• Sonuç bulunamadı

Akrabalık İlişkilerini Sürdürme Çabaları: Eski Alışkanlıklar, Yen

Akraba, kan veya evlilik yolu ile birbirine bağlı olan kimselere denmektedir. Akrabalık bireyler arasında davranışların düzelmesinde ve siyasal grupların oluşmasında önemi bir yapıya sahiptir. Akrabalık, soya bağlı bir topluluk ve belli yükümlülükleri, değerleri içeren kişiler arası bir bağdır. Ayrıca, "akrabalık, bireylerin birbirlerine karşı belirli hak ve sorumluluklar taşıdığı, bir kurumdur. Bu kurumun içinde kişinin yeri ya da akrabalık durumu, bu hak ve sorumlulukların düzeylerini belirlemektedir" (Adıgüzel, 2014: 13).

"Bütün insanlar, destek ve güvence elde etmek için, kendi ailesinin ya da ev halkının yeterliklerini aşan bir toplumsal ağ yaratmak ve sürdürmek ister. En temel düzeyde bu ağ, akrabalıkla kurulur" (Haviland, 2008: 499). "Akrabalık, kan biyolojik özelliğinden ziyade insanlar arasındaki benzerlik ve farklılıkları, yakınlık ve uzaklıkları kavramsallaştıran insanlar arasındaki bağlara neden olan bir simgedir. Diğer bir ifadeyle, insanlar arasındaki bu ilişkileri doğuran kan değil, kanın da içinde anlamlandırıldığı kültürdür, yani “kan/kanbağı” kavramı, bir kimlik ve aidiyet

unsurudur" (Ökten, 2009: 104). Böyle değerlendirdiğimizde toplumumuzda akrabalık kurumunun her zaman varlığını koruyan kurumsallaşmış bir yapıya sahip olduğunu söyleyebiliriz.

Kentleşme ile birlikte akrabalık bağlarının değiştiği, hatta azaldığı görüşleri ortaya atılmıştır. Duben ise "Kırsal kesimdeki değişimin veya kente göçün etkisiyle geniş ailelerin çekirdek aileye dönüştüğünü ileri sürenler, böyle bir dönüşümün, yalnızca akrabalık bağlarının zayıflaması seklindeki daha genel sürecin uzantısı olduğunu varsaymakta olduklarını, bu varsayım, sorgulanmadan kabul edilen yapısal-işlevselci bir mantığa dayandığını, bu mantığa göre, kırsal kesimdeki değişim, kentleşme ve sanayileşme, hem geniş akrabalık bağlarının önemini yitirmesiyle hem de aile ve hane yapısındaki dönüşümle bağlantılı sayılmakta, hatta iki süreç arasında nedensel bir ilişki kurulduğunu söylemektedir" (Duben, 2016: 80).

Kır kesiminde bireyin kimliğinin ve sosyalizasyon sürecinin belirleyiciliğinde akrabalığın önemi büyüktü. Aile ve akrabalık ilişkileri üretim tarzının etkisi ile yaşam biçimlerini şekillendirmiştir. Kırdan kente göç ile sosyolojik bir olgu kazanan kentleşme, ekonomik gelişmeler ve fiziki çevre, ailelerin yaşamlarında da dönüşüme neden olduğu söyleyebiliriz. Çünkü, kentleşme ile birlikte değişen yaşam şartları ister istemez akrabalık ilişkileri, kır kesiminde sürdürülen ilişkiler gibi olmayacaktır. Nitekim, "kent toplumu heterojen bir yapıyı ön görür; değişik adet, gelenek, etnik ve dini köken, değişik sosyo ekonomik imkan ve değişik eğitim seviyelerinden gelen insanlar bir arada bulunurlar. Bu anlamda türdeşlik kent toplumunda en aza inmektedir" (Ayata, 1994: 251). Bu nedenle bireyler kente göç ettiklerinde kentin yapısına karşı ilk etapta akrabalık bağları ile sıkı ilişki kurulmakta ve yakın mekânları tercih etmektedir.Bu sebeple kentsel komşuluklarda aynı kültürel değerlere sahiplik, dini ve benzeri diğer ortak değerler oldukça etkili olmaktadır. Kentte birey eski kültürel yaşamı ile yeni kültürel yaşamı arasında tamamen yabancılaşmanın önüne geçmiş olmaktadır.

