin ancak cennette gerçekleĢebileceğini ortaya koyar. Burdan Ģu sonuçta rahatlıkla çıkarılabilir. Dünyevi zevkler ve mutluluklar hem geçicidir hemde üzüntü ve acılarla iç içedir. ĠĢte bundan dolayı, Hz. Muhammed (s.a.s) “Kim, yaratılmamıĢ bir Ģeyi isterse, onun peĢine

düĢerse, boĢ yere kendini yormuĢ olur ve onu yiyemez.” dedi “O nedir, ya Resulallah” denince, “Bir günlük sevinç” buyurdu.477

Allah, muttakilere davranıĢlarının karĢılığı olarak cenneti vaadetmiĢtir. Bu vaatten dolayı da muttakiler “Rabbimiz, bize peygamberlerin aracılığıyla vaadettiğini

de ver.” 478 diye dua etmiĢlerdir. Muttakiler, dünyada iken Allah'tan cenneti amelleri ve dualarıyla istediler. Allah da öte dünyada muttakilerin isteklerini kabul buyuracak ve

cenneti onlara verecektir.479

Cennet, Allah'ın buyruklarını yerine getirip yasakladıklarından kaçınan muttakilere, vaad edilmiĢtir. Allah, cenneti muttakilerin eylemlerinin sonucu kılmıĢtır. “Cennetü‟l- Huld”, ikramı güzelliği hiç bitmeyen cennettir. Orada diledikleri her Ģey vardır. Hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir insanın aklına

gelmeyen nimetler orada muttakileri beklemektedir.480

Bu ayette müminlerin sadece takvalı olma özellikleri söylenip diğer hususiyetlerin sayılmaması, muttaki kavramının imandan sonra en genel manayı kapsadığı sonucunu doğurmaktadır. Yani sadece muttaki kavramının kullanılması diğer bütün güzel davranıĢları ve salih amelleri içinde barındırdığını bize göstermektedir.

473 Furkan 25/15. 474 Necm 53/15. 475 ġuara 26/85. 476 Kehf 18/107. 477 Râzî, Mefâtîhu’l-Gayb, XXIV, 58. 478 Al-i Ġmran, 3/194. 479 Kurtubî, el-Câmi’, XV, 377.

Zaten takva sahibi müminler, halis bir imanla yalnız yüreklerini ve bedenlerini

cennete çevirmekle kalmazlar, bulundukları her ortamı cennete çevirme

sevdasındadırlar. Ġçine girdikleri her platformun manevî önderleri olurlar, dünya malını cennete götürecek bir araç olarak görürler. Aslolan Rabbin rızasını ve insanların güvenini kazanmaktır. Ġnsanlar içinde huzur ve barıĢ rüzgârları estiren bu muttakilere davranıĢlarının karĢılığı olarak ebedi mutluluk yurdu ikram edilecektir.

Yüce Allah, indirdiği bu Furkân ile bütün gerçekleri ortaya koymuĢtur. Bütün bu gerçekler belli olduktan sonra tercih insana kalmıĢtır. Ya Ģükredecek ebedilik cennetine kavuĢacaktır. Ya da nankörlük edip cehennemi boylayacaktır. Eğer insan, ebedilik cennetini tercih ederse dilediği her Ģeye orada ulaĢacak ve sonsuza dek ebedi mutluluk içinde yaĢayacaktır.

﴿ ًلُْؤ ْسَم اًدْػَو َمِّبَر ىلَٰػ َن َكَ َنيٖ ِلَاَخ َنُؤا َشَي اَم اَيهٖف ْمَُِل

١٦

“Onlar için orada, diledikleri her Ģey vardır ve onlar, sonsuza dek orada yaĢayacaklar. Çünkü bu Rabbinden, yerine getirilmesi istenen bir vaattir.”481

﴿ ًلًيٖلَم ُن َسْحَاَو اًّرَلَخ ْ سُم ٌ ْيرَخ ٍذِئَمْوَي ِةذيَجْلا ُباَ ْصَْا

٢٤

“O gün cennetlikler harika bir yurda yerleĢecek ve güzelce dinlenip safa süreceklerdir.”482

