• Sonuç bulunamadı

Buğday-Mısır Alım-Satım İşlemlerine Dair İddialar

BÖLÜM 3: ALİ CENANİ BEY’İN YARGILANMASI VE SİYASİ HAYATTAN

3.4. Karma Soruşturma Komisyonunun Çalışmaları

3.4.1. Karma Soruşturma Komisyonunun Raporları

3.4.1.2. Buğday-Mısır Alım-Satım İşlemlerine Dair İddialar

Zahire alımını İstanbul Ticaret Müdürü Muhsin Naim Bey, Şehremaneti İktisat Müdürü Faik Bey, Ticaret ve Zahire Borsası Komiseri Hüseyin Akif Beyler ve uzman Hüsnü Beylerden oluşan bir komisyon gerçekleştirecekti. Bu komisyonun Şehremanetinde 17 Şubat 1925 tarihinde yaptığı toplantıda Süreyya Bey adında bir tüccardan 5 bin ton

634 TBMMZC, Devre 3, İ:61, 14 Nisan 1928, s. 134-135; Hâkimiyeti Milliye, 15 Nisan 1928, s.? Ali Cenani Bey’in Karma Komisyondaki savunması Vakit gazetesinin 22-25 Nisan 1928 tarihli nüshalarında verilmiştir.

buğday satın alınmasını kararlaştırması ve de alması zahire suiistimalini başlatan önemli bir gelişmeydi635. Dönemin Ticaret Vekili Ali Cenani Bey, elinde bu buğdaydan bulunan ve daha önce Fransa için sipariş verilmiş 7 bin tonu Türkiye’ye satmak isteyen Şerifzade Ahmet Süreyya Bey adında bir tüccarla anlaşmış ve anlaşma neticesinde İstanbul Ticaret Müdürlüğü’ne daha düşük fiyatlı teklifler yapılmış olmasına rağmen vekâlet adına kilosu 323.5 şilinden 5 bin ton buğday satın almıştı636. Buğdayın tamamının aynı kişilerden ve piyasanın üstünde bir fiyatla alınması onlarca tanığın günlerce dinlenmesiyle karara bağlanacaktı637. 1925 yılına ait yazışmalar detaylı olarak incelenecek638 yapılan tüm bu işlemlerle ilgili kendini aklamaya çalışan İstanbul Ticaret Müdüriyeti de 12 maddelik bir rapor hazırlayacaktı639. Fakat sonraki tetkiklerde raporun gerçekleri yansıtmadığı hükmüne varıldı.

Stok kanunu çıkarılır çıkarılmaz İstanbul Ticaret Müdürü imzalı buğday stokuna ait pek çok yazışma mevcuttu. Bu yazışmalarla birçok tüccardan un ve buğday satın alınarak özellikle İstanbul’da stok yapılması sağlanmıştı. İlginç olansa stok yapılan zahirenin 1925 yılı Mayıs ayından itibaren elden çıkarılmasının istenmesiydi. İsteyense Ticaret Vekili Ali Cenani Bey’di. Cenani Bey 11 Mayıs 1925 tarihinde İstanbul’daki unların Müdafaa-ı Milliye Vekâletine satMüdafaa-ıldMüdafaa-ığMüdafaa-ınMüdafaa-ı belirtmiş ve bedelin Adana’ya gönderilmesine muhalefet edilmemesini istemişti640. Ayrıca 31 Mayıs’ta buğday ve unların derhal maliyet fiyatına satılarak, Osmanlı Bankası Adana şubesi, Yusuf Lütfi Bey hesabına yatırılmasını istemekteydi. Yusuf Lütfi Bey Adana’da faaliyet gösteren İtidal Şirketi’nin kurucularındandı. Buna karşılık İstanbul Şehremanetinden Ticaret Vekâletine yapılan yazışmalarda stokun bir anda piyasaya çıkarılmasının oluşturacağı zarardan da bahsediliyordu. Vekâlet ile Şehremaneti arasında ciddi restleşmeler yaşandı.

635 Piyasada daha düşük fiyatta buğday bulunurken bu tüccardan kilosu 323.5 şilinden buğday alınması usulsüzlük olaylarını akla getirmişti (TAV I, s.38).

636 5-7-11 Şubat 1925 tarihli yazışmalar gösterdi ki Süreyya Bey’in iş ortağı Balcızade Kohen Bey’den de bin ton da Bulgaristan mısırı alınmak istendi. Bunların bir kısmının Trabzon, Samsun, Rize limanlarına gönderileceği konuşuluyordu. Ayrıca Avusturya buğdayı olduğundan şilin üzerinden alım yapıldı (TAV I, s.52).

637 Alibuçukzade Mehmet Bey, Yazıcızade Akif Bey gibi zahire tüccarları ile İttihat Değirmencilik Türk Anonim Şirketiyle de pazarlıklar mevcuttu (TAV I, s.58-60).

