• Sonuç bulunamadı

Bir İnsanı Öldürmek Bütün İnsanlığı Öldürmek Gibidir

2. İNSAN HAYATININ EMNİYETİNİ SAĞLAYAN GENEL KAİDELER

3.3.1. Bir İnsanı Öldürmek Bütün İnsanlığı Öldürmek Gibidir

Kısasın detaylarını anlatmadan önce insan öldürmenin büyük bir günah olduğunun açıklanması gerekir. Çünkü Mâide Suresi’nde böyle işlenmiştir.

Kur’an’da insan hayatına yapılan saldırılar öncelikle haram kılınmış sonra cezasına vurgu yapılmış en son Mâide Suresi’nde bir insanı öldürmenin bütün insanları öldürmek gibi olduğu bildirilmiştir. İnsan hayatını yok etmenin kötülüğü ve vebalinin ağırlığı başka nasıl ifade edilebilir ki.

“Yine onlar ki, Allah ile beraber başka bir tanrıya yalvarmazlar, Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan günahı(nın cezasını) bulur.”76

74 Bkz., Şimşek, M. Sait, Kur’an’ın Ana Konuları, s. 304. 75 Kurtubî, El-Camiu Li Ahkami’l-Kur’an, VI, 154. 76 Furkan, 25/68.

“Kim bir mü’mini kasden öldürürse cezası, içinde ebedî kalıcı olmak üzere, cehennemdir. Allah ona gazabetmişdir, ona lâ’net etmişdir ve ona çok büyük bir azâb hazırlamışdır.”77

Mâide Suresi’nde ise şöyle buyuruyor:

“Bunun içindir ki, İsrâiloğulları’na: “Kim, bir cana kıymayan veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayan bir nefsi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir nefsin yaşamasına sebep olursa, bütün insanları yaşatmış gibi olur” hükmünü yazdık (farz kıldık). Şüphesiz ki onlara peygamberlerimiz açık delillerle geldiler. Yine de bundan sonra onların birçoğu yeryüzünde aşırı gitmektedirler.”78

Mâide Suresi’nin kendi içinde çok mükemmel bir ahenk vardır. Kısastan bahseden ayetten önce 26. ayetten 32. ayete kadar Hz. Âdem (a.s)’ın iki oğlunun kıssası anlatılır. Bu kıssanın buraya konulması suçun sebebine dikkat çekmek ve suçlu psikolojisini bizlere göstermek içindir. 32. ayette ise suçun vehameti anlatılır. Daha sonra hırsızlık ve hirabe gibi suçlar ve bunlara getirilen ağır cezaları anlatılır. Bundan sonra takvaya dikkat çekilir. İsrailoğullarının haram yemeleri ve Allah’ın hükmünü kulak ardı etmesinden bahsettikten sonra kısas emrinin geçtiği ayet gelir.

Baştan beri dikkat çektiğimiz gibi asıl olan suçun kaynağına inmektir. Kur’an Suçun kökünü kurutmayı hedefler. Bir insandan salih amel işlemesini bekliyorsak nasıl onun beslendiği yiyeceklere dikkat etmek gerekiyorsa, aynı şekilde insan hayatının yok olmaması için yaşadığı ortamın da güvenli olması gerekiyor. Güvenliği sağlamak için ise öncelikle suçların kötülüğünü iyice kavratmak gerekiyor. Kur’an sadece kısas gibi ağır bir ceza getirmekle insan hayatını korumayı hedeflemez. Bundan önce yapılması gerekenleri nazara verir. Zaten kısasın da asıl gayesi insan hayatını yok etmek değil insan hayatını kurtarmaktır.

