• Sonuç bulunamadı

Birleşmiş Milletler Dönemi

B. Birleşmiş Milletler Döneminde Kuvvet Kullanma Yasağı

VI. Saldırı Suçunu Tanımlama Çalışmaları

2. Birleşmiş Milletler Dönemi

Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun uluslararası hukuku geliştirme sorumluluğu BM Andlaşmasında açıkça düzenlenmiştir. Andlaşmanın 13/1(a) maddesinde, “Siyasal alanda uluslararası işbirliğini geliştirmek, uluslararası hukukun giderek geliştirilmesini ve yasalaştırılmasını teşvik etmek” denilmesiyle Genel Kurul, uluslararası hukukun gelişimi ve kodifikasyonunu desteklemek maksadıyla çalışmalar başlatmak ve tavsiyelerde bulunmakla görevlendirilmişlerdir. Bu maksatla Genel Kurul’un kurduğu komite ve komisyonlar 1946 yılından itibaren uluslararası hukukun gelişimi için önemli çalışmalar yapmışlardır. Saldırı suçunun tanımlanmasına kaynaklık eden temel uluslararası belgelerde bu çalışmalar

226 ACER, s. 132.

sonucunda ortaya çıkmıştır. Saldırı kavramının kuvvet kullanmaya ilişkin oluşturulan sistemin önemli bir unsuru olduğunu fark eden BM, saldırı savaşı ve onun yol açtığı barışa karşı suçlardan ziyade saldırı kavramına yönelmiştir228.

a. Nüremberg İlkelerinin Kodifikasyonu

Nüremberg yargılamalarına yönelik getirilen eleştiriler karşısında yeni kurulan BM Örgütü Nüremberg yargılamalarında ortaya çıkan ilkelerin onaylanması için harekete geçmiştir. Bu kapsamda 11 Aralık 1946 tarihinde 95(I) sayılı “Nuremberg Mahkemesi Statüsü ve Mahkemenin Kararlarında Tanınan Milletlerarası Hukuk İlkeleri” kararını229 oy birliğiyle kabul edilmiştir. Ayrıca Uluslararası Hukukun Kodifikasyonu Komitesi tarafından Nüremberg Şartı ve alınan mahkeme kararlarında kabul edilen uluslararası hukuk ilkelerinin belirlenmesine özel önem verilmesi kararlaştırılmıştır.230

17 Haziran 1947 tarihinde Kodifikasyon Komitesi bir rapor yayınlamış ve bu raporda, Uluslararası Hukuk Komisyonu’nun kurulmasını ve BM Genel Kurulu tarafından bu Komisyonun Nüremberg ilkelerini formüle etmekle görevlendirilmesini teklif etmiştir231. Nitekim 21 Kasım 1947 tarihinde BM Genel

Kurulu’nun almış olduğu 177 (II) sayılı kararın b paragrafı ile Uluslararası Hukuk Komisyonunu İnsanlığın Barış ve Güvenliğine Karşı İşlenen Suçlara İlişkin Yasa Taslağını hazırlamakla görevlendirmiştir. Komisyonun yayınlanan ilk toplantı raporunda, komisyonun görevinin bu ilkeler hakkında değerlendirme yapmak olmadığını sadece ilkeleri formüle etmek ve esaslı özellikleri olan ilkeleri tespit etmek olduğu açıklanmıştır. Bu prensip çerçevesinde çalışan komisyon Haziran ve Temmuz 1950 tarihinde gerçekleşen ikinci toplantısında toplam 7 ilkeye yer verilen “Nüremberg Mahkemesi Kuruluş Statüsünde ve Mahkemenin Kararlarında Kabul Edilen Uluslararası Hukuk İlkeleri” adını taşıyan bir rapor yayınlamışlardır. Bu

228 YILMAZ, Uluslararası Hukukta Saldırı Suçu, s. 108-109.

229 Affirmation of the Principle of International Law recognisec by the Charter of the Nuremberg

Tribunal, G.A. Res. 95 (I), U.N. GAOR, 1st Session, 55th Pleanary Meeting., 1946.

