• Sonuç bulunamadı

BRÜT REZERVLER VE KISA VADELİ BORÇLAR FARKI

Belgede 1997 YILLIK RAPOR (sayfa 74-81)

TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER VE PARA POLİTİKASI

BRÜT REZERVLER VE KISA VADELİ BORÇLAR FARKI

1996 yılında brüt rezervler ile kısa vade­ li borçlar arasındaki pozitif fark özel sektör rezervlerindeki azalış ve borçlarındaki artış­ lardan dolayı küçül­ müştür.

1996 yılında ticari bankaların kısa vadeli dış borçlan artarken döviz rezervleri 1995 yılına göre 2,2 milyar ABD dolan azalmıştır. Bu durum ticari bankaların döviz rezervi ile kısa vadeli dış borçlan farkımn 1995 yılındaki 2,9 milyar ABD dolan fazladan 1996 sonunda 1,1 milyar ABD dolan açığa dönüşmesine yol açmıştır. Merkez Bankası kısa vadeli dış borcunda ise önemli bir değişiklik olmamasına karşın resmi rezervler 3,9 milyar ABD dolan artmıştır. Bunun sonunda Resmi rezervler ile kısa vadeli dış borçlan farkı yüzde 34,1 oranında

artarak 15,3 milyar ABD dolan

olmuştur. Ekonominin tümüne

bakıldığında, özellikle bankalann ve

diğer sektörlerin kısa vadeli dış

borçlanmalanndaki artışlardan dolayı brüt uluslararası rezervler ile toplam kısa vadeli borçlar arasındaki pozitif fark yüzde 41,2 azalarak 4,5 milyar

ABD dolanna gerilemiştir. Altın

rezervleri geçen yılki 1,4 milyar ABD dolan seviyesini korumuş ve brüt

rezervler içindeki payı 1996 yılı

sonunda yüzde 5,5 olmuştur (Tablo II.3.8).

TABLO II.3.8

BRÜT REZERVLER İLE KISA VADELİ BORÇLAR (KVB) FARKÜ’> (Milyon ABD doları)

1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 Brüt Döviz Rez.-KVB 442,9 1 643,1 1 100,0 -2 259,0 3 799,1 6 252,3 3 107,5 Merkez Bankası 5 117,3 4 361,1 5 544,0 5 546,2 6 284,1 11 397,6 15 288,6 Bankalar -1 402,4 6 26,0 487,0 -1 066,2 3 313,0 2 903,7 -1 067,1 Diğer Sektörler^) -3 272,0 -3 344,0 A 931,0 -6 739,0 -5 798,0 -8 049,0 -11 114,0 Brüt Rez.(3)-KVB 1 911,1 3 136,4 2 593,7 -770,9 5 209,1 7 635,4 4 490,6 Kaynak: TCMB

(1) (-) işareti açığı göstermektedir.

(2) Diğer sektörlerin yurtdışı döviz mevcut ve alacaklarına ilişkin veri olmadığından tutarlar bu sektörlerin yurtdışma olan borçlarım yansıtmaktadır.

(3) Brüt rezervler, altın ve döviz rezervlerinin toplamıdır.

IL 4 . P A R A P O L İ T İ K A S I

1997 yılı para politikası

uygulaması, 1996 yılında olduğu gibi, temelde fınansal piyasalarda istikrann sağlanmasını hedef almıştır. Merkez

Bankası’mn istikrar hedefinin

unsurlan iki başlık altında toplanabilir. Birincisi, öncelikle TL ve döviz piyasalarında ortaya çıkacak kısa süreli, hızlı veya değişken fiyat (faiz, döviz kuru) hareketlerinin önlenmesi,

İkincisi ise piyasalardaki

belirsizliklerin azaltılmasıdır.

Merkez Bankası, gerek döviz

gerek Türk lirası piyasalarındaki

fiyatların, ekonominin genel dengeleri

ile uyum içinde gerçekleşmesini

gözeterek kısa dönemde oluşabilecek dalgalanmaların veya hızlı hareketlerin önüne geçmeye ve reel sektörde

ekonomik büyümenin kesintiye

uğramadan sürdürülmesine katkıda

bulunmaya çalışmıştır. Dönem

boyunca döviz kurlarının beklenen

enflasyon paralelinde hareketi ve

bankalararası para piyasasındaki faiz oranlarının hareketliliğinin azaltılması, söz konusu hedefin uygulamadaki yansımalarıdır.

