• Sonuç bulunamadı

Her kültür kendi içinde biriktirdiği değerlere, gelenek ve göreneklere, ritüellere sahiptir. Bir bölgenin coğrafi özellikleri, tarihi, sosyal-ekonomik ve sosyo-kültürel yaşamı o bölgede yaşayan toplum üzerinde ve o toplumu oluşturan aile üzerinde etkiye sahiptir.

Toplumsal hayatın; fertler ve cemaatler arasındaki ilişkilerinin düzenli bir şekilde sürdürülmesini sağlayan bazı kalıplaşmış davranışları, beklentileri, kuralları, kanunları ve yasakları vardır. Bu tür davranış ve beklentiler “sosyal normlar” kavramı içinde kümelenmektedir. "Fertler, gruplar, cemaatler arasındaki düzenleyici bu sistemin özünü oluşturan sosyal normlar, sosyal alışkanlıklardan, örf-âdet, gelenek, görenek, inanç, töre ve kanunlara kadar genişleyen bir tabloyu içine almaktadır" (Açar, 2015: 2). Bu temel kavramlar toplumların davranış kalıplarını belirlemekle birlikte toplumsal yaşamın düzenlenmesinde etkiye sahiptir. Bu düzenin devamını ve nesilden nesile aktarımı sağlayan şüphesiz aile kurumudur.

Her toplum kendi içinde bir kültürü barındırmakta ve o kültürü temsil etmektedir. Erzurum ailesinin de içinde yaşadığı coğrafya üzerinde kültürel değere göre yapısı oluşmakta ve o kültür tarafından biçimlenmektedir. Fakat kültürün özelliklerinden bir de değişim özelliğine sahip olmasıdır. Koşullar değiştikçe, geleneksel kültürel değerlerinde etkisinde azalmaların üstüne yeni kültürel değerlerden eklemelerin olduğu yeni ihtiyaçlar ile bilinç düzeyinde farklılıkların görülmeye başlanıldığı ve toplumdaki değişmeler ile yeni düzenlemelere gidildiği bilinmektedir. Sanayileşme ve teknolojik gelişmeleri, göç, kentleşme; aile yapısının, sosyal ilişkilerin değişimine etki ettiği ve yeni kültürel oluşumlar getirdiği bir gerçektir.

"Günümüz dünyasında, teknolojik yenilikler, kültür gruplarını birbirleriyle daha yakın temas haline sokmuştur. Bunun sonucu olarak kültürlerin birbirlerini birçok sahada etkiledikleri görülmüştür" (Sezen, 1998: 24). Artan teknolojik gelişmeler ile kültüreller arası bilginin ulaşılabilirliği kültürel yapının değişimini kendi çevresinde daha anlaşılır kılmaktadır. Kültürel çevrelerinin değişen mahiyeti Erzurumlu ailelerin sosyal yapı kültüründe değişim etkisini göstermektedir. Toplumların sosyal yapısını oluşturan aile ve aile içi ilişkiler, ekonomi, eğitim düzeyleri, kentleşme, nüfus, din Erzurum şehrinin değişimini görünür kılmaktadır.

Ülkemizin pek çok yöresinde olduğu gibi Erzurum'da da aile yapısı Türk-İslam sentezi bir manzara arz eder aile bağları kuvvetlidir. Özellikle tarım ve ticaretle uğraşan çevrelerde baba ölmeden çocuklar (evlenseler dahi) birbirlerinden ayrılmazlar. Bazen babanın ölümünden sonra da beraberliklerini sürdükleri olur" (Sezen, 1998: 26). Bu doğrultuda, geleneksel Erzurum ailelerinde ataerkil bir yapı

görülmekte, evin söz hakkı babanın ya da evin en yaşlı üyesine ait olmaktadır. "Örneğin; özellikle kırsal kesimlerde baba sağ ise aile dağılmamakta ve evlenen oğullar babanın yönetim ve denetiminde kalmaya devam etmekte ve bunun sonucunda aile büyüklükleri yüksek değerler ile karşımıza çıkmaktadır" (Başıbüyük, 2005: 275). Ayrıca eski Erzurum aile yapısında, geniş aile yapısı görülmekte hatta aynı hane içerisinde akrabalar olmakla beraber (dede,nene, amca,hala vs.) iki ve üzeri evli çift bulunduğu da gözlenmektedir.