Cennet kendilerine söz verilmiĢ olan müttakilerin o gün -o melekleri görecekleri gün- kalacakları yer çok iyi dinlenecekleri yer pek güzeldir. Bu ayet ile ilgili Elmalılı Ģu tahlili ortaya koyar: “Müstekar”, karargâh, yani oturmak, konuĢmak için çoğu zaman

kalınan yer, “makîl” ise, öğle uykusu, uyku yeri, insanın kuĢluk uykusunu uyuduğu, dinlendiği yer demektir. Cennette uyku olmadığına göre burada makîl yalnızca dinlenme yeri, diye açıklanmıĢtır.” Bununla birlikte o günün yarısında hesaptan

kurtulunacak da cennetlikler cennette, cehennemlikler cehennemde bir öğle uykusu

uyuyacaklar, diye rivayet edilmiĢtir.483

Bu ayetteki kavramlarla ilgili olarak Râzî, der ki: “Müstekar” kelimesi, karar kılınacak mekân ,“makil” ise, kaylûle zamanı demektir. Bu durumda, cennetliklerin

481 Furkan, 25/16.

482 Furkan, 25/24.

yeri, mekânlarının en güzeli, anları da zamanların en harikasıdır. Said Ġbn Cübeyr Ģöyle demiĢtir: “Allah Teâlâ hüküm verme iĢine, hesaba çekmeye baĢladığında, insanlar

arasında kuĢluk namazı ile gündüzün yansına kadar olan zaman arası olan bir müddet içinde hükmünü bitirir. Bunun akabinde, cennetlikler cennette, cehennemlikler de cehennemde kaylûle yaparlar.” Mukâtil ise, “Cennetliklerin hesabı hafif tutulur. Öyle ki bu iĢ, dünya günlerinden bir günün yarısı kadar olan bir zaman içinde olup bitiverir. Sonra da onlar aynı gün, cennette kaylûle yaparlar” demiĢtir. 484

Beydâvî ise bu konuyla ilgili Ģöyle der: Cennet ashabı o gün kalacak yer bakımından daha hayırlıdır demek, oturup konuĢmak için eğleĢtikleri yer bakımından, dinlenecek yer bakımından daha güzel, eĢleri ile dinlenmek ve zevklenmek için barındıkları yer olarak demektir. Bu da mecazendir ki benzetme yoluyla kaylule öğle uykusundan gelir. Ya da genellikle onda dinlenme bulunur demektir. Çünkü cennette uyku yoktur. Daha güzel ifadesinde Ģuna iĢaret vardır ki istirahat ettikleri mekân,

görüntü ve diğer güzellikler bakımından daha güzeldir.485

Katâde (ö. 117/735), Ģu tespitte bulunur. “Dinlenecekleri yer çok güzeldir.” ifadesi konaklayacakları ve barınacakları yer demektir. Bir açıklamaya göre; bu, Arapların bildikleri bir Ģey olan günün ortasındaki dinlenmek (kaylûle)'den gelmektedir. ġu hadiste bu kabildendir: “ġüphesiz ki Ģanı yüce ve mübarek olan Allah, mahlukatın

hesabını yarım gün kadar bir sürede bitirecektir. Cennet ehli cennette öğle vakti istîrahatlerine çekilecektir, cehennem ehli de cehenneme çekileceklerdir.” Ebu Said el-

Hudrî‟den Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Miktarı ellibin yıl olan bir günde”486

Ben: O gün ne kadar da uzundur! deyince, Peygamber (sav) Ģöyle buyurdu: “Nefsim elinde olana yemin ederim ki; o gün mü'mine o kadar çok hafifletilecektir ki onun için dünyada kılmıĢ olduğu bir farz namazdan dahi daha hafif (çabuk) gelecektir.” 487

Müminler hayırlarla ve sevinçli olayların meydana gelmesiyle müjdelenirler. Allah Tealâ Ģöyle buyurur: “ġüphesiz ki Rabbimiz Allahtır deyip de sonra doğruluk

üzere yürüyenlere, korkmayın, tasalanmayın vaad olunduğunuz cennette sevinin diye diye melekler inecektir. Biz dünya hayatında da ahirette de sizin dostlarınızız. Çok

484 Râzî, Mefâtîhu’l-Gayb, XXIV, 72. 485 Beydâvî, Envâru’t-tenzîl, II, 519. 486 Meâric 70/4.

mağfiret edici ve çok merhamet edici Allah'tan bir lütuf olmak üzere burada canlarınızın hoĢlandığı her Ģey sizindir. Ne isterseniz (hepsi) sizin.” 488

Son tahlilde, ahirette, inkâr edenlerin aksine, iman edip salih ameli kuĢananlar her türlü eziyetten ve iĢkenceden uzak tutulacaklardır. Ve müminlere büyük bir hürmet gösterilip istirahat etmeleri için harika mekânlara konulacaklardır.

4. Günahkarların Durumu