Yüksek enflasyonun piyasalar

üzerinde yarattığı belirsizlikleri

mümkün olduğu ölçüde azaltmak,

böylelikle ekonomideki belirsizlik

ortamından doğabilecek zararların

önüne geçmek istikrar hedefinin diğer

unsurunu oluşturmuştur. Bu

doğrultuda, Merkez Bankası altı aylık

dönemler itibariyle piyasalara

enflasyon öngörülerini ve para

programı uygulamalarının bu

öngörüler altında şekillendirileceğim

açıklamıştır. Bu konuda, Merkez

Bankası’nın ortaya koyduğu gerçekçi yaklaşım, piyasaların enflasyon ile

ilgili beklentilerinin oluşmasındaki

belirsizliklerin azaltılmasında önemli bir katkı sağlamıştır.

İstikrarlı bekleyiş hedefinin

Merkez Bankası bilançosuna

yansıması, iç varlıkların azalması,

Merkez Bankasının döviz

pozisyonunun güçlenmesi ve rezerv paranın sadece net dış varlıklardaki artış karşılığı yaratılması şeklinde olmuştur.

Rezerv para değişkeni Merkez Bankası’nın operasyonel hedefi olarak alınmıştır. Merkez Bankası rezerv para artışım kontrol altında tutmaya çalışırken, artışın kaynağının net dış varlık artışı olmasım hedeflemiştir. Net iç varlıklar son iki yılın genelinde düşük oranlı bir artış göstermiş, 1997

yıl sonu itibariyle artış hızı

enflasyonun oldukça altında kalmıştır. Öte yandan yılın son üç ayında gelişen

ekonomik konjonktür çerçevesinde

Merkez Bankası'mn açık piyasa

işlemleri ile piyasayı fonlaması rezerv para artışına katkıda bulunmuştur.

1997 yılı para poli tikası uygulaması te melde Jİnansal piyasa larda istikrarlı bekle yişleri hedef almıştır.

REZERV PARA G ELİŞM ELER İ

Merkez bankalarının rezerv para artışını kontrol ederek ekonomideki parasal büyüklüklerin artışım da kontrol edebilecekleri, bazı farklı görüşlerin varlığına rağmen genelde kabul gören bir husustur. Parasal büyüklüklerin kontrolünün gerek faizler yoluyla gerek krediler yoluyla ekonomideki nominal talep üzerinde de sınırlamaya yol açaçağı düşünülerek enflasyon üzerinde düşürücü bir etki yapması beklenir. Bu konuda ülkemizde pratikte ortaya çıkan sorunlardan biri Merkez Bankası’mn rezerv para üzerindeki kontrolünün sınırlı olmasıdır. Merkez Bankası’rnn rezerv para üzerindeki kontrolünü azaltan etkenlerden en önemlisi hızla artan iç borç stoku ve bu stokun zaman içinde çevrilmesi gereğidir. Son yıllarda bütçe açıklarının artması ve artan açıkların yüksek faizli iç borçlar ile finansmanı, iç borç stokunun çok hızlı bir oranda artışına yol açmıştır. îç borcun bu şekilde hızlı artması, borç stokunun çevrilebilmesi için gerekli olan parasal genişlemenin de kontrolünü gündeme getirmektedir. Bu, Merkez Bankası’nın rezerv para artışını sınırlandırmasını güçleştiren önemli bir etkendir.

Rezerv para artışının kontrolü kadar artışın kaynağı da önemlidir. Rezerv para artışının kaynağının kamu finansmanıyla ilgili olmasının enflasyon üzerindeki etkisi, döviz satm alınarak yaratılan rezerv para artışının enflasyon üzerindeki etkisinden daha fazla olacaktır. Bu nedenle, Merkez Bankası rezerv para artışım kontrol altmda tutmaya çalışırken artışın kaynağının kompozisyonunu değiştirmeye çalışmış ve rezerv paradaki artışı net dış varlıklardaki artışla ilişkilendirmeye gayret etmiştir.

