• Sonuç bulunamadı

"Toplumsal cinsiyet rolleri toplum içinde öğretilmektedir. Kız ve erkek çocuklar toplumsal cinsiyet rolleri çerçevesinde nasıl davranmaları gerektiği ve çocukluklarından itibaren birbirlerinden farklı davranmaları, giyinmeleri, duygularını farklı biçimlerde göstermeleri, farklı ilgi alanları edinmeleri öğretilmektedir" (Akın, 2008: 27). Kız ve erkek çocuk olarak dünyaya gelen bireyler zaman içinde öğrendikleri kadın ve erkek rollerini kazanmaktadırlar. Toplumsal cinsiyet, erkek ve kadının hem biyolojik hem de sosyal kategori olarak toplum yaşamında rollerini yerine getirmeye başladıkları andan itibaren farklı pozisyonlarda yer almaya başlamıştır. Kadın ve erkek kavramlarının yaşama geçişi bireyin biyolojik özelliğine, gücüne, yeteneğine göre bireyin rolünü belirlemektedir. Ayrıca biyolojik özelliğine göre kadının çocuk doğurabilmesi kadın ve erkek arasındaki rollerin farklılaşmasında etkilidir. Erkekler ve kadınlar rol performansını gerçekleştirirken doğuştan ve

zamanla toplum içerisinde edindikleri cinsiyet özellikleri ile toplumsal yaşamlarını sürdürmektedirler. Sundin'e göre de; "Toplumsal cinsiyet düzeni, tüm toplumsal sistemde, örgütsel düzeyde, çalışma ilişkileri, iş ve meslek düzeyinde işler. Kadın ve erkekler arasındaki ilişkileri erkekler lehine ayrımcı zihniyetle, kadının erkeğe göre düşük statüsünü toplumsal yaşamın her alanında vurgulayarak örgütler. Oysa kadınlık ve erkeklik biri olmadan diğeri anlaşılmayacak anlamlara sahip kavramlardır" (Sundin, 1995: 341, Akt. Savcı, 1999: 130). Ayrıca kadın ve erkeğin yaşam içerisinde işbölümü içinde üstlendiği roller onun statüsünü oluşturmaktadır.

Rol ve statü kavramlarının en iyi ifade edildiği yer ve sosyal yapının düzeni için ilk yaşandığı yer ailedir."Aile, çeşitli roller çerçevesinde birbirine etki eden insanlardan meydana gelmiş ve üyelerinin yaşamdan duydukları tatmini artırmada en önemli kurumdur. Ailenin bir kurum olarak yürüttüğü faaliyetler aile bireyleri arasında roller şeklinde dağıtılmıştır. Rol bir grup içinde belli bir yere sahip olan kişinin karakteristik ve beklenen tavrı anlamındadır" (2001 Yılı Aile Raporu, 2002: 17). Aile de evliliğe karar vermiş iki bireyin yüklenmiş olduğu kendilerine ait rol ve elde ettiği statüleri vardır. Aile içerisinde her bireyin rolleri; baba, anne, erkek, kadın, çocuk (erkek çocuk-kız çocuk) gibi çeşitlenmektedir. Buna dayanarak ailenin, çeşitli rol sistemini oluşturduğunu söyleyebiliriz. Toplumdaki kadın ve erkeğin rolleri birbirinden farklı statüler atfedilmesi ve rol çeşitliliğinin farklılık arz etmesi kültürel ve sosyal olarak yapılandırılmış anlamların etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Bu yapılandırılmalar kadın ve erkek için toplum tarafından uygun roller ile bağdaştırılmaktadır. Örneğin; erkek evin kaynak sağlayıcısı, evin geçimi ile ilgilenen baba rolünde, kadın ise evle, çocukla ilgilenen ev kadını, anne rolünde, öğretile gelen rolleri benimsemektedirler. Kadın ve erkek kendilerinden beklenen toplumsal rolleri yerine getirirken kendilerine özgü kalıp yargısal davranışlar geliştirmektedirler. Kadın ve erkek evlendikten ve çocuk sahibi olduktan sonra da rollerine eklenen, anne ve baba rolüdür. Aile de çocuk da, cinsiyet rolüne göre sosyalleşmeleri sürecinde kendilerine öğretilen ve kendilerinden beklenen rolü toplumsal beklentilere göre içselleştirmektedirler Linton: "Bireyin sahip olduğu roller, sadece onun kendisinin ortaya koyduğu davranışlar olmayıp aynı zamanda toplumun ondan beklentileri olduğunu ifade etmektedir" (Linton, Ralph, 1936: 114, Akt. Ceylan, 2011: 99).