230 YILMAZ, Uluslararası Hukukta Saldırı Suçu, s. 109.

ilkeler daha sonra kurulacak uluslararası ceza mahkemeleri için yol gösterici olmuştur232.

Raporda kabul edilen birinci ilkeye göre uluslararası hukukta suç teşkil eden herhangi bir eylemde bulunan kimsenin bundan dolayı cezai sorumluluğu bulunmaktadır. Bu ilke, Nüremberg Şartı’nın 6/1. maddesine ve Nüremberg Mahkemesinde barışa karşı suçların bizzat gerçek kişiler tarafından işlendiğine dayandırıldığı belirtilmiştir233.

İkinci ilkeye göre, uluslararası hukuka göre suç teşkil eden bir eylemin iç hukukta cezai sorumluluk doğurmaması, kişiyi uluslararası hukuktan doğan sorumluluktan kurtarmadığı belirtilmiştir. Bu ilke Nüremberg Şartı’nın 6/c maddesinde yer alan “suçun işlendiği ülkenin iç hukukuna aykırı olup olmadığına bakılmaksızın” ifadesine dayandırılmıştır234. Bu durum uluslararası hukukun iç

hukuka üstünlüğünü göstermektedir.

Üçüncü ilkeye göre, uluslararası hukukta suç sayılan eylemleri gerçekleştiren kimsenin devleti başkanı veya yönetici olması onu, ortaya çıkan cezai sorumluluktan kurtarmadığı belirtilmiştir235. Bu ilke, Nuremberg Şartı’nın 7. maddesi “Sanıkların resmi pozisyonları (devlet başkanları, devlet dairelerinde sorumlu memurlar gibi) onları sorumluluktan kurtarmaz veya cezalarını hafifletmek için değerlendirilmez.” şeklindeki ifadeye236 dayanmaktadır.

Dördüncü ilkeye göre kişi, hükümetin veya amirinin emriyle uluslararası hukuka aykırı bir suç işlemesi durumunda irade serbestîsine sahip olmak şartıyla, cezai sorumluluktan kurtulamaz. Nüremberg Şartı’nın 8. maddesi, “Sanığın, hükümet

232 MAVUŞ, s. 54.

233 Principles of the International Law Recognized in the Charter of the Nuremberg Tribunal and in

the Judgment of the Tribunal. Report of the International Law Commission Covering its Second Session, 5 June- 29 July 1950. Rapor için bkz. Yearbook of the International Law Commission, 1950, vol. II, Part Two, s. 374.

234 Yearbook of the International Law Commission, 1950, vol. II, s. 374-375.

235 Yearbook of the International Law Commission, 1950, vol. II, s. 375.

236 Metin tarafımca çevrilmiştir. Metnin orjinali; “The official position of defendants, whether as

Heads of State or responsible officials in Government Departments, shall not be considered as freeing them from responsibility or mitigating punishment.” şeklindedir. Bakınız: Nuremberg Charter, Article 7.

veya daha üst düzeyden bir emir uyarınca hareket etmesi onu cezai sorumluluktan kurtarmaz ancak sorumlu olan Mahkeme adalet için gerekli olduğunu belirlerse, ceza da indirim yapılabilir.” şeklindeki ifadeye237 dayanmaktadır. Bu ilke aynı zamanda

bazı farklılıklarla Uluslararası Ceza Divanı Statüsü’nün 33/1. maddesinin ‘Üst makam emirleri ve kanunun tanımı’ başlığı altında düzenlenmiştir:

“Mahkeme'nin yargı yetkisine giren bir suçun, bir hükümet veya askeri veya sivil bir üst makam emrine uyan bir şahıs tarafından işlenmiş olması, aşağıdaki haller dışında, şahsı cezai sorumluluktan kurtaramaz:

(a) şahsın hükümet veya söz konusu üst makamın emirlerine uyması kanuni bir zorunluluk ise;

(b) şahsın emrin kanunsuz olduğunu bilmemesi halinde ve (c) emrin açıkça kanunsuz olmaması halinde.”238

Beşinci ilkeye göre, uluslararası hukuka göre suç işleyen kişi, hakkında adil yargılanma hakkını garanti altına almaktadır239. Bu ilke Nüremberg Şartı’nın

“Sanıklar için Adil Yargılama” adlı bölümüne dayanmaktadır240.

