• Sonuç bulunamadı

CELAL TAN VE AİLESİNİN AŞIRI ACIKLI HİKÂYESİ

3. BÖLÜM SİNEMASAL MEKANI OLUŞTURAN ÖĞELER

4.6. CELAL TAN VE AİLESİNİN AŞIRI ACIKLI HİKÂYESİ

Bu filmi örnekleme dahil etmemizde en önemli unsur yönetmenin anlatısında ev kavramına yüklemiş olduğu çok işlevli anlamlardır. Bütün ailenin şahit olduğu bir cinayeti görmezden gelmeleri ve ondan sonra aile içeresinde gelişen olaylar, mekan olarak ev üzerinden sunulur. Yönetmen ev kavramını aile olgusu ile bütünleştirerek sunar. Bütün aile bireyleri için ev dışarıya karşı korunması gereken bir yerdir. Bundan dolayı evin reisinin işlemiş olduğu cinayet evden kovulma korkusu yüzünden aile bireyleri tarafından görmezden gelinir.

4.6.2. Filmin Künyesi

Yönetmen: Onur Ünlü Görüntü Yönetmeni: Vedat Özdemir Senaryo: Onur Ünlü Yapımcı: Funda Alp, Orkun Ünlü

Oyuncular: Selçuk Yöntem, Türkü Turan, Ezgi Mola, Bülent Emin Yarar, Tansu Biçer, Ushan Çakır, Cengiz Bozkurt, Güler Ökten

Yıl: 2011 Süre: 95 dk.

Özellikler: 35mm, Renkli Mekân: Eskişehir, İstanbul

4.6.3. Filmin Konusu

Tanınmış anayasa profesörü Celal Tan, çevresi tarafından çok saygı duyulan biridir. Eşinin ölümünden sonra Celal Tan, hayatını kurtarmış olduğu genç öğrencisi Özge ile evlenir. Ailesi tarafından Celal Tan’a sürpriz bir doğum günü partisi hazırlanır. Bütün aile salonda beklerken eve giren Celal Tan eşi Özge’yi onu aldattığını söyleyerek öldürür. Cinayette şahit olan aile fertleri bunu görmezden gelir. Özgen’in kör olan abisi ise gerçek katili bulmak için çabalar. Filmde günümüz toplumlarında değişmiş olan aile kurumuna Celal Tan ve ailesi üzerinden bir eleştiri sunar yönetmen.

4.6.4. Filmde Mekân Kullanımı

Film ‘Özge’nin ( Celal Tan’ın eşi) Celal Tan için yapacağı sürpriz doğum günü partisinin hazırlıkları ile başlar. Filmde kadınlara olan geleneksel bakış açısı bu sahne ile birlikte belli olur, Celal Tan’ın oğlu Kamuran ve torunu Ege otururken, bütün hazırlıkları kadınlar yapar.

Filmde Celal Tan’ın karısını öldürdüğü sahnede, ailenin içinde olduğu salon karanlık iken (Görüntü 4.44.) cinayetin işlendiği koridor aydınlıktır. Bütün aile bu cinayete şahit olur ama Celal Tan kimseyi görmez ve hızlıca evden çıkıp gider. Cinayetin oluş anında kamera salonun içindedir, cinayeti aile fertleri ile birlikte izleyici de o karanlık salondan izler. Cinayete şahit olup susanlar, karanlıktadır, cinayet ise aydınlıkta gerçekleşir. Bu durum günümüzde katledilen kadınları görüp susan topluma bir gönderme niteliğindedir ve yönetmen bu anlamı aydınlık ve karanlık kavramları üzerinden oluşturur.

Görüntü 4.44. Ailenin Cinayete Şahit Olduğu An

Filmde en önemli mekân evin salonudur. Bu evde de mekânın merkezinde bir televizyon ve hemen onun karşısında konumlandırılmış kanepe vardır. Salondaki en önemli diğer nesne ise yemek masasıdır, aslında filmin öykü evreninde gerçekleşen olayların merkezinde bu yemek masası vardır. Bütün aile cinayete şahit olmalarına rağmen susarlar, bu suskunluğun aslı nedeni, aile bireylerinin kendi kişisel çıkarları gereği aileyi bir arada tutma arzusudur. Cinayetten sonra da aile bireyleri yine bu yemek masasının etrafında toplanırlar. (Görüntü 4.45.) Polisle olan soruşturmalar bu yemek masasında gerçekleşir. Yemek masasında baba, başköşede oturmaktadır, diğer aile bireyleri ise onun etrafında otururlar. Filmde aynı şekilde Özge’nin kör olan abisi yemek masasının başında oturup, kardeşinin ölümünü çözmeye çalışırken, tüm aile fertleri teker teker masadan kalkarlar. Filmin anlatı dilinde yemek masası bütün aileyi bir arada tutan bir konumdadır ve aile bireyleri bu konum için susarlar.

