• Sonuç bulunamadı

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Türkiye’nin

2.1. Çevre Politikaları

2.1.1. Uluslararası Çevre Politikaları

2.1.1.2. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Türkiye’nin

İklim değişikliği sözleşmesi BM Genel Kurulu Kararı ile günümüz ve gelecek nesillerin devamı için iklimin korunmasına dayanmaktadır. Bu rejimde, Dünya Meteoroloji Örgütü, Uluslararası İklim Değişikliği Paneli ve UNEP birlikte çalışma yürütmektedirler. Atmosfere ilişkin sorunlarda UNEP, ilk önemli başarısını 1979 yılında Dünya Meteoroloji Örgütü ile ortak hazırladığı Dünya İklim Programı ile elde etmiştir. Günümüzde UNEP’in iklim değişikliğine dair çalışmaları BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi çerçevesinde yürütülmektedir. Dünya ülkeleri ortalama küresel sıcaklık artışlarını ve bunun sonucunda ortaya çıkan iklim değişikliğini sınırlamak için ne yapabileceklerini ve kaçınılmaz olan etkilerle başa çıkabilmek için yapabileceklerini düşünmek üzere Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne uluslararası bir antlaşma imzalamıştır. İklim Değişikliği Sözleşmesi, iklim değişikliğinin yol açtığı zorlukların üstesinden gelmek için hükümetler arası çabalar için genel bir çerçeve oluşturmaktadır. Bu sözleşme, iklim sisteminin, endüstriyel ve diğer karbondioksit emisyonları ile diğer sera gazı emisyonlarından etkilenebileceğini bu nedenle dünya üzerindeki CO2 emisyonlarının azaltılması gerektiğini belirtmektedir (Kayhan, 2013: 74).

1992’de Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) kabul edildiğinde, ülkeler, üç gruba ayrılmıştı. Ek I ülkeler sanayileşmiş ülkeleri içermekteydi. 1992 yılı itibarıyla OECD üyesi olan ülkeler (bunların içinde Türkiye de vardır) ve AB, ikinci grupta ise Pazar Ekonomisine geçiş sürecindeki ülkeler yer almaktadır. Bu grupta halen toplam 42 ülke ve AB bulunmaktadır. Ek II, Ek I’in diğer bir alt kümesidir yalnızca OECD üyesi olan ülkeleri içermektedir. Bu nedenle büyük çoğunluğu olan Ek I üyesi olmayan ülkeler çoğunlukla gelişmekte olan ülkelere karşılık gelmektedir. Ek dışı ülkeler ise bu ülkeler sera gazı salınımlarını azaltmaya, araştırma ve teknoloji üzerinde işbirliği yapmaya ve sera gazı yutaklarını korumaya teşvik

edilmekte ancak belirli bir yükümlülük altına alınmamaktadırlar. Bu grupta halen 153 ülke bulunmaktadır (Taşkan, 2016: 14).

Tablo 2.1. BMİDÇS, Ek-1 ve Ek-II Ülkeleri Listesi

EK-I Ülkeleri (40+AB) Sanayileşmiş Ülkeler (26+AB)+Piyasa Ekonomisine Geçiş Sürecinde olan Ülkeler PEGSÜ (14)

EK-II Ülkeleri (23+AB)

Sanayileşmiş Ülkeler: Almanya, ABD, AB, Avustralya, Avusturya, Belçika, Danimarka, Finlandiya, Fransa, İngiltere, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Japonya, Lüksemburg, Kanada, Norveç, Portekiz, Yeni Zelanda, Yunanistan.

Türkiye (Özel şartları tanınmış), Lichtenstein, Monako.

Piyasa Ekonomisine Geçiş Sürecinde olan Ülkeler PEGSÜ (14)

Beyaz Rusya, Bulgaristan, Estonya, Letonya, Litvanya, Macaristan, Polonya, Romanya, Rusya Federasyonu, Ukrayna, Çek Cumhuriyeti, Slovenya, Slovakya, Hırvatistan.

