• Sonuç bulunamadı

Ali Cenani Bey İle İlgili Yolsuzluk Tahkikatı

BÖLÜM 3: ALİ CENANİ BEY’İN YARGILANMASI VE SİYASİ HAYATTAN

3.3. Ali Cenani Bey İle İlgili Yolsuzluk Tahkikatı

Bu kısımdan itibaren konunun aydınlatılmasında sıklıkla başvuracağımız, Ticaret Vekili

Ali Cenani Bey’in Tahkikatı Hakkındaki Vesikalar isimli 1928 yılında TBMM Matbaası

tarafından basılmış kaynaktır. Bu kaynağı TAV şeklinde kısaltmakla birlikte metin içi sayfa numaralarının sürekli olarak 1’den başlatılması nedeniyle iki bölüme ayırarak inceledik. Bu durum dipnot gösterimine de TAV I, TAV II olarak yansıdı. İlk bölüm 1-133 sayfa numaralarıyla belirtilmektedir. Mustafa Kemal’in, Ali Cenani Bey’in ticaret vekâletine tayinini ve vekâletten istifasını kabul eden tezkeresiyle başlamakta, stok mal hakkındaki kanun layihasıyla ilgili hükümetin esbab-ı mucibesi, Ticaret ile Muvazene-i Maliye Encümenlerinin mazbataları, mecliste layihayla ilgili yapılan müzakere sonucu ve çıkarılan kanun metniyle devam etmektedir. Kanunla birlikte ticaret vekâleti tasarrufuna verilen 500.000 lirayı Ali Cenani Bey’in aldığına dair makbuz senedi, vekâletin muhasebe müdüriyetinin 500.000 liraya ait tahakkuk müzekkiresi, bu paranın İstanbul Ticaret Müdüriyetine verildiğine dair yazışmalar, Usul-ı Muhasebe-i Umumiye Kanunundan bazı maddeler ve konuyla ilgili tahkikat icrası kararı bu belgeler arasında mevcuttur. Ayrıca vekâlet tarafından stok kanunuyla ilgili yapılacak işlemlere dair ilki 28 Ocak 1925 tarihinde olmak üzere 1925 yılının Ocak-Şubat-Mart ayları boyunca İstanbul Ticaret Müdüriyetinde ard arda düzenlenen toplantı tutanakları yine belgeler içerisindedir. Ticaret Vekili Ali Cenani Bey’in usulsüzce yaptığı iddia edilen sözleşmeler de bulunmaktadır. Bunlardan ilki Doktor Fikret ile Mukbil Beyler adında iki kişinin Ankara’da un fabrikası açmak üzere imzaladığı, diğeri de Adana İtidal Şirketi Müdürü Yusuf Lütfi Beyle imzalanan sözleşmedir. Adapazarı Fabrikasına ait usulsüz işlemler yapıldığına dair vesikalar, buğday stoku için Süreyya Bey isimli bir tüccardan yüklüce ve pahalı olarak buğday satın alınması, ticaret vekâletinin İzmir belediyesiyle yaptığı satış işlemleri, Sanayi ve Maadin Bankası aracılığıyla yapılan işlemler, Karadeniz’e giden mısırlar, un mubayaasındaki şikâyetler ve tüm bu işlemlere ait Divan-ı Muhasebat Encümenince ortaya çıkarılan hesap tablosunun yer aldığı görülmektedir. İkinci bölüm ise meselenin Adliye ve Teşkilat-ı Esasiye Encümenlerinden oluşan Karma Soruşturma Komisyonuna havale edilmesiyle başlar. Komisyonunun düzenlediği 11 Mart-10 Nisan

1933, Aralık 1935). Havuz-Yavuz davasında Ali Cenani Bey de şahit olarak dinlenmişti (Vakit, 11 Mart 1928, s.1-2).

1928 tarihlerini kapsayan 14 oturum, 1-333 şeklinde numaralandırılmıştır. Son kısım ise soruşturmanın neticesini meclise sunan 10 sayfalık bir mazbatadan ibaret olup 1-10 şeklinde numaralandırılmıştır.

Ali Cenani Bey’le ilgili 1928 yılı başlarında araştırılmaya başlanan yolsuzluk iddiaları ilk olarak 1925 yılı basınında Un Suiistimali başlığıyla yer bulmuştu600. Bu haberde Karadeniz sahillerine gönderilmek üzere hükümetin piyasaya danışmadan tek bir kişiden ve pahalı olarak un alması, unun cinsi, miktarı hakkında hiçbir evraka rastlanılmaması yolsuzluk yapıldığını akla getirmiş fakat mesele detaylı olarak araştırılmamıştı. Hatta Başvekil İsmet Paşa’ya da konuyla ilgili gönderilen bir dilekçede İstanbul Ticaret Müdürlüğü’nün devlet kanunlarını ihmal ve hukuk-ı ticariyeye zarar verdiğinden bahsedilmişti601.