Altıncı ilkeye göre, barışa karşı suçlar, savaş suçları ve insanlık aleyhine işlenen suçların uluslararası hukuk tarafından cezalandırılabilen suçlar olduğu belirtilmiştir241. Bu ilkede barışa karşı suçlar Nüremberg Şartı’ndaki tanım242 esas

alınarak oluşturulmuştur. Komisyonun bazı üyeleri tanımda geçen ‘saldırı savaşının

237 Metin tarafımca çevrilmiştir. Metnin orjinali; “The fact that the Defendant acted pursuant to order

of his Government or of a superior shall not free him from responsibility but may be considered in mitigation of punishment if the Tribunal determines that justice so requires.” şeklindedir. Bakınız: Nuremberg Charter, Article 8.

238 Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Tüzüğü, madde 33, s. 22, Bakınız:

http://sorular.rightsagenda.org/Uploads/UCM%20MEV/Roma%20Stat%C3%BCs%C3%BC.pdf (Erişim Tarihi: 17.01.2019)

239 Yearbook of the International Law Commission, 1950, vol. II, s. 375.

240 Nuremberg Charter, Part 4, Article 16.

241 Yearbook of the International Law Commission, 1950, vol. II, s. 376-377.

242 Barışa karşı suçlar Nürember Şartı’nın 6. maddesinde “Savaş saldırısı planlamak, savaşa hazırlık

yapmak ya da savaşı yürütmek veya savaşta uluslararası Andlaşma, sözleşme ya da teminatları ihlal etmek veya herhangi birinin yerine getirilmesi için bir komploya ya da ortak bir plana katılmak.” şeklinde tanımlanmıştır. Bakınız: ŞAHİN, s. 55.

sürdürülmesi’ savaşa katılmış olan her üniformalı askerin barışa karşı suç kapsamında yargılanmasına yol açabileceğini dile getirmişler ancak Komisyon, Nüremberg Mahkemesi’nde kabul edildiği gibi yalnızca üst düzey devlet yetkilileri ve yüksek rütbeli askerleri kapsadığını ilkenin yorumunda dile getirmişlerdir243.

Son ilke de ise barışa karşı suçlar, savaş suçları ve insanlığa karşı bir suçun işlenmesi gibi eylemlere ortak olmanın (iştiraki) uluslararası bir suç olduğu vurgulanmıştır244. Bu ilke Nüremberg Şartı’nın 6. maddesinin son paragrafında yer

alan, “...ortak bir planın veya komplonun başlatılmasına veya uygulanmasına katılan liderler, organizatörler, kışkırtıcı ve eşlik eden kişiler, bu tür bir planın uygulanmasında yer alan tüm eylemlerden sorumludur.” ifadesine245

dayandırılmıştır.

Uluslararası Hukuk Komisyonunun bu raporu BM Genel Kurulu’nun altıncı Komitesinde özellikle birinci ve ikinci ilkeler olmak üzere tartışılmıştır. Raporda belirtilen ilkeler uluslararası ceza hukukunun somutlaşması ve kodifikasyonuna yönelik çalışmalara temel teşkil ederken; rapor devletlerin beyanlarına açık tutulmuş ve Kurulun Altıncı Komitesi tarafından onaylanmamış veya reddedilmemiştir246.

b. Uluslararası Hukuk Komisyonunun Saldırı Suçunu Tanımlanma Girişimi

i. 1954 Yılı Taslak Yasası Kapsamında Saldırı Suçu

Uluslararası Hukuk Komisyonu, BM Genel Kurulunun 1947 yılında kabul edilen 177 (II) sayılı Kararı ile 1949 yılında insanlığın barışa ve güvenliğine karşı suçlara ilişkin taslak bir yasa hazırlama çalışmalarına başlamıştır247. Komisyon,

Nüremberg Şartı’nda ve alınan kararlarda saldırı savaşının kesin tanımının

243 Yearbook of the International Law Commission, 1950, vol. II, s. 376, paragraf 117.

244 Yearbook of the International Law Commission, 1950, vol. II, s. 377.

245 Nuremberg Charter, Article 6/c, orijinal metin: “Leaders, organisers, instigators and

accomplices participating in the formulation or execution of a common plan or conspiracy to commit any of the foregoing crimes are responsible for all acts performed by any persons in execution of such plan.” şeklindedir.