Erdentuğ’a (1977: 30), çoğunlukla köy ailelerinde geniş aile tipinin devam ettirilmek istenmesindeki temel neden babaların oğulları dağıtmamak istemesi ve hiç olmazsa en az biri ile birlikte yaşama adetinin hakim olması ve baba ocağının tüttürülmesinin istenmesidir". Erzurum ailelerinde de bu düşünce hakimdi ve birlikte yaşam görülmekteydi. Soyu devam ettirecek olan erkek çocuğun olduğu ve değeri kız çocuktan daha fazla bir öneme sahipti. Her konuda olduğu gibi eğitim konusunda da cinsiyetler arasında farklılık gözetilmekteydi. Erkek çocuk kız çocuğa göre okuma-yazma öğrenmede önceliğe sahipti. Nitekim geçmiş zamanda okuma-yazma öğreniminin bir önemi olmadığı, ihtiyaç olarak görülmediği, okumanın ekonomik katkısı olmadığı içinde gerekli görülmemekteydi. Erkek çocuklarında okutulmasına 'gurbete gidilmesinde kolaylık sağlaması' ve askerden gelecek mektupların okutulması için önem verilmekteydi. Kız çocuklarının okumasına verilen önem daha az olmakta ya da hiç önem verilmemekteydi. Kız çocukları, evlilik adımına daha fazla önem verilerek öğretimin verildiği, evlilik yaşamına daha fazla hazırlanması sağlanıldığı, sosyalizasyon sürecinde kadının yerinin sadece evi idare etme ve çocuk yetiştirme gibi sınırlı bir yaşam şekli hakimdi. Ayrıca, eğitim de dinin öğretime daha çok önem verilmekte, dünyevi eğitim gerekli görülmemekteydi. Erzurum yöresinde, "1940’lı yıllara kadar köy toplumlarının çoğunda kadınların eğitimli olmamasının yerini günümüzde en az ilkokul bitirmiş kadınların aldığı, erkeklerin ise çoğunun askerde öğrendiği okuma-yazmayı askerden köye döndüklerinde unuttuğu gerçeği yerine günümüzde giderek artan oranda üst düzey eğitim almaya doğru yöneldiği, köylülerin köye okul yapılmasına karşı eylemlerde bulunma davranışı yerine köylerde artık ilkokul dışında ortaokul ya da lisenin de devlet tarafından yapılmasını istemesi, birçok ailenin çocukları okula gitmesin diye yaşını büyütme ya da küçültme

eyleminin yerine köylülerin çocuğunu anaokuluna göndermesi davranışlarını sergilediği görülür" (Tütengil, 1953: 45). Bu duruma etken, kente gidip gelenlerin artması, ulaşım imkânlarındaki gelişmeler, kitle iletişim araçlarının etkisi, kente göç edenlerin sayısındaki artış vb. olduğunu söyleyebiliriz. Kent yaşamında cinsiyet ayrımının azaldığı, erkek çocuk içinde kız çocuk içinde eşit değer verilmekte ve erkek çocuğa karşı önemin değişmiştir. Hatta erkek çocuk ile bir arada yaşamın azaldığı, kentleşmenin yoğun olduğu ve hızlı şehirleşmenin görüldüğü yerlerde yeni binaların inşa edilmesi ile artan konut sayılarının artması ile artık aileler erkek çocuklarında kendi sorumluluklarını kendilerinin almasını istemekte, birlik oturmaya isteği azalmıştır.

"Değişen yaşam şartları doğrultusunda 2013 yılında yapılan araştırmada Erzurum merkez ve ilçe köylerinde %54,8 oranında çekirdek aile görüldüğü belirlenmiştir" (Yalçınkaya, 2013: 27). Kentsel çevre, yaşanılan kültür ve maddi açıdan gelişmişlikler ev, hane yapısında etkili olmuştur.Modernleşme sürecinin etkisi ile Erzurum aile yapısında da küçülmelerin başladığı ve ataerkil yapıda azalmaların görülmeye başlamıştır.

Aile, doğup büyüdüğü kültürlerinden farklı olarak bulunduğu kültürün değerlerinden etkilenmiştir. Değişen kültürel yapı aile kurumunun gerçekleşmesini sağlayan geleneksel evlilik yapısının da farklılaşmasını sağlamıştır. Erzurum ailesinde evlilik tercihleri daha çok aile büyükleri tarafından yapılmakta ve "görücü usulü" tercih edilmektedir. Evlilik tercihinde daha çok akrabalık bağının olması önem arz etmektedir. Akraba evliliklerinde verilen önemin sebebi, toprağın bölünmesinin istenmemesi, 'elin kızından daha iyidir', akraba kızı aileye bakar ve birlikte oturma düşünceleri etkili olmaktadır. Hatta "Erzurum merkez ve ilçe köylerindeki köylülerin konuya tutumlarında geçmişten günümüze anlamlı değişme olduğu görülür. Bunun temel nedeni evliliğin ömür boyu olması, evliliği evlenen kişinin sürdüreceğine dair kanıdır" (Yalçınkaya, 2013: 32-33).