REZERV PARA VE TEFE

(Y ıllık Yüzde Değişim)

Merkez Bankası’mn 1997 yılında uyguladığı döviz kuru politikası, reel

kur değişmelerinde istikran

sürdürmeye dayanmıştır. Bu

doğrultuda kur artışlarının beklenen

enflasyon oram ile paralellik

göstermesine özen gösterilmektedir. İzlenen kur politikası bu dönemde cari işlemler dengesinin belirlenmesinde etken olmuştur. Belirli bir düzeye

sahip olan ve 1997'de istikrarlı

bekleyişlere uygun seyreden kurlar dış ticaret sektörünün rekabet edebilme gücünü korurken, bu sektörün ileriyi görebilmesine ve uzun vadeli ticari

bağlantılar yapabilmesine olanak

tanımıştır.

Artan bütçe açıklan ve bu

açıkların artan oranlarda iç borçlanma ile karşılanma zorunluluğu 1997'de de Hazine’nin iç borçlanma ihalelerinde bir arz baskısı yaratarak, ihale ve

ikincil piyasa faizlerinin, beklenen İstikrar hedefinin

Merkez Bankası bilan­ çosuna yansıması, iç

oluşmasına neden olmuştur, varlıkların azalması,

enflasyonun üstünde bir seviyede

Ekonomide SİyaSİ belirsizliklerin Çerkez Bankası mn

döviz pozisyonunun

arttığı dönemlerde kısa vadeli faiz güçlenmesi ve rezerv

oranlan hareket olarak temelde Hazine paranın sadece net dış

, ____ varlıklardaki artış

bono ve tahvıllennın işlem gorduğu . . . * , ,

0 ° karşılığı yaratılması

birinci ve ikinci piyasalardaki faiz şeklinde olmuştur.

oranlannı izleyerek yükselmektedir. Merkez Bankası 1997 yılında kısa

vadeli Türk lirası piyasalannda

piyasanın likidite gereksinimini

karşılarken oluşan faizin birincil ve ikincil piyasalarda gerçekleşen daha

uzun vadeli Türk lirası işlem

faizlerinin üzerinde kalmasına dikkat etmiştir. Aynca, kısa vadeli Türk lirası

piyasalanndaki dalgalanmaların

azaltılmasına özen gösterilmiştir. Bu l9 9 7 'de dış varlık ar­ tış hızı toplam döviz

amaçla, Merkez Bankası 1996 yılında yükümlülük artış hı-

başlattığı kendi gözetimindeki zindan daha fazla

bankalararası para piyasasında bir gün olmu/>tur

ve bir hafta sonrası valörlü işlemleri 1997 yılında da sürdürmüştür.

PARA PROGRAM I TANIM I, AMACI VE UYGULAMASI

Para programı, belirlenen para politikası doğrultusunda merkez bankalarının nihai hedefe ulaşmakta izleyecekleri yolu biçimlendiren bir program olarak tanımlanabilir. Açıklanan bu hedef temelde merkez bankalarının bir “irade beyanı” olmakta ve kredibilitesi ile çok yakın ilişkisi bulunmaktadır. Sonuç olarak, para politikaları bir takım araçlar kullanılarak nihai hedefe ulaşılmasını amaçlamakta, para programlan ise bu nihai hedefe nasıl ulaşılacağı sürecini tanımlayan somut bir yöntemi açıklamak için oluşturulmaktadır.

Son yıllarda, gerek iktisatçılar gerek ekonomi politikalarım belirleyenler arasında merkez bankası para politikasının temel amacının fiyat istikrarım korumak olması biçiminde bir görüş birliği vardır. Merkez bankalarının bu nihai hedefe ulaşabilmeleri için iki temel stratejileri vardır. Birincisi, para politikasını bir parasal büyüklük kontrolü gibi bir “ara hedef değişken” (intermediate target) üzerine kurmaktır. Burada merkez bankası politika aracım, hedeflenen parasal büyüklüğün artış hızım kontrol etmek amacı ile kullanır. İkinci strateji ise para politikasını direkt olarak “nihai hedef’ (final target) üzerine kurmaktır. Merkez bankaları bu hedeflere ulaşabilmek için bazı operasyonel hedefler (operational target) kullanmaktadırlar. Bunu yapabilmek için nihayi hedef ile (enflasyon oram) operasyonel hedef arasında tahmin edilebilir bir ilişki olması gerekir. Bu değişkenin enflasyonu beürli bir zaman aralığında önceleyen göstergeler arasında olması da bu kriterlere ek olarak sayılabilir.