246 YILMAZ, Uluslararası Hukukta Saldırı Suçu, s. 113.

yapılmaması gerekçesiyle sıkıntılı bir konu olan saldırı tanımına yer vermemiştir248.

Ancak 17 Kasım 1950 tarihinde BM Genel Kurulu tarafından kabul edilen 378 B(V) sayılı karar249 ile saldırı kavramının tanımlanmasına ve uluslararası uyuşmazlıklarda

ilk kuvvete başvuran tarafın saldırgan sayılmasına yönelik taslak teklifinin Uluslararası Hukuk Komisyonunun yapmış olduğu taslak çalışması kapsamında ele alınmasına karar verilmiştir. Söz konusu kararı saldırı eyleminin tanımlanmasına yönelik bir çalışma yapılması için direktif olarak kabul eden Uluslararası Hukuk Komisyonu, saldırının tanımlanmasına yönelik faaliyetlere de başlamıştır250.

Uluslararası Hukuk Komisyonu tarafından 1954 yılında İnsanlığın Barış ve Güvenliğine Karşı Suçlara İlişkin Taslak Yasa’sı251 kabul edilmiştir. Yasa’nın ikinci

maddesi insanlığın barış ve güvenliğine karşı suç teşkil eden faaliyetleri düzenlemiştir. Bu bağlamda Taslak’ın ilk dokuz paragrafı saldırı suçunu tanımlamaktadır. 1954 yılı Taslak Yasasında savaş boyutuna varmayan saldırı eylemlerinin, ekonomik ve politik yaptırımları içeren faaliyetlerinin kişisel ceza sorumluluğu doğurduğu da kabul edilmiştir252.

Birinci paragrafa göre, BM kararı veya meşru savunma durumu olmaksızın bir devletin başka bir devlete karşı silahlı kuvvet kullanarak meydana gelecek her türlü saldırı faaliyetleri suç teşkil etmektedir253. Buna göre saldırı fiilinin ortaya

çıkmasında belirli şartlar altında silahlı kuvvetlerin kullanılması yeterli olacaktır. İkinci paragrafa göre, bir devletin yetkilileri tarafından başka bir devlete karşı saldırganlık eylemine başvurma tehdidi de suç kapsamına alınmıştır254.

248 RIFAAT Ahmed M., International Aggression, Second Printing, Stockholm-Sweden Almqvist &

Wiksell International, N.J., USA, Humanitarian Press Atlantic Highlands, 1979, s. 186.

249 Resolution 378 B (V); GAOR, V, Supplementary 20 (A/1775).13.

250 Yearbook of the International Law Commission, 1950, vol.II, Part Two, s. 131.

251 Draft Code of Offences Against the Peace and Security of Mankind, U.N. GAOR, 9 th Session, U.

N. Doc. A/2693 (1954),

252 YILMAZ, Uluslararası Hukukta Saldırı Suçu, s. 117.

253 Yearbook of the International Law Commission, 1954, vol. II, s. 151.

Üçüncü paragrafa göre, BM’nin kararı veya meşru savunma durumu olmaksızın başka bir devlete karşı silahlı kuvvetlerin kullanılması için hazırlanması suç kapsamına alınmıştır255. Burada ‘hazırlanma’ ifadesi planlamayı da içermektedir.

Ancak planlama eylemi silahlı saldırı için hazırlanma aşamasında dönüşmesiyle cezai sorumluluk doğuracaktır.

Dört, Beş ve Altıncı paragraflarda dolaylı saldırı fiilleri, insanlığın barışı ve güvenliğine karşı işlenen suçlar olarak sayılmıştır. Dolaylı kuvvet kullanma BM Andlaşması’nın 2/4. maddesinde düzenlenen kuvvet kullanma yasağını BM Genel Kurulunun 2625 sayılı kararında; “Hiçbir Devlet ya da Devletler topluluğu, nedeni ne olursa olsun, herhangi başka bir Devletin iç ya da dış işlerine doğrudan ya da dolaylı bir biçimde karışma hakkına sahip değildir. Bu sebeple Devletin şahsına ya da onun siyasal, ekonomik ve kültürel öğelerine yöneltilmiş bulunan silahlı müdahale ya da bütün diğer müdahale biçimleri ya da tehdit teşebbüsleri uluslararası hukuku ihlal eder.”256 ifadesiyle açıkça belirtilmiştir.