638 TAV I, s.57.

639 Raporda sadece mısır alımıyla ilgili tablo hazırlanması diğer alanlarda bu detayın olmayışı yapılan işlemlerin tamamının kayıt altında tutulmadığını akla getirmektedir (TAV I, s.60-65).

İstanbul’da stok edilip Adana’ya gönderilen buğdaylar dışında Karadeniz’e gönderilen mısırlarla ilgili de sorun mevcuttu. 1925 yılı Şubat ayından itibaren Rize ve Samsun valileri bu bölgelerdeki ihtiyacı İstanbul Ticaret Müdürlüğüne bildirmişlerdi. İstanbul Ticaret Müdürlüğü de yine Süreyya Bey’den aldıkları Bulgar mısırına ilave Adapazarı’ndan da alım yaparak ihtiyaç mahallerine gönderecekleri temininde bulundu. Ali Cenani Bey ise bu akışı değiştirerek Ticaret Müdürlüğüne talimat verdi ve tüm mısırların Samsun’a çıkarılmasını sağladı641. Samsun Ticaret Müdürü ise 2 Nisan 1925 tarihinde Samsun’a çıkarılan mısırların ambarda kararmaya, küflenmeye başladığını on gün içinde elden çıkarılmazsa büyük zayiat olacağını vekâlete bildirdi. Hatta 120.000 liralık bir zararın oluşacağını aktardı. Bu duruma vekilin verdiği cevapsa son derece şaşırtıcıydı. Tüm mısırların satılıp bedelinin İş Bankasında İstanbul Ticaret Müdürü Muhsin Naim Bey adına açılan hesaba yatırılmasını istiyordu. Samsun Ticaret Müdürü de mısırların 200 tonunu Giresun ve Görele’ye satmak için harekete geçti. Fakat mısırların burada bozulması üzerine hayvanlara yedirildiği öğrenildi642.

Karma Komisyon İzmir Belediyesine giden buğdaylar konusunda da soruşturmayı derinleştirdi. Mart 1925’te İstanbul’daki İttihat Değirmencilik Türk Anonim Şirketinden satın alınan 80 randımanlı 7 bin çuval unun Karadeniz sahilleri yerine İzmir’e gönderilmesi ve bu unların bedelinin Osmanlı Bankası tarafından bu şirkete kredi açılmasıyla ödenmesi şüphe çekti. Ali Cenani Bey 500 ton buğdayın una dönüştürülerek İzmir’e gönderildiği haberlerine karşılık, bunların yarısının Samsun’a yarısının Trabzon’a gönderilmesini istediğini belirtti. Konuyla ilgili ikinci bir gelişmeyse İstanbul Ticaret Müdürlüğünün piyasaya müracaat etmeden bu 7 bin çuval unu bir kişiden ve unun İstanbul’daki piyasa fiyatı 16.50-16.60 lira iken 16.85 liradan satın almasıydı. Hiçbir sözleşme metnine de rastlanmadı. Ticaret Müdürü Muhsin Naim Bey’in konuyla ilgili açıklamalarıysa sadece kendini aklar nitelikteydi. Onun iddiasına göre kendisi Trabzon ve Samsun’a gönderilecek 7 bin çuval unun zahire borsasındaki fiyat aralığının 16.40 ile 17.50 olduğunu görmüş ve bunun üzerine İttihat Değirmencilik Şirketinden 16.85 kuruşa satın almıştı643. Karadeniz’e gönderilmesi gereken bu unların İzmir’e çıkarıldığı haberleri

641 Bkz. Ali Cenani Bey’in 25 Şubat 1925 tarihli telgrafı için TAV I, s.90.

642 Bkz. Ali Cenani Bey’in 4 Nisan 1925 tarihli telgrafı için TAV I, s.95.

Vakit, Vatan ve Cumhuriyet gazetelerinin 8-9 Nisan 1925 tarihlerinde tartışılmıştı644. Bu haberlerde daha düşük tekliflerin olmasına rağmen unların pahalıya alınması, 80 randımanlı denilerek randımanın daha düşük olması, unun cinsi, gluten miktarının bilinmemesi, piyasanın tüm tüccarlarına müracaat edilmemesi eleştirildi. Ayrıca Muhsin Naim Bey tarafından İstanbul’dan alınan unların hangi değirmenlerden ne oranda alındığı, bunların sahiplerinin kimler olduğunu gösterir belgelere bakıldığında çoğunun Rum ve Ermeni tüccarlar olduğu görüldü. Bu gelişmeler üzerine İstanbul Ticaret Müdürlüğünce müsteşar Vahit Bey tarafından bir rapor hazırlandı. Bu rapor basının ve diğer şahıs ifadelerine göre hile ile hazırlanmış bir rapordu645. Karma Komisyon da meseleye bu bakış açısıyla yaklaştı.