Görüntü 4.45. Cinayetten Sonra Ailenin Beraber Yemek Yediği Sahne

Evin bir diğer önemli özelliği ise mahremiyet alanı olmasıdır. Filmde toplum tarafından saygın biri olarak görülen Anayasa Profesörü Celal Tan’ın, ev içi ilişkileri bilinmiyor olmasına rağmen, toplumsal konumu ve mesleği göz önünde bulundurularak bir değerlendirme yapılır ve saygı görür. Celal Tan’ın mesleğinden yola çıkılarak mutlu bir aile yaşamı olduğu varsayımı yapılır. Bireyin sahip olduğu meslek itibarı ile hem lüks bir evde oturuyor olması, hem de mutlu bir aileye sahip olması arasındaki ilişki, günümüzde değişen kent yaşamı ile beraber toplum ve birey arasındaki etik değerlerin belirleyici faktörü olmuştur. Celal Tan’ın Anayasa Profesörü olması, toplum nezdinde onu, iyi bir aile babası yapar, bu nedenle karısının onun tarafından öldürmüş olmasının geçerli bir nedeni yoktur. Ailenin bu duruma karşı olan sessizliği düzeni korumak adınadır. Filmin ilerleyen sahnelerinde daha da netleşen bu durumu, aile bireylerinin kendi kişisel çıkarlarını korumak için yaptığını görürüz. Aile kavramının aslında, maddiyat karşısında, etik değerleri nasıl hiçe saydığına şahit oluruz. Aile ve mekânsal belirleyeni olan evin, dışarıya karşı bir sığınak bir çeşit de suçun merkezi, niteliği taşıdığını görürüz. Bu yaşamsal mekânda, evin içinde olan her şey, dışarıya karşı saklanılır veya farklı bir gerçeklikle aktarılır. Tüm bunların sebebi; aileyi bir arada tutma, koruma ve güçlü gösterme arzusudur. Aynı pencereden baktığımızda, yıllardır aile fertlerinden birinin yaptığı bir cinayetin, suçun, hatanın, aile şerefi gerekçe gösterilerek, ört bas edildiğine şahit oluruz. Toplumumuzda kadına, aile şerefine leke sürmeme öğüdü yapılırken, erkeğe aile şerefini koruma ve devam ettirme görevi verilir. Celal Tan’ın karısını öldürürken söylediği “sen beni el âleme rezil mi edeceksin” söylemi, bunun net bir örneğidir. Tüm bu etkenler aileyi yaşam biçimimizin, dominant düzenleyicisi yapar. Aile hem toplumla olan ilişkilerimizi hem de cinsiyetçi anlayışları

benimsetir. Onur Ünlü, bize aile kurumunun günümüzdeki gerçek yüzünü göstermektedir. Filmde işlenen cinayetten sonra şiddet ve gerilim giderek artmaktadır. Bu gerilim hali, evin dışında yaşanmazken, aile fertleri bir araya geldiğinde ortaya çıkar. (Görüntü 4.46.) Tüm aile fertlerinin şahit olduğu bir cinayet, hiç kimse tarafından itiraf edilmez.