Yedinci paragrafa göre, bir devletin uluslararası barış ve güvenliği teminat altına almak için yapılan her türlü faaliyetlere kısıtlama getiren uluslararası Andlaşmalardan kaynaklanan yükümlülüklerin bir devlet veya yetkilileri tarafından ihlali de saldırı sayılmaktadır. Nüremberg Mahkemesi’nin saldırı savaşını gerçekleştirme planı olmadan silahlanmanın suç teşkil etmediğini açıkça kabul etmiş olması bu paragrafla çelişki oluşturmuştur257.

Sekizinci paragrafta, bir devletin uluslararası hukuka aykırı olarak başka bir devletin toprağını kendisine katması suç sayılmıştır. Dokuzuncu paragrafta ise, Bir devletin başka bir devlet üzerinde siyasi ve ekonomik baskı yoluyla iç ve dış işlerine karışıp çıkar sağlaması da suç sayılmıştır. Ancak bir devletin iç işlerine karışmama prensibiyle, kuvvete başvurmama prensibi arasında fark olduğu kabul edilmektedir. Bir devletin egemenlik haklarından vazgeçmesini sağlamak veya çıkar elde etmek

255 Ibid.

256 Declaration on Principles of International Law concerning Friendly Relations and Co-operation

among States in accordance with the Charter of the United Nations, A/RES/25/2625, 1970.

için silahlı müdahale boyutuna ulaşmadıkça siyasi veya ekonomik baskılar uygulanması saldırı fiili olarak adlandırılmayacaktır258.

Saldırı suçu bağlamında devletlerin saldırı teşkil eden faaliyetlerini Nüremberg prensiplerinin ötesinde259 düzenleyen 1954 Taslak Yasası maalesef

devletlerden destek görmemiş ve rafa kaldırılmıştır.

ii. 1991 Yılı Taslak Yasası ve Saldırı Suçu

Uluslararası Hukuk Komisyonu ve bazı üye devletlerin girişimleri sonucu BM Genel Kurulu 10 Aralık 1981 tarihli 36/106 sayılı Kararı260 ile uluslararası

hukuktaki mevcut gelişmeleri de göz önüne alarak Uluslararası Hukuk Komisyonu’nun askıya alınan 1954 Taslak Yasası üzerinde çalışmalara tekrar başlanmasına karar verilmiştir.

Bu bağlamda çalışmalar yapan Uluslararası Hukuk Komisyonu 1991 yılında hazırladığı yeni Taslak Yasayı içeren raporu261 BM Genel Kuruluna sunmuştur.

Saldırı suçu, Barışa ve İnsanlığın Güvenliğine Karşı Suçlara ilişkin 1991 yılı Taslak Yasasının 15. ve 16. maddelerinde düzenlenmiştir. 15. maddenin ilk paragrafı dışındaki tüm paragraflar BM Genel Kurulu’nun saldırının tanımına ilişkin olarak 14 Aralık 1974 tarihinde alınan 3314 sayılı Kararından doğrudan alıntı yapılmıştır262.

15. maddenin ilk paragrafı, “Saldırı fiilini planlayan, işleyen veya işlenmesini emreden lider veya organize eden kişilerin suçlu bulunmaları halinde… ile cezalandırılır.” şeklinde ifade edilmiştir. Buna göre, saldırı fiilini lider konumda bulunan kişilerin işleyebileceği belirtilmiştir. İlgili maddenin 4. paragrafında ise

258 YILMAZ, Uluslararası Hukukta Saldırı Suçu, s. 120.

259 Bunlar, saldırı tehdidi, saldırı fiili gerçekleşmeksizin silahlı kuvvetlerin saldırı için hazırlanması,

ekonomik ve siyasi müdahalelerdir. Bakınız: Draft Code of Offences Against the Peace and Security of Mankind, Bölüm 2.

