1. BİRİNCİ BÖLÜM
1.7. Finansal Krizlerin Tahmininde Kullanılan Göstergeler
1.7.1. CAMELS Standardı Göstergeleri
Finans krizlerinin etkilerinin şiddetli bir hal alması ve neden olduğu zararların büyük boyutlara ulaşması halinde, hükümetler, bankaların ve finans kurumlarının finansal güvenliğini artırmak, mudilerin ve yatırımcıların haklarını korumak ve bankacılık sektörünün temellerini sağlamlaştırmak için bankacılık denetim sistemleri kurma konusunda çalışmalar gerçekleştirmektedir. Bankaların performansının sağlamlığını ölçmek ve değerlendirmek için kullanılan birkaç erken uyarı kontrol göstergesi mevcuttur. Bu göstergeler doğrultusunda belirli kontrol sınıflandırmaları oluşturulur ve böylece bankaların zayıflıkları ve eksiklikleri tespit edilir. Bu yaklaşımın amacı, herhangi bir krizin ortaya çıkmasından önce bankaların performanslarının iyileştirilmesinin sağlanması ve gerekli önleyici tedbirlerin alınmasıdır. Bu nedenle Amerika Birleşik Devletleri tarafından, kapsamlı ve çağdaş bir değerlendirme sistemi geliştirilmiştir. CAMELS adı verilen bu Amerikan Bankacılık Değerlendirme Sistemi, altı nicel ve nitel göstergeye dayandırılmaktadır.
CAMELS Analizi, finansal kurumların altı temel yönünü incelemektedir: (Al-Raşid, 2005: 5).
1. Sermaye Yeterliliği Göstergeleri
Sermaye yeterliliği göstergeleri, finansal kuruluşların bütçe kalemleriyle, karşılaşılan şoklara karşı dayanıklılığı tespit etmektedir. Sermeye yeterliliği göstergeleri, döviz kuru riski, kredi riski ve faiz oranı riski gibi finansal kuruluşların
karşı karşıya kaldığı en önemli finansal riskleri dikkate alması açısından önem arz etmektedir. Bu alanda kullanılan bazı göstergeler şunlardır:
- Riske göre karma şekilde uyarlanmış sermaye oranları
Sermaye oranlarının sıklık (frekans) dağılımı (Sander, Kleimeier, 2003: 5) 2. Varlık Kalitesi Göstergeleri
Sermaye oranlarının kredibilite derecesi genel olarak varlıkların kalitesine ve bununla ilgili göstergelerin güvenilirlik derecesine bağlıdır. Finansal kuruluşlarda ödeme güçlüğü riski çoğunlukla varlıkların kalitesinden ve varlıkların tasfiye edilmesinin zorluğundan kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla varlıkların kalitesini gösteren izleme göstergeleri önemlidir. Varlık kalitesi göstergeleri, türev alım satımı gibi bilanço dışı işlemler kapsamındaki kredi riskini hesaba katmalıdır. Varlık kalitesinin değerlendirilmesi iki farklı açıdan incelenmektedir: (Kantakji, S.M 2008,18)
Kredi Kullanan (Borç Alan) Kurumla İlgili Göstergeler: Sektörel kredi yoğunlaşması
Yabancı para cinsinden borçlanmalar Kötü krediler
Zarar eden kamu kurumlarına ait krediler Varlık riski
Bağlantılı Borçlanma
Finansal kaldıraç göstergeleri (Sander, Kleimeier, 2003: 5).
Kredi Veren (Alacaklı) Kurumla İlgili Göstergeler: Kredi veren kurumun kredi portföyündeki kredilerin kalitesi Kredi / Özsermaye Oranı
Kurumsal sektör kârlılığı
Finansal olmayan kurumsal koşulların diğer göstergeleri Hanehalkı borçluluğu (Sander, Kleimeier, 2003: 5).