Sanayileşmiş Ülkeler: Almanya, ABD, AB, Avustralya, Avusturya, Belçika, Danimarka, Finlandiya, Fransa, İngiltere, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Japonya, Lüksemburg, Kanada, Norveç, Portekiz, Yeni Zelanda, Yunanistan.

Kaynak: DSİ, 2018

Ek I ülkeleri, “ulusal politikaların benimsenmesi ve iklim değişikliğinin

azaltılması konusunda gerekli önlemlerin alınması” Konvansiyonu ile yükümlüdür. Bu

ülkeler, sera gazı gibi, iklim sistemi ile tehlikeli antropojenik etkileşimi önleyebilecek düzeyde konsantrasyonları dengelemek için Sözleşmenin amacını yerine getirmede öncülük etmesi için görevlendirilmişlerdir. Ayrıca, Ek II’de yer alan ülkeler, gelişmekte olan ülkelere iklim azaltma ve uyum çabalarında destek olmak için teknoloji transferi de dahil olmak üzere “yeni ve ek finansal kaynaklar sağlaması amaçlanmıştır. Buna karşılık, Ek I dışındaki ülkelerin yalnızca sera gazı emisyonları ve uzaklaştırma stokları ile iletişime geçmeleri ve “iklim değişikliğini azaltma önlemlerini içeren ulusal

programları formüle etmek, uygulamak, yayınlamak ve düzenli olarak güncellemeleri”

yeterli görülmüştür (Schneider, 2017: 2-3).

Türkiye, 1992’de UNFCCC’nin Ek I ve Ek II’sinde yer aldı. Muhtemelen bu sınıflamanın sonuçlarının farkına varmasından sonra UNFCCC’nin kabul edilmesinden sonra, Türkiye kısa süre sonra bu durumu değiştirmek için diplomatik çabalar başlattı. 1997’de Japonya’nın Kyoto kentindeki COP3’te, Azerbaycan ve Pakistan’ın Türkiye’yi hem Ek I hem de Ek II’den çıkmak için bir değişiklik önergesi sundu. Türkiye o sırada Sözleşmeyi onaylamak istemediğinden önce BMİDÇS’deki durumuyla ilgili yeniden sınıflandırma yapılmasını istedi. Üye olmayan bir devlet olarak, her iki Ek’te isminin iptalini talep etti. Ancak, istişareler bir anlaşmaya yol açmadı. Tartışmalara 1998 yılında Buenos Aires, Arjantin’deki COP4’te ve 1999’da Bonn’daki COP5’te devam edildi ancak görüşmeler başarısız oldu. 2000’deki Lahey’deki COP6’da, Türkiye Çevre Bakanı, Türkiye’yi yalnızca Ek II’den silmek isteyen yeni bir öneri sundu. Türkiye, Ek I’de listelenmeye devam edecek, ancak sanayileşmenin erken aşaması nedeniyle “ortak

ancak farklılaştırılmış sorumluluklar” ilkesi doğrultusunda Türkiye’nin uygun koşullara

sahip olduğunu açıklayan bir dipnotla bildirilmiştir. Bu düzenleme ile temel olarak, Türkiye’nin EIT ülkelerininkine benzer görev ve haklarını yapacaktır. Teklif karar almak üzere bir sonraki zirveye iletildi. 2001 yılında Fas’ın Marakeş kentinde COP7’de bir anlaşma sağlandı. 26 / COP.7 Kararıyla, Türkiye Sözleşmenin Ek II’sinden silinmiştir. Bununla birlikte, sadece metin “Türkiye’yi Sözleşmenin Ek I’inde yer alan

diğer Taraflarınkinden farklı bir durumda yerleştiren, Türkiye’nin özel durumlarını tanımaya davet eder.” Bununla birlikte, Türkiye anlaşmayı kabul etmiş ve Sözleşmeyi

2004 yılında onaylamıştır. 2009 yılında, ülke ayrıca Kyoto Protokolünün bir parçası olmuştur (Schneider, 2017: 2-3).