• Sonuç bulunamadı

2.2. Siyasal Kültürün Sınıflandırılması ve İnsan Hakları Anlayışı ile İlişkisi

2.2.3. Siyasal Kültürün İnsan Hakları Anlayışı ile İlişkisi

2.2.3.1. Bireyci-Katılımcı Siyasal Kültür ile Medeni ve Siyasi Haklar,

116

Avrupa’da çok uzun zaman önce kaybolmuş ve toplumsal dayanışmaya öncelik veren, toplulukçu nitelik arz eden bir toplum yapısı yerine özgürlüklere öncelik veren bireyci bir toplum yapısı oluşmuştur.

Ayrıca Batı’da, modern çağda, kapitalist devrim öncesinde, bilişsel devrim gerçekleşerek, modern üniversiteler kurulmuş, bilimsel yöntemler kullanılmış, teknolojik yeniliklerden kaynaklı zenginlik doğmuş ve insanları üretmeye iten mülkiyet hakkı kavramı ortaya çıkmıştır.296 Dolayısıyla modern toplumlar, mülkiyetin akrabalık yükümlülüklerine bağlı olduğu bir yapı yerine eşitlikçi, liyakate dayalı, bireyci, rasyonel bir otorite ve piyasa ekonomisi ile yapılandırılmıştır.297

Sonuç itibariyle, siyasi düzenin kökenine indiğimizde görülmüştür ki: devletleşme süreci, farklı faktörlerin bir arada etkin olduğu, karmaşık bir süreç olsa da temelde bireycilik ya da toplulukçuluk eksenli bir seyir izlemiştir. Bireyci toplum yapısında bireyler, devlet karşısında hak iddia edebilen aktörlere dönüşmüş, bireylerin mülkiyet hakkı başta olmak üzere belirli temel haklara sahip oldukları fikri doğmuştur. Bireyci kültürün aktör odağı, devlet yerine birey olduğundan bu kültür tipi, katılımcı siyasal kültürle ilişkilendirilirken, güçlü devlet ve toplumsal dayanışma vurgusuna dayanan toplulukçu kültürler ise tebaa siyasal kültürü ile ilişkilendirilmiştir.

Sonuç olarak çalışmamız, Hofstede’nin bireyci ve toplulukçu kültür kavramlarının, Almond ve Verba’nın katılımcı siyasal kültür ve tebaa siyasal kültürü kavramlarıyla bir arada düşünülmesinin uygun olacağını değerlendirmiş ve siyasal kültürlerin temelde (i) bireyci-katılımcı siyasal kültür ve (ii) toplulukçu-tebaa siyasal kültürü eksenlerinde açıklanabileceğini öne sürmüştür.

2.2.3. Siyasal Kültürün İnsan Hakları Anlayışı ile İlişkisi

2.2.3.1. Bireyci-Katılımcı Siyasal Kültür ile Medeni ve Siyasi Haklar, Toplumcu-Tebaa Siyasal Kültürü ile Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar İlişkisi

Siyasal kültür esasında hem otoriteye olan desteğin hem de yasalara itaatin düzeyini yansıtmaktadır. Söz konusu otoriteye bağlı bulunan vatandaşların uygulamada sahip olduğu hakların kapsamı ise devletin siyasal kültürü ile doğrudan bir ilişki

296 Fukuyama, 2016, s. 132.

297 Fukuyama, 2016, s. 227. Weber ise bu durumu “Protestan Reformu” ve “Aydınlanma Çağı” ile başlayan süreç ile açıklamaktadır. Weber, 2013, s. 19-45.

117

içerisindedir. Zira hakların korunabilmesi aşamasında devletten beklenen ve vatandaşa biçilen belirli roller bulunmaktadır ve bu roller uygulama esnasında, devletlerin siyasal kültürlerine bağlı olarak farklı biçimlerde ifa edilmektedir.