Bireyler kente göç ettiklerinde tercih edilen mekânlar daha çok bir akrabanın, bir hemşerinin yanı olmuştur. İlk zamanlar kırsal bölgelerden şehre göç edenlerin bir arada toplanmasıyla oluşan akraba ve hemşeri kümelenmeleri gözlenmekteydi. Akraba kümelenmeleri şehirde, kırsal yaşamdaki geleneklerin yeniden üretilmesine katkı sağlamakta ve benzer kültürü yansıttığı için bireyler arasında ilişkiler

devamlılığı sağlamış olmaktadır. Şehirde yaşayanlar aynı mahalleyi tercih ederek bireysel ve sosyal ilişkilerini sürdürürken geleneksel sosyo-uzamsal ilişkiyi kentte de sürdürme çabası içindedirler. Nitekim şehirde yerleşim yeri olarak bir akrabanın yanı tercih edilmesinde başka bir sebep olarak kentte, kır yaşamındaki yardımlaşma ve dayanışma ortamlarını sürdürme ve niceliksel mekan içinde güven ortamını hissedebilmedir. "Dayanışma ve yardımlaşmanın en üst düzeyde yaşandığı akrabalık ilişkisi, bu anlamda şehir hayatında temel unsuru, hamuru olmaktadır " (Topçuoğlu, 2010: 243).

Kentte; sosyal ilişkiler, yaşanan hayatın genişliğine bağlı olarak bir çok unsuru içinde barındırır. Bu bağlamda, kentte gelenekler, var olan ilişkileri sürdürme çabası içinde bir uyum sağlamaya, şehir anomisinde yalnızlaşmanın önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Kentte, sosyal ilişkilerin sağlıklı bir şekilde devamını mümkün kılmak için aynı mahalleler tercih edilmekle birlikte iş ortaklığı yapıldığı da görülmektedir. Duben'ninde (2016: 90) Türkiye'de yaptığı araştırmada; "Akrabalık bağı bulunan çekirdek aileler, yakın oturduğu, birbirlerinin hayatlarıyla çok yakından ilgilendiklerini, çoğu zaman iş ortaklığı yapıldığını, aynı dükkân, atölye veya imalathane de çalıştıklarını ve birbirlerini desteklediklerini belirtmiştir". Yine, "Bursa'da 2015 yılında 'Kentlilik Bilinci Araştırmasında' denekler, akrabalarına yakın olan yerlerde meskenlerini seçtiklerini, bayramlarda da en çok akrabaları ile bir arada olmayı tercih etmektedirler " (Meriç, 2005: 305). Bu sonuçlardan yola çıkarak kentte eski akrabalık kültürü olmasa da yine de akrabalık ilişkilerine sürdürme çabası içinde oldukları göstermektedir.

Geleneksel toplumlarda kan bağının devamını sağlamak için akraba evlilikleri önemli görülmekteydi. Antropologlar göre de akrabalık bağlarını devam ettirmenin en iyi yolu soy gruplarını oluşturmasını sağlamaktır. "Yerleşim yerine göre yakın akraba evliliğini uygun bulanların nedenlerine bakıldığında kent ve kırda yaşayanların en çok gösterdikleri gerekçeler, "soyun bilinmesi" ve "akraba çocuklarının daha kolay anlaşması" olarak tespit edilmiştir. Yakın akraba evliliğini uygun bulanların gerekçelerinde kent-kır ayrımında önemli bir farklılık bulunmadığı gözlenmektedir" (Nuruan, 2006: 54-55). Bu sebeple akrabalık ilişkilerini koruyup sürdürme çabalarından birinin de akraba evlilikleri olduğunu söyleyebiliriz. "Akraba evliliklerinin ekonomik dayanışma, siyasal bağlılıklar ve karşılıklı yardımlaşmanın