Peygamber efendimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor: “Haksız yere öldürülen her insanın günahından bir kısmı Âdemoğluna da yazılır. Çünkü öldürme çığırını ilk defa o açmıştır.”79

Allah (c.c)’ın “Bütün insanları öldürmüş gibi olur” cümlesinde şu şekilde bir müşkil bulunmaktadır: Bir insanın öldürülmesi, nasıl bütün insanların öldürülmesine

77 Nisa, 4/93. 78 Mâide, 5/32.

eşit olabilir? Çünkü cüz’ün (parçanın) bütüne denk olması imkânsızdır? Müfessirler, bu soruya karşılık birçok cevap zikretmişlerdir ki hepsi de şu tek mukaddimeye dayanmaktadır: İki şeyden birisinin diğerine benzetilmesi, her yönden biribirine benzediği hükmünü vermeyi gerektirmez.

Belirttiğimiz müşkili gidermek için Âlimler değişik açıklamalar yapmışlardır: 1) Tek bir insanın öldürülmesini, bütün insanların birden öldürülmesine benzetmek, bir kimseyi haksız yere kasten öldürme işinin ne kadar mühim bir suç ve büyük bir günah olduğunu iyice beyân etmek içindir. Yani nasıl bütün insanların öldürülmesi herkesçe çok büyük bir cürüm ve suç ise, aynı şekilde tek bir insanın öldürülmesinin de çok büyük ve korkunç bir suç olması gerekir. Bu ifâde ile kastedilen, her ikisinin de büyüklük ve vehamet bakımından birbirine benzediğini ortaya koymak olup, büyüklüğün miktarı bakımından denk olduklarını beyân etmek değildir. Bu, nasıl çok büyük ve vahîm bir suç olmasın ki?

“Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedî olarak kalacağı cehennemdir. Allah ona gazab ve lanet etmiş ve onun için büyük bir azab hazırlamıştır....”80

Buyurmuştur. Bu görüş İmam Taberi (ö.310)’nin de tercih ettiği görüşdür.81

2) Bütün insanlar, bir kimsenin kendilerini toptan öldürmeye niyetli olduğunu bilseler, şüphesiz o kimseyi maksadına ulaşamayacak şekilde engellerlerdi. İşte aynen bunun gibi, yine insanlar, onun belli bir kimseyi öldürmeyi istediğini bildikleri zaman, bunu o masumu öldürmekten men etme hususundaki gayret ve çabalarının da birinci durumdaki gayret ve çabaları gibi olması gerekir.

3) Bir kimse hakkında bu yasağı ihlal eden bir kimse bizzat herkes hakkında aynı yasağı çiğnemiş gibi kabul edilir. Bir örnek verilecek olursak iki kişi, meyvelerinden hiçbir şeyin tadına bakmamak üzere iki ağaç hakkında yemin edecek olsalar. Onlardan birisi yemin ettiği ağacın meyvesinden bir miktar yemek yerse diğeri hakkında tamamını yemiş gibi olur.

4) Bir tek insanın kanını helal sayan bütün insanların kanını da helal sayar. 5) İbni Abbas (ö.68), kim bir peygamberi ya da adil bir yöneticiyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibidir.

80 Nisa, 4/35.

6) Öldürülmüş olana göre bütün insanları öldürmüş gibi olur. Onu hayatta bırakan kişi sanki bütün insanları bırakmış gibi, onu öldüren ise sanki diğer bütün insanları öldürmüş gibi olur.82

Bu görüşlerin hepsi de birbirine yakındır. Bu görüşlerin hepsi de bir noktada birleşiyor. O da insan hayatı çok değerlidir. Dolayısıyla bu görüşler arasında tercih yapmaktansa her birisini birer örnek kabul etmeyi daha uygun görüyoruz.

Taberi (ö.310)’ye göre bir nefsi diriltmek ise onu sağ bırakmaktır. Delil olarak şu ayeti getirir:

“Benim Rabbim odur ki, hem diriltir, hem öldürür.” dediği zaman: “Ben de diriltir ve öldürürüm.” Demişti.83

Hz. İbrahim(a.s)’le tartışan kişi birini öldürmüş, diğerini sağ bırakmıştı. Adamı sağ bırakmayı diriltmek olarak anlatmıştır.84