Bir başka ifadeyle, Jellinek’in ve Vasak’ın hak sınıflandırmaları temel alınırsa, kimi hakların korunabilmesi için, söz konusu hakların doğası itibariyle daha ziyade bireylerin, kimi hakların korunabilmesi için ise daha ziyade devletlerin daha aktif bir rol oynamasına ihtiyaç duyulmaktadır.298 Özetle, hakkın korunması için harekete geçmesi gereken aktör, ilgili hakkın doğasına göre farklılaşmaktadır. Bu bağlamda çalışmamız, Jellinek’in hak sınıflandırmasında belirtilen negatif statü hakları ile aktif statü haklarının bireyci-katılımcı siyasal kültürlerde ön plana çıkan haklar olduğunu, pozitif statü haklarının ise daha ziyade toplulukçu tebaa siyasal kültürde ön planda olduğu varsayımında bulunacaktır.

Jellinek’in hak sınıflandırmasından hatırlanacağı üzere, negatif statü hakları kapsamında bireylerin özel alanının sınırları belirlenmiş olup, bu alanın devlet müdahalesinden olabildiğince arındırılması amaçlanmıştır. Örneğin düşünce ve vicdan özgürlüğü, özel yaşamın gizliliğine saygı gibi kişisel/medeni hakların korunmasına ortam sağlayan siyasal kültür, devleti ön plana çıkaran toplulukçu-tebaa siyasal kültürü değildir. Bilakis vatandaşların, devlet ya da toplumun diğer kesimlerinin müdahalesinden korunmasını amaçlayan bir siyasal kültüre ihtiyaç söz konusu olduğundan, uygun ortam bireyci-katılımcı siyasal kültürde bulunacaktır.

Bireyci-katılımcı siyasal kültürde devlet temelde, libertaryan bir anlayışa sahip olduğundan ve az ya da çok aktif bir sivil topluma sahip olduğundan, özel hayatın her alanını denetleyip düzenlemeyi amaçlamamakta, bireye görece geniş bir hareket alanı bırakmaktadır. Oysa toplulukçu-tebaa siyasal kültüründe devletin varlığı ve bekası, diğer değerin üzerinde tutulduğundan, bireyin özgürlük alanını genişletecek türde olan faaliyetler, düzen bozan, devletin güvenliğini tehdit eden tehlikeli girişimler olarak görülmektedir. Bu nedenle, toplulukçu-tebaa siyasal kültüründe bireyin hareket alanı, güvenlik ve ulusal düzen endişeleri gerekçesiyle sınırlanmaktadır.

Bireyci-katılımcı siyasal kültürün uygun ortam teşkil ettiği bir diğer hak grubu ise aktif statü haklarıdır. Söz konusu haklar kişilerin devlet yönetimine, politik kararlar alma

298 Ancak bir hakkın tam anlamıyla korunabilmesi adına devletin hem (i) harekete geçme/müşahhas tedbir alma hem de (ii) müdahale etmeme/ihlal etmeme sorumluluğunun eş zamanlı olarak bulunulduğu akılda tutulmalıdır.

118

ve uygulama süreçlerine aktif katılımını sağlayan haklardır. Örneğin, dilekçe hakkı, seçme ve seçilme hakkı, siyasi faaliyette bulunma hakkı, toplantı hakkı gibi haklar bu kategoride yer almakla birlikte, bu hakların korunmasını sağlayan ortam bireyci-katılımcı siyasal kültürde mevcuttur. Oysa aktif statü haklarının bazıları (toplantı hakkı gibi), toplulukçu-tebaa siyasal kültüründe “iyi vatandaşlık dini” ne aykırı bulunabilmekte ve bu tip faaliyetler, toplumsal düzeni bozduğu gerekçesiyle kimi zaman cezalandırılabilmektedir.