Bu uyarılara rağmen tahkikatın başlatılması 1928 yılında gerçekleşti. İlk olarak 29 Şubat 1928’de Milliyet gazetesinin Kala Kala Hükümete 130 Bin Lirası Kalan 500 Bin Liradan

Ne Haber?602 manşetiyle verdiği haberin benzerleri diğer gazetelerde de yer bulmuş ve basının bu yaklaşımına meclis de sessiz kalmayarak konuyu gündemine almıştı603. İlk olarak mecliste yer alan Divan-ı Muhasebat Encümeni konuyla ilgili inceleme başlattı604. Bugünkü Sayıştay’ın esasını teşkil eden encümen TBMM’de devlet gelirlerinin toplanması ve harcanmasının denetlenmesi için Maliye Nezaretine bağlı bir birimdi. 1922 yılında ise kaldırılmış, yapılan bir düzenleme ile devlet gelir ve giderlerinin, genel muhasebe ve bütçe kanunlarına uygun olarak toplanıp harcanma işini meclis adına

600 Cumhuriyet, 8-9 Nisan 1925, s.1, Vatan, 9 Nisan 1925, s.1.

601 TAV I, s.104.

602 Milliyet, 29 Şubat 1928, s.1-2.

603 Milliyet, 29 Şubat 1928, s.1-2; Erkan Afşar, Yolsuzluk ve Usulsüzlük Olaylarının Türk Siyasetine

Yansımaları (1923-1950), Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi,

Erzurum, 2013, s. 76.

604 Divan-ı Muhasebat Encümeni 1876’da kabul edilen Kanun-ı Esasi’nin 105, 106 ve 107. maddelerinde yer alarak anayasal bir hüviyet kazanmıştır. İki yıl kadar sonra da “Divan-ı Muhasebatın Suret-i Teşkil ve Vezaifine Dair Kararname” ile hiçbir nezarete bağlı olmaksızın yeniden düzenlenmiştir. Devlet gelirlerini toplayan, harcamalar yapan ve devlete ait malları idare edenlerin hesaplarını denetlemek ve yargılamak bu önemli birimin asli vazifeleri arasındadır. Mali durumu her üç ayda bir padişaha bildirmek, nazır hesaplarını ve genel hesabı tetkik ederek meclise mutabakat beyannamesi vermekle yükümlüdürBu önemli birim, Osmanlı Padişahı tarafından kaydı hayat şartıyla bir Reis, on iki aza, bir müddei umumi, bir başkâtip, on mümeyyiz, on mülazim, iki daire ve bir Divan-ı Muhasebat Heyet-i Umumiyesi’nden oluşturulmuştur (Abdurrahman Şeref Gözübüyük, “Sayıştay”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, c.17, s.3-4); Üyeler ancak Meclis-i Mebusan kararlarıyla görevden alınmaktadır (Cumhuriyetin 50. Yılında

Sayıştay, Ankara, 1973, s.273-281); Pertev Bilgen, “Sayıştay’ın Yargı Düzeni İçindeki Yeri”, İ.Ü Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, no.7, Nisan 1994, s.38-39.

denetlemek üzere milletvekillerinden oluşan bir Murakebe Encümeni olarak kurulmuştur. 16 Nisan 1923 tarihine kadar devam eden bu yapı, 1923 seçimlerinin yenilenmesiyle ortadan kaldırıldı ve 29 Nisan 1923’te Divan-ı Muhasebat Encümeni adıyla yeniden varlık gösterdi. Ali Cenani Bey soruşturmasını da yürüten bu yapı 18 Mart 1924 tarihinde resmen faaliyete başladı. 1924 Anayasasının kabulünden 1934 yılına kadar, görev, yetki ve denetleme usulleri bakımından Osmanlı Divan-ı Muhasebatının devamı niteliğini taşıdı605.