Erzurum kültüründe aile içi ilişkiler de daha çok hiyerarşik bir düzenden oluşmaktaydı. Kadın ve erkek için de sosyal yapının belirlediği rollere göre varlıklarını sürdürmekteydiler. Geleneksel aile yapısı içerinde gelinin ev işlerine

destek olması, evdeki diğer kadınların işlerini bu sayede hafifletmesi dışında, kocasının annesine itaat etmesi ve onun sözünden çıkmaması istenirdi. Geniş aile yapısı içerisinde kadın kocasından evvel kaynata ve kaynanasına itaat etmekte zorunluydu. Kongar'a (1999: 564) göre, Türkiye’de kadınlar sosyal yaşam alanında birçok bölgede etkili olurken, Erzurum’da yeterince etkili olamamıştır. Her ne kadar iş hayatına atılmış olsa da kadınlar, anne özellikle kayınvalide olduktan sonra söz sahibi olduklarını ifade etmiştir". Erzurumlu kadınlar, kent yaşamı içerisinde geleneksel tutum ve değerleri devam ettirdiğini söyleyebiliriz. Ama bu durum yaşların günümüze yakın olanlar ve eğitim düzeyinin yükselmesi ile aile içinde kadının etkisi artmıştır. Kadın modern gelişmeler karşısında değişen zihniyet yapısı, kadın ve erkek arasında geleneksel evlilik tercihlerinde değişim gözlenmektedir. Evlilik yaşında yükselme ve tercihlerde bireyselliğin arttığı görülmektedir. "Erzurum il ve ilçelerinde ailelerin evlilik tutumlarında değişim görülmektedir. Köylülerin %76,3’ü kız evlenirken eşini kendi seçmelidir ifadesini kullanırken, %23,7’si ebeveynlerin evlenecek kızın eşini seçmesi gerektiğini düşündüğü belirlenmiştir" (Yalçınkaya, 2013: 33).

Kadın-erkeklerin eğitim durumları arasında toplumlarımızda bir eşitsizlik hakimdi. Geçmişten günümüze kadının eğitilmesi konusunda Erzurum kültürünün tutucu bir özelliğe sahipti. Eski dönemlere baktığımızda kır toplumlarda erkek çocuk okutulurken, kız çocukların okula gönderilmesine karşı olunduğu bilinmektedir. Kız çocuklarının erken yaşlarda evlendirilmekteydi. "Köy toplumlarının geçmişten günümüze geçirdiği değişim sürecini incelediğimizde köylüler okur-yazar olmanın bir anlamı olmadığı, köyde okur-yazar olmanın ne işe yarayacağı, okumanın ihtiyaç olarak görülmediği, oku-yazarlığı asker mektubu yazma-okuma dışında faydasının olmadığı, okumanın köylünün ekonomik üretimine katkısı olmayacağı vb. zihniyetin bugün yerini giderek eğitimin şart ve önemli olduğuna dair bir anlayışın aldığı görülür" (Tanyol, 1963: 214-215).

"1990 yılı verilerine göre Erzurum ilinde 6 yaş üstü nüfusun % 73,9’u okuma- yazma bilirken % 26,1’i ise okuma-yazma bilmemekteydi. 2015 yılı verilerine bakıldığında Erzurum’da 6 yaş üstü nüfusun % 92,6’sı okuma-yazma bilirken % 6,4’ü ise okuma-yazma bilmemekteydi. 6 yaş üstü nüfusun %1’inin okuma-yazma durumu ise bilinmemekteydi. Verilerden de anlaşılacağı üzere ortaokul ve dengi ile

daha üst kademeden mezun olanların okuma-yazma bilenler içindeki toplam payı 1990’da % 19,3 iken bu değer 2015 yılında % 54,5’e yükselmiştir. Bu veriler aslında son 25 yılda ilde ortaokul ve dengi, lise ve dengi ile ön lisans, lisans ve daha üst kademelerde okullaşma oranının önemli ölçüde yükseldiğini göstermektedir" (Yılmaz, 2017: 170-171). Erzurum ilinde kadın okuma-yazma oranı 2017 TÜİK verilerine göre İlköğretim/(ilkokul+ortaokul) okullaşma oranı %96,95 olarak tespit edilmiştir. Artık kır ve kentte yaşayan her iki aile de çocuklarının daha iyi bir hayat sürmesi için bir meslek sahibi olması konusunda aynı görüşlere sahip. "Özellikle son 25-30 yılda kız çocuklarının okullaşma oranındaki büyük artış, söz konusu değerin kadın nüfusta bu denli büyük bir oranda yükselmesine neden olmuştur" (Yılmaz, 2017: 171).