Öte yandan pozitif statü hakları, korunabilmeleri adına devletin doğrudan herhangi bir hizmetine/yardımına ihtiyaç duyulan haklar sınıfında yer almaktadır. Bu kapsamda yer alan hakların (örneğin sosyal güvenlik hakkı, sağlık hakkı, çalışma hakkı gibi), garanti altına alınabilmeleri için, devletin sosyo-ekonomik hayata ilişkin düzenleyici bir rol oynaması gerekmektedir. Devletin düzenleyici bir rol benimseyebildiği siyasal kültür biçimi ise toplulukçu-tebaa siyasal kültürüdür. Oysa görünmez eli, devletin düzenleyici gücüne tercih eden ve hür teşebbüsü, zenginliğin kaynağı olarak gören bireyci-katılımcı siyasal kültürde devlet, sosyo-ekonomik hayatı düzenleme eğilimi göstermemektedir.

Özetle, uluslararası insan hakları sistemi incelendiğinde, negatif statü hakları kabaca, medeni (kişisel) haklara, aktif statü hakları, siyasal haklara ve pozitif statü hakları ise ekonomik, sosyal ve kültürel haklara karşılık gelmektedir. Hak sınıfları ile siyasal kültür türlerini ilişkilendirdiğimizde, aşağıdaki tabloda da ifade edildiği üzere bireyci-katılımcı siyasal kültürde daha ziyade medeni ve siyasal haklar (Jellinek’e göre negatif statü hakları ve aktif statü hakları) ön plana çıkmakta iken; toplulukçu-tebaa siyasal kültüründe ise çoğunlukla ekonomik, sosyal ve kültürel haklar (pozitif statü hakları) ön plana çıkmaktadır.

119

Sosyal davranışı yönlendiren bilişsel süreç incelendiğinde de farklı siyasal kültürler arasındaki ayrım teyit edilmektedir. Bireyci-katılımcı siyasal kültürde bilişsel süreç, daha ziyade birey ihtiyaçları, hakları, bu alanda akdedilen antlaşmalar, yasal mevzuat ekseninde şekillenirken, toplulukçu-tebaa siyasal kültüründe birey ve grup hedeflerinin uyumlu olduğu varsayılmakta ve bilişsel süreç, haktan ziyade norm, ödev ve yükümlülüklere dayalı olarak şekillenmektedir.299 Nitekim bu nedenle, bireyci-katılımcı siyasal kültür, medeni ve siyasi hakların korunması için uygun ortam teşkil ederken, toplulukçu-tebaa siyasal kültürü ekonomik, sosyal ve kültürel hakların korunması için uygun ortam teşkil ettiği düşünülmektedir.

Çalışmamız, belirli bir devletin insan hakları anlayışının anlaşılabilmesi için o devletin siyasal kültürünün incelenmesinin gerekli olduğuna inandığından, bir sonraki bölümde Doğu Asya-Batı Avrupa örneklemi üzerinden siyasal kültür mukayesesi yapılacak ve bu siyasal kültürlerin, nasıl bir insan hakları anlayışı yarattığı kabaca özetlenmeye çalışılacaktır. Bu bağlamda Doğu Asya’nın insan hakları anlayışını anlamak üzere, Doğu Asya ülkelerinin sahip olduğu siyasal kültürün temel unsurlarının neler olduğu incelenecektir. Zira fikrimizce aynı siyasal kültürü paylaşan vatandaşların değerleri, inançları, gayeleri ve duyguları benzeştiğinden, insan hakları hususunda da benzer bir anlayışı paylaşmaktadırlar. Bu nedenle, genel bir Doğu-Batı300 mukayesesi yapılacak

299 Harry C. Triandis, Individualism and Collectivism, Boulder: Westview Press, 1995.

300 Bu noktada “Batı” kavramsallaştırması ile kastedilen yalnızca Batı-Avrupa değildir. Örneğin birey temelli kapitalist sistemin kurulu olduğu ABD’de bu kavramın kapsamı dâhilinde bulunan bir devlettir.

120

ve bireyci-katılımcı siyasal kültür ile toplumcu-tebaa siyasal kültürlerinin insan hakları anlayışları, baskın siyasal kültür unsurları üzerinden incelenmeye çalışılacaktır.

2.2.3.2. İnsan Hakları Anlayışındaki Temel Farklılıklar: Doğu Asya- Batı