260 A/Res/36/106, 10 December 1981.

261 Rapor metni için bkz. Yearbook of the International Law Commission, 1991, vol. II, s. 79-108.

saldırı teşkil eden eylemlere yer verilmiş olup; BM Genel Kurulunun 3314 sayılı Kararının tekrarı olacağından bu eylemler, 3314 sayılı Karar çerçevesinde ele alınacaktır263.

16. maddede ise saldırı tehdidi 1954 Taslak Yasasında olduğu gibi suç olarak düzenlenmiştir. Bahsi geçen maddenin ilk paragrafında, saldırı tehdidini yapan veya yapılmasını emreden lider veya organize eden kişilerin cezalandırılacağı hükmedilmiştir. İkinci paragrafta ise saldırı tehdidi oluşturan eylemlerin; bildiriler, görüşmeler, güç gösterileri veya bir devletin kendilerine karşı saldırının planlandığı fikrini uyandıracak tüm eylemler olduğu belirtilmiştir264.

1991 Taslak Yasası, BM Genel Kurulunun almış olduğu 46/54 sayılı Kararla ülkelerin görüş ve önerilerine sunulmuş; ancak BM Genel Kurulunun 9 Aralık 1993 tarihli 48/31 sayılı Kararıyla Uluslararası Hukuk Komisyonunun Taslak Yasayı yeniden incelemesi kararlaştırılmıştır265.

iii. 1996 Yılı Taslak Yasası ve Saldırı Suçu

1991 sayılı Taslak Yasa üzerinde çalışmalara başlayan Uluslararası Hukuk Komisyonu, 1994 yılında çalışmalarını tamamlayıp; 1996 yılında 48. oturumda İnsanlığın Barış ve Güvenliğine Karşı Suçlara İlişkin Taslak Yasanın266 son halini

kabul etmiştir. 1996 yılı Taslak Yasasının 16. maddesinde saldırı suçu soyut ve genel bir ifadeyle “Bir devlet tarafından gerçekleştirilen saldırı fiilinin planlanmasına, hazırlanmasına ve sürdürülmesine lider veya organize eden olarak aktif şekilde katılan veya emreden bir kişi saldırı suçundan sorumlu olacaktır.”267 şeklinde

tanımlanmıştır. Taslağın bu maddesi, Nüremberg Şartı ve mahkeme kararları göz

263 Ibid.

264 Yearbook of the International Law Commission, 1991, vol. II, Part Two, s. 95.

265 YILMAZ, Uluslararası Hukukta Saldırı Suçu, s. 122.

266 Draft Code of Crimes Against Peace and Security of Mankind, 48th Session, 1996.

267 Metnin orjinali: “An individual who, as leader or organizer, actively participates in or orders the

planning, preparation, initiation or waging of aggression committed by a State shall be responsible for a crime of aggression.” şeklindedir. Bakınız: Draft Code of Crimes Against Peace and Security of Mankind, 1996, Article 16, s. 5-6.

önüne alınarak hazırlanmıştır. Uluslararası Hukuk Komisyonu ilgili maddenin yorumunda kullanılan ifadeleri gerekçeleriyle birlikte açıklamıştır268.

Saldırı fiilinin failleri Nüremberg anlayışından alınan lider ve organize edenler olarak belirlenmiştir. Bu failler, potansiyel olarak saldırı eylemlerini gerçekleştirebilecek yetkileri ve gücü olan veya saldırı faaliyetlerine karar verici konumda bulunan kimseler olarak kabul edilmiştir. Komisyon lider veya organize eden ifadelerinin geniş yorumlanması gerektiğini vurgulamıştır. Nitekim hükümet üyelerinin yanı sıra, yüksek rütbeli askerler, diplomatlar, sanayiciler ve siyasi parti mensupları da lider veya organize eden kişiler kapsamına girebilecektir269. Ancak

lider veya organize edenlerin sadece saldırı fiiline katılmaları cezai suçun ortaya konması için yeterli olmayıp; saldırı plan ve politikasından haberdar olarak kasten gerçekleştirilmedir270.