Görüntü 4.46. Polis Soruşturması Esnasında Bütün Ailenin Salondaki Genel Görüntüsü Filmde kadınlara karşı fiziksel ve psikolojik şiddet uygulanmaktadır. Mekânın merkezinde yer alan babanın işlediği cinayete, kadınlar da sesiz kalır. Toplumumuzda ailenin reisi, ailenin direği olarak nitelendirilen babanın, hem aile, hem de mekân üzerinde belirleyici rolü vardır. Ailedeki kadınların cinayete karşı sessiz kalmalarının sebeplerinden biri de, düzenlerinin bozulmasını istememeleridir. Ataerkil düzen kadın için hem dışarıda, hem de ev içinde vardır. Kadının korkularından biri de erkek tarafından mekânsızlaştırmaktır. Filmde kadına uygulanan şiddet, aldatma olgusu üzerinden meşrulaştırılır. Celal Tan, Özge’yi öldürme gerekçesi olarak aldatmayı öne sürer ve işlediği suçun cezasını canıyla ödetir. Filmde kadınlar, erkeklerin bir adım gerisinde konumlandırılmışlardır. Filmdeki kadınların hepsinin âşık olduğu, peşinde koştuğu bir erkek vardır. Bu bağlamda kadın, hem güçsüz, hem de cinsellik üzerinden var edilmiştir. Filmdeki bir diğer cinsiyetçi unsur ise, erkeklerin kadınlara göre cinsel durumları hakkında rahat rahat konuşuyor olmalarıdır.

Görüntü 4.47. Celal Tan'ın Yakın Plan Yüzü Görüntü 4.48. Kamuran'ın Yakın Plan Yüzü Yönetmen filmin teknik dilinde, cinayeti görüp susanların yaşamış oldukları

içsel çelişkileri yansıtmak için, kameranın kadrajını yakın plan aldığı nesnelerle ikiye böler (Görüntü 4.47.) ve (Görüntü 4.48.). Bu şekilde karakterlerin yüzünün bir kısmını karanlık ve flu bırakırken, diğer kısmını ise aydınlıkta sunar. Buna örnek olarak cinayetten sonra eve gelen Özge’nin abisinin sevinçli konuşmaları sırasında, yönetmen bu tekniği uygulayarak, karakterlerin yaşamış oldukları durumu daha yakın planlarla seyirciye yansıtır.

Filmde müzik kullanımı sahneler arasında değişiklik gösterir. Sahnenin içindeki absürt ve gizemli hava, bu doğrultuda kullanılan müzikle artırılır. Buna örnek olarak; ailenin morg salonunda Özge’nin cesedini gördüğü sahnede yönetmen, anlatının içindeki gizemi ve absürtlüğü müzik kullanımı ile destekler.

Yönetmen bu sahnede (Görüntü 4.49.) filmdeki gizemi ışık ile sağlamıştır. Sol pencereden gelen gün ışığı vardır, pencerenin önündeki pervazlar ışığı bölerek, keskin ve kesik hatlar oluşturmuştur, karşıda ışığın yansıdığı duvarda penceredeki pervazın şekli ortaya çıkmıştır. Filmde pervaz sayesinde oluşan kesik ışık, anlamın gizemini artıran bir unsurdur. Ayrıca filmde Kamuran’ın üstündeki mavi giysi ve elinde cinayet kanıtı olan mavi mektuba uygun kurulan ışığın tonu, beyazdan daha çok mavidir. Mavi ışık, sahnenin gizemini daha da artırmıştır. Salonda ayrıca, kadrajın içinde yer alan, mekânın kendi ışık kaynakları vardır. İlki masanın üzerindeki heykele tepeden gelmektedir,diğeri ise karakterin sağ arka tarafında bulunan alanı aydınlatmaktadır. Bu iki noktasal ışık kaynağı, filmdeki genel gün ışığının aksine sarı ışıktır. Odanın geri kalan bölümleri ise hafif bir karanlıkta bırakılmıştır. Tüm bu farklı ışık kaynakları ve gölge kullanımı ile sahnenin içindeki gizem havası iyice artırılmıştır.

Filmde en önemli mekân evdir. Bu noktada da “ev”, içerisinde barındırdığı unsurlar ile bireylerin ilişki ve kararlarını etkileyen anlamlar üzerinden oluşturulmuştur. Tüm ailenin şahit oldukları bir cinayeti görmezden gelerek, korumaya çalıştıkları “aile” ve mekânsal olarak “ev”dir. Bu noktada yönetmen “evi” merkezine alarak, bunun etrafında şekillenen olaylar üzerinden, sert bir toplumsal ahlak eleştirisine girişir ve bunu kara mizah ve absürd unsurlar içeren anlatısıyla görselleştirir.

4.7. DÊNGÊ BAVÊMIN (BABAMIN SESİ) FİLMİNDE MEKÂN