Aile içinde her bireyin, topluma karşı yapmak zorunda olduğu rolleri vardır.Erkek ve kadın, aile içi rolleri yerine getirirken kültürel normlara uyum göstermektedir. "Ailenin, içerisine girdiği toplumsal çevrenin ve alınan eğitimin etkisiyle, kız ve erkek çocuklar cinsiyetlerine uygun roller kazanmakta ve toplumsal cinsiyet kimliğini edinmektedirler. Böylece kadınlar için ev ile ilgili işleri yürütme ve çocuk bakımı gibi işler öne çıkarken, erkekler için iş rolleri aile rollerinden daha önemli hale gelmektedir" (Powelland Greenhause, 2010: 1012, Akt. Günay ve Bener, 2011: 158). Geleneksel dönemdeki sorumluluklar, iş bölümleri aile içinde cinsiyete göre ayrılmıştır. Bu durum; aile grubu dışında erkeğin dışarı işlerinde daha fazla yer aldığı, kadının eve çekilip, ev işleri ve çocuk bakımı üstlenilmesi kadının, ev kadını statü içine sıkıştırılarak statüsünün erkeğinkinden düşük tutulmasına etki ettiğini söyleyebiliriz.

Aile yaşam içerisinde bir yandan üretim ve tüketim işlevini sürdürürken bir yandan da neslin devamı için toplumsal değerleri sürdürme de önemli bir kurumdur. Aile içinde rol ve sorumluluğun paylaşımında önemli diğer bireyler çocuklardır. Geleceğin ailesini kuracak olan çocuklar da aile içinde üstleneceği roller de toplumsal normlara uyum sağlayan birey olarak yetiştirilmektedir.Bu nedenle çocukların sosyalizasyon süreçlerinde geleneksel değerlerin etkisinin olduğunu söyleyebiliriz. Çocukluk döneminde bireyler içinde bulunduğu kültüre ait roller örgüsünü inşa etmenin ilk adımını atarak, toplumsal cinsiyet rolleri öğretilmektedir. Kız ve erkek çocuklara toplumsal rolleri, toplumda nasıl davranmaları gerektikleri sembolik görünümler ile desteklenerek ve sosyalleşme süreci içinde cinsiyet rollerine uygun statü kazanmasını öğretilmektedir. Rollerin şekillenmesinde sosyal çevrenin, kültürel yapının ve ailedeki tutumların etkili olduğunu söyleyebiliriz.

Endüstrileşme ve kentleşme süreçleri ile birlikte değişen toplum yapısı doğal olarak aile yapısında rollerin farklılaşmasına ve aile içi ilişkilerin değişmesine etki etmiştir. Kent yaşamı ailenin niceliksel yapısına etki ettiği gibi aile de rol ve statü kavramlarında da değişme göstermiştir. "Özellikle kentlerde çekirdek ailelerde kadınların giderek artan oranda çalışma hayatına girmelerinin aile de iş bölümünü etkilediği gözlenmektedir. Ailenin ekonomik yönden desteklenmesinde kadınların sorumluluğu artarken, erkeklerinde evle ilgili faaliyetlerinde eşler ile paylaştıkları işler artmaktadır" (Şanlı, 2011:403). Paylaşılan kültürel yaşantılar, sosyo-ekonomik