Taslak Yasa’nın 16. maddesinde kişilerin saldırı suçu kapsamındaki sorumluluğu, özünde devletin saldırı faaliyetlerinin varlığına bağlı olduğu vurgulanmıştır. Komisyon, gerçek kişilerin devletin saldırı faaliyetlerine katılmalarını saldırı suçu olarak kabul etmiştir271. Tanımda yer alan “bir devlet

tarafından işlenen saldırı” ifadesinde devlet tarafından saldırı eylemlerinin işlenmesi koşuluyla gerçek kişilere saldırı suçundan dolayı sorumluluk yüklenebileceği belirtilmiştir272.

Uluslararası Hukuk Komisyonuna göre, saldırı fiilinin gerçekleşmesi koşuluyla Yasa Taslağının 16. maddesinde düzenlenen saldırının emredilmesi, saldırı fiilinin planlanması, hazırlanması, başlatılması ve sürdürülmesi gibi çeşitli aşamalardan herhangi birine katılım sağlanması durumunda kişisel ceza sorumluluğu doğacaktır273.

268 Yearbook of the International Law Commission, 1996, vol.II, Part Two, s. 43.

269 Nazi Conspiaracy and Aggression: Opinion and Judgment, United States Government Printing

Office, Washington, 1947, s. 55.

270 Ibid.

271 Yearbook of the International Law Commission, 1996, vol.II, s. 43.

272 Ibid.

1996 Taslak Yasası saldırı suçunu, Nüremberg Şartı’nın aksine savaş ve saldırı savaşı kavramları temelinde değerlendirmeyip; genel olarak saldırı fiili kavramı çerçevesinde tanımlamıştır274. Ancak madde metnine ilişkin yorumda, temel

kaynak olarak Nüremberg Şartı’na ve alınan mahkeme kararlarına dayanıldığı belirtilmiş; dolayısıyla kişisel ceza sorumluluğunun ortaya çıkması için saldırı fiillerinin savaş veya saldırı savaşı olması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır275.

1996 Taslak Yasasındaki saldırı suçu tanımı Nüremberg Şartı’nın 6(a) hükmündeki tanım dikkate alınarak hazırlandığı için devletin saldırı teşkil eden eylemlerinin tanımı Taslak Yasası’nda yapılmamıştır. Hangi tür eylemlerin saldırı sayılacağı ve hangilerinin kişisel ceza sorumluluğu doğuracağı gibi soruların cevaplanmaması, metne eleştiriler gelmesine sebep olmuştur276.

c. BM Genel Kurulunun 3314 sayılı Saldırının Tanımı Kararı

Sovyetler Birliği’nin 4 Kasım 1950 tarihinde 1933 tarihli Sovyet Saldırı teklifinin prototipi olan saldırı tanımı teklifini yapmıştır. Bunun üzerine BM Genel Kurulu 19 Kasım 1950 tarihli 308. genel toplantısının 378 (V) sayılı kararında Uluslararası Hukuk Komisyonunu ilgili teklifi incelemesi için görevlendirmiştir. Uluslararası Hukuk Komisyonu, Sovyetler Birliği’nin 5 maddeden oluşan saldırı tanımı teklifi üzerinde çalışmış ve tanımda eksikler olabileceğini, bu durumunda listelenen eylemlerin BM’nin karar alma özgürlüğünü kısıtlayacağı düşüncesiyle genel ve soyut bir tanımın yapılmasının uygun olacağı belirtilmiştir277. Ayrıca özel

raportör J. Spiropoulos, saldırının tanım yapılmaya yatkın olmayan bir kavram olduğunu ve yapılacak olan herhangi bir tanımın yapay olacağını ve somut olaylara uygulandığında ters sonuçlara yol açacağını belirtmiştir278.

274 EGERLUND Maria, The Missing Piece Defining the Crime of Aggression, (yayınlanmamış

yüksek lisans tezi) Faculty of Law University of Lund, Spring 2007, s. 47.

275 YILMAZ, Uluslararası Hukukta Saldırı Suçu, s. 125.

276 Ibid.

277 MAVUŞ, s. 63.

278 J. Spiropoulos, Special Rapporteur, Second Report on a Draft Code of Offences Against the Peace