3. Yönetim Güvenliği Göstergeleri
Tüm kurumlarda olduğu gibi finans kurumların performansında da yönetimin bütünlüğü çok önemlidir. Ancak bu göstergelerin çoğu sektörel değil şirket düzeyinde kullanılmaktadır. Bu bağlamda toplu göstergeler edinmek kolay değildir. Ayrıca nicel göstergelerden ziyade nitel göstergelerdir ve çoğu gösterge operasyonel riskler bağlamında uygulanmaktadır. Bununla birlikte, güvenilir bazı nicel göstergeler de vardır. Bunlar şu şekilde sıralanabilmektedir:
Harcama oranları
Çalışan kişi başına gelir oranı
Finansal kurum sayısının artırılması (Sander, Kleimeier, 2003: 5). 4. Gelir ve Kârlılık Göstergeleri
Gelir ve Kârlılık oranlarındaki düşüşler, şirketlerin ve finansal kuruluşların kârlılığında soruların varlığına işaret etmektedir. Öte yandan, bu oranlardaki tükse artışlar riski finansal portföylerine yönelik bir yatırım politikasını yansıtabilmektedir. Finansal kurumların kârlılığı değerlendirilirken dikkate alınan bazı oranlar söz konusudur. Bu oranları şu şekilde sıralamak mümkündür:
Varlıkların getirisi Özkaynak kârlılığı Gelir ve gider oranı Yapısal göstergeler.
Çoğu durumda, kurumların finansal iflası, yanlış yönetimden kaynaklanmaktadır (Sander, Kleimeier, 2003: 5).
5. Likidite ve Finansman Göstergeleri
Kurumların finansal iflasında, likiditenin yanlış yönetilmesi önemli bir sebep olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle likidite göstergelerinin izlenmesi oldukça büyük bir öneme sahiptir. Likidite göstergeleri genel olarak varlıklar ve yükümlülükler ya da başka bir ifade ile aktifler ve pasifler taraflarını içermektedir. Likidite göstergeleri, genel finansal sektör şirketleri veya büyük ölçekli finansal kurumlar
düzeyinde aktifler ve pasifler arasındaki uyumsuzluğu da dikkate almalıdır. Bu bağlamda aşağıdaki göstergeler sayılabilmektedir:
Merkez bankası tarafından ticari banklara sağlanan kolaylıklar Bankalar arası borç verme oranları
Mevduatların nakit toplamlarına oranı Mevduatların kredilere oranı
Varlıklar ve borçlar için vade yapısı İkincil piyasa likiditesi.
Bu özellikler yönetim ile ilgilidir (Sander, Kleimeier, 2003: 5). 6. Piyasa Risklerine Duyarlılık
Uluslararası düzeyde meydana gelen finansal gelişmeler göz önünde bulundurularak, bankaları finansal krizlere karşı savunmasız yapan unsurlar dikkatle ele alınmalıdır. Bu bağlamda, faiz oranlarındaki değişikliklerine ve farklı beklentilere karşı bankanın net kârlığının duyarlığına odaklanmak gerekmektedir. Döviz pozisyonlarındaki ve hisse senetlerindeki dalgalanmalar ise önem verilmesi gereken diğer etkenlerdir.
"CAMELS" değerlendirme sisteminin kullanılmasındaki amaç, bankaların performansındaki kötüleşmeyi krizin ortaya çıkışından daha erken bir tarihte tespit etmek, bankaların performanslarındaki olumlu yönleri göstermek, bunları geliştirmeye çalışmak ve ardından sağlıklı bir bankacılık sektörüne ulaşmaktır.
Birleştirilmiş değerlendirme sistemi, her banka için altı temel unsura dayalı olarak sayısal bir sınıflandırma gerektirir ve her unsur için 1'den 5'e kadar bir sayısal derecelendirme belirlenir; burada 1 en iyi ve derecelendirme ve 5 en düşüktür derecelendirmedir. Bankanın nihai sınıflandırması her birinin değerlendirmelerine göre belirlenmektedir.
Notu 4 ya da 5 olan bankalar ciddi denetim ve işlem gerektiren sorunlara sahiptir. Notu 3 olan bankalar, genel olarak bazı zayıflıklara sahiptir ve makul bir süre içerisinde bu sorunların giderilmesine yönelik önlemleri almalıdırlar. Notu 1 ve 2 olan bankalar çoğu bakımdan sağlam temellere sahip olan kurumlardır (Sander, Kleimeier,