gelişmeler ve demografik faktörler ailede rol paylaşımının artmasını ve kadının yeni roller kazanmasını sağlamıştır. "Booth’a göre erkeklerin toplum içindeki ve aile içindeki rolleri, büyük tarihsel olaylar, ekonomik değişiklikler ve kadının eski zamanlara göre statüsünün artması gibi nedenlerden dolayı zamanla değişime uğramaktadır" (Booth, 1998: 329, Akt. Gök, 2013: 30).

Modern kent hayatı ve ekonomik gelişmeler aile içi rol ve statü kavramlarının geleneksel görünümünde farklılıklar gözlenmiştir. "Ki bunlar arasında çağdaş eğitim, kitle iletişim araçları, farklı yaşam desenlerine sahip kimselerin sayıca artmasına ve sundukları yeni ilişkiler modelinin yaygınlaşmasına izin veren yeni sosyal yapılaşmayı da sayabiliriz. Sıraladığımız bu ajanlar yaydıkları mesajlarla geleneksel iki odaklı aile içinde ayrılmış evlilik rolü ilişkilerin aktörü olan kadını, adeta sosyalize eder olmuştur" (Çelebi, 1990: 24). Toplumda kadının annelik ve eşlik gibi tanımlanan statüsü ve kadına yüklenen toplumsal roller de yükselmeler olmuştur. Modern çekirdek aile sürecinde kadının da aile içinde ekonomik destek sağlayıcısı olarak yer almasındaki konumun artmasına ve kadının erkek karşısındaki konumunu güçlenmesine, sorumluluklarına ilişkin anlamların değişmesine, eşler arasında ilişkinin daha simetrik bir görünüm almasına etki etmiştir. Eşler arasında sorumluluk bilinci, karar alma süreci daha eşitlikçi bir görünümün oluşmasına ve çocukların bakımında babalarından yer aldığı bir dönem haline gelinmiştir. "Modern aile yaşamı, kişi açısından aile beklentilerinin arttığı, hayatın çok hızlı yaşandığı ve bu nedenle farklı aile rolleri arasında denge sağlama ihtiyacının bütün aile bireyleri ve özellikle kadınlar tarafından daha yoğun hissedildiği bir dönem olmuştur" (Eken, 2006: 248).

Ailenin ekonomik düzeyindeki gelişmeler ve kadın ve erkeğin eğitim düzeylerinin yükselmesi, kadının aile bütçesine katkısının artışı, aile yapısında evlilik rolünde eşitlikçi yapısındaki gelişmelerin artmasına ve bu gelişmelerin çocuğunda aile ortamında daha eşitlikçi olmayı öğrenmesini sağlamaktadır. "Kağıtçıbaşına (1991: 99) göre de; Sosyo-ekonomik gelişmeyle eşlerin cinsiyet rolleri ilişkileri daha eşitlikçi olmakta ve çocuğun ekonomik/faydacı değeri ve erkek çocuk tercihi azalmaktadır". Değişim ve gelişmeler doğrultusunda çocukta aile içinde, konumuna göre uyması beklenen rollerin yerine ihtiyaçları doğrultusunda özerk yapısının gelişmesine, haklarının ve aile dışındaki rolleri artmasına etki etmiştir. Nitekim bu

duruma destekleyici olarak çocukların aile dışında farklı kurumlar içinde sosyalizasyon süreçlerinin etkisinin olduğunu söyleyebiliriz. Tüm bunlara rağmen kadın ve erkek rollerinde ve statülerinde gelişmeler ve değişmeler görülse de kadının kamusal ve özel alanda daha fazla yer almasına rağmen ev ve çocuklar gibi konularda sorumluluğu her zaman erkeğe göre daha fazla olduğu bir gerçektir.