Erzurum evinde yaşayan aile, aslında büyük baba, anne ve çocuklar ile birlikte bulunan geniş bir aile topluluğu durumundaydı. "Erkekler çarşıda kendi sanatında çalışır, yetişkin çocuklar okula gider, okuldan sonra baba mesleğini yaparlardı. Kadınlar ise evde tandır evinde günlerini yemek yapmak, dikiş nakış dokumalar yapmakla geçirirlerdi. Bunun yanında birçok evde inek, at ve birkaç koyun beslenirdi" (Yılmaz vd., 2003: 174). Kadın, kır yaşamı içinde çocuk bakımı ve sürekli tarım işleri ile çalışma içinde olmaktaydılar. Toplumun sosyo-ekonomik yapısındaki gelişmeler kadının çalışma yaşamında, kamusal hayatta yer almasında etkili olmuştur. Kadının iş yaşamına katılması ile çocuk bakımı üzerinde etkisi azalmasına, erkeğinde çocuk bakımı üzerinde da görev ve sorumluluklarının artmıştır. Yaşam şartları, ekonomik zorluklar, bilgi düzeyinin artması çocuk için doğal nüfus planlaması yerine daha bilinçli bir planlamaya bırakmıştır.

Tezcan, şüphesiz belirli ölçüde sanayileşme ve üniversite bir değişim etmeni olarak çeşitli değişmelere yol açmıştır. Gecekondu olgusu, kadının fabrika, atölye ve memuriyete girişi ile toplumsal yaşamda rol oynaması, eğitim düzeyinin artışı, ailenin ufalması gibi ailenin yapılarını,ilişkilerini belirli ölçüde değişime uğratmıştır. Kadın çalışma hayatına başlaması ile geleneksel Erzurum kültüründe çocuk sayısının fazlalığı kentsel yaşamda bu sayının azalmasına etki etmiştir. "Çocuk aile de artık ekonomik bir araç yerine duygusal bir bağa bırakmıştır. Sezen'e göre, Artık, Erzurumlu çocuğunu okutmak, daha medeniye olumlu yaşamak arzusu içindedir" ( Tezcan, 1987: Akt.Sezen, 1998: 26).

Geçmişten günümüze Erzurum kültüründe boşanma konusunu incelediğimizde, Erzurum yapı olarak muhafazakar bir yapıya sahip bu yüzden boşanma kabul gören bir kavram değildir. Bu doğrultuda, "Erzurum il merkez ve ilçe köylerinde boşanmaların az olmasının temel nedeni muhafazakar bir yapının hakim olması, evlilikle ilgili sorunlarda ailenin sürekliliğini sağlayan “enformel kontrol mekanizmalarının” devreye girmesi ve bunların arabulucu rol üstlenmesi, toplum içerisinde boşanmış kişilerin kabul görmemesi, kırsal yapı içerisinde yeniden evlenmenin güçlüğü ve kadınların boşanma sonrası yaşayacağı ekonomik güçlükler olarak gösterilebilir" (Yalçınkaya, 2013: 43-44). Ayrıca kadın ve erkeğin boşanması uygun bulunmamakla birlikte boşanan kadın hoş karşılanmamaktaydı. Boşanma durumu geçerli sebeplere dayansa da kabul görülmemektedir.Şüphesiz, toplum yaşamındaki değişmeler boşanma konusu hakkında bakışın değişimine ve artmasına etkisi olduğu görülmektedir. Şehir yaşamı ile birlikte zihniyet yapısındaki değişim ve buna etki eden sebepler muhafazakar yapıda kırılmalara neden olduğu bir gerçektir. Kent kültürü, maddi yönde değişimlere etki ettiği gibi toplumda dinin kontrol mekanizmalarının zayıflaması, evlilik sorunlarının çözümünde büyüklerin etkisinin azaldığı bu sebeple az da olsa boşanmaların görüldüğünü söyleyebiliriz.

Erzurum'un muhafazakâr aile yapısında değişimler görülse de kültürel değerleri sürdürme çabası devam etmekle birlikte bulunduğumuz çağa da uyum sağlanıldığı da gözlenmektedir. Aileler değerleri sürdürmekle birlikte kentte, zihniyet değişimi görülmekte ve çocuklarını iyi bir yaşam sürdürmeleri içi çabalamaktadırlar.