Encümenin 10 Mart 1928’de Meclis Genel Kurulu’na sunduğu raporun detaylarında şu bilgilere rastlandı. Bu raporda vekâlete verilen 500.000 liranın teslimi konusunda usulsüzlük yaşandığı belirtildi. Stok kanununun yürürlüğe girmesinin hemen ardından para Maliye Vekâletinden İş Bankasına yatırılmış ve bizzat vekil Ali Cenani Bey tarafından çekilmişti. Oysaki Usul-i Muhasebe-i Umumiye Kanunu’na göre 500.000 liranın sorumlu muhasebe memuru tarafından alınması gerekirdi. Ayrıca paranın ödeme emrinde İstanbul Ticaret Müdürü Muhsin Naim Bey adı kayıtlıydı. Paranın 180.000 dolar olan ve 339.300 Türk lirasına denk gelen kısmı İş Bankasından 31 Ocak 1925 tarihinde vekil tarafından çekilmişken kalan 160.700 lirası da 14 Şubat 1925’te yine vekil tarafından Osmanlı Bankasından İş Bankasına yönlendirilerek çekildi. Bu paraların vekilin emriyle 24 Haziran 1925 tarihinden itibaren Sanayi ve Maadin Bankasına devredildiği ve banka müdürü Hayreddin Bey tarafından idare edilmesinin istendiği anlaşıldı. Ayrıca kanun gereğince her türlü alım-satım işlemlerinin 15 günde bir muhasebeye bildirilmesi gerekirken sorumlu bir muhasebe memurunun tayin edilmediği, çeşitli evrak ve hesapların muhtelif mahallerde kaldığı görüldü. Sadece bazı işlemlerin Sanayi ve Maadin Bankası muhasipleri tarafından kayda geçirildiği, İstanbul’daki stok komisyonunun hiçbir hesaba müdahale etmediği de hesapları incelemeye alan encümen tarafından ortaya çıkarıldı606.

Divan-ı Muhasebat Encümeni tarafından tespit edilen diğer gelişmeler ise şunlardı: Ali Cenani Bey’in talimatıyla İstanbul Ticaret Müdürü Muhsin Bey tarafından 500.000 lirayla daha fazla işlem yapmak adına İş Bankasıyla bir, Osmanlı Bankasıyla da iki ayrı

605 S.S. Onar, İdare Hukukunun Umumi Esasları, İstanbul, 1966, s.704-790; Bilgen, “Sayıştay’ın Yargı Düzeni İçindeki Yeri”, s.41.

606 Stok kanun layihasının inceleme aşamasında meclisteki encümen üyeleri suiistimal olur şeklinde uyarılarda bulunmuştu (TAV I, s. 6-8); TAV I, s.114.

sözleşme imzalanmıştı. Bu iki bankadan krediler çekilmiş ve farklı para birimleri üzerinden hesaplar açılmıştı. Sanayi ve Maadin Bankası da kurulduktan sonra bu işlemlere dâhil olmuştu607. Neticede 500.000 lirayla beş ayrı işlem yapıldı. 5 bin ton Avustralya buğdayı, bin ton Bulgar mısırı, İstanbul’dan seksen randımanlı 7 bin çuval un, Adapazarı’ndan mısır alındı ve Adanalı Yusuf Lütfi Bey aracılığıyla Adana’dan buğday satın alınarak İzmir ve İstanbul’a sevk ettirildi. Zahire alım-satım işlemlerindeki takipsizlik, Adapazarı Ahşap ve Demir Malzeme Fabrikası’nın hisse senetlerinden hükümet adına satın alınması, Ankara’da un fabrikası inşası için Doktor Fikret ve Mukbil Beyler adında iki kişiye para verilip Ticaret Vekâletinin kefil kılınması, Adana’da İtidal Şirketinin Müdürü Yusuf Lütfü Bey’le sözleşme imzalanması ve Eskişehirli Serhatzade Abdullah Bey’in zimmetine para aktarılması detaylı incelemeye tabi tutulması gereken diğer usulsüzlüklerdi608. Ali Cenani Bey’in mecliste yukarıda bahsi geçen iddialara verdiği cevaplar tatmin edici bulunmadı. Divan-ı Muhasebat Encümeni paranın verildiği tarihten soruşturmanın açıldığı tarihe kadar bu paranın hesabının görülmediğini, hesab-ı katinin verilebilmesi için ortada bir sorumlu memur bulunmadığını, Ticaret Vekili Ali Cenani Bey’le ilgili tahkikat icrasının kendi görev alanını aştığını ve Dâhili Nizamnameye göre bu işin özel bir komisyonca yürütülmesi gerektiğini belirtmiştir. Bunun üzerine mecliste encümenin inceleme tutanağının oylamasına geçilmiş, yapılan oylama sonucunda Teşkilat-ı Esasiye ve Adliye Encümenlerinden karma bir komisyon kurulması kararlaştırılmıştır.