Merkez Bankası 1996 ve 1997 yıllarında ayrıntıları kamuya açıklanmayan para programı uygulaması gerçekleştirmiştir. Son iki yıldır uygulanan para politikası, temelde mali piyasalarda istikran hedef almıştır. Merkez Bankası’nın istikrar hedefinin unsurlan iki başlık altında toplanabilir. Bunlardan birincisi, piyasalarda ortaya çıkabilecek kısa süreli ve hızlı fiyat değişikliklerinin önlenmesi, İkincisi ise piyasalardaki belirsizliklerin azaltılmasıdır. Merkez Bankası son iki yılda reel kur politikası izlemiştir, Rezerv para değişkeni ise Merkez Bankası'mn operasyonel hedefi olarak alınmış, likidite talebinin üzerinde bir parasal genişlemeden kaçınılmış ve faiz oranlarındaki dalgalanmalar en aza indirgenmiştir. İstikrar hedefinin Merkez Bankası bilançosuna yansıması ise, iç varlıkların azalması, Merkez Bankası’mn döviz pozisyonunun güçlenmesi ve rezerv paranın sadece net dış varlıklardaki artış karşılığı yaratılması şeklinde olmuştur.

II.4.1. T C M B Analitik Bilançosu

Merkez Bankası dış varlıkları 1997 yılı genelinde yükseliş eğiliminde olmuştur. Dış varlıklar 1997 yılında

Türk lirası cinsinden yüzde 116

artmıştır. ABD dolan bazında bu yüzde 13’lük bir artış olmaktadır.

Döviz kurlannın istikrar içinde

hareketi ve Türk lirası faizlerinin yüksek düzeyde kalışı 1997 yılında ekonomide dövizden Türk lirasına geçişleri özendirirken, zorunlu döviz

devirlerinin sürekli artışı Merkez

Bankası dış varlıklannı artıran etken

olmuştur. Bununla birlikte 1997

yılında cari işlemler açığının kontrol

edilmesi, Merkez Bankası’nm

uluslararası rezerv artışını

desteklemiştir. Güneydoğu Asya’da ortaya çıkan ekonomik krizin bir yansıması olarak yılın son aylarında Türkiye’deki döviz piyasalarında döviz talebinde bir artış görülmüş ancak,

Merkez Bankası kur politikasını

dcğiştirmeksizin döviz satarak bu talebi karşılamıştır. 1997 yılı içinde dış

varlık artış hızı toplam döviz

yükümlülük artış hızından daha yüksek olmuştur Bu durum Merkez Bankası

dış varlıklarının toplam döviz

yükümlülüklerine bölünmesi ile

bulunan kur riski oranım

iyileştirmiştir. Kur riski oram 1997 yılında bir önceki yıla göre 4,5 puan artarak 107,8 olarak gerçekleşmiştir.

Merkez Bankası iç varlık artış

hızı 1994 yılından sonra gitgide

yavaşlamış bu eğilim 1997 yılında yerini iç varlıkların nominal azalışına bırakmıştır. İç varlıklar 1997 yılında bir önceki yıla göre yüzde 48 oranında azalmıştır.

İç varlıkların önemli bir kısmını oluşturan kamu kredilerinin kısa vadeli

avanstan oluşan kısmına, gitgide

azalan oranlar şeklinde yıllık üst

sınırlar getirilmesi ve 1997 Temmuz ayında Hazine ile Merkez Bankası

arasmda yapılan protokol ile

Hazine’nin kısa vadeli avans

kullanmaktan tümüyle vaz geçmesi iç varlık azalışının önemli bir nedenidir.

Merkez Bankası’nın diğer kamu

kuruluşlarına açtığı kredileri fiili

olarak durdurması iç varlık azalışına katkıda bulunmuştur. Kamuya açılan krediler 1997 yılında 1996 yılına göre yüzde 1 oranında azalmıştır.

1997 yılında iç varlık­ lar nominal olarak azalmıştır.

TABLO 1.1.1

MERKEZ BANKASI, ANALİTİK BİLANÇO

Belgede 1997 YILLIK RAPOR (sayfa 74-81)