yanı sıra çiftlere ve ebeveynlerine güven sağlayıcı ve duygusal yakınlaşmanın kolay sağlanabildiği dolayısıyla anlaşmayı daha kolaylaştırıcı bir boyut olmasıdır" (Ökten, 2009: 106-107). Akraba evliliklerini tercih edilmesinde, toplulukçuluk değer yargılarını sürdürme çalışılmaktadır. Akraba evliliklerinin tercih edilme sebepleri olarak, daha güvenilir bulunması, mülkiyetin dışarıya parçalanmaması diye de sayabiliriz. Fakat kentte, eğitim ve yaşam düzeyi yükseldikçe, sosyal çevre genişledikçe akraba evliliklerinde azalma gözlenmektedir. Sosyo-ekonomik gelişmeler, eğitim düzeyinin yükselmesi ve geleneksel kültürel dönüşümler akraba evliliği sıklığında azalmasında etkiye sahiptir. Örneğin; "2011 Türkiye Yapılan 'Aile Yapısı Araştırmalarında' eğitim ve sosyo-ekonomik seviye yükseldikçe akraba evliliği oranın da azalmaktadır" (Uslu, 2011: 104).

Kentleşme ile birlikte akraba ilişkileri korunmaya çalışılırken, mesafeler arttıkça geldikleri il veya ilçe de olan akrabalık ilişkileri soğumaktadır. Kentleşmeye bağlı olarak akrabalık ve hemşerilik ilişkileri devam etmekte fakat azalmaya yüz tuttuğu da bir gerçektir. "C.C. Harris'in belirttiği gibi, akrabalık ilişkilerinin tanınmasına ilişkin kuralların, kırsal toplumlar ya da tarihteki toplumlara nazaran, kentsel sanayi toplumlarında çoğu zaman daha az olduğu doğrudur. Bu, bireyin akrabaları olanlarla olmayanları karıştırdıklarını göstermez kaldı ki böyle bir durumda pek mümkün olmadığını, olsa olsa pek çok nedenle iki grup arasındaki farkları göz ardı etmeyi seçtikleridir" (Harris, 1970:11, Akt. Duben, 2016: 95).

Aile ilişkileri, kentin heterojen yapısı içinde akraba ve hısım olmayan kişilerle ilişki kurulmaya başlanılması, akraba ilişkilerinde de kaçınılmaz olarak geleneksel yapısında farklılıklar gözlenmiştir. Kırsal kesimin homojen yapısı aile içi ilişkiler daha birincil, iç içe görünüme sahipti. Kent hayatında mesafe arttıkça akrabalık ilişkileri geleneksel görünümünde azalmalar görülmeye başlamıştır. Bu duruma başka bir etken ise kentin yerel düzey yapılandırmaları bireyin öznel ve nesnel ilişkilerini etkilemekte ve sosyal dünyayı yeniden anlamlandırmalarıdır. Bireylerin sosyo-kültürel ilişki ağında hayatlarını devam ettirirken kentleşme, bireylerin yerel ilişkilerinde dönüşüm gerçekleşmektedir. "Kırsal alanda, akrabalar, komsular ve aile grupları içinde gerçeklesen ilişkilerin yerini kentlerde işyeri ve arkadaş ilişkileri almaktadır. Kırsal kesimdeki akrabalar ve komsular arasındaki yardımlaşma

ilişkileri, kentlerde yerini kurumsal yapılanmalara, borçlanma, kredi alma vs. gibi resmi kurumlara bıraktığı da" (Gölçük, 2007: 26) bir gerçektir